Uzmanlar, Sudan'daki çatışmaların dış müdahalenin yansıması olduğunu belirtiyor

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uzmanlar, Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 15 Nisan'da başlayan çatışmaların, Sudan'ın geleceğiyle ilgili bölgesel ve uluslararası müdahalelerin yansıması olduğunu kaydediyor.

Uzmanlar, Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 15 Nisan'da başlayan çatışmaların, Sudan'ın geleceğiyle ilgili bölgesel ve uluslararası müdahalelerin yansıması olduğunu kaydediyor.

Sudan'daki olayların bölgesel ve uluslararası güçlerin çıkarlarının çatışmasıyla geliştiğini belirten uzmanlar, özellikle Batılı güçlerin etkisine işaret ediyor.

AA muhabirine yaptığı açıklamada, çatışmaların Sudan'da yıkıcı sonuçlara yol açabileceği uyarısı yapan uzmanlar, "Somalileşme" veya "Suriyeleşme" ihtimallerine dikkati çekiyor.

"Çatışmalar, Sudan'ın geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor"

Yemenli siyasi analist Yasin et-Temimi, Sudan ordusu ve HDK arasındaki çatışmaların, "ülkenin geleceğini şekillendirmeyi amaçladığını" belirtti.

Temimi, "Jeopolitik, ekonomik ve ideolojik açıdan şekillendirilmeye çalışılan Sudan'daki çatışmanın bölgesel ve uluslararası güçlerin mücadelesinin bir yansıması olduğuna şüphe yok." dedi.

"Bazı Arap ülkelerinin yanı sıra İsrail'in Sudan'daki durumda olumsuz, tesirli ve bilinen bir etkisi var." diyen Temimi, Sudan'daki çatışmada bu güçlerin "taraf tuttuklarına" dikkati çekti.

Somali senaryosu ihtimali

Somali iç savaşına atıfta bulunan Temimi, "Çatışmalar çözümsüz bir şekilde devam ederse ve Sudan halkı üzerindeki etkisi artarsa, Somali'deki senaryonun tekrarlandığını görebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Temimi, Batılı güçlerin Sudan'daki çatışmalar üzerindeki rolüne ilişkin şu ifadeleri kullandı:

"Batılı ülkelerin diplomatik temsilciliklerini boşaltmak zorunda kalması, Batılı güçlerin çatışmanın zamanlamasını tam olarak belirlemediği, farkında olmadan patlak verdiği veya planlandığı gibi bir anlaşmanın sağlanamadığını gösteriyor."

Batılı ülkelerin Sudan'daki çatışmalar üzerinde "doğrudan bir etkisinin bulunduğuna dair bir belirtinin bulunmadığını" söyleyen Temimi, bölgesel güçlerin çatışmaya dahil olmasının "Batılı ülkelere savaşın gidişatına etki edecek askeri bir müdahalede bulunma fırsatını" vereceğini kaydetti.

Sudan'daki durumun ciddiyetinin boyutları

Ülkelerin çatışmaya doğrudan müdahalesine ihtimal vermediğini belirten Temimi, "Tüm ülkeler, vatandaşlarının tahliyesi için harekete geçti. Bu da herkesin endişeli olduğu anlamına geliyor. Uluslararası kuruluşların da ülkeden ayrılışı, durumun ciddiyetinin bir kanıtı." dedi.

Temimi, savaşın durdurulması yönündeki çağrının daha çok diplomatik olduğunu ve pek bir etkisi olmadığını aktararak, bu tür çağrıların kapalı kapılar ardından bir şeylerin olduğuna işaret ettiğini söyledi.

Yemenli araştırmacı, müdahalelerin, savaşın uzun vadeli ve vekalet savaşı olduğuna, bazı güçlerin de finansman sağladığı ve bazı hedefleri olduğuna işaret ettiğini aktardı.

HDK'nin daha önce sadece araçları ve makineli tüfekleri olan bir milis gücü olarak bilindiğini; şimdi ise orta ve uzun menzilli silahlara sahip olduklarının anlaşıldığını kaydeden Temimi, bu durumun işlerin hızla daha kötüleşebileceğinin bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

Temimi, Batı'nın savaşın başlatılması ve durdurulmasında büyük rolü olduğunu; savaşı kim başlattıysa onun bitirebileceğini ancak bunun anlaşmaların sağlanmasından sonra olabileceğini belirtti.

Yemenli araştırmacı şunları söyledi:

"Sudan'daki durum, Suriye ve Ukrayna gibi olacak. Halihazırda çıkar peşinde koşan pek çok taraf bulunuyor. Suriye'deki durum sona ererse Sudan'daki de biter. Bu iki ülke arasında bir bağlantı olduğu anlamına gelmiyor; çıkar çatışmasının savaşı uzatacağı kastediliyor."

Uluslararası çıkarların kesişmesi

Mısırlı yazar Yasir Abdulaziz ise "Sudan'daki krizin tarafları önceki rejimin kalıntıları. Burhan orduyu, Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) HDK komutasını temsil ediyor. Taraflar birbirini el-Ömer Beşir rejimine tabi olmakla suçluyor ve her iki taraf da devrimi savunuyor." dedi.

Her iki tarafın da Beşir'den sonra Sudan'daki ilk yönetim olduğunu iddia ettiğine işaret eden Abdulaziz, bölge ülkelerin de daha köklü olması ve önceden tesis edilmiş bağların bulunması hasebiyle orduyu desteklediğini söyledi.

Abdulaziz, Sudan'daki krizin, iktidarın sivillere devredilmesi, şu ana kadar kontrolü elinde tutan ordunun hakimiyetini sona erdiren yeni bir anayasayla Sudan'daki sistemin yeniden yapılandırılmasıyla baş gösterdiğini belirtti.

Krizin gerçek manada ise HDK'nin orduya dahil olması meselesinin gündeme gelmesiyle başladığını kaydeden Abdulaziz, Hamideti'nin bu noktada, kontrolü kaybettiğini; Yemen gibi uluslararası ve bölgesel arenada sunduğu çabaların kaybolduğunu hissettiğini aktardı.

Abdulaziz, uluslararası güçlerin masada elini güçlendirecek bazı kartlar kazanma girişiminde olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

"Sudan'da bölgesel ve uluslararası çıkarlar kesişiyor. ABD, Çin'e ulaşan yolu kesmek için Kızıldeniz'de bulunuyor. Rusya, Ukrayna savaşının gölgesinde bölgeye adım atma çabasıyla Kızıldeniz'de bulunuyor. Çin de Afrika Boynuzu'ndaki çıkarlarını artırmaya çalışıyor."

Sudan'daki çatışmalar

Kuzey Afrika ülkesi Sudan'ın başkenti Hartum ve diğer şehirlerde 15 Nisan sabahı Sudan ordusu ile paramiliter güç HDK arasında silahlı çatışmalar başlamıştı.

Ordu ile HDK arasında "HDK'nin tamamen orduya katılmasını" öngören askeri güvenlik reformu konusunda son birkaç aydır yaşanan anlaşmazlık sıcak çatışmaya dönüşmüştü.

Sudan Dışişleri Bakanlığı, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın, orduyla çatışan HDK'nin feshedilmesi ve devlete karşı isyancı güç ilan edilmesi kararı aldığını, bu esasa göre davranılacağını bildirmişti.

Dünya Sağlık Örgütü, Sudan'daki çatışmalarda 15 Nisan'dan bu yana 459 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 bin 71 kişinin yaralandığını açıklamıştı.

Kaynak: AA / Güncel
title