Washington'da Azerbaycan-Ermenistan zirvesi: Nihai barıştan önceki son durak
Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM) Başkanı Araz Aslanlı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın 8 Ağustos 2025'te ABD'de imzaladığı ortak deklarasyonun arka planını ve yansımalarını AA Analiz için kaleme aldı.
Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM) Başkanı Araz Aslanlı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın 8 Ağustos 2025'te ABD'de imzaladığı ortak deklarasyonun arka planını ve yansımalarını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasında 8 Ağustos 2025'te ABD Başkanı Donald Trump'ın arabuluculuğuyla Washington'da gerçekleştirilen görüşmelerden sonra ortak deklarasyon imzalandı. İmzalanan bu deklarasyon Kafkasya açısından tarihi bir dönüm noktası oldu. İmzalanan belgelerde ve yapılan açıklamalarda sadece savaş haline geri dönme ya da belirsizliğin devam etmesi ihtimallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik değil, bölgesel işbirliğinin güçlendirilerek ortak gelecek inşasına dair olumlu yaklaşımlar da yer aldı.
Washington'da neler yaşandı?
ABD Başkanı Trump ortak zirveden önce her iki liderle baş başa görüştü ve her iki ülke ile ABD arasında bazı önemli belgeler imzalandı. Örneğin, Azerbaycan ve ABD arasında Strateji Ortaklık Anlaşması'nın hazırlanması için Strateji Çalışma Grubu oluşturuldu. İkili görüşmelerde ABD'nin Güney Kafkasya'da barış inşasında alacağı role, Azerbaycan ve Ermenistan ile ilişkilerini yeni aşamaya taşıdığına dair güçlü mesajlar verildi.
Üçlü zirvede önce Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan Azerbaycan ve Ermenistan Arasında Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşmayı parafladı. Ardından iki bakan AGİT Minsk sürecinin sona erdirilmesi talebini ifade eden ortak bir başvuru belgesini imzaladı.
Daha sonra tarihi aşamaya geçildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Ermenistan Başbakanı Paşinyan ve ABD Başkanı Trump tarafından Washington Görüşmelerine İlişkin Ortak Bildiri imzalandı.
Bildiride hangi şartlar yer alıyor?
Ortak bildiri 7 maddeden oluşuyor. Bildirinin ilk maddesinde bakanların parafladıkları Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti Arasında Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşmaya bağlılık göndermesi yapıldı. Ayrıca, nihai barış anlaşmasının imzalanması ve ulusal düzeyde onay sürecinin tamamlanması için ek adımların atılması gerektiği vurgulandı.
İkinci maddede bakanların imzaladıkları Minsk süreci ile ilgili başvuruya gönderme yapıldı ve tüm AGİT üyesi ülkelere Minsk sürecinin sona erdirilmesiyle ilgili karar alma çağrısı yapıldı. Ortak bildirinin üçünü ve dördüncü maddeleri bölgesel barışın genel ilkeleri ve Zengezur Koridoru dahil olmak üzere bölgesel uluştırma yolları ile ilgili hususları düzenlemektedir. Bölge ülkelerinin ve tüm komşuların toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı çerçevesinde tüm bölgesel ulaşım yollarının açılmasının, özellikle de Azerbaycan'ın Nahçıvan bölgesine engelsiz geçiş hakkının ve Ermenistan için de tüm ulaşım yollarının açılmasının önemi ifade edildi.
Dördüncü madde sadece Zengezur Koridoru'nun Ermenistan'dan geçen kısmına vurgu yapmaktadır. Bu maddeyle Ermenistan kendi toprakları içerisinde Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası (TRIPP) projesinin gerçekleşmesi için ABD ve üçüncü taraflar ile işbirliği içerinde olacağına ilişkin yükümlülük üstlendi.
