Yaşadığı Mekanı Tasarlayan Çocuklar Daha Başarılı
Mimarlık eğitimi verilen ve yaşadığı mekanı tasarlaması istenen çocukların daha başarılı olduğu belirlendi.
Cüneyt Ateş - Mimarlık eğitimi verilen ve yaşadığı mekanı tasarlaması istenen çocukların üç boyutlu düşünme, mekan ve çevre algısı, problem çözme, iletişim gibi üst düzey bilişsel düşünme becerilerinde daha başarılı olduğu belirlendi.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Doç.Dr. Dilek Acer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yurt dışında uzun yıllardır çocuklara yönelik verilen mimarlık ve tasarım öğretimi çalışmalarını, TÜBİTAK desteğiyle Türkiye'de de uygulamaya başladıklarını bildirdi.
Estetik eğitimin sanattan mimariye, psikolojiden felsefe ve dine kadar birçok konuyu içerdiğini belirten Acer, çocuklarda estetik farkındalığın desteklenmesinin, çocuğun gelişimine büyük katkı sağladığını kaydetti.
-ABD'de 30 yıldır yapılıyor-
Çocuklarda estetik yargı gelişimi üzerine tez hazırlarken "Çocuklarda estetik yargıyı nasıl ölçebilirim-" diye kendi kendine sorduğunu ve konuyla ilgili araştırmalar yapmaya başladığını anlatan Acer, Türkiye'de ölçek geliştirme konusunda sıkıntı olduğu için yurtdışı kaynaklara yöneldiğini bildirdi.
Acer, araştırmaları sonunda ABD'nin New Mexico Üniversitesi'nde konuyla ilgili 30 yıldır ders verildiğini belirlediğini ve üniversite yönetimiyle temasa geçtiğini kaydetti. Konuyu projelendirdiğini ve TÜBİTAK'dan destek aldığını belirten Acer, söz konusu üniversiteye giderek 1 yıl boyunca "Çocuk ve Mimarlık" başlıklı teorik ve uygulamalı derslere katılıp akademik çalışma yaptığının altını çizdi.
Oradaki eğitimin temelinde "Çocuklar doğuştan birer tasarımcıdır" tezinin yattığını anlatan Acer, "Her çocuk içinde bulunduğu eğitim ve oyun ortamını tasarlayabilirler. Mekanın geliştirilmesi için çok güzel fikirleri olabilir. Zihinlerinde oluşturdukları doğal ve yapılı çevreye ilişkin düşüncelerini ürüne dönüştürüp üç boyutlu tasarım olarak ortaya çıkarabilirler" görüşüyle çalışma yapıldığını söyledi.
Doç. Dr. Acer, şunları kaydetti:
"Çocuklara, zemin planları çizdiriyorlar. Tıpkı mimarlar gibi hayal ettiriyorlar. Çocuğun zihninde yaşamak istediği ev, gitmek istediği okul, oynamak istediği park ve oyun bahçesi. Zihinde oluşan imgeleri üç boyuta dönüştürmeyi hedefleyen bir eğitim. Yurt dışında bu eğitime yönelik derslere girdim ve o ders ile ilgili uygulamalara katıldım. Hem işi öğrendim hem çocuklara bu eğitimi verdim ve çok keyif aldım.
Türkiye'ye döndükten sonra bu eğitim programını Kurtuluş İlköğretim Okulu'nda TÜBİTAK destekli bir proje kapsamında kültürümüze uyarladık. Bir dönem boyunca ana sınıfından 5. sınıfa kadar olan bütün çocuklara bu eğitimi verdim. Eğitimin öncesinde ve sonrasında yine bu proje kapsamında geliştirilen ölçme araçları kullandık ve çok önemli geri bildirimler aldık.
Çocuklar problem çözüyor, hayal gücünü kullanıyor. İşbirliği ve paylaşmayı, matematiğe ve fen bilimlerine ilişkin pek çok kavramı öğrendiler ve süreçten çok keyif aldılar. Çocukların tasarımlarına değer vermek önemli, çocukların mimar olmasına gerek yok mimarlık çocuğa yaratıcı, estetik ve çözüm odaklı düşünmede sadece bir araç"
-"Okul binalarımız, sevimsiz ve soğuk"
Türkiye'deki okul binalarının bazı güzel örnekleri dışında genellikle tek tip ve estetikten yoksun olduğunu savunan Acer, yaşanılan mekanlarla insan psikoloji arasında ciddi bir ilişki bulunduğunu ve mimari yapıların kişinin yaşam algısını ve kalitesini etkilediğini kaydetti.
Acer, şu bilgileri de verdi:
" Türkiye'deki uygulamamızın ardından çocuklar daha önceden farkında olmadıkları bir çok şeyin daha çok farkında oldular. Şöyle ki; yaşadıkları kenti daha çok sorgulamaya başladılar. Yani evden okula giderken nereleri görüyorlar, parklar, bahçeler, yapıların mimari özellikleri, daha farklı nasıl olabilirdi gibi, okudukları okulu sorgulamaya başladılar. Daha eleştirel bir gözle bakıp çözüm önerileri getirdiler.
Çocuklar yaşadığı çevreyi, okullarını, evlerini, sokağı, parkı kendileri tasarlamak istiyor. Çocuklar okul mekanının kullanıcıları olarak tuvalete, dersliklerine girip çıkıyor. Okuluna yönelik en çok gereksinimi neyse ona ilişkin çok değerli fikirleri olur çocukların. Onu biz çocuk gözüyle algılayamadığımız için sadece yetişkin olarak bakıyoruz.
Mekanlar tasarlanırken çocukların ve eğitimcilerin görüşleri alınmalı. Çevremizdeki okullara bakıyoruz; çocukların gelişimine çok uygun olmayan, bir bahçesi dahi bulunmayan bulunsa bile daha çok betonarme yapılar olduklarını görüyoruz. Bu da sakatlanmalara yol açabiliyor ya da bina dış görünüş itibarıyla çok sevimsiz olabiliyor. Okul binaları çocukların gelişimine uygun olarak estetik bir biçimde tasarlanmalı. Öte yandan çocukların tasarımlarına değer vermek önemli. Çocukların mimar olmasına gerek yok. Biz sadece bir araç olarak kullanıyoruz mimarlığı. Yoksa biz bu eğitimi verelim çocuklar mimar olsun, tasarımcı olsun böyle bir şey yok."
-Ayakkabı kutusundan ev-
Acer, bazı temel bilgileri verdikten sonra yaşadıkları şehirde yürüyüşe çıkardıkları çocukların içinde şehre farklı bir gözle bakmaya başladıklarını belirtti. Acer, "Dünyada en eski yerleşim mekanlarından biri ülkemizde bulunan; Çatalhöyük'tür. Türkiye pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış kültürel yönden oldukça zengin bir ülkedir. Mimarlık eğitiminde bu zenginlikten yararlanarak çocuklarımıza çok değerli öğrenim yaşantıları sağlayabiliriz" ifadesini kullandı.
Acer, projeleri kapsamında oluşturdukları www.cocukvemimarlik.com internet adresi aracılığıyla kendilerine ulaşan okullara giderek çocuklara ve okul yöneticilerine projeyi anlattıklarını ve atölye çalışmaları yaptıklarını da bildirdi.
Yayıncı: Ebubekir Gülüm - ANKARA