Yaşayarak Öğrendiği İşaret Dili Mesleği Oldu
Annesi ve babası işitme engelli olan ancak kendisinde işitme engeli olmayan 23 yaşındaki Zeynep Demirtaş, doğduğunda ilk olarak işaret dilini öğrendi.
Annesi ve babası işitme engelli olan ancak kendisinde işitme engeli olmayan 23 yaşındaki Zeynep Demirtaş, doğduğunda ilk olarak işaret dilini öğrendi. Demirtaş, şimdilerde ise yanlış öğrenimlerden kaynaklanan sorunları çözmek için kurslarda Türk İşaret Dili eğitmenliği yapıyor. Türkiye'de işaret dili öğrenimi gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Gerek sosyal medyada yapılan farkındalık kampanyaları gerekse de yabancı dil statüsünde olduğu için iş başvurularında avantaj sağladığı için özellikle gençler tarafından Türk İşaret Dili oldukça ilgi görüyor. Manisa Yunusemre Halk Eğitim Merkezinde de iki farklı sınıfta Türk İşaret Dili eğitimi veriliyor. Toplam 120 saat süren ve 2 sınıfta açılan eğitimlerde yaklaşık 60 öğrenci Türk İşaret Dilini öğreniyor. Kursta eğitmenlik yapan Zeynep Demirtaş'ı eğitmenliğe iten sebep ise kendisinin CODA (Children of Deaf Adults) adı verilen duruma sahip olması. Anne ve babası işitme engelli olan ancak kendisinin engeli bulunmayan Zeynep Demirtaş'ın anadili işaret dili olduğu için CODA olarak adlandırılıyor. Doğduğunda ilk olarak işaret dilini öğrenen Demirtaş, şimdilerde ise işaret dili kullanımındaki yanlışları düzeltmek için Türk İşaret Dili eğitmenliği yapıyor. 23 yaşındaki Zeynep Demirtaş, "CODA olarak geçiyorum. CODA ise ebeveynlerinin işitme engelli olup kendisinin işitme engelli olmaması demek. Bu da anne ve babanın işitme engelli olması, çocuklarının normal konuşabilir olması. İlk anadilim işaret dili, ikinci olarak da normal konuşma dili. Biz ilk olarak işaret dilini öğreniyoruz daha sonra da normal konuşma dilini öğreniyoruz. Kendi dilimiz kendi işaret dili" dedi.
"YANLIŞ ÖĞRENMENİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN BU MESLEĞİ SEÇTİM"
Ailesinin işitme engelli olmasının kendisini bu mesleğe yönelten sebeplerden biri olduğunu söyleyen Demirtaş, "En başta sebeplerden bir tanesi yanlış öğrenimden dolayı ben daha çok bu mesleğe yönelmek istedim. Baktım ki toplumda işaret dili öğrenme isteği çok. Bu da bizi sevindiren bir şey. Ben bu hayata devam edip edemeyeceğimi bilmediğim için arkamda benim ailem ve diğer kardeşlerim, amcalarım olduğu için benden sonra gelecek olan neslin de bilmesini istedim. İkinci olarak da yanlış öğrenmenin önüne geçmek için bu mesleği seçtim" diye konuştu.
"TELEFONLARDA GÖRÜNTÜLÜ GÖRÜŞME ÇOK İYİ OLDU"
Kendisinin işitme engeli olmadığı için evde bir takım sorumlulukları üstlenmek durumunda kaldığını söyleyen Demirtaş, "İster istemez bir takım sorumluluklar üzerimizde oluyor. Öğrenme çabasında oluyorsun. 4-5 yaşındasın, telefonlara bakmak zorundasın. Elektrik faturası, su faturası, okul toplantılarına kendin katılmak zorundasın. Çok sorumluluğu üstüne alıyorsun. İşaret dilini öğrenmek zorunda kalıyorsun. Nasıl ki bir İngiliz, İngilizlerin arasında İngilizce öğreniyor ya da Türkçe konuşan. Her dil için geçerli olduğu gibi işaret dili için de geçerli" ifadelerini kullandı. Ayrıca teknolojinin ilerlemesiyle birlikte görüntülü görüşme imkanı bulunmasının işitme engelli bireylerin telefonla iletişiminde çığır açtığını belirten Demirtaş, "Telefonlarda görüntülü görüşme çok iyi oldu. Artık programlar yükleniyor ve bunlarla görüntülü görüşme yapabiliyoruz. Bu bizim için gerçekten çığır açtı" dedi. Demirtaş'ın öğrencisi Ecem Ertem ise öğretmenlik mesleğinde avantaj sağlayacağını düşündüğü için işaret dilini öğrenmek istediğini dile getirerek, "Özel Eğitim Öğretmenliği okuyorum. İleride Özel Eğitim Öğretmeni olmak istiyorum. Buna katkısı olur diye düşündüm. Öğretmenimiz çok güzel anlatıyor. Gayet güzel gidiyor" diye konuştu.
