Vücudunda iki ayrı erkeğe ait DNA tespit edilmişti! Rojin'in ölüm nedeni belli oldu

Van'da kaybolduktan 18 gün sonra cesedi bulunan Rojin Kabaiş'in ölümüne ilişkin hazırlanan Adli Tıp raporunda, Kabaiş'in cinsel saldırıya maruz kaldığına, travmatik etkiyle öldüğüne ve zehirlendiğine dair tıbbi delil bulunmadığı kaydedildi. Ayrıca raporda, ölümün suda boğulma sonucu meydana geldiği, ancak bunun intihar mı, kaza mı yoksa cinayet mi olduğunun ise değerlendirilemediği de belirtildi.
Van'da kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş'in ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında hazırlanan Adli Tıp Kurumu raporunun detayları ortaya çıktı.
Adli Tıp Kurumu raporunda, Rojin Kabaiş'in cansız bedeninin bulunduğu gün Van Adli Tıp Grup Başkanlığına intikal ettirildiği, 4 adli tıp uzmanı, 1 radyoloji uzmanı ve 4 otopsi teknikerinden müteşekkil ekip tarafından radyolojik görüntüleme, ölü muayene ve otopsi işlemlerinin yapıldığı belirtildi. Radyolojik incelemede sol el beşinci parmak uç kısmında çürümeye bağlı olduğu düşünülen ayrışma haricinde kemik kırığı ve metalik cisim imajı tespit edilemediği bilgisine yer verilen raporda, her iki diz arka kısımda, her iki kolda ve göğüs ön yüzde kanama ile uyumlu olabilecek renk değişiklikleri olduğu kaydedildi.
"MENİ VEYA SPERME AİT OLABİLECEK BİR BULGU TESPİT EDİLMEMİŞTİR"
Raporda, 1 Kasım 2024, 15 Mayıs 2025 ve 10 Ekim 2025 tarihli biyolojik inceleme ve kimliklendirmede, Kabaiş'in bedeninden toplamda 80 bölgeden alınan sürüntü örneği ile çürüme sıvısı, kas ve kemik doku örneklerinin analiz edildiği belirtilerek, şu bilgilere yer verildi: "Bu örneklerin analizinde, vücudundan alınan sürüntü örneklerinde meni veya sperme ait olabilecek bir bulgu tespit edilmemiştir. İntravajinal bölgede ve sternal bölgede Rojin Kabaiş ile birlikte her bir bölgede birer farklı DNA olmak üzere 2 farklı erkek cinsiyetli DNA profili elde edilmiştir. Bu kapsamda, olay yerinden müteveffanın otopsi mahalline sevkinden itibaren bulaş riskine yönelik iş akış basamakları taranmış olup otopsi ve laboratuvar incelemeleri sırasında bulaş olmadığı tespit edilmiştir. Müteveffanın bulunduğu olay yerinden otopsi mahalline sevki sırasında bulaş olma ihtimali, alanda bulunan diğer şahıslara ait biyolojik örnek ve kayıtlar elimizde mevcut olmadığından bertaraf edilememiştir. Tüm bulaş ihtimalleri bertaraf edildikten sonra elde edilen farklı DNA tiplemelerinin şüpheli veya şüphelilere ait olabilme ihtimaline binaen şüpheli şahıs veya şahıslara ait biyolojik örneklerin ilgili Başsavcılık tarafından gönderilmesi halinde mukayese yapılabilecektir."
Raporda, kafa içi sıvısı, çürüme sıvısı, mesane duvarı, kas, mide içeriği ve mide duvarı ile iç organ örneklerinin toksikolojik incelemesinde, çok az miktarda ilaç etken maddeleri (ornidazole ve rocuronium), çürüme kaynaklı olduğu düşünülen 39 mg/dL etil alkol tespit edildiği belirtildi.
