Velilere 'Sınav Stresiyle Baş Etme Yolları' Anlatıldı
OMÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr.Ahmet Rıfat Şahin, üniversite sınavının ailenin yaşamına yön veren bir faktör haline geldiğini belirterek, sınavın çok büyütüldüğünü vurguladı.
OMÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rıfat Şahin, üniversite sınavının ailenin yaşamına yön veren bir faktör haline geldiğini belirterek, sınavın çok büyütüldüğünü vurguladı.
Samsun Valiliği koordinasyonu ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (OMÜSEM) tarafından Samsun merkez ve ilçelerinde eğitim gören öğrencilerin velilerine "Sınav Stresi ve Baş Etme Yolları" konulu seminer düzenlendi. Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlenen seminere İlkadım ilçesinde ikamet eden 8. ve 12. sınıfta okuyan öğrenci velileri katıldı.
Yaklaşan SBS ve YGS sınavları öncesinde 8. ve 12. sınıfta okuyan öğrenci velilerini bilgilendiren OMÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ahmet Rıfat Şahin, "Çocukların kişilik gelişiminde 3 boyut çok önemlidir. Bunlardan birincisi sevgi ve şefkat boyutudur. Sevgi ve şefkat boyutunun makul düzeyde olması gerekir. Eğer eksik sevgi ve şefkat olursa ya da aşırı sevgi şefkatten dolayı kişiye sınırlama getirilmez ise bunlar sıkıntı oluşturur. İkinci boyut, disiplin boyutudur. Üçüncü boyutu ise demokratik bir ortamın olup olmamasıdır. Evde demokratik bir ortam varsa, herkes kendi düşüncesini rahatlıkla açıklayabiliyorsa, herkesin düşüncesine saygı gösteriliyorsa ve kararlar verilirken herkesin görüşü alınarak karar veriliyorsa o evde yaşayan genç ve çocuk kendisine de değer verildiğini bilir ve bu demokratik ortam içersinde önce kendi öz saygısını bizim istediğimiz düzeylerde geliştirebilir" diye konuştu.
Çocukların küçük yaşlardaki en önemli figürlerin aileleri olduğunu ama bunun zamanla değiştiğini vurgulayan Şahin, "Daha küçük yaşlarda çocuklar için en önemli figürler bizlerdik. O zamanlarda onlara dünyanın en bilgilisi, en yakışıklısı, en güzeli gibi görünürdük. Ama şimdi 17-18 yaşlarında işler tersine dönüyor. Biz onların gözlerinde cahil, pek çok şeyi bilmeyen, pek çok şeyden anlamayan, hele onu hiç anlamayan insanlar olduk. Bu toplumsal yönden çocukları arkadaşlarına yönelten bir gelişmedir. Arkadaşları onlar için en önemli figürleri olmaya başlar. Bazı film yıldızları ya da pop sanatçıları onlar için daha ideal olmaya başlarlar" şeklinde konuştu.
Sınavların sadece çocukların değil, velilerin de gözlerinde çok büyütüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Rıfat Şahin şöyle devam etti: "Bir çocuğun üniversite sınavına girecek olması ailenin bütün hayatını değiştiriyor. Üniversite sınavı ailenin yaşamına yön veren bir faktör oluyor. Normal koşullarda gezisini yapan, tatiline giden insanlar 'bu sene çocuğumuz sınava girecek' diye bütün bu gezilerden vazgeçiyor. Bir taraftan özel dershanelere paralar akıtıyoruz, bir taraftan da bunun karşılığını bekliyoruz. 'Sınav sırasında heyecanlanıyorum, o yüzden başarısız oluyorum' diyen çocukların oranı çok düşük. Önemli olan çocukların heyecanlanması değil. Bazen heyecanlanma çok aşırı boyutlara gelir ki, çocuklar yapacak olduklarını da yapamayacak duruma gelirler. Sınavdan sonra çocuklar yaptıkları doğruları değil, yaptıkları yanlışları düşünürler. Böyle olunca da kendilerine bir gerekçe bulmaya çalışırlar. Başaramama, anne ve babalarına karşı mahcup olma korkusu, arkadaşlarından geri kalma korkusu, geleceklerini tehlikeye atma korkusu bunların hepsi çocuklarda gerginlik, duygularda oynaklık, öfke ve haksızlığa uğramış duygusu oluşturuyor. Biz de çocuklara 'bana layık olman gerekir' mesajı veriyoruz. Sınavı sadece çocuklarımız değil, bizler de gözümüzde çok büyütüyoruz. Buradaki değerlendirmeyi yaşamın olmazsa olmaz bir parçası gibi değerlendiriyoruz" şeklinde konuştu. - SAMSUN