Urfa Önce Barış, Sonra İstikrar İstiyor
Şanlıurfa'daki sivil toplum kuruluşları bugün kente gelecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan müjdeli haber bekliyor.
Urfa'daki sivil toplum kuruluşları bugün kente gelecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan barış ve kardeşlik mesajlarının yanında bölgede sekteye uğrayan turizm ve sanayi yatırımlarına yönelik de müjdeli haber bekliyor.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu 1 Kasım'da yapılacak olan milletvekili seçim çalışmaları kapsamında bugün Urfa'da olacak. Saat 16.00'da Topçu Meydanı'nda halka hitap etmesi planlanan Başbakan Davutoğlu'nun bölge ekonomisine, turizmine ve çatışmalı ortama yönelik mesajlar vermesi bekleniyor. Başbakan Davutoğlu, Urfa'ya gelirken Gazete İpekyol olarak Urfa'daki sivil toplum kuruluşlarının ziyaretten beklentilerini ve dile getirdikleri sorunları araştırdık.
SADE: EN AZINDAN YENİ BİR YAPILANDIRMA BEKLİYORUZ
Suriye'den gelen sığınmacıların Urfa için büyük sıkıntılar ortaya çıkardığını belirten Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) Şanlıurfa Şube Başkanı Sadık Sade, yeni yapılacak olan sığınmacı kampının Urfa sınırına yakın kurulması gerektiğini kaydetti. Sade, "Suriyelilerin gelmesiyle malumunuz Urfa'da ikinci, üçüncü evlilikler var. Bunun yanında uyuşturucu bağımlılığının artması gibi sorunlar var. Ticari anlamda baktığımızda çarşı bölgesinde üç tanesinden ikisinin Suriyeli olması ve bunun haksızlığa meydan vermesi, özellikle Suriye'den gelen kardeşlerimizin ucuz ücretle çalışmasından dolayı toplumda bayağı rahatsızlık oluşturmaktadır. Sonuçta biz ensarız. Ensar olduğumuzu kabul ediyoruz ama muhacir kardeşlerimiz ensarları muhacir yapacak duruma geldi. Kucak açtıkça ensar muhacir olmaya başladı. Bunun için başbakandan beklentimiz, şehir dışında bir kampın kurulması ve bu şehrinde Urfa sınırlarında kurulmasıdır. Çünkü biz bu işin cefasını 4-5 yıldır çektik. Kurulacak olan tampon bölgenin Gaziantep, Hatay sınırında değil de Şanlıurfa sınırında olması, en azından bu aşamadan sonra işverenlerimizin de buraya ticari faaliyetler yaparak ekonomimize katkı sağlamasıdır. Bununla beraber 7 Haziran'dan sonra patlayan bombalarla beraber bölgenin turizmde aldığı pay sıfıra indi. Ekonomik sıkıntılar başladı. Fabrikaların bacası tütmez oldu. OSB'deki yatırımlar yarım kaldı. Bununla ilgili bir açıklama yapması, bunun yanında vergi hükümlülüğü, SGK priminin ve terörden dolayı bu bölgede en azından bir yapılandırmaya gidilmesi gibi şeyler beklentilerimiz arasındadır" dedi. Sade, ayrıca çözüm süreciyle terör sorununun birbirine karıştırılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
ALTIPARMAK: STK'LAR YURT YAPIMINDA DESTEKLENSİN
Öğrencilerin öğrenim ve barınma sorununa ilişkin talepleri bulunan İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Cüneyd Altıparmak, "Başbakanın bu kadar kısıtlı bir sürede, Şanlıurfa'yı seçmesini önemsiyorum. Ülkenin yaşayacağı seçimin bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz. İlimizde ilgi alanımız açısından baktığımızda, öğrencilerin barınma imkanı ve özellikle Suriyeli misafirlerin öğrenim sorunu olduğunu görmekteyiz. Eğitim ve barınma sürecine STK'ların bir bakanlar kurulu kararı ile dahil edilmesi ve özellikle kamu yararlı derneklerin yurt yapımı konusunda desteklenmesi, teşvik ve hibe alabilir durumda olmasını ve KYK yurtlarının yönetiminde STK'ların da etkin yer alabilmesi, öğrencilere dönük aktivitelerinin bu bünyede belirli standartlar dahilinde desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu minvalde olumlu adımlar atılıyor, ancak bunun geliştirilmesi gerekiyor. Öğrencilerin kendilerini rahat hissedecekleri ortamların artması, eğitimdeki kaliteyi de destekleyecektir." diye kaydetti.
