Yalova'da 17 Ağustos Marmara Depremi
Fotoğraftaki İRFAN ERDEM Şuan İDO'nun Topçular-Eskihisar Feribot İskelesi'nde güvenlik görevlisi olarak çalışıyor.
Fotoğraftaki İRFAN ERDEM Şuan İDO'nun Topçular-Eskihisar Feribot İskelesi'nde güvenlik görevlisi olarak çalışan 37 yaşındaki İrfan Erdem, depremden 15 dakika kadar sonra fotoğrafı çekilen, Yalova Deprem Anıtı'nda sergilenen en dikkat çeken acı dolu fotoğraftaki kişi. Depremden sonra yıkılan binanın yanına gelen Cengiz Kasapoğlu adlı vatandaş tarafından fotoğrafı çekilen Erdem, "Enkazdan çıkmıştım. Şok halindeydim. O fotoğrafı Cengiz Abi çekmiş. Ertesi günlerde bu fotoğraf tam sayfa olarak gazetede de çıkmıştı. Fotoğrafta yanımda görülen o kişi de eniştem. Şu an Ak Parti Yalova Milletvekili Temel Coşkun? diyerek, 14 yıl önceki yaşadığı ve halen bitmek tükenmek bilmeyen acısını anlattı. KIYAMET KOPUYOR SANDIM Depremzede Erdem, '17 Ağustos Depremi'nin 14. yılındayız. Ben depremi oldukça ağır geçirdim. Annem Vildan, kız kardeşim İpek ve babam Necmi Erdem'i kaybettik. Ben enkaz altında kaldım yarım saat, bir saat kadar. Deprem olduğunu anlayamadım, kıyamet kopuyor sandım. O anda biz evdeydik. Annem babam da evdeydi. Biz ayrı odadaydık eşimle ve 2 yaşındaki kızımla beraber. Çocuğun beşiği ile yatak arasına düştük ve o anda bina yıkıldı zaten komple. İlk vurmasında gitti. Enkaz altında kaldığımızda kıyamet koptuğunu zannettik. Artık Azrail gelecek canımızı alacak diye düşündük. Deprem olduğu aklımızın ucundan bile geçmedi. Bir yandan da yangın çıktı. Dumanları da gelmeye başladı. Yangının çıkmasının nedeni de aşağıda bir araç vardı. Bina üzerine yıkılınca yanmaya başlamış. Diğer apartmanlardan görenler varmış, içinde şoför varmış, bina üzerine yıkılmış. O yangına sebebiyet verdi. Yangın çıktı. Kendi çabalarımla enkazdan çıktım. Çünkü nefes alamıyorduk. Hanımın altında 2 yaşındaki kızımız kaldı. Çok dar bir pozisyonda kaldık. Sürüklenme pozisyonundan başka bir pozisyonumuz yoktu. Binanın tam ortasındayız ve bina komple yıkıldı. Ben tabi bunları çıkınca görüyorum. Çıkmamızın imkanı yoktu. Sürüklenerek gittim yol tarafına doğru, kapalı olduğunu anladım. Eşime diyecektim 'hakkını helal et, çıkamayacağız buradan' diyordum. O sırada elim boşluğa girdi. Sonra da kolumu sokmaya çalıştım. Öyle derken Allah tarafından herhalde bir kat aşağı indik. Ondan sonra suların fışkırdığını gördüm. Caddeden de arabalar geçiyordu sanırım, yol olduğunu anladım. Olayın şokuyla içerde eşimle çocuğumu, sonra unuttum. Direk devrilmişti ve takılıp düştüm. Allah tarafından bir ses duydum. Eşimin sesine benzettim, o an içerde olduklarını hatırladım. O deliği tekrar nasıl buldum ve çıkardım onları bilmiyorum. Komple bina yıkılmıştı. Anneme ve babama bağırdım. Yangın da vardı. O yangını söndürmek için bir cihaz bulsaydım yangını söndürebilirdim. Tabi herkes de kendi derdindeydi, sahile falan kaçıyorlardı? dedi. BİR HAFTA ENKAZIN BAŞINDAN AYRILMADIM Tamamen yıkılan binada çıkan yangında ailesinin yanarak can vermesinin acısını katladığını söyleyen Erdem, 'Annemin cesedini hiç bulamadık. Bir hafta enkazın başından ayrılmadım. Kardeşimi birinci günü bulduk. Bayağı kötü vaziyetteydi, saçlarından tanıdık. Zaten, yanmıştı, ufak bir parça kalmıştı. Babamı ikinci günü bulduk. Annemin cenazesini bulamadık işte. ya molozlarla gitti, denize gitti ya da yandı. Binada 35-40 kişi vefat etti. Hepsi kötü şekilde can verdiler. Biz ve komşumdan var 3 kişi enkazdan çıkan. Allah kimseye yaşatmasın. Bu acılar seneler geçtikçe hiç aklımızdan çıkmıyor. Artık bayramlardan nefret eder duruma geldik. Annem, babam, kız kardeşim. Kimse kalmadı. Akrabalarım var, ama birinci dereceden kimsem kalmadı' diye konuştu.