"Yargıçlar, Savcılar Ve Memurlar, Hükümete Biat Etsin Yasası"

Konya'daki bir panele katılan Yargıçlar ve Savcılar Birliği eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın haksız tutuklu kaldığı gerekçesiyle, Yargıtay tarafından hakimlere verilen tazminat cezasına karşı, hükümetin yasa değiştirme yoluna gitmesini, yargıçların, savcıların ve memurların, hükümete biat etmesi olarak değerlendirdi.

Eminağaooğlu, "Hükümete, yürütme gücüne biat edin. Bu biatın sonunda ortaya çıkan sizden beklenen davranış hizmet kusuru da olsa, kişisel kusurda olsa, konusu suç teşkil eden bir durumda olsa, bunu her durumda ben üstlenirim diyor devlet. "

Birleşik Kamu İş Sendikası ve Eğitim İş Sendikası Konya Şubesi tarafından düzenlenen 'Ekonomi Hukuk ve Demokrasi' konulu panel Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.

Selçuk Üniveristesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Galip Baldıran başkanlığında gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Yarsav eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, TÜMOD Genel Başkanı Prof. Dr. Alparslan Işıklı ve Birleşik Kamu İş Genel Başkanı Hasan Kütük katıldı.

'BU, SİVİL SIKI YÖNETİM HALİDİR'

Yargıçlar ve Savcılar Birliği eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, özelleştirme işlemleri tamamlanarak devir işlemleri sonuçlandırılan ve özelleştirme öncesine dönülmesi imkansız hale gelmiş kuruluşlar için yargıdan çıkmış olan iptal ve yürütmeyi durdurma kararları karşısında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından herhangi bir işlem yapılmaması, açılan davalardan da feragat edilmesi öngören yasa tasarısını eleştirdi.

Eminağaoğlu, "Bu gibi işlemler neden yargıdan kaçırılır. İstediğimi, istediğim gibi satarım. Bunun hesabını da, vermem. Yargı önünde de bir karar verilmişse de, o kararı uygulamam, çöpe atarım diyor. Burada açıkça yürütmenin durdurulması kararına, bir sınırlama getiriyor ve verilmiş kararları da uygulamam diyor.

1982 Anayasasında, 'sıkı yönetim', 'savaş ve seferberlik' halinde yürütmenin durdurulması kararı verilmesi kısıtlanabilir, verilebilir. Türkiye bunlardan hangisini yaşıyor. Bir sıkı yönetim, savaş ve olağanüstü hal var mı? Bu, sivil bir sıkı yönetim halidir. Siyasi iktidar, bir tarafta hukukun üstünlüğü, bizim dönemimizde sağlandı diyor. Bu kimin hukuku. Kendi iktidarının kendi üstünlüğünün hukuku."dedi.

"BİAT ETME ANLAYIŞI GETİRİLİYOR'

Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın haksız tutuklu kaldığı gerekçesiyle, Yargıtay tarafından hakimlere verilen tazminat cezasına karşı, hükümetin yasa değiştirme yoluna gittiğine dikkat çeken Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Kusurların devletten hesabı sorulmaz. Hizmet sınırlarını aşan kişiden sorarsınız. Hukuk devletinde bu böyledir."dedi.

Eminağaoğlu, bu tasarının altında savcının, hakimlerin, memurların, hükümete biat etmesinin yattığını söyledi. Eminağaoğlu, "Bu açıkça tüm yargıçlara, savcılara, memurlara biat edin olayıdır. Hükümete, yürütme gücüne biat edin. Bu biatın sonunda ortaya çıkan sizden beklenen davranış hizmet kusuru da olsa, kişisel kusurda olsa, konusu suç teşkil eden bir durumda olsa, bunu her durumda ben üstlenirim diyor devlet. Böyle bir hukuk devleti olmaz.

Tasarıda, mahkemelerce verilen kararların uygulanmaması durumunda, uygulamayan kamu görevlisine karşı dava açılmaz diyor. O zaman, mahkemeler niye çalışıyor. Devlete karşı açılır. Emiri devlet mi veriyor? Devlet, bunu vermeyeceğine göre, yönetimde bulunan iktidar mı, hukukun etkin olarak uygulanarak, uygulanmasından rahatsızlık mı duyuyor. O zaman iktidar veya parti devleti dediğimiz olgu ortaya çıkıyor."dedi.

'YARGIDAKİ BAĞIMSIZLIĞI VE GÜVENCELERİ YOK EDEN BİR HÜKÜMDÜR'

Ömer Faruk Eminağaoğlu, bu yasa ile memrun güvence altına alınmadığını, aksine hükümetin 'memura dediğimi yapacaksın, dediğimin dışına çıkmazsan arkanda ben varım' demek olduğunu söyledi.

Eminağaoğlu, bir savcı olarak bunu güvence olarak görmediğini, aksine güvencenin yok edilmesi olarak gördüğünü açıkladı. Eminağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hangi kamu görevlisi için gerçek anlamda etkin savunma yapılacak ? Hangisi için yapılmayacak? Bu yargıdaki bağımsızlığı ve güvenceleri yok eden bir hükümdür.

Ayrıca bir yargıç, savcı, duruşma tutanağını yırtsa bile, menfaat temin etse bile konusu suç olsun olmasın, hiç bir biçimde açılamaz diyor. Bunun anlamı şudur ve buna sayın Başbakan doğrudan yanıt vermek durumundadır.

Yargıç ve savcılar için dünyanın hiç bir yerinde konusu suç teşkil eden böyle bir durumda idarenin sorumluğuyla savunma verilmesi yargı bağımsızlığını yok ettiğine göre yargıç ve savcılar için neden bu hüküm getirilmektedir."

'BAŞBAKAN, ATATÜRK'E HAKARETİN ARKASINDA MI ? AÇIKLASIN'

Ömer Faruk Eminağaoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin, Ergenekon iddianamesinde Atatürk'e hakaret edildiği gerekçesiyle, Ergenekon savcıları hakkında tazminat davası açtığını hatırlatarak şunları söyledi: "Savcılar için açıkça böyle bir suç iddiası durumunda Adalet Bakanlığı'nın yapması gereken, soruşturma izni vermesi gerekirken, izin vermeme yoluna gidiyor ve idari yargıda devam ediyor.

Tamamen yargıdan kaçırılıyor. Açılan 400 tazminat davası, şimdi bu yasa ile kime karşı açılmış sayılıyor. Devlete karşı. Atatürk'e, Türkiye Cumhuriyleti devleti mi ? hakaret etti. Bu asla ve asla düşünülemeyeceğine göre, Türkiye Cumhuriyeti devleti dönüştürüldü mü veya parti devleti haline mi geldi.

Çünkü konusu suç teşkil eden emri yazılı vermişse ancak onu veren sorumlu tutulacağına göre iktidar partisi de o savcıları oradan kurtarma gibi bir irade ortaya koymuşsa, o zaman sayın Başbakan çıkarak Atatürk'e hakaret iradesinin arkasında kendisinin olup olmadığını kamuoyuna açıklamak, özür dilemek ve oradan çekilmek zorundadır."

Ömer Faruk Eminağaoğlu, Ticaret ve Borçlar Kanunu'nun da değiştirildiğine dikkat çekerek, bu değişiklikle islam hukuku komitesinin oluşturulmaya çalışıldığını ileri sürdü.