Yargıtay "Görev Suçu" İtirazında Son Noktayı Koydu

FERDİ TÜRKTEN - AYLİN SIRIKLI DAL - Yargıtay Ceza Genel Kurulu, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından ihraç edilen ve tutuklanan eski hakim ve savcıların, üzerlerine atılı silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasının "kişisel suç" olduğuna ve bu kişilerin genel hükümlere göre yargılanması gerektiğine hükmetti.

Yargıtay, silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasıyla hakkında dava açılan eski hakim ve savcıların, atılı suçun görev suçu olduğu ve yargı mensuplarına yönelik özel hükümlere göre yargılanmaları gerektiği konusundaki itirazlarında son sözü söyledi.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, "Ergenekon davası"na da bakan eski hakim Hasan Hüseyin Özese'nin, yargılandığı dosya kapsamında, silahlı terör örgütü üyeliğinden yargılanan eski hakim ve savcıların soruşturma ve kovuşturma sürecinin genel hükümlere göre yürütülmesi gerektiğine karar verdi.

Kurul kararında, millet iradesine dayalı demokratik rejimi koruması amacıyla düzenlenen kanunlara karşı işlenen suçların, herhangi bir kamu göreviyle bağlantılı ve görevden yararlanılarak işlenmesinin zorunlu olmadığı belirtildi.

Özgü suç (yalnızca belirli kişilerce işlenebilecek suç) niteliği taşımayan bu suçlar açısından failin memur olmasının kurucu unsur olmadığının altı çizilen kararda, sanığın Hakimler ve Savcılar Kurulu nezdinde incelemesi devam eden ve dava konusu suçlar açısından atıf yapılan görevle bağlantılı eylemlerden ayrı olarak, kişisel irade ve eylemleriyle FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmaktan yargılandığı vurgulandı.

Sanığın, hakimlik sıfatından bağımsız olarak, örgütün üyesi sıfatıyla ve örgüt üyeliğinden kaynaklanan hiyerarşi içerisinde hareket etmekle suçlandığına yer verilen kararda, şu tespitlerde bulunuldu:

"Sanığın, örgütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmeye yönelik herhangi bir kamu göreviyle bağdaşmayan nihai amacına ulaşmak için bir süreç ve basamak olarak gördüğü yargısal mekanizmalara egemen olma faaliyetleri kapsamında özel yetkili mahkemelere yerleştirildiği, örgütsel amaçların gerçekleştirilmesine yönelik örgütsel motivasyon ile hareket ederek örgüt adına çalışmalar yaptığı, böylece örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği belirtilen dava konusu suçlara iştirak ettiğine dair nitelendirme ile kamu davası açıldığı ortadadır. Bu nedenle sanığın eylemlerinin kişisel suç olarak kabul edilmesi gerekir. Yargıtayın ilk derece yargılaması yapma görevinin görev suçları ile sınırlı ve istisna oluşu da dikkate alınmalıdır."

Usul itirazlarının başında geliyor

Darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu üyeleri de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesinde yargılandıkları davalarda usule yönelik itirazlarda bulunuyordu.

Savunmalarına genellikle usul itirazlarını dile getirerek başlayan sanıklar, haklarında yürütülecek soruşturmada yetkili mercinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı değil, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu olduğunu, haklarında suç üstü hükümlerinin uygulanamayacağını, isnat edilen suçların, görev suçu kapsamında kalması nedeniyle Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesinde yargılanmaları gerektiğini ileri sürüyordu.

Görevden ihraç edilen eski birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcılar da yargılandıkları davalarda aynı konu üzerinden itirazda bulunuyordu.

Yargıtayın bu kararı, hakkında dava açılan eski hakim ve savcıların üzerlerine atılı suçlamaların görev suçu olduğu ve özel hükümlere göre yargılanmaları gerektiği yönündeki itirazları konusunda yol gösterici olacak. Silahlı terör örgütü üyeliğiyle suçlanan eski hakim ve savcılar bu karar doğrultusunda genel hükümlere göre yargı karşısına çıkacak.