Haberler
Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 2015 öncesine ait yaklaşık 2 milyar TL'lik Genel Sağlık Sigortası prim borcu silinecek

Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 400 bin kişinin borcu siliniyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan dizilerdeki şiddet sahnelerine tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kızdıran sahne!

7 kişiyi katleden berberin dükkan camındaki yazı dikkat çekti

7 kişiyi katleden berberin dükkan camındaki yazı dikkat çekti

İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

Veli-Der Başkanı Ömer Yılmaz: "Bizim Memlekette Oruç Ayı Bir Aydır Ama Çocuklar Okullarda 8-10 Ay Açlıkla Mücadele Ediyor.

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk ders zili 9 Eylül Pazartesi çalacak. Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz, "Eğitimin içeriğine yönelik de, niteliğine yönelik de taleplerimiz var. Çok tedirginiz mesela yeni bir müfredat var. Bunların bir an önce Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı geri çekerek okullardaki bu beslenme koşullarını oluşturularak, özellikle asgari ücret düzeyinde altında maaş alan velilerin tespit edilerek eğitim desteği alarak bu sürecin atlatılması gerekiyor. Derin bir mesele bu beslenme şartlarının koşullarının oluşması. Çünkü evde de beslenmiyor çocuklar. Bunları çocuklara reva görmemeliyiz. Bizim memlekette oruç ayı bir aydır ama çocuklar okullarda 8-10 ay açlıkla mücadele ediyor. Biz çocuklara bunu reva görmemeliyiz" dedi.

Haber : EDDA SÖNMEZ - Kamera: MEHMET ÇALPAR

(İSTANBUL)- 2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk ders zili 9 Eylül Pazartesi çalacak. Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz, "Eğitimin içeriğine yönelik de, niteliğine yönelik de taleplerimiz var. Çok tedirginiz mesela yeni bir müfredat var. Bunların bir an önce Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı geri çekerek okullardaki bu beslenme koşullarını oluşturularak, özellikle asgari ücret düzeyinde altında maaş alan velilerin tespit edilerek eğitim desteği alarak bu sürecin atlatılması gerekiyor. Derin bir mesele bu beslenme şartlarının koşullarının oluşması. Çünkü evde de beslenmiyor çocuklar. Bunları çocuklara reva görmemeliyiz. Bizim memlekette oruç ayı bir aydır ama çocuklar okullarda 8-10 ay açlıkla mücadele ediyor. Biz çocuklara bunu reva görmemeliyiz" dedi.

Yeni eğitim ve öğretim yılı, öğretmenlerin mali durum ve sosyal hakları, öğrencilerin beslenme ve okul masrafları gibi bir çok sorunla birlikte yarın başlıyor. ANKA Haber Ajansı'na konuşan Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz,  günlük bir öğrencinin sadece beslenmesinin 200 TL olduğuna dikkat çekerek konuya ilişkin şunları söyledi:

"Bir ailenin çocuğun beslenme sepetine yaklaşık iki yüz liraya yakın bir öğünü koyması. Asgari ücret altında ücret alan bir ailenin iki çocuğunu hesaba katarsanız bu aylık sekiz bin liraya tekabül ediyor"

"Uzun zamandır bu özellikle yoksulluğun artmasıyla beraber okullardaki çocukların beslenme şartları da gerçekten çok olumsuz yansımaları var şu anda. Bu özellikle pandemi ve sonrasındaki süreçte hakikaten çok derinleşmişti ama artık derinin de derinini yaşıyoruz. Öyle bir süreç yaşıyoruz. Biliyorsunuz kamu okullarındaki velilerin birçoğu yoksulluk sınırı altında. Hatta asgari ücret açlık sınırı altında ve sosyal desteklerle hayatını geçindiren insanlar. Dolayısıyla bu insanların değil evlerde beslenme şartı, okullarda da beslenme şartı kalmadı. Dolayısıyla hani bir öğün yemek okullarda verilmesi mecbur oldu artık. Şimdi geçenlerde yaptığımız bir hesaplamada ailenin bir çocuğun beslenme sepetine yaklaşık 200 liraya yakın bir öğünü koyması. Bu haftalık bazla bin liraya aylık bazda da 4 bin liraya mal oluyor. Dolayısıyla asgari ücret altında ücret alan bir ailenin iki çocuğunu hesaba katarsanız bu aylık sekiz bin liraya tekabül ediyor. Dolayısıyla işte bu beslenme şartları ortadan kalkmış oluyor. Kaldı ki bu beslenme şekli de işte içinde sandviçi, ayranı ve buna benzer şeyler var içerisinde. Bu da çoklu beslenme değil. Hani kuru bir beslenme. Dolayısıyla nitelikli bir beslenme değil, günü geçiştiren aperitif şeyler bunlar. Ama oysa okullarda çoklu beslenme dediğimiz, sulu yemeği çocukların önüne konması çok elzem veliler bu konuda çok güçlük çekiyor. Hani başta yemek olmak üzere diğer masraflar da var biliyorsunuz okul, eğitim, öğretim Yarın değil öbür gün okullar açılacak. Bir sürü eğitim masrafı verileri bekliyor. İşte kırtasiyesinden, servisine, kıyafetinden işte biliyorsunuz okul kayıtlarında alınan ücretlere birçok kalemde eğitim ücreti velileri bekliyor. Gerçekten çok sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. Hani geçmişte bu süreçler belki göz ardı ediliyordu. Veliler çok fazla dikkat etmiyordu ama artık  buna çok çok dikkat ediyorlar. Çünkü çok büyük masraflar içeriyor. Biliyorsunuz enflasyon artış oranının daha da üstünde yüzde yüz ikilerde ifade edildi eğitimdeki bu masraf artışı. Dolayısıyla şu an hani velilerin buna yetecek gücü yok.

