Haberler
İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

İsrail-Lübnan ateşkesi için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Yargıtay Şike Davasında Kararı Açıkladı : Yıldırım Tarafından Oluşturulan Örgüt Fenerbahçe...

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Yargıtay 5. Ceza Dairesi "Aziz Yıldırım tarafından oluşturulan suç örgütünün, Spor Toto Süper Lig'de oynanan bir kısım müsabakaların sonuçlarını Fenerbahçe A.Ş. futbol takımının lehine olacak şekilde şike veya teşvik primi vermek suretiyle etkilemek amacıyla kurulduğu ve faaliyet yürüttüğü, sanıklar arasında mevcut hiyerarşik bağ çerçevesinde iş bölümü yapıldığı sonucuna varılmıştır" dedi.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi "Aziz Yıldırım tarafından oluşturulan suç örgütünün, Spor Toto Süper Lig'de oynanan bir kısım müsabakaların sonuçlarını Fenerbahçe A.Ş. futbol takımının lehine olacak şekilde şike veya teşvik primi vermek suretiyle etkilemek amacıyla kurulduğu ve faaliyet yürüttüğü, sanıklar arasında mevcut hiyerarşik bağ çerçevesinde iş bölümü yapıldığı sonucuna varılmıştır" dedi.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, aralarında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da bulunduğu Şike Davası'nda kararını verdi. Daire, dava kapsamında 85 sanık hakkında inceleme yaptı. Daire, dosyada yer alan şike, teşvik primi, örgüt, dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, rüşvet ve diğer suçlar yönünden inceledi. Daire'nin 50 sayfalık gerekçeli kararında, sporun birçok dalı bulunmasına karşın futbolun gerek dünyada gerekse Türkiye'de ilk akla gelen spor dalı olduğu, futbola olan bu yoğun ilginin beraberinde karmaşık parasal ilişkileri ve bunun domino etkisiyle yayıldığı sosyal, kültürel, politik ve uluslararası pek çok alanı ilgilendirdiği belirtildi. Kararda, içinde bulunduğumuz yüzyılda aşılması zor sınırların ortadan kalktığı, ulaşım ve teknoloji başta olmak üzere diğer alanlardaki gelişme ve bütünleşmelerle birlikte genelde sporun özelde de futbolun insanların yaşamında çok daha fazla yer almaya başladığı, giderek bir endüstri haline geldiği, ülkelerin saygınlığı ve küreselleşen dünyadaki ağırlıklarının belirlenmesinde en önemli ölçütlerden biri olma niteliğine büründüğü belirtildi. Gerekçede, sporun profesyonel olarak icrasının, bunu, sadece zevk ya da sağlık için yapılan bir faaliyet olmaktan çıkarıp bir meslek haline de dönüştürdüğü, bu bağlamda temel gayesinin, insanın beden ve ruh sağlığını geliştirerek iradesini güçlü kılmak ve toplumda barış, kardeşlik ve dayanışma duygusunu yaygın hale getirmek olduğu, bu durumun sportif faaliyet ve organizasyonların sporun ruhuna ve spor ahlakına uygun, sportmenlik duyguları içerisinde gerçekleştirmesine yönelik, yaygın bir beklentiyi

gündeme taşıdığı kaydedildi.