Beşince maddede "geçmişteki savaşların esiri olmama" ve barış içinde bir arada yaşamaya tam bağlılık vurgusu yapıldı. Altı ve yedinci maddelerde de sürece verdikleri destekten dolayı ABD'ye ve Trump'a teşekkür edildi.
Barış için çok çaba sarf edildi
Ortak bildirinin imzalanmasından sonra liderler açıklama yaptılar, medyanın sorularını cevaplandırdılar, daha sonra da kendi ülkelerinden olan gazeteciler için özel bir basın açıklaması yaptılar. Hem açıklamalarda hem de sorulara verilen cevaplarda Trump'ın çabaları özel olarak vurgulandı. Aliyev ve Paşinyan, Trump'ı Nobel Barış Ödülü'ne ortak aday olarak teklif edeceklerini ifade ettiler. Aliyev, ulusal medyaya yaptığı açıklamada, Nihai Barış Anlaşması için daha önce ifade edilen koşulların geçerli olduğunu, Azerbaycan'a yönelik toprak iddialarının Ermenistan Anayasası'ndan çıkarılması gerektiğini bir kez daha vurguladı.
Her ne kadar son günlerde ve görüşmeler sırasında adına en çok övgü dizilen kişi ABD Başkanı Donald Trump olsa da bu noktaya gelmek hiç kolay olmadı. Aslında süreç geniş anlamda değerlendirildiği zaman Aliyev ile Paşinyan da övgüyü hak etmektedir. Hatta özellikle Azerbaycan topraklarının Ermenistan işgalinden kurtarılması yönündeki uzun süreli stratejiyi başarıyla uygulayan ve kazandığı tarihi zafer sonrasında bile güç gösterisinden ziyade bölgesel barışı ön planda tutan Aliyev muhtemelen bu övgüyü Trump'tan daha fazla hak etmektedir. Bunu daha açık görmek için uzun bir tarihi döneme bakmaya bile gerek yok, sadece son 5 yılı değerlendirmek yeterli olabilir.
Hiç kuşkusuz Azerbaycan'ın 1993'ün sonlarından itibaren uygulamaya başladığı dış politika stratejisi, 1994'te imzalanan ateşkesten sonraki süreçte uzun süre Ermenistan'ın ve diğer güçlerin kışkırtmalarına boyun eğmemesi, özellikle 44 günlük savaşı başarıyla sürdürmesi ve savaşın tam zamanında durması, Şuşa Beyannamesi'nin imzalanması, 2023'deki 23 saatlik antiterör operasyonu ve sonrasındaki kararlı duruş, bölgesel barışı inşa etmeye yönelik güçlü irade, Azerbaycan'ın Rusya, Fransa ve İran'ın dış baskılarına, Paşinyan'ın eski yönetim ve Kilise başta olmak üzere iç baskılara boyun eğmemesi Washington'daki görüşmeler için altyapı hazırlamıştır.
Bölgesel ve küresel güçler nasıl tepki verdi?
44 günlük savaş boyunca ve sonrasındaki süreç daha çok Rusya'nın kontrolündeydi. Ancak zamanla Avrupa Birliği (AB), Almanya, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkeler Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki görüşmelere arabuluculuk ve ev sahipliği yaptılar. Türkiye, hiçbir zaman sürecin dışında kalmadı. Azerbaycan barış çalışmalarını sürekli olarak Türkiye ile koordine etti. Türkiye sürece bazen uluslararası toplantılar vesilesiyle bazen de Nikol Paşinyan'ın 20 Haziran 2025'te İstanbul'a davet edilmesi örneğinde olduğu gibi ikili ve çoklu görüşmeler yolu ile barış sürecine katkı verdi. Temmuz ayında Abu Dabi'de yapılan iki kez heyetler arası ve iki kez de baş başa olmak üzere, aralarla birlikte yaklaşık 5 saat süren görüşmelerden sonra Washington Zirvesi'nde bu sürece nokta kondu.