"Çocuklar daha çok ücret almayan Kur'an kursları ve tarikatların, cemaatlerin anaokullarına gitmek zorunda kalıyor"

Özellikle anaokullarında veliler anaokullarına yollamıyorlar çocukları bu masraflardan dolayı. Orada da çocukların eğitim hakkı engellemiş oluyor. Bu çocuklar daha çok ücret almayan işte Kur'an kursları ve tarikatların o cemaatlerin anaokullarına gitmek zorunda kalıyor. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bizim talebimiz şu ilk önce bu çocuklara eğitim desteği sağlamalı. Mutlaka eğitimin içerisine çekilmeli. Diğer talebimiz okullarda bir öğün yemeğin mutlaka çocuklarının önüne konulması bir de su. Çocuklar pet şişelerde varsa pet şişelerden su. O da kantinlerde 10 lira, 15 beş liraları buluyor şu anda. Dolayısıyla günde iki üç tane pet şişe su içmesi lazım. Bu 40-45 liralara mal oluyor. O yüzden mutlaka okulların içerisinde içilebilir su kaynakları yaratılması lazım. Çeşmeler, işte arıtmalı olabilir.

"Yeni müfredatla çocuklarımız neyle karşılaşacak? Bu da çok merak ediyoruz şu anda"

Bu tür talepler aslında eğitimin şu anda en elzem talepleri karşılanması gereken taleple. Biliyorsunuz eğitimin içeriğine yönelik de niteliğine yönelik de taleplerimiz var. Çok tedirginiz mesela yeni bir müfredat var. Beşinci ve dokuzuncu sınıflarda hayata geçirilecek deniyor. Yani bunlar hakikaten bizi ürküten, çekindiren şeyler. Yeni müfredatla çocuklarımız neyle karşılaşacak? Bu da çok merak ediyoruz şu anda. Hani biliyoruz müfredatı içeriğini gerici, dinci. İşte bugüne aktarılmak istiyor. Yüzyıllar öncenin anlayışı bugüne aktarılmak isteniyor. Bu konuda da çok tedirginiz. Bunların bir an önce Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı geri çekerek okullardaki bu beslenme koşullarını oluşturularak özellikle asgari ücret düzeyinde altında maaş alan velilerin tespit edilerek eğitim desteği alarak bu sürecin atlatılması gerekiyor.

"Eğitimin birçok sorunu var. Bir ifade var 'buradan köye yol olur', h akikaten öyle"

Uzun vadede de asla hani bu parayı konuşmadığımız mahallelerimizde evimize yakın öyle güvenilir okullar yaratılarak hiç öyle uzun yerlere uzun mesafelere servis kullanarak çocuklarımızı yollayacağımız okullar olmasını değil, geçmişte olduğu gibi mahallemizde anaokulundan, ilkokuluna, ortaokulundan, lisesine, nitelikli okullar yapın. Bu okulları donatın. Oraya güzel öğretmenleri atayın, kadrolu tek tip olsun öğretmenler böyle konpartımanlara ayrılmış öğretmenler de var şu anda. Onun sorunu da yaşanıyor. Veliler, öğretmen tercihte bırakılıyor. Hani eğitimin birçok sorunu var. Bir ifade vardır işte 'buradan köye yol olur'. Hakikaten öyle.

