ŞANLIURFA - Urfa halkının türkülere konu olan "Şanlı" mücadelesinin üzerinden 101 yıl geçti
Kurtuluş Savaşı döneminde halkın verdiği "Şanlı" mücadeleyle 11 Nisan 1920'de düşman işgalinden kurtarılan Urfa'da 101 yıldır bu tarih "gurur günü" olarak kutlanıyor.
Kurtuluş Savaşı döneminde halkın verdiği "Şanlı" mücadeleyle 11 Nisan 1920'de düşman işgalinden kurtarılan Urfa'da 101 yıldır bu tarih "gurur günü" olarak kutlanıyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Mondros Mütarekesi'nin 7. maddesini gerekçe gösteren İngilizler, Mart 1919'da Urfa'yı işgal ederek 1. Süvari Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Bey'den alayın kenti terk etmesini istedi. Durumun üst makamlara bildirilmesinin ardından subay komutasında bir süvari takımı Urfa'da bırakılarak alay önce Karaköprü'ye, ardından Siverek'e çekildi.
İşgale engel olmak isteyen Mustafa Kemal Atatürk, zaman kaybetmeden Urfa Müftüsü ve eşrafına telgraf çekerek bağımsızlık mücadelesinin fitilini ateşledi.
Kurtuluşun sembolü "Onikiler" dönemi
Şehre ulaşan telgrafların ardından "Eski İdare Meclisi azasından Belediye Reisi Hacıkamilzade Hacı Mustafa Efendi, Barutçuzade Hacı İmam Efendi, eşraftan tüccar Hacıkamilzade Hacı Mustafa Reşit Efendi, Mollazade Mahmut Efendi, 5. Polis Komiserliğinden müstafi Arabi Katibizade Şakir Efendi, Güllüzade Osman Efendi, esnaftan Şellizade Ali Ağa, tüccardan Nebozade Hacı İmam Efendi, eşraftan Hacı Bedirağazade Halil Ağa, Jandarma tabur mülhakı İzmirli Adil Hulusi Efendi, takım kumandanlarından Mülazımı Evvel Hüseyin Pertev Efendi ve Jandarma Çavuşu Sofizade Hacı Mustafa Çavuş", bir araya gelerek bölgenin kaderini değiştirecek olan kurtuluş mücadelesinin temelini attı.
Halk arasında "Onikiler" adı verilen bu grup, kurtuluş için ant içip Jandarma Kumandanı Binbaşı Ali Rıza Bey başkanlığında toplanarak oluşturulan cemiyetlerini Sivas'ta Heyet-i Temsiliye Başkanlığına bildirdi.
"Her türlü haksızlığı protesto ve icabında fiilen reddedin"
Paris'te 15 Eylül 1919'da yapılan ve "Suriye İtilafnamesi" olarak bilinen anlaşmayla Urfa ve çevresi Fransızlara devredildi, İngilizler ekim ayı sonunda Urfa'yı Fransızlara teslim etti.
Binbaşı Ali Rıza Bey'in yerine Urfa Jandarma Komutanlığına atanan Yüzbaşı Ali Saip Bey, aralık ayı sonunda kente geldi. Emekli Binbaşı İhsan Bey ve beraberindekilerle ayaklanma düşüncesini görüştü. Görevden alınmasına rağmen kentin kurtuluşu için çalışmalarını sürdüren ve gerekli desteği alan Ali Rıza Bey, 15 Ocak'ta bir ayaklanma planı hazırlayarak 3 bin kişilik bir kuvvet oluşturdu.
Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu başkanlığında oluşturulan Kuvayımilliye ordusu, 7 Şubat 1920'de şehirdeki Fransız komutana ültimatom vererek 24 saat içinde Urfa'yı boşaltmalarını istedi.
Fransız komutanın zaman kazanmaya yönelik cevabı ve devreye İngilizleri sokarak Osmanlı Hükümetine baskı yapmaya kalkışması üzerine 8-9 Şubat gecesi Fransızlara karşı taarruza geçildi. Çarpışmalar, 10 Nisan 1920'ye kadar devam etti. 10 Nisan'ı 11 Nisan'a bağlayan gece Fransız kuvvetleri, iki koldan Suruç yönüne doğru yola çıktı.
Kahramanca mücadele veren Urfa halkı, bu tarihte birliklerinin yarısını kaybeden Fransızları kentten çıkarmayı başardı.
TBMM tarafından "Şanlı" unvanı verildi
Urfa Milletvekili Osman Doğan ve 17 arkadaşı, Kurtuluş Savaşı'nda gösterilen kahramanlıktan dolayı Urfa'nın adının "Şanlıurfa" olarak değiştirilmesine ilişkin kanun teklifini TBMM'ye sundu.
Teklif, 12 Haziran 1984'te kabul edilerek kanunlaştı. Urfa ilinin adının Şanlıurfa olarak değiştirilmesi hakkındaki 3020 sayılı kanun, 22 Haziran 1984 tarih 18439 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Kurtuluş Savaşı sırasında verdiği destansı mücadeleyle büyük kahramanlık gösteren kente 7 Nisan 2016'da da TBMM Genel Kurulunda oy birliğiyle İstiklal Madalyası verildi.
"Bugün aynı şey olsa yine aynı şekilde cevap vereceğiz"
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, tüm şehitlere Allah'tan rahmet dileyerek kente göstermiş olduğu destansı mücadeleden dolayı "Şanlı" unvanının verildiğini hatırlattı.
Binlerce kilometre öteden gelerek kenti işgal eden İngiliz ve Fransızların bu topraklarda ne işi olduğunun iyi sorgulanması gerektiğinin altını çizen Beyazgül, gençlerin Kurtuluş Savaşı dönemini özümseyerek bilmesi gerektiğini söyledi.
Beyazgül, kentin kurtuluşunda Onikilerin ve aşiret reislerinin büyük rol oynadığını anlatarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"O zaman Fransızların elindeki teknoloji çok daha üstündü, imkanları çok daha iyiydi. Elbette ki bu iyi ve üstün imkanlar nedeniyle cesaret edip bu topraklara kadar geldiler ama bir şeyi bilmiyorlardı, ne diyor Mehmet Akif? 'Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.' İşte bu iman dolu göğüslü insanlar, düşmanları buradan büyük imkansızlıklara rağmen atmayı başardılar. Şanlıurfa huzur şehridir, kendine ait kültürü, medeniyeti vardır. Urfa halkı, boyunduruğu kabul etmez, özgürlüğünden, hayat tarzından vazgeçmez çünkü yaşadığı hayatından mutlu ve bu hayatını da başka bir şeyle değiştirmek niyetinde değil. Düşmanın niyetini ve burada yapacağını gördü. Ne yapacaktı düşman burada? Bizim hayatımızı, medeniyetimizi, geleceğimizi değiştirecek, çocuklarımızın özgürlüğünü yok edecekti.
Urfa halkı kendi yaşamını devam ettirmek için, kendi özgürlüğüne sahip çıkmak için böyle kutsal bir mücadeleyi verdi. Nesilden nesle de Urfa halkı bunu yürekten kabul ediyor, bugün aynı şey olsa yine aynı şekilde cevap vereceğiz. Bu, böyledir."