Yaşam Koçu Hakan Albayrak: Hareketsiz Yaşam Şeker Hastalığına Davetiye Çıkarıyor
SON yıllarda beslenme alışkanlıklarında yaşanan değişimin ve hareketsiz yaşam tarzının bireylerde metabolik yavaşlama ve hızlı kalıcı kilo artışına neden olduğunu belirten Yaşam Koçu Hakan Albayrak, "Bu değişiklikler insanları şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç gibi...
SON yıllarda beslenme alışkanlıklarında yaşanan değişimin ve hareketsiz yaşam tarzının bireylerde metabolik yavaşlama ve hızlı kalıcı kilo artışına neden olduğunu belirten Yaşam Koçu Hakan Albayrak, "Bu değişiklikler insanları şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç gibi ölümcül problemlerle karşı karşıya getiriyor. Özellikle piyasadaki glisemik indeksinin yüksek, yani kan şekerini hızla yükselten gıdalar bu sürecin hızlanmasında ekili oluyor" dedi.
Organizmadaki bu değişikliklerin kısaca metaboliksendrom olarak adlandırıldığını dile getiren Albayrak, tedavi edilmezse şeker hastalığı gibi kalıcı ve gözden böbreklere kadar her sistemi etkileyen kalıcı problemler meydana getirebileceğini vurguladı.
"Metabolik sendromun tedavisi diyet ve spordur"
Diyet ve sporun yeterli olmadığı durumlarda ilaç ve insülin kullanımının gerekli olduğundan bahseden Albayrak, diyet ve sporla metaboliksendrom tedavisinin başarısının yüzde 15 civarında olduğunu belirtti. Bununla beraber tip 2 diyabetin insülin ve ağızdan alınan ilaçlarla sağlanan kan şekeri regülasyon başarısının yüzde 20 civarında olduğunu dile getiren Albayrak, bu nedenle tip 2 diyabette cerrahi tedavinin gündeme geldiğini ifade etti.
"Cerrahi tedavi için hastaların insülin rezervi yeterli olmalıdır"
Bu yöntemin tip 1 diyabetli hastalara uygulanamayacağını söyleyen Albayrak, "Cerrahideki amaç hastanın var olan insülinini daha efektif kullanmasını sağlamak ve bir miktar iştah kaybı meydana getirerek daha kontrollü beslenmesini sağlamaktır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda integrineadı verilen ghrelin, GLP-1, peptidYY, oksintomodulin gibi hormonların etki mekanizmalarının anlaşılmasıyla cerrahi tedavinin tip 2 diyabet tedavisinde ciddi bir alternatif olduğu gösterilmiştir" dedi.
Hangi hastalara cerrahi tedavi uygulanır?
Cerrahi tedavinin hangi hastalara uygulanabileceği konusunda da bilgi veren Albayrak, "Vücut kitle indeksi 35 kilonun üzerinde olması, en az bir organ hasarının olması durumunda ve Hba1c >7,5 g/dl olması gibi durumlarda uygulanır. Yapılan çalışmalarda, ilaç tedavisi ile ancak yüzde 15'lik bir hasta grubunda kan şekeri regülasyonun başarılı olduğu tespit edilmiştir" diyerek sözlerini sürdürdü.
"Diyabetik cerrahide ileal interpoziyon ve transit bipartisyon yöntemi"
Diyabetik cerrahide ağırlıklı olarak 2 çeşit ameliyat tanımlandığını vurgulayan Albayrak, bu iki yöntemin İlealinterpoziyon ve transit bipartisyon yöntemi olduğunu belirtti. Bu iki ameliyatta kapalı yöntemin tercih edildiğini, ikisinde de midenin bir miktar küçültüldüğünü ifade etti. Albayrak, "Klasik tüp mide ameliyatı gibi küçültülmez. Gıda alımı azalır ve açlık hormonu ( ghrelin) ortadan kalkar. İkinci önemli ayrıntı ileum dediğimiz son kısım ince barsak segmentinin son kısmını gıdalarla makro düzeyde karşılaştırarak barsak kaynaklı hormonları aktive edip var olan insülini hem karaciğer, hem pankreas, hem de iskelet kası düzeyinde daha etkin biçimde kullanılmasını sağlamaktır. Hastalar ortalama 3 ila 5 gün hastanede yatar. Şeker hastalığının yüzde 90 civarında düzeltilmesine ve uzun dönemde kalıcı kilo kontrolünün sağlanmasına yardımcı olunur. Hastalar fazla kilolarının yüzde 75'ni 1 yıl içinde vermiş olabilirler.1-1,5 yıldan sonrada destek tedavi ihtiyacı ortadan kalkabilir. Ameliyatın ilk bir ayında hastalarda halsizlik ve enerjisizlik gibi şikayetler olabilir. Ancak bu süreç aşıldığında hastaların kendini daha iyi hissetmelerine yardımcı olur" diye konuştu.
"Ameliyat kararı alınan hastalara kapsamlı bir check-up programı uygulanmalı"
Rutin olarak beyne giden damarların kontrol edilmesi gerektiğinin altını çizen Albayrak, detaylı bir kardiyolojik incelemenin yapılması, göz dibine bakılması, 24 saatlik idrar biriktirilerek böbreğin süzme fonksiyonlarının değerlendirilmesi, nörolojik muayene yapılması ve hastanın psikolojik olarak da ameliyata hazırlanması gerektiğini ifade etti.
Albayrak, hastanın taburcu edildikten sonra ilk 1 yıl boyunca 2 ayda bir kontrole çağrılması gerektiğini vurguladı. 1 yılı geçen hastaların ise 6 ayda bir kontrole çağrılmasının yeterli olacağını ifade eden Albayrak, diyabet ameliyatı hazırlığının, ameliyat safhasının, ameliyat sonrası bakımının ve takibinin, profesyonel bir ekip tarafından organize edilirse sonucundaha da tatmin edici olabileceğini belirtti.
- İstanbul