"Çanakkale'den Gazze'ye diye bir program başlatılmış. Çocuklarımız bir yaz boyunca arkadaşlarıyla, okullarıyla buluşacak o güzel anı böyle bir savaş çağrışımı yapan şeyle gölgelemesinler"

Eğitimin gerçek sorunları bunlar ama maalesef şu anki Milli Eğitim Bakanlığı daha siyasetin güncel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde adımlar atıyor. İşte Çanakkale'den Gazze'ye diye bir program başlatılmış. Bu da hakikaten çok ilginç bir şey. Bunlar kabul edilebilir bir şey değil. Çocuklarımız bir yaz boyunca arkadaşlarıyla, okullarıyla buluşacak o güzel anı böyle bir savaş çağrışımı yapan şeyle gölgelemesinler. Çocuklarımıza güzel ortamlar, güzel bir gelecek kurma adına iyi adımlar atsınlar. Başka bir şey istemiyoruz. Güvenli olsun, sağlıklı bir ortam olsun. Ücretsiz olsun, kamusal eğitim olması açısından. Yani çocuklarımıza daha olanakları yüksek, nitelikli, besin değeri yüksek besin koyarak okullarda işte yalnızca kantinlere mecbur etmesinler, yemekhaneler oluşturarak çocuklarımıza ücretsiz  yemeği de okullarda önlerine koysunlar istiyoruz. Öğrenci ve Veli Derneği olarak.

"Çocuklar okullarda beslenemeden kaynaklı çok büyük sorunlar yaşıyor. İşte bodurluktan, kansızlığa, sosyal psikolojik gelişimi, fiziksel gelişimini çok çok etkiliyor"

Çocuklar okullarda beslenemeden kaynaklı çok büyük sorunlar yaşıyor. Bunun komplikasyonları çok büyük. İşte bodurluktan, kansızlığa,  onların sosyal psikolojik gelişimi, fiziksel gelişimini çok çok etkiliyor. Biz o yüzden öğrenci Veli Derneği olarak 'Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu' diye bir koalisyon oluşturduk mayıs ayında. İlk adımını attık. ve daha sonra şehir koalisyonları yani yerel koalisyonları oluşturduk. Bunun sebebi de her şehrin kendi yerelindeki şartlarından kaynaklanan işte bu yemekten dolayı hangi okulda beslenme şartları nedir? Bunları tek tek belirleyip oradaki mülki amirlerle, Belediyelerle, Valilikle, Milli Eğitimle paylaşmak amacıyla böyle koalisyonlar oluşturduk. İşte dün itibariyle  Hatay'da bu koalisyonu oluşturduk. İşte yarın öbür gün Ankara'da da oluşacak. Yaklaşık şu anda 11'e yakın şehir koalisyonu oluşturduk. Amacımız budur. Çocuklarımızın önüne bir öğün yemek ve içilebilir temiz suyu ücretsi şekilde koyduğumuzda  bu koalisyon görevini tamamlamış olacaktır. O yüzden hani bu tür çabalara Milli Eğitim'in hani kulak vermesi gerekiyor. Öyle talep ediyoruz. 20-22  Eylül'de de Ankara'da bir çalıştay yapacağız. Bu çalıştaya da Milli Eğitim Bakanlığı'nı da davet ediyoruz. Sizleri de ajans olarak davet ediyoruz. Dediğim gibi yani buradan öğrenci velilerine de sesleniyorum. Mutlaka bu çalışmalara, bu çabalara destek olsunlar, gerçek sahipleri onlardır. Hani çocuklarımız bu ülkenin geleceğiyse. Hani umudumuzsa mutlaka onlara gerekli değeri ve kıymeti vermemiz gerekiyor.

"Dünyada uygulanan bir program var 'dünya okul yemeği' diye. 420 milyon hatta daha fazla olabilir. Öğrenciye yemek veriliyor"

