Yangına hassas alanlara ateşe dayanıklı ağaç türleri dikiliyor (2)
HALİL ŞAHİN/AYŞE YILDIZ/ALİ BALLI - Türkiye'deki ormanlık alanların büyük bölümünü oluşturan yangına hassas alanlar, ateşe daha dayanıklı ağaç türlerinden oluşturulan şeritlerle korunuyor.
HALİL ŞAHİN/AYŞE YILDIZ/ALİ BALLI - Türkiye'deki ormanlık alanların büyük bölümünü oluşturan yangına hassas alanlar, ateşe daha dayanıklı ağaç türlerinden oluşturulan şeritlerle korunuyor. Kızılçam başta olmak üzere kolay tutuşan ağaçların etrafına, ateşe daha dayanıklı kara servi, mavi servi, zakkum, akasya, ahlat, kuşburnu gibi türler dikiliyor.
Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir bölgedeki ağaç türlerinin o bölgenin iklim ve toprak yapısından etkilendiğini belirtti. Türkiye'de Ege ve Akdeniz bölgelerinin doğal ağaç türünün kızılçam olduğunu kaydeden Karacabey, en yaygın olan bu türün aynı zamanda yangına en hassas türler arasında bulunduğunu söyledi.
Karacabey, ibreli olması ve yapraklarındaki reçine nedeniyle kolay yanan kızılçam ve diğer çam türlerinin ormanlık alanlarda sıkça görüldüğünü ifade ederek Karadeniz bölgesinde de bu türlerin görüldüğünü ancak o bölgedeki nem oranının yangın riskini düşürdüğünü vurguladı.
Kızılçam ağaç türünün Çanakkale'den başlayıp Hatay'a kadar devam eden Ege ve Akdeniz kıyılarındaki ormanlık alanlarında doğal yayılış gösterdiğini aktaran Karacabey, "Bu bölgeler bizim tüm ormanlarımızın yüzde 65'ini oluşturur. Yani yüzde 65'i yangına birinci ve ikinci derece hassas bölgeler." dedi.
Hassas alanlara "dayanıklı" tedbir
Karacabey, yanan ormanlık alanlar ağaçlandırılırken o bölgenin doğal ağaç türlerinin korunmasını esas aldıklarını dile getirerek şöyle konuştu:
"Ancak ağaçlandırma çalışmalarını yaparken orman yangınlarını göz önünde bulundurarak çıkması muhtemel bir yangının ormanın tamamına yayılmasını önlemek için belirli aralıklarla şeritler bırakıyoruz. Bu şeritlerin kenarlarına servi gibi yangına daha dayanıklı ağaç türleri dikiyoruz. O şeritler hem yangına müdahaleyi kolaylaştırıyor. Hem de yangının bir şeritten diğerine atlamasını engelliyor. Geçen yıl Muğla'da yaşadığımız bir yangından sonra köye yakın kısımlara yanmaya dayanıklı ağaç türlerinden bir kuşak oluşturmuştuk. İzmir'in Karabağlar ilçesinde çıkan yangının etkili olduğu alanda da yangının izlerini sahadan sildiğimiz, yanan ağaçları temizlediğimiz zaman yerleşim yerine yakın kısımlara, bölgeye uygun yapraklı ağaç türleri ile de ağaçlandırma yapacağız."
Bölgelere göre ağaç türleri
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Akbulut da Türkiye'de en geniş yayılışı meşe türlerinin gösterdiğini, onu kızılçam, karaçam, kayın, sarıçam, ardıç, göknar gibi türlerin takip ettiğini söyledi.
Tek ağaç türü olarak dikkate alınırsa en geniş yayılışa sahip türün kızılçam olduğuna işaret eden Prof. Dr. Akbulut, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bölgesel bazda Ege'de kızılçam, karaçam, meşe türleri ve fıstıkçamı, Marmara'da kızılçam, karaçam, kayın, meşe, göknar, kestane, Karadeniz'de kayın, göknar, sarıçam, karaçam, kestane, ladin, Doğu Anadolu'da meşe türleri ve sarıçam, Güneydoğu Anadolu'da meşe türleri, Akdeniz'de kızılçam, sedir, meşe, ardıç, İç Anadolu'da sarıçam, karaçam ve meşe türlerinin genellikle yayılış gösterdiğini söylemek mümkündür."
Akbulut, Akdeniz coğrafyası ve iklim kuşağında bulunan Türkiye'nin ormanlarının her zaman yangın tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını anlatarak "Bu, bulunduğumuz coğrafyanın sahip olduğu iklimin özellikleri ve bu kuşakta bulunan ormanları oluşturan yangına hassas ağaç türlerinin mevcudiyetinden kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, o coğrafyada yaşayan insanların sahip olduğu sosyo kültürel ve ekonomik koşulları da değerlendirmek gerekir. Akdeniz, Ege ve Marmara bölgeleri kıyılarını takip eden sahil şeridi yangına hassas olan bölgelerdir." dedi.
İzmir'in Karabağlar ilçesindeki yangının da birinci derecede hassas olan bölgede çıktığına dikkati çeken Prof. Dr. Akbulut, şöyle devam etti:
"Yangın sonrası yapılacak ağaçlandırma çalışmalarında, bölgede doğal yayılış gösteren türlerin kullanılması önemlidir çünkü bu türler o bölgenin ekolojik koşullarına uyum sağlamışlardır. Aksi takdirde bölgeye getireceğiniz farklı türler o bölgedeki ekolojik faktörlere uyum sağlayamayabilir. Mevcut biyolojik çeşitliliği olumsuz yönde etkileyebilir. Farklı böcek zararları ve hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir."
"Son 1 yılda 1345 orman yangını çıktı"
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Bulut ise Türkiye'de son bir yılda 1345 orman yangını çıktığını, 1 Ocak'tan şu ana kadar meydana gelen yangınlarda 2 bin 987 hektar ormanlık alanın yandığını dile getirdi.
Kuraklığın şiddetlendiği, orman altı florasının çalı, ot formundaki bitkilerin kuruduğu yaz döneminde yangınların yoğun görüldüğünü aktaran Bulut, sigara izmariti, unutulan piknik veya çoban ateşi, cam, şişe kırıklarının mercek etkisi yaparak oluşturduğu ateşlerin yangına neden olduğunu bildirdi.
Muğla Orman Bölge Müdür Vekili Enver Demirci de yangının hızlı ilerlemesinin hava şartları ve orman yapısından kaynaklandığını söyledi. Yanan alanlarda tabakalı bir yapı ve maki örtüsü olduğunu vurgulayan Demirci, şunları kaydetti:
"Yangının çıktığı alan kızılçam ormanı. Ormanın eğimi, bu tip şeyler yangının hızlı yayılmasında etkili. Buralar çok hassas bölgeler, bu nedenle de yangınlar çok hızlı ilerliyor. Yanan alanları en kısa sürede ağaçlandıracağız. Öncelikle doğal yöntemlerle getireceğiz, doğal yöntemlerle getiremediğimiz yerleri suni olarak sürüp fidan dikeceğiz ama birinci önceliğimiz doğal olarak aynı tür ağaçların, aynı bölgedeki tohumlardan elde edilmesi yönünde. Çalışmalarımızı da bu sahalarda hemen başlattık. Yanan alanın doğal yapısı neyse o ağaçlar dikilecek."