Yanıltıcı ve Gizli Reklamda Israr Edenin Lisansı Alınacak
RTÜK Başkanı Dursun: "Türkiye'de yanıltıcı nitelikte reklam yayını yapma oranları yüksek. Yayıncı kuruluş yanıltıcı reklamdan üst üste ceza alıyorsa ve bu konuda ısrar ediyorsa lisansını ipta...
CEMAL AŞAN - Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, Türkiye'de yanıltıcı nitelikte reklam yayını oranının yüksek olduğunu belirterek, "Yayıncı kuruluş yanıltıcı reklamdan üst üste ceza alıyorsa ve bu konuda ısrar ediyorsa lisansını iptal etmek istiyoruz" dedi.
RTÜK Başkanı Dursun, vatandaşların en çok şikayet ettiği konuların başında gelen yanıltıcı reklamlar ve dizi sürelerinin uzunluğu konularında, AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
RTÜK yasasının 9. maddesinde reklam yayınlarının hangi nitelikte olması gerektiğine ilişkin düzenlemelerin yer aldığını anımsatan Dursun, bu düzenlemeler arasında tüketiciyi yanıltmama hususunda ve yanıltıcı nitelikte yayınların olmaması gerektiği konusunda maddelerin yer aldığını söyledi.
Dursun, yayınlarda, gıda takviyeli ürünlerin bütün hastalıkları iyileştiren mucizevi ilaç gibi gösterildiğine dikkati çekerek, bu tür yayınların yanıltıcı olduğunu ve dolayısıyla bu yanıltıcı ticari iletişim nedeniyle ilgili kuruluşlara para cezası uyguladıklarını ifade etti.
Yayıncı kuruluşlara uygulanan cezaların bazı kuruluşlarda müessir olduğunu, bazılarında da müessir olmadığını anlatan Dursun, ilaç niteliğinde olmayan bir ürünün, belli hastalıkları iyileştiren bir ürün gibi reklamının yapılmasının tamamen yanıltıcı olduğunu dile getirdi.
Yanıltıcı reklamların dışında bir de "gizli reklam" diye tabir ettikleri bir yayın türünün olduğuna işaret eden Dursun, şöyle konuştu:
"Aslında reklam olmamakla birlikte ürün program içinde reklam gibi sunuluyor. Dolayısıyla bu bir gizli reklam. Reklam, bizim mevzuat hükümlerine göre, reklam kuşağında verilmek durumunda. Vatandaş onun reklam olduğunu bilmek zorunda. Reklam olduğu önceden belli değil ama işin özü reklamsa ona biz gizli reklam diyoruz ve kanun koyucu bunu yasaklamış bulunuyor. Gizli reklam niteliğinde olan yayınlarda gıda takviyesi ürünlerle ilgili çok sayıda yayın yapılıyor. Bunlara da biz gizli reklamdan dolayı müeyyide uyguluyoruz. Bu türdeki yayınlar, genel ihlal içinde önemli bir yere sahip."
-"Uyguladığımız cezalar caydırıcı olmuyor"
Dursun, yanıltıcı ve gizli reklamlarla ilgili uyguladıkları müeyyidelerin bazı kurumlar üzerinde fazla caydırıcı olmadığını gördüklerine değinerek, yayın kuruluşlarının aldıkları cezalara rağmen ihlali yapmaya devam ettiklerini kaydetti.
Yayın kuruluşlarının reklam ve tanıtım yaparken bunun karşılığında para aldıklarını belirten Dursun, şunları kaydetti:
"Örneğin, yayıncı reklam için 5 lira alıp reklamı yayınlıyor. Biz de yanıltıcı reklamdan bir lira para cezası uyguluyorsak yayıncı aradaki farkı kar olarak değerlendiriyor. Bu nedenle bir çalışmamız var. Yayıncı yıl içinde gizli veya yanıltıcı reklamdan 10 ceza almışsa, lisansını geri alma imkanı olsun diye bir yasal düzenleme çalışmamız var. Türkiye'de yanıltıcı nitelikte reklam yayını yapma oranları yüksek. Yayıncı kuruluş yanıltıcı reklamdan üst üste ceza alıyorsa ve bu konuda ısrar ediyorsa lisansını iptal etmek istiyoruz."