-"ASKERLİKLE İLGİLİ SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ İÇİN FUTBOLCU LİSANSI ÇIKARTILDI"-

Gerekçede, Türkiye'de futbolun farklı sosyal statüleri ve inançları taşımalarına rağmen büyük kitleleri bünyesinde toplamayı başardığı, futbolun dürüstçe ve haksız rekabet olmadan, yasa dışı maddi-manevi çıkar ilişkileri karıştırılmadan yapıldığına yönelik toplumsal inancın korunması gerekliliğinden uzaklaşanlara karşı uygulanacak yasal yaptırımların, futbolun bir araya topladığı büyük kitleleri hedef almayıp, aksine onların saygınlıklarını artırmaya ve sadece yanlışlıkların önüne geçilme amacına yönelik bulunduğunun son derece açık olduğuna dikkat çekildi. Yargılananların, futbol kulüpleri olmayıp, kulüplerde yöneticilik yapan, futbol oynayan, yetkili ya da yetkisiz futbolcu temsilciliği yapan kişiler olduğunun belirtildiği gerekçede, 2009 yılında Almanya'da Bochum Savcılığı'nın yürüttüğü şike ve bahis soruşturmasında, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu bir çok ülkede oynanan bazı futbol müsabakalarında şike yapıldığının tespit edilmesi üzerine, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğu anımsatıldı. Polis tarafından düzenlenen 14 Kasım 2010 günlü raporda; 1980'li yıllardan sonra Türkiye'de futbolun devasa para trafiği yönünden illegal suç örgütlerini cezbettiği, zamanla suç örgütlerinin özellikle futbol çevreleri içine girdiği, bu çevrelerdeki etkili kişilerin referansı ile hem çeşitli alanlara yönelip ekonomik menfaat sağlayarak büyük paralar kazandıkları, hem de illegal işlerini örtecek şekilde itibarlı konuma geldikleri belirtilen gerekçeli kararda, Sedat Peker öncülüğündeki suç örgütüne üye olmaktan dolayı haklarında yasal işlem yapılan Mecnun Otyakmaz'ın Sivasspor, Olgun Peker'in ise Giresunspor Futbol Kulüplerine başkan oldukları kaydedildi. Peker grubuna bağlı birçok kişinin çeşitli kulüplerde ve özellikle TFF içinde kendi örgütlerinin açıklarını kapatabilecek durumda olduklarının değerlendirildiğinin belirtildiği kararda, Anadoluhisarı Futbol Kulübünün, Peker Grubu tarafından yönetildiği, bu kulüp çatısı altında suç örgütü üyesi bulunan pek çok kişiye askerlikle ilgili sorunlarının çözülmesi için futbolcu lisansı çıkartıldığı, hatta bunlardan bazılarının futbol oynamadığı halde diğer kulüplere transfer edilmiş gibi gösterildikleri bilgisine yer verildi.

-"DİNLEME VE İZLEME KARARLARI ANAYASAYA UYGUN"-

Yapılan teknik takip çalışmaları sırasında tespit edilen hususlara da değinilen kararda CMK'nın 135. maddesinde düzenlenen iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile 140. maddesinde düzenlenen teknik araçlarla izlemenin bir koruma tedbiri olduğu, koruma tedbirlerine başvurulabilmesi için gerekli şartların mevzuatta her bir koruma tedbiri bakımından ayrı ayrı düzenlendiği, ancak bütün koruma tedbirleri bakımından geçerli olan ön şartların bulunduğu kaydedildi. Yargılama konusu edilen olaylarla ilgili soruşturmanın başlangıcının 2009 yılında yurt dışında gerçekleştirilen futbolda şike ve bahis operasyonuna dayandığı bilgisine yer verilen kararda, dinleme kararı alınması konusunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının bulunduğu belirtildi.

Şüpheliler haklarında, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izleme koruma tedbirlerine başvurulmasının ceza muhakemesi anlamında yasal dayanaklarının mevcut olduğu ve bunların da yasaya uygun ve doğru olarak tatbik edildiğine dikkat çekilen kararda,

koruma tedbirleri ile TAPE kayıtlarının, fiziki takip tutanakları gibi delillerin Anayasaya ve CMK'ya uygun olduğu kaydedildi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde, hukuka aykırı delillerin değerlendirilmesine ilişkin bir hüküm yer almadığını ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarında, bu duruma işaret edilerek, kişilerin adil yargılanma hakkının doğrudan ihlali söz

konusu olmadığı sürece kanuna aykırı yollardan elde edilen delillerin, yargılamadaki hukuki değeri konusunda "in abstracto" (soyut olarak) ve ilke teşkil edecek bir genel kural koymanın mümkün olmadığına hükmettiği bilgisine yer verilen kararda gizlice yapılan izlemenin AİHM'in uygulamasına göre, hakim kararına dayanması zorunlu değil ise de, ancak hakim kararı ile mümkün olması ya da onun onayından geçirilmesinin kişiye sağlanan yargısal güvence ve kötüye kullanımın önüne geçilmesi bakımından önemli olduğu, bu durumdan haberdar olan kişinin de etkili bir başvuru hakkına sahip olması gerektiği, bu açıdan başvurunun tarafsız ve bağımsız yargı mercileri tarafından incelenmesinin büyük önem taşıdığı kaydedildi.