Washington görüşmelerinin sonuçlarına ilişkin olarak Türkiye, Pakistan, Kazakistan, diğer bazı ülkeler, AB, AGİT, NATO ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) olumlu açıklamalar yaptı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı süreci desteklediklerine ilişkin açıklama yaptı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aradığı, süreçle ilgili bilgilendirdiği ve bölgede kalıcı barışın sağlanması için Ankara'nın desteğinden dolayı teşekkür ettiği açıklandı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da süreçle ilgili olarak Azerbaycan ile koordinasyon halinde olduklarını belirtti.
Rusya, İran ve Fransa'nın bölgeye yönelik politikaları dikkate alındığında son gelişmelerden çok hoşnut olmadıklarını tahmin etmek zor olmasa gerek. Rusya Dışişleri Bakanlığının konuya ilişkin açıklamasında barış adına yapılan çalışmalara yönelik ihtiyatlı bir biçimde olumlu ifadeler kullanılmakla beraber, uyarı niteliğinde ifadelere de yer verildi. Azerbaycan ve Ermenistan üstü kapalı bir biçimde eleştirildi, "Biz askeri açıdan bölgede ve hatta Ermenistan-İran sınırında varız" mesajı verildi.
Washington görüşmelerinin hemen ardından İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun resmi sosyal medya hesaplarında üzerinde İran ve Rusya askerlerinin bulunduğu Ermenistan ve Zengezur Koridoru haritaları yayınlandı. İran Dışişleri Bakanlığı, daha yumuşak bir dil kullanarak barış adına yapılan çalışmaları olumlu karşıladıklarını ifade etse de İran lideri Ali Hamaney'in Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti yaptığı açıklamada, Tahran'ın bu girişimi stratejik müttefiki "Rusya olsun ya da olmasın" engelleyeceğini iddia etti. Velayeti, "Güney Kafkasya, Trump'ın kiralayabileceği sahipsiz bir yer değil. Bu geçit, onun mülkü değil, paralı askerleri için bir mezarlık olacaktır." ifadelerini kullandı. Bu noktada, Rusya ve İran'ın tutumuna bakılacak olursa Washington'daki manzara çok olumlu olsa da nihai barışa giden yolda ciddi riskler bulunmaktadır.
Kuşkusuz Washington görüşmelerinde imzalanan belgeler ve yapılan açıklamalar çok önemli. Ayrıca, ABD ya da başka bir gücün Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış sürecinin bir parçası olması sadece anlaşmanın imzalanması açısından değil, onun kalıcı sonuçlar doğurması, gerçekleştirilecek bölgesel projelerin teknik, maddi, güvenlik boyutlarının temin edilmesi ve barış sürecine yönelik provokasyonların önlenmesi açısından da önemlidir.
Ancak bu bir son değil. Barış görüşmelerine kazandırılmış bu ivmenin sürmesi, bu olumlu atmosfer sürerken nihai barış anlaşmasının imzalanması, toplumların yakınlaştırılması, üçüncü ülkelerin katılımı ile çoklu ortaklık projelerinin gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Azerbaycan ve Ermenistan'ın, barış sürecinin ve Zengezur Koridoru'nun komşu ülkeler de dahil olmak üzere üçüncü ülkelere karşı olmadığı konusundaki yaklaşımlarını sürdürmeleri ve üçüncü tarafların şantajlarına ve provokasyonlarına da geçit vermemeleri gerekiyor. Bu süreç ve gerçekleştirilmesi düşünülen projeler sadece Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşme süreci açısından değil, tüm Kafkasya'nın geleceği, bölgenin barış, işbirliği ve refah bölgesi olması adına hayati önem taşımaktadır. Azerbaycan ve Ermenistan'ın yanı sıra Türkiye ve ABD'nin mevcut duruşlarını sürdürmesi engellere rağmen hedeflenen sonuçlara ulaşılmasını sağlayacaktır.
[Araz Aslanlı, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM) Başkanıdır.]
Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.