Yapay Zeka ve Güvenlik: Yeni Tehditler ve Fırsatlar

Milli İstihbarat Akademisi Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yenal Göksun, yapay zekanın güçlendirdiği örtülü faaliyetlerin, devletlerin bilgi hiyerarşisindeki etkilerini ve toplumsal manipülasyonları artırabileceğini vurguladı.
Milli İstihbarat Akademisi (MİA) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yenal Göksun, "Yapay zekayı daha iyi kontrol edebilen, daha iyi kullanan devletler, bilgi hiyerarşisinde daha üst düzeyde olduğu için diğer ülkeler üzerinde daha etkili müdahalelerde, operasyonlarda bulunabiliyor." dedi.
Göksun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nda düzenlenen "Sentetik Medya ve Enformasyon Güvenliği Çalıştayı" kapsamında düzenlenen "Yapay Zeka Çağında Yeni Medya ve Riskler" başlıklı panele katıldı.
Burada konuşan Göksun, yapay zekanın insandan beslendiğini, insanları çok iyi tanıyıp doğru okuduğunu, bunun ise ürkütücü olduğunu belirtti.
Bugün kredi kartı harcamalarından dijital ayak izlerine kadar birçok bilginin makine öğrenmesi yoluyla daha kıymetli verilere dönüştürüldüğünü dile getiren Göksun, yapay zekanın insanların psikolojik eğilimleri ve ihtiyaçları hakkında çok yüksek bir farkındalığa sahip olduğunu söyledi.
Bu durumun zafiyet teşkil ettiğini anlatan Göksun, "Yapay zekayı daha iyi kontrol edebilen, daha iyi kullanan devletler, bilgi hiyerarşisinde daha üst düzeyde olduğu için diğer ülkeler üzerinde daha etkili müdahalelerde, operasyonlarda bulunabiliyor." diye konuştu.
Güvenlik ve istihbarat açısından bakıldığında bu tür faaliyetlerin "örtülü faaliyetler" kavramı altında değerlendirilebileceğini belirten Göksun, örtülü faaliyetlerin, düşman ve rakip ülkeleri etkilemeye, siyasi ve ekonomik krizler çıkarmaya, toplumsal ve kültürel kırılganlıkları besleyerek kutuplaşmayı artırmaya ve o ülkeleri zayıflatmaya yönelik olduğunu ifade etti.
Göksun, Soğuk Savaş dönemi kavramı olan "yıkıcı faaliyetler"in yapay zekayla yeniden tartışılmaya başlandığına dikkati çekti.
Yapay zekanın insanlara çok benzediğini, insanları tanıdığını, öğrendiğini ve kopyaladığını anlatan Göksun, "Buna karşı koymak çok zor. Bizim gibi gözüken, dolayısıyla bizi manipüle etmek için çok daha fazla komplike araçlara sahip olan bu makine 'artık bir silah.' Yıkıcı faaliyetleri yürütmek için günümüzde yapay zeka ciddi biçimde kullanılmakta." dedi.
"Gerçekte çok güçlü olmayan hareketleri, yapay zekayla çok büyük gibi görüyoruz"
Göksun, yapay zekanın öne çıkan tehditlerinden birinin "kişiselleştirilmiş mesajlar" olduğunu, bireylerin psikolojik zaaflarını bilerek onları yönlendirme gayesi taşıyan bu operasyonların, çok daha maliyetsiz ve hızlı gerçekleştirebildiğini anlattı.
Tehditlerden bir diğerinin dijital medyanın kutuplaşma ve grup dinamikleri olduğuna işaret eden Göksun, sosyal medyada kişilerin sürekli kendi görüşlerine benzer mesajlar gördüğünü ve insanların özgür olmadığını belirtti.
Yapay zekanın internet ortamında sahte toplumsal hareketlere dönüşebildiğini aktaran Göksun, "Gerçekte çok güçlü olmayan bu hareketleri, botlar ve trollerle desteklenerek, yapay zeka tabanlı yardımlarla sanki çok büyük bir desteğe sahipmiş gibi görüyoruz." şeklinde konuştu.
Göksun, yapay zekanın örtülü faaliyetler bağlamında getirdiği bir diğer tehdidin ise platform algoritmaları üzerinden yaşanan radikalleşme olduğunu belirtti.
Terörizmin sadece etnik veya bölücü terörizmle sınırlı olmadığını, farklı radikalleşme süreçleriyle de karşılaşıldığını anlatan Göksun, algoritmaların, kullanıcıların içerik tükettikçe giderek daha fazla radikal içerikle karşılaşmasını ve etkileşim kurmasını mümkün kıldığını söyledi.
Panelde, yapay zekanın insanların yerini alıp alamayacağı, nasıl çalıştığı, riskleri ve fırsatları ele alındı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dijital Medya Koordinatörü Aslan Değirmenci'nin moderatörlüğünü yaptığı panelde, İletişim Başkanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Buğra Ayan, GZT Genel Yayın Yönetmeni Doğukan Gezer ve Fırat Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Betül Ay konuşmacı olarak yer aldı.