Yem Kitabevi'nin Söyleşiler Dizisi Başladı
Tabulaşma tartışmayı engeller" dedi. YEM Kitabevi'nin düzenlediği söyleşide Kuban, Türkiye'de "her şeyin hem serbest hem de tabu" olduğunu belirtti.
Türkiye'de plansızlığın hakim olduğunu, mimarların, çevrecilerin, plancıların politikanın aleti olmaması gerektiğini belirten Kuban, mimarların kendi mesleklerini savunması ve toplumsal bir söylem yaratması gerektiğini söyledi.
YEM Kitabevi, düzenlediği söyleşiler dizisinin ilkinde ünlü mimarlık tarihçisi Doğan Kuban'ı konuk etti. Yapı-Endüstri Merkezi'nin Fulya'daki merkezinde düzenlenen söyleşide, katılımcılar, Türk kültür ve mimarlık hayatına önemli katkılar sağlayan Kuban'ın "tabu"suz tespitlerini dinleme fırsatı buldu. Yoğun bir katılımın gözlendiği söyleşide, Kuban'ı dinlemeye gelenler arasında ünlü mimarlar Cengiz Bektaş ile Oğuz Öztuzcu da vardı.
Alanında öncü olan YEM Yayın kitapları başta olmak üzere, Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen yayınevlerinin mimarlık, mühendislik, şehircilik, tasarım, kültür, sanat, şehircilik, arkeoloji vb. alanlarının uzmanlarınca hazırlanmış binlerce kitabı okurlarına sunan, Türkiye'nin bu alanda uzmanlaşmış tek kitabevi olan YEM Kitabevi'nin düzenlediği söyleşiler dizisi başladı. Söyleşiler dizisinin ilk konuğu olan Prof. Doğan Kuban, 18 Kasım 2014, Salı akşamı Yapı-Endüstri Merkezi'nde hayata ve mimarlığa dair bir söyleşi gerçekleştirdi. Türk kültür ve mimarlık hayatına yarım asırdır önemli katkılar sağlayan Prof. Doğan Kuban söyleşide, mimarlık tarihi alanında yarım asrı geçen deneyimlerinin yanı sıra kültür ve yaşama dair eleştirel bakış açısını ve fikirlerini paylaştı.
"Tabu, cehaletin yarattığı önyargılardır"
Kuban söyleşisine tabunun tanımını yaparak başladı. Tabunun, "kutsal" anlamına geldiğini ve tabuların cehaletin yarattığı önyargılar olduğunu belirten Kuban, önyargılara karşı direnmek gerektiğini söyledi. Avrupa'nın, sahip olduğu bilinç ile tarihini, doğasını koruduğuna dikkat çeken Kuban, "Avrupa'da korunmayan yer yok. Türkiye'de neden korunmuyor? Türkiye'de korumaya çalıştıkça, hepsi yok oldu. Bilim ve sanat dışlandı" şeklinde konuştu.
"Bilim ve sanatı dışlayan zihniyet tabular yaratıyor"
Bilim ve sanatı dışlayan zihniyetin, tabular oluşturduğunu belirten Kuban, önyargıya dayalı bu tabuların varlığına vurgu yaptı. Kuban, "Biz mimar olarak sanatçı olduğumuzu söylüyoruz. Ama mimarlık artık politika içinde olunca, sanat da yok oluyor" dedi. Toplumun davranışlarında tutarsız, birbiri ile çelişen durumlar olduğundan bahseden Kuban, "ancak cahil olan bir toplumun kendi içinde bu kadar derin çelişkileri barındırabileceğini" söyledi.
"Türkiye'de her şey hem serbest hem tabu"
Günümüz siyasetini "gerici" olarak tanımlayan Kuban, "Gerici siyasetin emrine girdiği zaman pek çok konu kendiliğinden tabulaşır. Tabulaşma tartışmayı engeller. Türkiye'de denge yok. O da oluyor, bu da oluyor. Cehalet ortamında cevapsız kalan her soru tabulaşma yaratır. Türkiye'de her şey hem serbest, hem de tabu" dedi. Türkiye'deki tabulardan birisinin de heykel olduğunu ifade eden Kuban, "Türkiye'de heykel yok. Modern olduğunu söyleyen mimarlar da heykel yapmıyor. Bu da bir çelişkidir. Bu kadar çelişki içinde olan toplum yaşayamaz" şeklinde konuştu.
"Türkiye'de planın gerekliliğine inanmıyorlar"
Türkiye'de var olan çelişkilerin açılması, tartışılması gerektiğini kaydeden Kuban, Türkiye'de plansızlığın hakim olduğunu, insanların planın gerekliliğine inanmadıklarını söyledi. Toplumun gündeminin, aydınların gündeminden oldukça farklı olduğuna dikkat çeken Kuban, halkın barınma, sağlık, beslenme, ulaşım gibi yaşamsal sorunlarla ilgilendiğini belirtti. Kuban, "Siz gökdelenlerin estetiğini, modernleşmeyi tartışıyorsunuz. Ama yukarıda ne olup bittiği kimseyi ilgilendirmiyor. Tartışmanın toplumun sorunlarına değinmesi gerekiyor. Bu kolay değil. Bunu yaparken politikadan da sıyrılmak gerekiyor" şeklinde konuştu.
"Toplumsal söylem yaratılmalı"
Kuban, mimarların kendi mesleklerini savunmak için söylem yaratması gerektiğini kaydederek, "Bu söylem toplumsal olmalı" dedi. Kuban, cahil olmayan insanın tabuyu yıkmaya direncinin daha fazla olduğunun altını çizerek mimarların, çevrecilerin, plancıların politikanın aleti olmaması gerektiğini belirtti.
"Ortak bir söylem üzerinde anlaşmamız lazım"
"Pozitif empati"den bahsederek, mimarların yaratmak ve bunu topluma yaygınlaştırmak zorunda olduğu söylemin bu empati ile yol alabileceğini söyleyen Kuban, "Pozitif empatinin, bilimsel ve rasyonel bir empati olması gerekiyor. Bu söylemin anlaşılabilir ve toplumda yaygınlaşabilir olması önemli. Türkiye'de bu yapılmadı. Öncelikle ortak bir söylem üzerinde anlaşmamız lazım. Bir söylem yaratacağız ve uzlaşıya varacağız" dedi.
"Artık İstanbul'u tanıyamıyorum"
Türkiye'nin başdöndürücü bir hızla değiştiğinden bahseden Kuban, "İstanbul'da sokağa çıktığımda İstanbul'u tanıyamıyorum. Şaşkınlık içindeyim" dedi. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da değiştiğini ifade eden Kuban, "Dünya sizin bildiğiniz dünya değil artık. Eski dünya bitti, yok oldu' dedi.
"Türkiye ekonomisi inşa etmek üzerine kurulu"
Türkiye'nin ekonomisinin inşaat sektörü üzerine kurulu olduğunu ifade eden Kuban, inşaat için gerekli olan ucuz işgücü ve toprağın Türkiye'de olduğunu belirtti. İnsanların gelecek odaklı çevre düzenlemesine ihtiyaçları olduğunu söyleyen Kuban, çevre, doğa gibi konulardaki bilincin Türkiye'de olmadığını anlattı. Türkiye'de inşaatın furya haline geldiğini vurgulayan Kuban, konuşmasının ardından, YEM Yayın'dan çıkan kitaplarını okurlarına imzaladı.