Haberler
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan disipline sevk edilen teğmenlerle ilgili dikkat çeken sözler

Erdoğan'dan "Neden diploma verdin?" eleştirilerine yanıt

Erdoğan'dan 'Bahçeli'nin 'İmralı ile DEM görüşsün' çağrısına ne diyorsunuz?' sorusuna tek kelimelik yanıt

Erdoğan'dan Bahçeli'nin çağrısını soran gazeteciye tek kelimelik yanıt

Belediyelerin ödenmeyen borçları bütçelerinden kesilecek

Belediyelerin borçlarına ilişkin karar çıktı

Lübnanlılar ateşkes sonrası evlerine dönmeye başladı

İmzaların atıldığını duyan yüz binlerce kişi yollara düştü

Yalnızca Oğlunun Değil Herkesin 'Otizm Babası'

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İZMİR (İHA) – İki yaşındayken otizm teşhisi konulan oğluna olan inancını kaybetmeyen Ergin Güngör, artık her sabah oğlunu üniversiteye uğurlamanın, beraber maça gidebilmenin mutluluğunu yaşıyor.

İZMİR (İHA) – İki yaşındayken otizm teşhisi konulan oğluna olan inancını kaybetmeyen Ergin Güngör, artık her sabah oğlunu üniversiteye uğurlamanın, beraber maça gidebilmenin mutluluğunu yaşıyor.

İzmirli Ergin Güngör (47), kendisini otizmli oğlu Doruk'un (18) eğitimine adayan mücadeleci bir baba. Oğluna 2 yaşındayken otizm teşhisi konulmasıyla depresyona giren, hatta asla gerçek bir baba-oğul ilişkisi yaşayamayacağını düşünen Ergin Güngör, artık her sabah oğlunu üniversiteye uğurlamanın, beraber maça gidebilmenin mutluluğunu yaşıyor. Üstelik 1999 yılında ODER'i (Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği) kurarak sadece kendi oğlu için değil tüm otizmli bireyler ve onların aileleri için mücadele etmeyi seçen Güngör, çevresinde de 'otizm baba' olarak tanınıyor.

"İLK YILLAR ÇOK ZORDU"

Türkiye'de üniversite eğitimi alabilen yalnızca 7 otizmli bireyden biri olan Yaşar Üniversitesi Grafik ve Tasarım Bölümü Öğrencisi Doruk Güngör, aynı zamanda ülkemizde resmi bir maça çıkan ilk otizmli unvanına sahip bir genç. Doruk'un herkese ilham veren bu büyük başarısının mimarı ise Semra-Ergin Güngör çifti. 2 yaşında otizm teşhisi konulan oğlunun, 3 yaşında okuma ve yazmayı öğrendiğini, 4 yaşında dört işlemi yapabildiğini, 5 yaşındayken ise notaları anında deşifre ederek çalıp söyleyebildiğini anlatan baba Ergin Güngör, "Oğlum, küçük yaşlarında bile bu üstün yeteneklere sahipti. Ancak sosyal iletişim problemleri yaşayan her otizmli birey gibi onun da özel eğitime ihtiyacı vardı. Sadece devletin verdiği imkanlarla özel eğitim sürecinin yeterli olamayacağını, bu nedenle çok ciddi paralar harcanması gerektiğini gördük. İsteklerimizden, ideallerimizden vazgeçtik ve kaynaklarımızı onun eğitimine aktardık. İlk yıllar oldukça zordu. Doruk, eğitime başladığında otizmliler için kaynaştırma eğitimi yoktu. 4. sınıfa gelene kadar bir nevi okula kaçak giden bir öğrenciydi. Yani okulunun inisiyatifi ile okula devam edebildi. Ortaokul ve liseyi de aldığı özel eğitimler sayesinde başarıyla bitirebildi" dedi.

"AVRUPA'DAN BİLE BENİ ARIYORLAR"

Yıllarca "Oğlum acaba büyüdüğünde ne yapacak?", "Üniversiteye gidebilecek mi?" gibi sorularla boğuştuklarını belirten fedakar baba, 1999 yılında kurduğu ODER'le bugün yüzlerce otizmli aileye destek veriyor. Çevresinde 'otizm baba' olarak adlandırıldığını belirten Güngör, neden dernek kurduğunu ise şöyle anlattı; "Oğlumuz, ilkokula başladığı gün belki bir daha okula gidemeyebilir diye fotoğrafını çekmiştik. Ancak şimdi Doruk'la ilgili bir gururu yaşıyorum. Oğlum Yaşar Üniversitesi'ni yüzde 50 burslu olarak kazandı ve eğitimine başarıyla devam ediyor. Ama bu mutluluğu yaşayamayan maalesef birçok aile var. 1999 yılının sonunda bizim gibi ailelerle bir araya gelip dernek oluşumuna girmiştik. ODER'i kurarak otizmli çocukların ailelerine destek olmak ve yol göstermek istedik. 300 üyemiz var ama yalnızca üyelerimize hizmet vermiyoruz. Türkiye'nin hatta Avrupa'nın dört bir yanından beni arayarak bilgi alan, destek isteyen pek kişi var. Zaten telefon numaram herkeste var."

"O DA BİZLER GİBİ DENESİN İSTEDİM"

"Hayatta bizlerin yaptığı ne varsa oğlumun da yapmasını istedim ve bunun için olanaklar sağladım" diyen Güngör, baba-oğul ilişkilerini de anlattı. Güngör, "Otizmi aşabilmenin tek çözümü sosyal hayatla bütünleşebilmek. Biz, çocuğumuzun sadece özel eğitim almasını sağlamadık. Müzik, spor, sanat yani bizlerin yaptığı ya da yapmadığı ne varsa denemesi kendisine şans verdik. Bir gün 'Senin oğlun üniversitede okuyacak, okul onu basketbol takımına alacak' deseler inanmazdım. Şu an çok sevilen ve derslerinde çok başarılı bir öğrenci oldu. Başlarda otizm gerçek bir baba oğul ilişkisi yaşamamıza çoğunlukla müsaade etmiyordu. Ancak artık çok mutlu bir baba oğul ilişkimiz var. Oğlumun basketbol antrenmanlarına gidiyorum, tiyatro, konser gibi sosyal etkinliklere beraber katılıyoruz. En çok yapmayı sevdiğimiz etkinlik ise Galatasaray maçlarına birlikte gitmek" dedi. - İZMİR

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title