-Televizyonlardaki dizilerin süreleri
Türkiye'de dizilerin çok tartışılan bir konu olduğunu ancak dizi süreleriyle ilgili RTÜK olarak bir düzenleme yapmalarının söz konusu olamayacağını ve sürenin yayın kuruluşunun editoryal bağımsızlığı için belirleyici bir konu olduğunu anlatan Dursun, "Dizi sürelerinin belirlenmesi konusunda bir çalışma yaparsak o zaman editoryal bağımsızlığa müdahale anlamına gelecek. Dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir düzenleme söz konusu değil" ifadelerini kullandı.
Dursun, insanların, dizi sürelerinin uzunluğundan rahatsız olduğunu bildirerek, özet yayınları bir saat, yeni bölüm yayını 1,5 saat süren dizilerin, reklam kuşağıyla 3-3,5 saat gösterimde kaldığını dile getirdi.
Bu durumu yayıncılarla konuştukları zaman maliyet konusunun önemli bir faktör olarak karşılarına çıktığını söyleyen Dursun, Türkiye'de dizi bölümlerinin maliyetlerinin çok yüksek olduğunu kaydetti.
Dursun, "Yayıncılar yüksek maliyeti karşılamak için bu yollara başvuruyor. Diğer taraftan sürelerin kısaltılması tartışmalarında bu dizilerde oynayan oyuncuların yapımcıların kendi aldıkları ücretlerden fedakarlık etmek istemediklerini söylüyorlar. Dolayısıyla yarım saatlik bir diziye vereceğiniz parayla 1,5 saatlik dizinin bölümüne vereceğiniz para aynıysa yayıncı uzun olanı tercih ediyor. Biz bu işte müdahil olmak istemiyoruz" dedi.
"Biz sansürcü bir kurum değiliz"
Türkiye'de artık kapatma cezası diye bir durumun söz konusu olmadığını, çok olağanüstü durumlarda kapatmanın sözkonusu olabileceğini anlatan Dursun, daha önce kapatma cezalarının verildiğini ancak o cezaarın geçmişte kaldığını vurguladı.
Dursun, dizilerin Türkiye'de en çok izlenen televizyon programları arasında yer aldığını, 2-3 dönemdir devam eden, 110. bölümlerini geride bırakan dizilerin bulunduğunu aktararak, bir dizinin ne kadar çok izleniyorsa o kadar çok takdir edildiği anlamına geldiğini belirtti.
İzlenmeyen, vatandaşlar tarafından ilgi görmeyen programların yayın kuruluşları tarafından kaldırıldığına işaret eden Dursun, şöyle devam etti:
"Sansür bir şeyi yayınlamadan önce denetleme anlamına geliyor. Herhangi bir programı yayıncılar yayınlamadan önce RTÜK'e başvursa 'bunu yayınlayabilir miyim? Bunu kontrol edin' dese. Biz de kontrol etsek ve 'yayınlamayın' ya da 'yayınlayın' desek bu sansür olur. Biz böyle bir şey yapmıyoruz. Tamamen yayıncının kendi kararıyla ve editoryal bağımsızlığıyla bir program yayınlanır. Biz sansürcü bir kurum değiliz. Yayınlanan programın, yasanın düzenlediği yayın ilkelerine uygun olup olmadığını kontrol ediyoruz. Uygun değilse ihlal olduğunu söylüyor ve onu cezalandırıyoruz. Yasa, 'yayın müstehcen olamaz' diyor. Böyle bir yayın yapmışsa, yasanın ilkesine rağmen yayın yapmışsa onun sonucuna katlanması gerekir." - Van