-"DİNLEME KARARI SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA VE İŞLENEN SUÇLARDAN ALINDI"-

Davaya konu olayların, bilgi ve belgeler tarafsız bir gözlemciyi, şahsın suç işlediğine ikna edebilecek nitelikte ise makul şüphenin varlığının kabul edilmesi gerektiğine dikkat çekilen kararda, koruma tedbiri kararlarının verildiği tarih itibariyle ulaşılabilirlik ve öngörülebilirlik kriterlerinin karşılandığının son derece açık olduğu, bu kararların CMK'nın 135. maddesi kapsamında yetkili ve görevli mahkemelerden alındığı, kamuya açık olarak yapılan yargılamalar sırasında tartışılıp, taraflara iletişimin tespiti ve kayda alınması kararları ve iletişim tutanakları ile teknik araçlarla izleme tutanakları hakkında itirazlarını bildirme imkanının sağlandığı hususlarında bir kuşkunun bulunmadığı kaydedildi. Sanıklar haklarındaki tüm iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izleme kararlarının suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan dolayı alındığının belirtildiği kararda, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'dan önce, Türk Ceza Yasasında ve ceza hükmü içeren özel yasalarda şike ve teşvik primi fiillerinin suç olarak tanımlanmadığı ifade edildi.

-"ÖRGÜT SUÇU 14 NİSAN 2011 TARİHİNDEN ÖNCE İNCELENDİ"-

Kararda, örgüt suçunun da irdelendiği gerekçeli kararda, 14 Nisan 2011 tarihi öncesinde mevcut olan yapı içerisinde yer alan kişilerin hukuka uygun, geçerli ve muteber bir amaç için bir araya gelmedikleri, eylemlerinin amaç ve işleniş biçimi itibariyle benzerlik ve birlik gösterdiği, faillerin eylemlerini bu tarih itibariyle sonlandırmak yerine aynı şekilde sürdürmelerinin de amaçlanan suçlara yönelik hareketler olduğu, örgüt suçunun amaç suç açısından bir araç suç olması ve bu suçların hazırlık hareketi oluşu ile bu hareketlerin oluşturduğu toplumsal düzen ve barışa yönelik somut tehlike hali cezalandırıldığından, temadi eden örgüt suçunun 14 Nisan 2011 tarihi öncesinde işlenmeye başlandığı hususunun kabulünde bir tereddüt bulunmadığına dikkat çekildi.

Örgüt suçunun niteliği gereği 14 Nisan 2011 tarihinden önce iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile fiziki takip suretiyle elde edilen delillerin hukuka uygun olarak elde edilmiş deliller olduğunda şüphe bulunmadığının belirtildiği kararda, elde edilen delillerin hukuka aykırı olmadığı vurgulandı.

-"EYLEMLER MADDİ KANITLARLA DESTEKLENİYOR"-

Suç ikrarını içeren ses kayıtlarının, hukuka uygun olarak elde edilmesi koşuluyla, başka delillerle desteklenmese dahi, tek başına mahkûmiyete dayanak oluşturabileceğini somut olayın özelliğine göre kabul etmek gerektiği bilgisine yer verilen kararda, hukuka uygun olarak elde edilen iletişimin tespiti tutanaklarının tek başına olayı nitelendirmeye yarayacak bilgileri içerdiği gibi, mahalli mahkemenin "iletişim tespiti tutanaklarının, fiziki takipler, birkısım sanıkların farklı sebepler ileri sürerek kabul ettikleri para alışverişleri, araba alışverişi, yine farklı sebeplerle dile getirdikleri buluşmalar ve özellikle dosyada belirtilen müsabakalara yönelik telefon görüşmelerinin ve buluşmaların tam da şike ve teşvik primi anlaşmalarının müsabaka öncesinde yapılması dikkate alındığında, subutu kabul edilen eylemlerin maddi kanıtlarla desteklendiği kaydedildi.