"ÇOK CİDDİ BİR KATILIM VE TALEP VAR"
Yunusemre Halk Eğitim Merkezinde Türk İşaret Dili eğitmenliği yapan Türk İşaret Dili Öğretmeni Faruk Özkurt ise kurslara çok ciddi bir talep olduğunu söyleyerek, "İşaret dili, işitme engeliyle dil ve konuşma bozukluğu olan bireylerin kişisel ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla konuşma dilinden farklı ancak belli bir sistem içerisinde el vücut ve mimiklerin kullanıldığı görsel bir dildir. Çok ciddi bir katılım ve talep var. Ama tabii ki özellikle devletimizin ve bugünkü hükümetin 5378 sayılı yasayla Türk Dil Kurumuna devretmesi bütün Türkiye'de yaygınlaştırıldı. Hatta 4 yıl önce hükümetimiz bir yasa çıkarttı her resmi dairede en az 2 kişinin bu dili bilmesi gerektiği ile ilgili. Biz bu konuda diğer dünya ülkelerinden çok gerideyiz. İşaret dilini öğrenmemiz onları mutlu eder. Çünkü hepimiz bir engelli adayıyız. Yarın ne olacağı belli değil" dedi. Kadınların erkeklere göre işaret diline daha duyarlı olduğunu sözlerine ekleyen Özkurt, "Kadınlar bu dile erkeklerden çok daha fazla duyarlılar. Bu da bizi mutlu ediyor. Bir işe başvurduklarında öz geçmişlerine bunu ekliyorlar. 120 saat yeterli. Ama mutlaka çalışmak gerekiyor. O kelimeleri tekrar etmeleri gerekiyor. Gün içerisinde kullanmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.
HER KESİMDEN ÖĞRENCİ İŞARET DİLİ ÖĞRENİYOR
Öte yandan kurslarda her kesimden öğrenci de topluma faydalı olabilmek için işaret dili eğitimi alıyor. Diyetisyen olan Ayşenur Erbay, işitme engelli hastalarına danışmanlık yapabilmek için bu dili öğrenmek istediğini vurgulayarak, "Ben diyetisyenim aynı zamanda. Hem gelen danışanlarıma ve herkese yardımcı olabilmek için bu kursa katılmak istedim. Hem de engellilerle ilgili bir şeyler yapmak, onları hayata kazandırmak ülkece büyük bir eksiğimiz. Bu yüzden bu kursa katılmak istedim" diye konuştu. Gastronomi ve mutfak sanatları mezunu Duygu Kırmızıkuşak da alerji gibi özel durumlarda işitme engellilere faydalı olabilmek amacıyla kursa geldiğini belirterek "Gastronomi ve mutfak sanatları mezunuyum. Hala eğitimime devam ediyorum. Bunun yanı sıra ben eğitimim sırasında duyarlı olmayı öğrendim. Alerji gibi özel durumlarda beslenmeleri gördüğümüz için işitme engellileri de yadsıyamayacağımızı düşündüm. Duyarlı olmamız gerektiği için böyle bir fırsatı kaçırmak istemediğim için Halk Eğitim Merkezimizde eğitim almaya karar verdim" şeklinde konuştu. Toplumdaki işitme engelli bireylerle karşılaşılması durumda onların yaşayabilecekleri zorluklara karşı yardımcı olmak amacıyla eğitimlere katıldığını kaydeden Aykut Yazıcı, "Hepimizin bu konuda bir eksikliği olduğunu düşündüm. Günlük hayatta konuşamayan, duyamayan insanlarımız var. Bunların günün herhangi bir yerinde herhangi bir zamanında dertlerini anlatmak istediklerinde birilerini yanlarında bulamayabiliyorlar. Bir şekilde bana denk gelirse benim faydam olabilir. İngilizce, Almanca'yı her zaman kullanabiliriz. Ama işaret dili daha çok insanların ihtiyacı var gibi bir düşüncem oldu. Bu yüzden bu kurslara katılmak istedim" ifadelerini kullandı. Kurslara gösterilen taleplerden dolayı mutlu olduklarını vurgulayan Yunusemre Halk Eğitim Merkezi Müdürü Aynur Özdemir, eğitim yılı boyunca kursu düzenlediklerini ve Manisalıların Türk İşaret Diline gösterdikleri ilginin kendilerini mutlu ettiğini belirtti.
(Aykut Yeniçağ - Önder Aydın/İHA)