Ustalarının İzinde Hat Sanatını Yaşatıyor
Kocaeli'de, çocukluğunda ilgi duyduğu ve 31 yaşında eğitimini almaya başladığı hat sanatında 10 yıl sonra hattat olan Erol Balcı, sanatına, yeni eserler üreterek ve tıpkı ustaları gibi yeni çıraklar yetiştirerek sahip çıkıyor.
İBRAHİM AKTAŞ - Kocaeli'de, çocukluğunda ilgi duyduğu ve 31 yaşında eğitimini almaya başladığı hat sanatında 10 yıl sonra hattat olan Erol Balcı, sanatına, yeni eserler üreterek ve tıpkı ustaları gibi yeni çıraklar yetiştirerek sahip çıkıyor.
Hat sanatında 31 yaşında eğitim almaya başlayan hattat Erol Balcı (45), 4 yıl önce hocası Mehmet Memiş'ten icazetnamesini aldı.
Bu sanatın, Türkiye'de daha çok tanınması, gelecek nesillere aktarılması için Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü Kültürevi'nde eğitimleri sürdüren Balcı, Kocaeli ve İstanbul'da ayrıca 2 kursta eğitim veriyor.
Balcı, "usta-çırak" ilişkisiyle öğrenci yetiştirerek Osmanlı mirası hat sanatına sahip çıkıyor.
Hattat Balcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yazı sanatına ilgisinin küçük yaşlarda başladığını belirterek, daha sonraki zamanlarda hat sanatına olan merakının arttığını söyledi.
İstanbul'da birtakım araştırmalar yaptığını anlatan Balcı, 2004 yılında Kocaeli Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün hat kursuna katılıp rika yazısını Uğur İnan'dan meşk ettiğini ve böylece hat sanatıyla tanıştığını kaydetti.
Balcı, rikanın ardından sülüs ve nesih hattında eğitimler aldığını belirterek, "Bunlar hattın daha yaygın yazılan çeşitleri, Bilim Kültür Sanat Derneği'nde bunlara Mehmet Memiş hocamla başladık. 9 yılın sonunda hocamızdan icazet almamız nasip oldu. Hocamın takdiriyle eğitmenliğe de başladık. Yazıya, gayretimiz ve isteğimiz, biraz da hocamızın tespitleriyle daha da ağırlık verdik. Yazı sanatı, 'usta-çırak' ilişkisi çok önemli olan bir sanat. Biz de buna riayet ediyoruz. Birinci unsur eser üretmek, ikinci önemli hususta talebe yetiştirmek." diye konuştu.
"Birçok manevi duyguyu hat sanatında buluyorsunuz"
Hayatının, ailesi dışında bütün alanını hat sanatının kapladığını ifade eden Balcı, bunun Allah'ın bir lütfu olduğunu, yazı sanatını icra etmenin herkese nasip olmadığını dile getirdi.
Balcı, hattın sabır isteyen bir sanat olduğunu anlatarak, şöyle konuştu:
"Hat sanatını severek, aşkla ve muhabbetle yaparsanız sabır da size çok zor gelmiyor, sabredebiliyorsunuz. Çabuk öfkelenen bir yapıda olan kişi, hat sanatına biraz meylettiğinde olumsuz huylarından da kolaylıkla kurtulabiliyor. Daha doğrusu hem yazıyı hem de huyunu, gönlünü ve ahlakını da güzelleştirmeye başlıyor. Yazıdaki o incelikleri ortaya çıkartabilmek, bir özel caba istiyor. Belki diğer sanatlarda bulamadığınız birçok manevi duyguyu hat sanatında buluyorsunuz."
Yaptıkları eserlerin sadaka-ı cariye olarak kaldığını aktaran Balcı, "Yazılan yazıyı bir kişi okuduğunda, arkanızdan bir Fatiha okur, bu da büyük bir kazanç. Yazının camilerde uygunlaması da hattatlar, hat sanatında en uygun şekilde yazıyı hazırlıyor fakat camilerde nakşedilmesi nakkaşlar tarafından yapılıyor. Daha önce 3 tane camide yazılarımın olması nasip oldu. Şu anda Pendik Ulu Çınar Camisi var, onun için önemli hazırlıklarımız bulunuyor." dedi.
"Hat sanatının yeni nesille devam etmesi bizim için mutluluk"
Balcı, hat sanatında talebe yetiştirmenin önemli bir husus olduğunu belirterek, kendisinin de yaklaşık 2009'dan itibaren çırak yetiştirdiğini dile getirdi.
Öğrencileri içerisinde gayretli olanlar ve özgün eserler verenlerin olduğunu ve bundan memnuniyet duyduğunu aktaran Balcı, hat sanatını icra etmek isteyenlere 3-4 aylık bir sabır telkininde bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Başlangıçlarda çok zorluklar oluyor, kaleme intibah, mürekkebin yazıya aktarılması bile belli bir süreç gerektiriyor. 3-4 ay sonra artık ufak ufak alışkanlıklar başlıyor ve o dönemi bitirirse rikayı da tamamlıyor, sülüse bir adım atmış oluyor. Hat sanatının yeni nesil kardeşlerimizle devam etmesi bizim için mutluluk, çok şükür onların içinde de istekli, devam edecek olan arkadaşlar var. Sonuçta bu zincirleme halka devam ediyor. Ecdat yadigarı Osmanlı'dan geçişi sağlayan Hamid Aytaç hocamızın talebesi Hasan Çelebi, onun talebesi Mehmet Memiş ve ben de onun talebesiyim. Dördüncü kuşak olarak bu zinciri inşallah koparmadan devam ettirmeye niyet ediyoruz."