YAZAR: TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNU BARIŞ
Türkiye'deki en büyük sorunun barış ve kardeşlik sorunu olduğunu dile getiren ve bununla ilgili Başbakan Davutoğlu'nun mesajlar vermesi gerektiğini belirten İnsan Hakları Derneği (İHD) Şanlıurfa Şube Başkanı Atilla Yazar, "En birinci öncelik insan yaşamı olduğu için bu bölgeye, özellikle Kürt bölgesine barış mesajlarının verilmesini bekliyoruz. Sadece bu bölgeyi tehdit etmekle, Van'da yaptığı gibi, 'beyaz Toroslar dolaşıyordu' şeklinde olmaz. Şu anda ise bizim ülkemizde sıkıyönetim ilan edildiği bölgelerde beyaz Toroslardan daha modern araçlarla insanlar katlediliyor. Bizim başbakandan beklentimiz bu bölgeye barış mesajı vermesidir. Tehditvari bir şekilde konuşulması hiç kimseye bir şey kazandırmaz" diye konuştu.
KANLIPIÇAK: TÜRKİYE'DE BİR AKIL TUTULMASI YAŞANIYOR
Kuruluşundan bu yana hak ihlalleri konusunda Türkiye'nin karnesinin pek parlak olmadığını belirten İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Şanlıurfa Şube Başkanı Fatih Kanlıpıçak, Adalet ve Kalkınma Partisi ile bu durumun 5-10 yıllığına normalleşme sürecine girdiğini söyledi. Suriye'de başlayan savaş sürecinden bu yana özellikle de 7 Haziran seçimlerinden sonra gerek Urfa'da gerekse de Türkiye'de bir akıl tutulmasının meydana geldiğini ve bunun halen devam ettiğini dile getiren Kanlıpıçak, "Bu akıl tutulması sürecinde bazen asker, bazen polis, bazen gerilla bazen de sivil etiketlerle ayrıştırdığımız canlarımızı her gün üçer beşer toprağa verdik, vermeye de devam ediyoruz. Devletlerin, iktidarların en temel görevi vatandaşlarının can güvenliğini sağlamaktır. Vatandaşının en temel insani hakkını koruyamayan veya bizzat kendisi ihlal eden devletlerin, iktidarların günümüzde varlıklarını devam ettirmeleri mümkün değildir. Devletler, iktidarlar vatandaşlarını tek tipleştirici uygulamalardan kaçınmak, bu tür uygulamaları kaldırmak, vatandaşlarının yaşam, inanç, ideoloji, kültür, dil farklılıklarına saygı göstermek, bu farklılıklara eşit mesafede bulunmak ve bu farklılıkları eşit ölçüde desteklemek zorundadırlar. Hakkı gasp edilenlerin haklarını hukuk korumaz ise kişinin ihkak-ı hakka başvurması en ilkel hukuk sistemlerinde bile meşru kabul edilir. Devletlerin, iktidarların hukuku çalıştırarak ihkak-ı haklık durumun oluşmasını engellemesi gerekir. Hukuk işletilmediği veya vatandaşa evrensel hukuk normlarına aykırı normlar dayatıldığında karmaşa, çatışma hatta savaş ortamının oluşması kaçınılmazdır. Böyle bir durumda çatışmaların sorumlusu hukuku çalıştırmayan veya evrensel normlara uygun normlar geliştirmeyen devlet midir, yoksa ihkak-ı hakka başvuranlar mıdır, sorusu akla geliyor. Sayın başbakandan isteğimiz ve beklentimiz bir an önce evrensel hukuk normlarının işletilmesi ve bu çatışma sürecinin sona erdirilmesidir. Seçimler, partiler, kişiler, makamlar geçicidir; kalıcı olan insanlık tarihinde bırakılabilecek bir izdir. Türkiye'deki hukuk sisteminin evrensel standartlara uygun hale getirilmesi iz bırakmaya yeterli olabilir" ifadelerini kullandı.
ÇALIŞKAN: EN BÜYÜK SORUN TURİZM VE SANAYİ
Urfa'nın karşı karşıya kaldığı en büyük sorunların başında turizm ve sanayi geldiğini belirten Müstakil ve Sanayici İşadamları Derneği (MÜSİAD) Şanlıurfa Şube Başkanı Mehmet Çalışkan, "Terör olayları yüzünden turizm hem bölgede hem de Urfa'da sekteye uğramış durumda. İnsanlar artık buralara gelmeye çekinir oldu. Bunun yanın da yine bu olaylar yüzünden bölgeye gelen yatırımcı da ya yatırım yapmaktan vazgeçti ya da yatırım yapma kararını bir süreliğine erteledi. Bizim başbakandan beklentimiz bu iki konuda bir çözüm bulması yönündedir" diye konuştu.