CİNSEL SALDIRIYA, TRAVMATİK TESİRLE ÖLDÜĞÜNE VE ZEHİRLENDİĞİNE DAİR TIBBİ DELİL BULUNMADI
İç organ ve yumuşak doku örneklerinin analizinde ileri derece çürüme ve sabunlaşma nedeniyle yumuşak dokularda travma açısından kesin değerlendirme yapılamadığı bildirilen raporda, boyun kemiği örneklerinde de travma lehine belirgin bulgu tespit edilemediği kaydedildi.
Raporda, Birinci İhtisas Kurulunun 6 Kasım 2024, 21 Kasım 2024 ve 19 Mart 2025 tarihli mütalaalarında, "Ölümünün kaybolduğu tarih olan 27 Eylül 2024 tarihinde meydana geldiği ve bu süreç içinde suda kalmış olabileceği, travmatik tesirle öldüğüne, zehirlendiğine, vajen veya anüsüne penis veya cisim sokulması suretiyle cinsel saldırıya maruz kaldığına dair tıbbi delil bulunmadığı, ölümünün suda boğulma sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiği, suda boğulma olayının intihar mı, kazara mı veya bir başkasının etkisiyle mi gerçekleştirildiği hususunda tıbben değerlendirme yapılamadığı, sol el beşinci parmaktaki hafif ayrışmanın ölüm sonrası su içerisinde sürüklenme esnasında oluşabilecek nitelikte olduğu." şeklindeki değerlendirmeler yer aldı.
GÖĞÜS VE VAJİNA İÇ BÖLGESİNDE 2 AYRI ERKEĞE AİT DNA TESPİTİ
Raporun sonuç bölümünde ise Kabaiş'e yapılan radyolojik inceleme, ölü muayenesi ve otopsi ile alınan örneklerin biyolojik, toksikolojik ve histopatolojik incelemeleri neticesinde "İntravajinal bölgede ve sternal bölgede (göğüs bölgesi) Rojin Kabaiş ile birlikte her bir bölgede birer farklı DNA olmak üzere 2 farklı erkek cinsiyetli DNA profili elde edildiği" belirtildi.
Vajinal bölgeden alınan toplam 12 eküvyondan ve vücudun diğer bölgelerinden alınan 67 eküvyondan yalnızca bir intravajinal ve bir sternal bölgede sürüntülerden farklı DNA tespit edildiği bilgisine yer verilen raporda, kontaminasyon (bulaş) olasılığının bertaraf edilemediği kaydedildi.
Raporda, "Kabaiş'in vefat tarihi ve bulunduğu yer ile bulunduktan sonraki süreç birlikte değerlendirildiğinde bulaş söz konusu ise içinde sürüklendiği ve bulunduğu sudaki herhangi bir temastan, cansız halde bulunduğu yerde bir temastan, olay yeri incelemesi esnasındaki bir temastan ya da Van Adli Tıp Grup Başkanlığına nakli sırasındaki temastan ötürü olabileceği"ne dikkati çekildi.
ÖLÜM NEDENİ BELLİ OLDU
Raporda, mevcut verilerle travmatik tesirle öldüğüne ve zehirlendiğine dair tıbbi delil bulunmadığı, ölümünün kaybolduğu tarih olan 27 Eylül 2024'te meydana gelmiş ve 27 Eylül-15 Ekim arasında su içerisinde kalmış olabileceği belirtildi.Raporda, ölümünün suda boğulma sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulünün gerektiği, suda boğulma olayının intihar mı, kazara mı veya bir başkasının etkisiyle mi gerçekleştirildiği hususunda tıbben değerlendirme yapılamadığı kaydedildi.
NE OLMUŞTU?
Van'da 27 Eylül 2024'ten itibaren kendisinden haber alınamayan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş, 15 Ekim 2024'te Tuşba ilçesine bağlı Mollakasım Mahallesi'nde Van Gölü kıyısında ölü bulunmuştu. Van Adli Tıp Kurumundaki ön otopsi işlemlerinin ardından Kabaiş'in cesedinden alınan numuneler, kesin ölüm nedeninin tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmişti. Kabaiş'in cenazesi, 16 Ekim'de Diyarbakır'da toprağa verilmişti.