-"ÖRGÜT İÇİNDE İŞ BÖLÜMÜ VAR"-

Kararda, "Aziz Yıldırım tarafından oluşturulan suç örgütünün, Spor Toto Süper Lig'de oynanan bir kısım müsabakaların sonuçlarını Fenerbahçe A.Ş. futbol takımının lehine olacak şekilde şike veya teşvik primi vermek suretiyle etkilemek amacıyla kurulduğu ve faaliyet yürüttüğü, sanıklar arasında mevcut hiyerarşik bağ çerçevesinde iş bölümü yapıldığı sonucuna varılmıştır" denildi. Kararda şu değerlendirmede bulunuldu:

"Fenerbahçe futbol takımının 2005-2006 ve 2009-2010 sezonlarında şampiyonluğu son müsabakada kaybettiği, bu durumun kulüp içerisinde ve yönetimde huzursuzluğa yol açtığı, bu nedenle 2010-2011 futbol sezonu için Fenerbahçe Spor Kulübünde futbol takımı hakkında mutlak bir şampiyonluk beklentisinin oluştuğu ancak ligin ilk yarısında oynanan müsabakalar sonunda lider Trabzonspor A.Ş. Futbol takımıyla oluşan puan farkının şampiyonluk ihtimalini azalttığı görülmektedir. Bu durumun da kulüp içerisinde sezon sonunda yönetimin değişebileceği söylentilerine yol açtığı, Aziz Yıldırım'ın şampiyonluk sözünün yerine getirilebilmesi açısından sezonun ikinci yarısı başladığında puan kaybına tahammülünün olmadığı, ayrıca sezon sonuna kadar futbol takımının puan kaybetmemesinin de tek başına yeterli olmadığı, rakibi durumundaki Trabzonspor A.Ş. ve Bursaspor futbol takımlarının da puan kaybetmesi gerektiği, şampiyonluğun sadece sportif faaliyetlerle elde edilemeyeceğini düşünen Aziz Yıldırım'ın, yönetim kurulunda yer alan İlhan Yüksel Ekşioğlu, Mehmet Şekip Mosturoğlu ve Alaeddin Yıldırım ile geçmişte Sedat Peker grubu ile irtibatlı olan bazı şahıslarla birlikte ayrı bir oluşuma gittiği sonucuna varılmıştır. Yönetimde görev yapan diğer üyelerin bilgi ve rızaları dışında oluşan bu yapılanmanın kendi içerisinde ayrı toplantılar düzenlediği, kamu yararına dernek statüsünde bulunan Fenerbahçe Spor Kulübünün, ismi, toplumdaki saygınlığı ve köklü geçmişinin getirdiği etki ve güç de kullanılarak örgütsel faaliyetlere zemin hazırlandığı sabittir."

-"ŞİKE VE TEŞVİK PRİMLERİ İÇİN GENELLİKLE KALECİ VE FORFETLER SEÇİLİYOR"-

Aziz Yıldırım liderliğinde oluşturulan suç örgütünde, İlhan Yüksel Ekşioğlu ve Mehmet Şekip Mosturoğlu'nun etkin konumda oldukları, örgüt içerisinde tam bir hiyerarşik yapının bulunduğu kaydedilen kararda, Yıldırım ile örgüt üyesi sanıklar arasındaki ilişkinin, kulüp başkanı-yöneticisi ilişkisinden ziyade örgüt lideri ile üyesi arasındaki ilişki şeklinde olduğu, örgüt üyelerinin Aziz Yıldırım'ın talimatlarını yasal ya da yasal olmayan şekilde ayrım yapmadan emir telakki ederek yerine getirdiklerinin belirlendiği bilgisine yer verildi.