DELEBE: DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ DEVAM ETMELİ
İktidardan ve Başbakandan en büyük beklentilerinin barış ve demokratikleşme sürecinin devam etmesi olduğunu kaydeden Şanlıurfa Barosu Başkanı Hikmet Delebe, ülkenin yangın yerine döndüğünü ve bu yangının bir an önce söndürülmesi gerektiğini söyledi. Delebe, "Biz, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesini, keyfi göz altıların sonlandırılmasını, cezaevindeki kötü muamelelerinin ve işkence iddialarının sonlandırılmasını arzuluyoruz. Diğer taraftan yargının siyasallaştırılmamasını ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesini istiyoruz. 3 yıllık süre zarfında devam eden demokratikleşme sürecinin de mutlak surette kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gerçekten bu 3 yıllık süre içerisinde Türkiye'de bir barış iklimi meydana geldi. Anneler ağlamadı, gözyaşları akmadı ve memleketin hiçbir yerine cenazeler gitmedi. Özellikle Suruç katliamından sonra demokratikleşme süreci sonlandırıldı. Maalesef Türkiye bir ateşin içine atıldı. Ve şu anda neredeyse her gün insanlar hayatını kaybediyor. Türkiye'nin her tarafına cenazeler gitmeye devam ediyor. Bizim hükümetten talebimiz özellikle demokratikleşme talebinin devam etmesidir. Çünkü Türkiye'nin en büyük projelerinden ziyade kendi topraklarında akan bu kanın durdurulmasını sağlamaktır. Eğer hükümet bunun motor gücünü üstlenirse bunun için biz hukuk örgütleri, insan hakları örgütleri olarak elimizden gelen her türlü gayreti göstererek bu yanan ataşe bir damla su olsa da dökmeye talipliyiz" diye belirtti. Debele ayrıca Urfa'daki mevcut adliye binasının yetersiz kaldığını ve bunun için de yapılması planlanan 51 bin metrekarelik yeni adliye binası için de sürecin hızlandırılmasını beklediklerini kaydetti.
AVCI: ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK MİHENGİ, TOPLUMUN ŞİRAZESİDİR
Hukukçular ve Arabulucular Dernekleri İl Temsilcisi Ömer Avcı ise, "Yaşanan ve bir anlamda dönüm noktasına dönüşen seçim sürecinde, Başbakanımızdan, bir çok talebimiz olacaktır. Ancak bizce en önemli iki hususa dikkat çekmek ve yasal düzenlemelerin yapılması için ivedi davranılmasını talep ediyoruz. Birincisi, miting güvenliğinin 'yüksek' derecede sağlanmasıdır. İkincisi de, güvenlik uygulamalarının hak ve özgürlükleri kısıtlayacak, aksatacak biçimde olmamasına dikkat edilmesidir. Özgürlük ve güvenlik mihengi, toplumun şirazesidir. Siyasetin buna dikkat etmesi gerekmektedir. Başbakanımızın Urfa'ya gelmesi önemli bir fırsattır, inşaallah STK'lar olarak bunu iyi değerlendiririz." dedi.
ŞAHİN: KAZANIMLAR DEVAM ETMELİ
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Şanlıurfa Şube Başkanı Orhan Şahin de, "Son günlerde bölgede ve ilimizde yaşanan olumsuz olaylarla vatandaşlarımızın üzerinde bıraktığı gerginliği ve karamsarlığı kırması adına AK Parti Genel Başkanı Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun ilimize gelişini önemsiyoruz. İlimizin kalkınma hamlesini teşkil eden en önemli unsur, bölgemizde huzur ortamının sağlanmasıdır. İlimiz 6.bölge teşvik kapsamında olmasıyla sanayide hızla büyüme sergilemiş ancak, çözüm sürecinin durmasıyla yatırımcıların, yatırımlarını askıya alması, ekonomik anlamda büyük düşüşler yaşanmıştır. Başbakan Davutoğlu'nun yeni projeler ve pozitif ayrımcılık ile yatırımların özellikle sanayi ve turizm alanında tıkanma noktasına gelen ilimizin yeniden canlanması adına yeni adımlar atmasını bekliyor ve ümit ediyoruz. Çözüm sürecinde tüm Kürt halkının muhatap alınarak, elde edilmiş demokratik kazanımlara ara verilmeden devam edilmesini istiyoruz. Terörle mücadele edilirken çözüm süreci de devam etmelidir." diye konuştu.
(Kaynak: Gazeteipekyol)