Yakın Koruması Erbakan'ı Anlattı (1)
Eski Başbakan merhum Necmettin Erbakan'ın yakın koruması Abdurrahman Akyüz, Erbakan'ın dünyadaki bütün insanlığı gönlüne sığdıran bir gönül yapısı ve imanı olduğunu belirterek "Bütün insanların yaşanabilir bir ülkeleri ve dünyaları olması için düşünen, bunun için ortaya fikir koyan ve mücadele...
SEFA ŞAHİN - Eski Başbakan merhum Necmettin Erbakan'ın yakın koruması Abdurrahman Akyüz, Erbakan'ın dünyadaki bütün insanlığı gönlüne sığdıran bir gönül yapısı ve imanı olduğunu belirterek "Bütün insanların yaşanabilir bir ülkeleri ve dünyaları olması için düşünen, bunun için ortaya fikir koyan ve mücadele eden insandı." dedi.
Türkiye Wushu Kung Fu Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Akyüz, vefatının 8'inci yılında, uzun yıllar korumalığını yaptığı Erbakan'ın siyasi kişiliği, fikirleri, mücadelesi ve son anlarını AA'ya anlattı.
Lise ve üniversitede eğitim görürken Milli Nizam ile Milli Selamet partilerinin seçim çalışmalarına katıldığını belirten Akyüz, Erbakan'a bazı programlarda arkadaşlarıyla korumalık yaptığını söyledi. Erbakan'ın talebiyle o dönem kung fu antrenörü Yılmaz Aydın'ın bir koruma ekibi kurduğunu anlatan Akyüz, Erbakan'ın sporcuları ve Uzak Doğu dövüş sporlarını sevdiğini ifade etti.
Akyüz, Erbakan'ın koruma ekibinde 12 Eylül 1980'den sonra aktif görev aldığını, siyaset yasağının referandumla kalkmasının ardından düzenlenen mitinglerde kendisinin sorumlu olduğu Sakarya Grubu'nda korumalık yaptığını aktardı.
Refah Partisince Bursa'nın İnegöl ilçesinde düzenlenen ve Erbakan'ın parmağının koptuğu mitingde, koruma ekibine bilgi verilmediği için yer almadıklarını anlatan Akyüz, "İnegöl'de bir izdiham esnasında Erbakan Hoca'mın parmağı sıkıştı ve helikopterle İstanbul'a kaldırıldı. Sağ orta parmağının yanındaki parmağının ucu koptu, müdahale etti doktorlar. Bir eli sargılı olarak hastaneden çıktı. Biz hemen yanına koştuk ama tabii iş işten geçmişti. O mitingde bulunamadık ama ondan sonra hiç yalnız bırakmadık Erbakan Hoca'mı." diye konuştu.
"İcraatını insanları sıkmadan yaptı"
Erbakan'ın tüm Müslümanlara bu çağda nasıl mücadele edileceğini, İslam'ın nasıl yaşanılacağını ve nasıl tavır konulması gerektiğini gösteren büyük bir rehber olduğunu ifade eden Akyüz, şunları söyledi:
"Dünyadaki bütün insanlığı gönlüne, içine sığdıran bir gönül yapısı, imanı vardı. Bütün insanların yaşanabilir bir ülkeleri ve dünyaları olması için düşünen ve bunun için ortaya fikir koyan, mücadele eden bir insandı. Erbakan Hoca'mın, REFAH-YOL döneminde ortaya koyduğu icraatı, ekonomik modeli emsalsiz bir modeldi. Kendisinin tabiriyle 'şampiyon bir model'. Her sahada yapmış olduğu icraatları, bütün icraatların şampiyonu yapacak derecedeydi. Bunu yaparken insanları sıkmadan, insanların refah seviyelerini yükselterek yaptı."
Akyüz, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Erbakan'ın öğrencisi olduğunu ve uzun yıllar siyasi mücadeleyi beraber yaptıklarını hatırlattı.
Erbakan'ın da istediği başkanlık sistemine geçildiğini dile getiren Akyüz, başörtüsü yasağının kaldırıldığına ve ulaştırmaya yönelik birçok projenin hayata geçirildiğine işaret etti.
"Eşinin vefatından sonra birçok hizmetini yaptım"
Akyüz, eşi Nermin Erbakan'ın 2005'te vefatının ardından haftanın bazı günlerinde Necmettin Erbakan'ın yanında kalıp birçok hizmetini yaptığını, o dönem kendi başına yürüyebildiğini ancak zaman içerisinde hastalıklarının arttığını aktardı.
Saadet Partisinin 26 Aralık 2010'daki il kongresine katılmak için sabah namazının ardından Trabzon'a hareket ettiklerine işaret eden Akyüz, bundan sonra Erbakan'ın sağlığında yaşanan değişimi şöyle anlattı:
"Trabzon'da bir otele gittik ama hiç dinlenmeden kongrede konuşma yaptı. Sonra başka bir yere yemeğe gitti. Sonra tekrar parti içinde bir toplantı ve akşam yine yemekli bir toplantı oldu. Yani hiç dinlenmeden, istirahat etmeden. Uçağa binerken hareketlerinde bir yavaşlama oldu, sendeledi. Biz koltuğuna oturttuk, kendinden geçer gibi oldu. Sonra eve geldik. O tempo onu bayağı yordu ve o yorgunluk sağlığında sorun teşkil etti. Birkaç gün sonra yine rahatsızlığı arttı. Hastaneye kaldırıldı. Hastane sürecinde devamlı yanında olduk. Hastanede iyileşme süreci oldu. İyileşti, eve çıkarttık tekrar. Zaten yanından hiç ayrılmıyoruz."
Erbakan'ın vefatından önce iki gün boyunca hastanede nöbet tuttuğunu ve son hizmetlerini de yaptığını belirten Akyüz, şöyle konuştu:
"Nöbetten sonra 'Artık ben gideyim.' dedim. Fakat baktım içim elvermedi gidemedim, kaldım. Hocamın oradaki hizmetlerini ben daha iyi yapabiliyordum. Doktorlar 'Gezdirin' diyordu, ben gezdirebiliyordum onu. Diğer arkadaşlar Erbakan Hoca'ya, 'Abdurrahman hadi gezelim dediği zaman geziyorsun da biz dediğimiz zaman niye gezmiyorsun?' diye sordu. Erbakan Hoca da 'O yapabiliyor.' dedi. Böyle de onlara takılıyordu. İşte o son gece yatsıdan sonra yürümeye kalktı. Birkaç adım attı, yürüyemedi yani. Sonra oturttuk onu bulunduğu yere. Biraz fenalaştı oradan yatağına yatırdık. Ondan sonra zaten vücut fonksiyonlarında yavaşlama oldu. Sabah namazı vaktinde yoğun bakıma alındı."
Akyüz, 27 Şubat sabahı vefat eden Erbakan'ın 1 Mart 2011'de Ankara Hacı Bayram ve İstanbul Fatih camilerinde düzenlenen cenaze törenlerinin ardından milyonlar tarafından son yolculuğuna uğurlandığını kaydetti.