Şike ve teşvik primi eylemleri için genellikle kaleci ve forvet pozisyonunda oynayan futbolcuların seçildiği, kimi zaman ise teknik direktör ve kulüp yöneticileri ile bağlantının sağlandığı ifade edilen kararda, "Rakip takım futbolcularından Sercan Yıldırım, Gökçek Vederson, İbrahim Akın, İskender Alın, Ümit Karan, Sezer Öztürk, Korcan Çelikay, Mehmet Yıldız, Serdar Kulbilge, Mahmut Boz, Murat Şahin ve Emmanuel Emenike gibi futbolcularla bağlantıya geçilerek şike veya teşvik primi anlaşmalarının sağlandığı ya da oyuncunun kabul etmemesi nedeniyle şike veya teşvik primi suçlarına teşebbüs edildiği belirlenmiştir" denildi. Kararda, sanık Aziz Yıldırım tarafından oluşturulan suç örgütünün, bahse konu sezonda Spor Toto Süper Lig'de oynanan bir kısım müsabakaların sonuçlarını Fenerbahçe A.Ş. futbol takımının lehine olacak şekilde şike veya teşvik primi vermek suretiyle etkilemek amacıyla kurulduğu ve faaliyet yürüttüğü, sanıklar arasında mevcut hiyerarşik bağ çerçevesinde iş bölümü yapıldığı ifade edildi.

-"ÖRGÜT ÜYELERİ AZİZ YILDIRIM'IN EMİR, DİREKTİF VE TALİMATLARIYLA HAREKET EDİYOR"-

Sanıkların birbirleriyle ve üçüncü şahıslarla sürekli irtibat halinde, yoğun ve düzenli biçimde şike veya teşvik primi eylemlerinde bulundukları, örgüt üyelerinin Aziz Yıldırım'ın emir, direktif ve talimatlarıyla hareket ettikleri aktarılan kararda, şu değerlendirmeler yer aldı:

"Aziz Yıldırım'ın örgüt üyesi sanıkların bir kısmıyla yüz yüze görüştüğü, genellikle İlhan Yüksel Ekşioğlu aracılığıyla emir ve talimatlarını ilettiği ve eylemleri koordine ettiği, örgüt üyesi sanıkların birbirleriyle ve aracılarla bağlantılarının çoğunlukla büyük bir gizlilik içerisinde ya belirli aralıklarla ya da bir önceki görüşmede sonraki görüşmenin yeri ve zamanı belirlenmek suretiyle sağlandığı, örgüt üyesi sanıkların bazılarının şike veya teşvik primi girişimleri yoluyla geçimlerini temin ettikleri, sanıkların birbirleriyle yaptıkları görüşmelerde gizliliğe azami ölçüde uyum gösterip şifreli kelimeler kullandıkları belirlenmiştir. Aziz Yıldırım liderliğindeki suç örgütünün diğer suç örgütlerinde olduğu gibi dikey bir yapılanma oluşturduğu, sanıkların sayısının örgüt kurmaya yeterli olduğu ve amaç suçlar yönünden elverişli üye, araç ve gerece sahip olunduğu, sanıkların teknik takibe konu kullandıkları telefon hatlarıyla birbirleriyle yoğun şekilde yaptıkları görüşmelerin örgüt üyeleri tarafından şike/teşvik primi eylemlerinin irtibatlı ve koordineli şekilde, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlendiğini ve sanıkların yoğun şekilde bu eylemlerde bulunup, faaliyetleri rahat bir şekilde yürütmek amacıyla örgüt teşkil ettiklerini gösterdiği açıktır."

Kararda, ayrıca davanın, CMK'nın 250. maddesiyle görevli İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesine açılmasında, dava ekonomisi, adalet dağıtımında istikrar ve çabukluk sağlanması, davaların en hızlı ve doğru şekilde bitirilmesi ilkeleri göz önüne alındığında, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kaydedildi.

Kaynak: ANKA / Güncel
title