Vali Murat Zorluoğlu, yarın başlayacak "Diyarbakır Kültür Yolu Festivali"ne ilişkin konuştu Açıklaması
Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, yarın başlayacak "Diyarbakır Kültür Yolu Festivali"ne ilişkin, "Diyarbakır'ın ciddi bir turizm potansiyeli var. Bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için tanıtım çok önemli bir ayak. Kente yönelik bir tanıtım stratejisi ve eylem planı hazırladık.
Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, yarın başlayacak "Diyarbakır Kültür Yolu Festivali"ne ilişkin, "Diyarbakır'ın ciddi bir turizm potansiyeli var. Bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için tanıtım çok önemli bir ayak. Kente yönelik bir tanıtım stratejisi ve eylem planı hazırladık. Festivalin turizm ve tanıtım anlamında şehrimize büyük katkılar yapacağına inanıyoruz." dedi.
Vali Zorluoğlu Diyarbakır Büyükşehir Öğretmenevi'nde düzenlenen basın toplantısında, yarın kentte başlayacak Diyarbakır Kültür Yolu Festivali'ne ilişkin açıklama yaptı, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kültür Yolu festivallerinin düzenlendiği şehre ayrı bir heyecan kattığını, kentin tanıtımına önemli katkı sunduğuna işaret eden Zorluoğlu, festivallerin vatandaşların eğlenmesine ve dinlenmesine de olanak sunduğunu söyledi.
Zorluoğlu, Diyarbakır'da gerçekleştirilecek festivalde de 300'ün üzerinde etkinlik yapılacağını ifade ederek, açık ve kapalı alanlarda çok sayıda konser, tiyatro oyunları, söyleşiler, sinema gösterimleri ve çocuklar için etkinlikler düzenleneceğini kaydetti.
"Festival kapsamında 9 gün boyunca şehir adeta sanatla yatıp sanatla kalkacak. Bu Diyarbakır için büyük bir kazanımdır." diyen Zorluoğlu, bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Zorluoğlu, bu tür organizasyonları Kültür ve Turizm Bakanlığının birçok şehirde gerçekleştirdiğini belirterek, şunları söyledi:
"Şehrin bu organizasyondan ne kadar faydalanacağı biraz şehre kalmış. Ne kadar sahiplenirseniz, ilgi gösterirseniz, yerel ve ulusal basında yer alacak şekilde haberleştirirseniz şehre o kadar faydası olur. Diyarbakır'ın ciddi bir turizm potansiyeli var. Bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için tanıtım çok önemli bir ayak. Kente yönelik bir tanıtım stratejisi ve eylem planı hazırladık. Festivalin turizm ve tanıtım anlamında şehrimize büyük katkılar yapacağına inanıyoruz."
Diyarbakır'ın eşsiz güzelliğini ve tarihi değerlerini tüm dünyaya tanıtmayı amaçladıklarını ifade eden Zorluoğlu, "Diyarbakır belki 15-20 yıl sonra turizmden çok büyük gelir elde eden bir şehir haline gelecek." ifadesini kullandı.
Zorluoğlu, Diyarbakır'ın önümüzdeki dönemde tarım, tarıma dayalı sanayi ve turizm alanında çok öne çıkacağına inandığını vurgulayarak, Diyarbakır'ın temel gelişim ekseninin bu alanlar olacağını belirtti.
UNESCO Dünya Kültürü Mirası Listesi'nde yer alan Diyarbakır Surları'nın etrafında kentsel dönüşüm çalışmalarına ağırlık verdiklerini anlatan Zorluoğlu, Ergani ilçesindeki Çayönü, Eğil ilçesindeki Eğil Kalesi ve Çınar ilçesindeki Zerzevan Kalesi'nde arkeolojik kazıların devam ettiğini, Zerzevan Kalesi'nin birkaç yıl içerisinde UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi'ne dahil edilmesi için de çaba gösterdiklerini söyledi.