2006-2007 yılında o projeden vazgeçildi bildiğim kadarıyla? 2006 yılına kadar devam edildi. Fındık, süt dağıtılıyordu. Hani bir nebze olsun. Tabii bu şey değil oda çok çeşitli bir besin değildi ama hani çocuklar bunlarla karşılaştığı zaman gerçekten mutlu oluyor. Yani sütü, o fındığı, yemesi, içini biraz da kuru üzüm katıyorlardı. Bunu biz yaşadık. Gördük. Geçmişte güzel örnekleri de var ama bunun daha çeşitlenmesi lazım. Yemek olarak da örnek olması lazım. Dünyanın birçok yerinde var. Mesela şu anda dünyada uygulanan bir program var 'dünya okul yemeği' diye. 420 milyon hatta daha fazla olabilir. Öğrenciye yemek veriliyor mesela. Bu dünya okulu yemeği koalisyonu var. Buraya taahhütte bulunuyor ülkeler. O taahhütte hem oradaki Birleşmiş Milletler de bu işin içerisinde destek olarak ülkelerde bu taahhütleri yerine getiriyorlar. Biz ülke olarak oraya üye değiliz. Orayı da zorlayacağız bu çalışmalardan. Ülkemizin dünya okul yemeği koalisyonuna üye olarak.

"Hindistan'da 120 milyon, Kore'de yaklaşık 40 milyona yakın çocuğa şu anda okul yemeği desteği veriliyor"

Hindistan'da 120 milyon çocuk, işte Kore'de mesela yaklaşık 40 milyona yakın çocuğa şu anda okul yemeği desteği veriliyor. Yani bunlar çok önemli şeyler. Eğitimin niteliği, hani diyoruz ya, eğitim niteliksizleştiriliyor. Servis mesela, Amerika'da servis, yemek ücretsiz. Kamu okullarında servisler ve okul yemeği ücretsiz. Gözardı ediyorlar burada. Çocuklarımızın hakikaten çok çok daha derin. Tabii nitelikten daha derin bir mesele bu beslenme şartlarının koşullarının oluşması. Çünkü evde de beslenmiyor çocuklar. Bunları çocuklara reva görmemeliyiz. Onlar çocuk. Bu açlığın ertelenmesi olmaz. Çocuklar okullarda biliyorsunuz bizim memlekette oruç ayı bir aydır ama çocuklar okullarda 8-10 ay açlıkla mücadele ediyor. Biz çocuklara bunu reva görmemeliyiz. Onlara bunu sağlamalıyız. Yani başka bir talebimiz yok burada.

"Milli Eğitim Bakanlığı devreye girmeli. Ücretsiz bir şekilde verdiği kaynağı özel okullar, başka bir anlayışla, yeni kaynaklar, içerikler üreterek gelir kapası elde etmek amacıyla ve l ilere bunu satıyor.

Biliyorsunuz kitabı devlet kendi belirlediği matbaalarda basıp okullara bunu ücretsiz bir şekilde dağıtıyor. Özellikle burada özel okul ayrımı var. Özel okullarda bu yaklaşık iki yüz milyona yakın kitap içerik basılıyor Milli Eğitim Bakanlığı tarafından. Devlet ve özel okullarına yollanıyor. Yani ücretsiz bir şekilde. Ama özel okullar genelde bu kitapları okutmuyor. Bir kenara koyuyor. Kendileri içerik hazırlıyor. Bunu da yardımcı kaynak diye hazırlıyorlar. Oysa burada büyük bir yanlışlık var. İki tane sorun var burada. Bir içeriğin yani güncel, çağdaş, bugünkü ihtiyaçları karşılayacak nitelikte olmadığı için özel okullar kendilerince kaynak geliştiriyorlar. Sorun tarafı bu. Ama diğer sorunlu tarafı hani bu kaynağı kendi yaratıp demin de ifade ettiniz belki bin liraya, iki bin liraya böyle bir kaynağı yaratıyorlar. 30-40 bin liralara kadar fiyat biçiyorlar buna. Bu da eğitim mağduriyeti yaratıyor. Eğitim hakkı ihlalidir. Her kalemi bir fırsata dönüştürerek buradan kazanç elde ediyorlar. Öyle bir ücret diyorlar ki işte mesela yani normalde olan 5 kat 10 kat üstünde fiyatlar isteyerek velileri ve öğrencileri mağduriyete uğratıyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Burada da Milli Eğitim Bakanlığı devreye girmeli. Veliler de bunu şikayet edebilmeli. Mutlaka orada düzenleyici, üstüne alarak Milli Eğitim Bakanlığı'nı denetime sokmalı. Çünkü ücretsiz bir şekilde verdiği kaynağı özel okullar, başka bir anlayışla, yeni kaynaklar, içerikler üreterek gelir kapası elde etmek amacıyla velilere bunu satıyor. Bu doğru değil. Bunu kabul etmiyoruz. Bu yanlıştan bir an önce geri dönülmelidir diye ifade etmek istiyorum."

Veli-Der Başkanı Ömer Yılmaz:
Kaynak: ANKA / Güncel
title