Van Gölü'nde su çekilince ölçü direği karada kaldı
Van Gölü'nde su çekilince ölçü direği karada kaldı -Kıyıdaki kalıntılar Van Gölü'ndeki su kaybını gözler önüne seriyor -Prof. Dr.
Van Gölü'nde su çekilince ölçü direği karada kaldı
-Kıyıdaki kalıntılar Van Gölü'ndeki su kaybını gözler önüne seriyor
-Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu: " Van Gölü'nün alanı küçülmeye devam edecek"
VAN - Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, küresel iklim değişikliğinin etkisiyle korkunç seviyede su kaybı yaşarken, kıyıdaki ölçü direği karada kaldı.
ABD Havacılık ve Uzay Ajansı'nın düzenlediği uzay fotoğraf yarışmasıyla adını dünyaya duyuran Van Gölü, şimdilerde küresel iklim değişikliğinden dolayı aşırı kuraklıkla gündeme geldi. Sıcaklıkların artmasıyla beraber yağışların azalması Van Gölü'ndeki su kaybını büyük ölçüde etkiledi. Van Gölü, kapalı bir havzada yer almasından dolayı diğer göllere oranla kuraklıktan daha fazla nasibini aldı. Kıyıda yıllık olarak su seviyesini ölçmede kullanılan ve gölün sularında gömülü vaziyette olan yaklaşık 3,5 metre uzunluğundaki ölçü direği, bu yılki aşırı buharlaşmadan dolayı suların çekilmesiyle karanın çok gerisinde kaldı. Ölçü direğinin karada kalması, göldeki korkunç düzeydeki su kaybını gözler önüne serdi.
"Şiddetli bir çekilme söz konusu"
Uzun yıllardır Van Gölü'ndeki su kaybına yönelik çalışmalar yapan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, göldeki şiddetli çekilmenin normal bir durum olmadığının altını çizdi. Prof. Dr. Alaeddinoğlu, Van Gölü'nde yaşanan kuraklık sorununun küresel iklim değişikliğiyle bağlantılı olduğunu belirtti. Küresel iklim değişikliğinin bütün dünyayı tehdit ettiğini ancak Van Gölü Havzası'nın kapalı havza olmasından dolayı süreçten daha fazla etkilendiğini ifade eden Alaeddinoğlu, "Sudaki dalgaları engellemek için oluşturulan kıyı taşları ve göldeki seviyeyi ölçmek için oluşturulan ölçeklendirmenin karada kaldığını görüyoruz. Ben buna normal demiyorum. Şiddetli bir çekilmeden söz ediyoruz. Havzayla ilgili iki temel sorun var; bunlardan biri düşen yağış, ikincisi de sıcaklıklara bağlı olarak ortaya çıkan buharlaşmayla ilgilidir. Havzaya düşen yağışların 4 katından fazlasında buharlaşma gerçekleşiyor. Havzaya düşen yağış önceki yıllara göre sürekli azalma trendi içerisindedir. Dolayısıyla bu süreç su kaybı olarak sonuçlanıyor" diye konuştu.
"Göldeki çekilme korkunç düzeyde"
Bu yıl göldeki çekilmenin boyutunu izah etmenin çok zor olduğunu dile getiren Alaeddinoğlu, "Önümüzdeki yılarda bu tarz sonuçlara tanıklık edeceğiz. Bizler küresel iklim değişikliği dediğimiz sürecin içerisine girdik. Bundan sonra insan müdahalesi olsun ya da olmasın, dünya bu süreci kendi kendine yönetecektir. Dünya, insana ihtiyaç kalmaksızın ısınmaya devam edecektir. İnsanoğlu da bu durumu destekleyecektir. Bu süreç daha da kötüye gidecek. Dünya ısınmaya devam edecek ve bundan da nasibimizi alacağız. Van Gölü'nün alanı küçülmeye devam edecek ve beraberinde birçok gölümüz de kurumaya devam edecektir" şeklinde konuştu.
"Havza su yönetiminin acilen ele alınması gerekiyor"
Son dönemde sondajlarla yer altındaki suların gelişigüzel çıkarılmasından dolayı ileride büyük ölçüde içme ve kullanma suyu sorunun yaşanmasına neden olacağına dikkat çeken Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dağlık alanlara düşen yağış yetersiz olduğu için yer altını besleyemeyecek. Yer altında çekilen sular, temel içme suyu ve sulama sorunumuzu gideren sulardır. Bu yüzden sondajla çıkarılan suyun hoyratça kullanıldığına kendi adıma tanıklık ettim. Günün öğle saatlerinde çıkarılan suyun sulamada kullanıldığına tanıklık ettim. Havza yönetimi bütün bunların önüne geçmelidir. Her aklına esenin sondaj yapamayacağı bir yapının oluşturulması gerekiyor. Aksi takdirde var olan süreç, havzayı ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakacaktır. Burada yaşayan insanların susuzluk sorunuyla karşılaşmaması için başta sondajlar olmak üzere, havza su yönetiminin acilen ele alınması gerekiyor."
"2030 için öngörülen kuraklık, daha erken başladı"
Birleşmiş Milletler tarafından öngörülen kuraklık raporuna da değinen Alaeddinoğlu, 2030 için öngörülen kuraklığın 2021 yılında gerçekleştiğini gördüklerini ve küresel iklim değişikliğinin beklenenden hızlı gerçekleştiğini kaydetti.