Çayönü Höyüğü'nün çok önemli bir kazı merkezi olduğuna dikkati çeken Zorluoğlu, şunları kaydetti:
"Orası insanlık için çok önemli bir yer. 12 bin 500 yıl önce yerleşik hayata geçilen, tarıma başlanılan bir yer. Böyle bir yere sahip olmak Diyarbakır için çok kıymetli. Orada 12 ay kazının süratle devam etmesi, ihtiyaç duyulan ziyaret evi gibi bölümlerin yapılması hususunda gayret gösteriyoruz. Valiliğimizin maddi imkanlarını da daha çok bu işlere harcıyoruz, harcayacağız. Çayönü çok ilgi çekecek. Tanıtımı ile birlikte Göbeklitepe kadar eski olan bu yaşam merkezinin Türkiye'de çok daha tanınır hale gelmesini sağlayacağız."
"Artık maçlarımızı Diyarbakır'da oynayacak hale geldik"
Basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Zorluoğlu, bir gazetecinin Diyarbakır Stadyumu'nda bozulan zeminle ilgili çalışmalarda gelinen aşamaya ilişkin sorusu üzerine, Gençlik ve Spor Bakanlığının kente çok güzel bir stadyum kazandırdığını belirterek, stadyumun zemini ile ilgili ise bu yıl sorunlar yaşandığını hatırlattı.
Zorluoğlu, şöyle dedi:
"Sezonun bitiminden itibaren zeminin bütünüyle sökülüp yeni sezona hazır hale getirilmesi için Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüz ve Valiliğimiz bir süreç başlattı. Fakat ilk maça geldiğimizde baktık ki bakım ve onarım işi çok başarılı olmamış. İlk maçtan itibaren orada futbol oynamaya müsait bir zemin olmadığı görüldü. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Sona doğru bilgimiz oldu ve meseleye daha fazla müdahil olduk. Gençlik ve Spor Bakanımızı da bilgilendirdim, Ankara'dan bir heyet ve uzman ekipler geldi. Yapılması gereken çalışmaların yönlendirilmesi anlamında gereken uzmanlık desteği de sağlandı. Bu hafta milli maç arası. Daha sonra Amedspor'un deplasman maçı var. İlk maç 27 Ekim'de. 27 Ekim'e kadar hazır hale geleceğini düşünüyoruz. Belli bir noktaya geldi. İnşallah 27'sindeki maçla birlikte artık içerideki maçları başka bir sahada oynama gereksinimi duymadan burada devam edecek Amedspor. Bu sahada daha kalıcı çalışmalar yapmak lazım. Gençlik ve Spor Bakanımız ile görüşüyorum. Burada bir hibrit çim uygulamasına geçilmesinin önümüzdeki yıllarda bu tür sıkıntıları tamamen ortadan kaldıracağını düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl bütçe sağlanabilirse belki sezon bitiminde hibrit çim uygulaması yapılması için gayret gösteriyoruz. Artık maçlarımızı Diyarbakır'da oynayacak hale geldik. 27'sinde de bunun startını vermiş olacağız."
"Surların her tarafına herkesin her zaman çıkabilmesi birçok bakımdan sıkıntılı"
Zorluoğlu, "Diyarbakır Surları'nın bazı burçlarına ziyaretçilerin düşme riskine karşı takılan korkulukların estetik olmadığı yönünde eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Surları çok kıymetli buluyorum ama şu anki kullanılış biçimiyle bu surların kıymetini verdiğimizi düşünmüyorum. Her tarafından herkesin istediği zaman çıktığı sur gibi bir uygulamayı hiçbir yerde görmedim. Bunu Kültür ve Turizm Bakanımıza da söyledim. Bununla ilgili bir çalışma yapacağız. Surların her tarafına herkesin her zaman çıkabilmesi birçok bakımdan sıkıntılı. En başta çıkan insanlar için bir güvenlik riski oluşturuyor. Ayrıca kontrolsüz olması hasebiyle surlara çok ciddi zararlar verilebiliyor. Orada başka bir uygulamaya geçeceğiz. Belli bölgelerine insanların kontrollü şekilde çıkıp seyir yapmasını sağlayacak bir yöne doğru gideceğiz."
Surlardaki bazı burçların kiralandığını, insanların artık oraları kullanmaya başlayacağını dile getiren Zorluoğlu, Bilim Kurulunun onayı ile güvenlik amacıyla korkuluk takılmaya başlandığını belirtti.
Zorluoğlu, "Elbette eleştirilebilir, estetik meselesinde herkesin farklı bir bakışı olabilir. Neticede fonksiyon anlamında doğru bir iş ve yapılması gerekiyordu, yapılıyor. Estetik anlamında eleştirileri saygıyla karşılıyoruz." dedi.
"Şehre gelen su 2 kat artmış olacak"
Yerel yönetimlerle yürütülen çalışmalara ilişkin soru üzerine Zorluoğlu, pozitif bir gündemle çalıştıklarını, Diyarbakır'ı pozitif bir gündemle Türkiye'nin gündemine taşımak istediklerini dile getirdi.
Çatışmadan değil uzlaşmadan, iş birliğinden yana olduklarını vurgulayan Zorluoğlu, yaz aylarında kent merkezinde zaman zaman su sorunlarının yaşandığını, kesintiler olduğunu, zaman zaman suyun yetmediğini zaman zaman da işletme kaynaklı sorunlar olduğunun ifade edildiğini belirtti.
İlerleyen yıllarda su konusunda ilave su temininin zorunlu olacağını dile getiren Zorluoğlu, şunları kaydetti:
"DSİ Genel Müdürlüğümüz ve Bölge Müdürlüğümüz bir proje başlattı. Şu an şehre yine Kralkızı Barajı'ndan olmak üzere bir yeni su temini projesi hızla devam ediyor. Bu, şu anda şehre gelen su ile aynı miktarda bir su. Dolayısıyla tamamlandığında şehre gelen su 2 kat artmış olacak. Bu proje süratle devam ediyor. Bununla ilgili ödenek problemi yaşanmaması için AFAD kapsamına alınması konusunu ilgili Bakanlık, İçişleri Bakanlığımız, AFAD başkanlığımızla ve DSİ ile görüştük, olumlu bir süreç devam ediyor. Mevcut içme suyu arıtma tesisi gelen suyu arıtabilecek kapasiteye sahip. Yeni gelecek olan suyu arıtamıyor. Büyükşehir Belediyesi DİSKİ ile konular görüşüldü. İLBANK üzerinden DİSKİ Genel Müdürlüğü ile kredi ve hibe çerçevesinde ilave bir arıtma tesisi yapacak. Bununla ilgili proje devam ediyor. Önümüzdeki yılın mart ayında ihalesi yapılacak şekilde bir yol haritası oluşturuldu. İnşallah arıtma tesisine de önümüzdeki yılın ilkbaharında başlanır ve süratle tamamlanır, şehrin 2060'a kadar herhangi bir su sorunu da kalmamış olur."
Lübnan'dan tahliye edilen siviller
Vali Zorluoğlu, Lübnan'dan tahliye edilen kişilerin Diyarbakır'daki konteyner kente yerleştirileceği yönündeki iddiaların sorulması üzerine, İsrail'in saldırılarının Gazze sınırlarını aştığını, Lübnan'a sıçradığını belirtti.
"Etrafımız adeta ateş çemberine dönüşmüş durumda. Bu manada İsrail'in bu saldırgan tavrından bir an önce vazgeçmesi gerektiğini biz de Diyarbakır'dan belirtiyor, İsrail'in bütün bu katliamlarını da bir kere daha kınıyoruz." diyen Zorluoğlu, her savaşın insani dramının da olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin başta kendi vatandaşları olmak üzere özellikle gönül bağı hissettiği ülkelerdeki mağdurlara her zaman yardım eli uzattığını dile getiren Zorluoğlu, devletin yine gereğini mutlaka yapacağına inandıklarını söyledi.
Bu manada bir çalışmanın Dışişleri Bakanlığı koordinasyonunda devam ettiğini ifade eden Zorluoğlu, "Lübnan'daki Türk vatandaşları başta olmak üzere insanların güvenli şekilde ülkemize getirilmesi meselesi, bu manada çalışma devam ediyor. Lübnan'dan veya başka bir yerden gelecek insanların Diyarbakır'da ikametlerinin sağlanması şeklinde bir talimat almadık. Diyarbakır'da ihtiyaç halinde kullanabileceğimiz bir kapasite tutuyoruz. O manada eskiyen, kırılan, dökülen konteynerlerin tamir ve bakımını yaptırıyoruz. Hazırlık anlamındadır, yoksa somut bir talimat, program söz konusu değildir." diye konuştu.
Narin Güran'ın öldürülmesiyle ilgili soruşturma
Zorluoğlu, "Narin Güran'ın öldürülmesiyle ilgili soruşturmada yeni bir gelişme var mı?" sorusunu bu konuda idari bir sürecin olmadığını, idari sürecin Narin'in cenazesinin bulunmasıyla sona erdiğini bildirdi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturmanın yürütüldüğünü dile getiren Zorluoğlu, "Başsavcılığın koordinasyonunda bir başsavcı vekili ve 4 savcımızın çalıştığı, yoğun gayret gösterdiği, jandarmamızın ve emniyet güçlerimizin destek verdiği bir adli süreç devam ediyor. Bu adli sürece herkesin sabırla saygı göstermesi gerekiyor. Titiz bir çalışma yürütülüyor. Cinayetin bütün yönleriyle açığa çıkarılması için arkadaşlarımız gayretle çalışıyor. Dolayısıyla burada çok aceleci davranmamak lazım. Sağlıklı bir şekilde adli sürecin tamamlamasını da beklemek lazım. Konu adli bir konudur ve adli süreci devam eden bir konuyla ilgili bizim çok fazla bir şey söylememiz doğru olmaz." ifadelerini kullandı.
13 Ekim'de yapılması planlanan mitingi kamu düzeni açısından sakıncalı bulmamızdan dolayı yasakladık"
Vali Zorluoğlu, "DEM Parti'nin çağrısı üzerine yapılması planlanan mitinge ilişkin alınan karara rağmen yürüyüşün yapılması için çağrılar devam ediyor. Nasıl bir önlem alınacak?" sorusu üzerine, 13 Ekim Pazar günü İstasyon Meydanı'nda düzenlenmek istenen mitinge ilişkin Valilikçe açık alanlarda yapılmak istenen her türlü eylemin 5 gün süreyle yasaklanması doğrultusunda karar alındığını hatırlattı.
Zorluoğlu, şunları kaydetti:
"DEM Parti'nin yanlış hatırlamıyorsam Valiliğimize bir müracaatları oldu. İstasyon Meydanı'nda bir miting yapma başvurusuydu. Böyle bir mitingin 13 Ekim'de şehirde yapılmasını güvenlik anlamında, toplum huzuru ve toplum güvenliği anlamında ve kamu düzeni anlamında sakıncalı bulmamızdan dolayı yasakladık. Türkiye bir hukuk devletidir. Karar beğenilir, beğenilmez zaten aldığımız bu kararı muhatapları idari yargıya götürdü. O süreç devam ediyor. Yargının vereceği karar hepimiz için bağlayıcıdır. Ama hukuk devleti içerisinde çalışıyoruz. Bu kararı muhataplarımızın ve tüm vatandaşlarımızın saygı göstererek, anlayışla karşılamasını bekliyoruz. Ama bakıyorum ki sosyal medyada sanki bu yasaklama kararı yokmuş gibi, ilgili siyasi parti ve partililerin, insanları bu mitinge davet ettiklerini görüyorum. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Hukuk devletinde, bir demokratik ülkede olmayacak davranışlardır bunlar. Herkes bu manada elbette yaptığı eylemin sorumluluğunu da taşır."