Üniversite Hayaliyle Gittiği İstanbul'dan Cenazesi Geldi
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ : Şükrü Yaşar'ın cenaze töreninden detay Kudbettin Yaşar'ın konuşması Üniversite hayaliyle gittiği İstanbul'dan cenazesi geldi MUSA CAN ERASLAN - İstanbul'un Esenyurt ilçesindeki "asansör" kazasında yaşamını yitiren 3 gençten Şükrü Yaşar'ın, bu yıl sınava girip üniversite öğrenimi görmeyi hayal ettiği, bu hayali doğrultusunda ailesine yük olmadan ihtiyaçlarını karşılamak için İstanbul'a çalışmaya gittiği ortaya çıktı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
Şükrü Yaşar'ın cenaze töreninden detay
Kudbettin Yaşar'ın konuşması Üniversite hayaliyle gittiği İstanbul'dan cenazesi geldi
MUSA CAN ERASLAN - İstanbul'un Esenyurt ilçesindeki "asansör" kazasında yaşamını yitiren 3 gençten Şükrü Yaşar'ın, bu yıl sınava girip üniversite öğrenimi görmeyi hayal ettiği, bu hayali doğrultusunda ailesine yük olmadan ihtiyaçlarını karşılamak için İstanbul'a çalışmaya gittiği ortaya çıktı.
İstanbul'da ihmal sonucu meydana geldiği ileri sürülen asansör kazasında yaşamını yitiren Ağrılı gençler Yasin Bakır (19), Şükrü Yaşar (18) ve Osman Yardımcı'nın (17) cenazeleri, memleketlerinde gözyaşları arasında toprağa verildi.
Ailelerin büyük bir acı yaşadığı olayın ardından yaşamını yitiren gençlerden Şükrü Yaşar'ın babası Kudbettin Yaşar (53), oğlunun ölüme uzanan öyküsünü AA'ya anlattı.
Çok nüfuslu bir aile olduklarını ve maddi durumlarının iyi olmadığını dile getiren Yaşar, lise son sınıf öğrencisi olan oğlunun üniversite hayaliyle kendi ihtiyaçlarını karşılamak için gittiği İstanbul'dan cenazesinin geldiğini söyledi.
Baba Yaşar, oğlu Şükrü'nün maddi durumları iyi olmadığı için ihtiyaçlarını daima kendi kendine karşılamaya çalışan bir çocuk olduğunu acıyla anlatan baba Yaşar, şöyle devam etti:
"Aile nüfusumuz kalabalık. 10 çocuğum var. Ekonomik sıkıntı yaşıyorduk. Çocuğumun ihtiyaçlarını fazla karşılayamıyordum. Şükrü, ihtiyaçlarını karşılamak ve bize yük olmamak için çalışmaya gideceğini söyledi. Bu yıl üniversite sınavlarını kazanıp üniversiteye gideceğini, çalışması ve para kazanması gerektiğini söylerdi. En azından sömestir tatilinde 15 gün dahi olsa çalışıp kendi ihtiyaçlarını karşılayacağını söyleyerek İstanbul'a gitti. Şükrü, her zaman aileme yük olmak istemiyorum diye söylerdi."
"Çocuğumun hayatını kararttılar"
Olayın ardından yapılan açıklamalardan oğlunun ve arkadaşlarının ihmal kurbanı olduğunu öğrendiklerini ifade eden Yaşar, şunları söyledi:
"İnsan değerinin bu kadar ucuz olmaması lazım. Çocuğum üniversiteye hazırlanıyordu. Üniversitede okuma hayali kuruyordu ama buna engel oldular, çocuğumun hayatını kararttılar. Oğlum 15 gün önce kendi ihtiyaçlarını karşılamak için iki arkadaşının vasıtasıyla İstanbul'a çalışmaya gitmişti. Bize çocuğumun fayans işinde çalışacağını söylediler ama sonradan öğrendik ki oğlum Şükrü'yü ve kazada hayatını kaybeden iki arkadaşını inşaat iskelesinde çalıştırmışlar. Oğlum ve iki arkadaşı acemi olduğu için inşaat sektöründe asansör bölümünde çalışmayı bilmiyorlardı. Buna rağmen inşaatta tehlikeli bir alet üzerinde çocukları çalıştırmışlar. Öğrendiğimiz kadarıyla oğlumun vefat ettiği asansör, doğru düzgün çalışmamasına rağmen çocuklar orada çalıştırılmaya devam edilmiş. Asansörden anlamayan ve daha önce asansör bölümünde çalışmamış üç çocuğu asansörde çalıştırmışlar. Bütün bu ihmaller, bu üç çocuğun hayatına mal oldu."
"Babasına nasıl cevap verelim" diye açılan telefon
Baba Kudbettin Yaşar, kaza olayını ise ilki açıldığı anlaşılmadan söylenen sözlerle telefonla öğrendiğini dile getiren Yaşar, "Çocuğumun durumunu sormak için aradım. Karşı taraftan, 'biz Şükrü'nün babasına nasıl cevap verelim' diye bir ses geldi ve telefon kapandı. Sonra İstanbul'dan beni tekrar aradılar ve çocuğumun inşaattan düşerek öldüğünü söylediler" dedi.
İnşaat yetkililerinin sorumsuzluğu nedeniyle çocuklarını yitirdiklerini ve perişan olduklarını ifade eden Yaşar, şunları kaydetti:
"İnşaattaki yetkililer sorumsuzca çocuklarımızı çalıştırmışlar. Resmen bizi harcadılar. Onların bu sorumsuzluğunun cezasını biz ödedik. Bizler her ne kadar ekonomik sıkıntı yaşasak da birbirimizi anlardık. Kuru ekmek dahi olsa idare ederdik. Keşke asansörün bakımı yapılmış olsaydı da çocuklarımız hayatta olsaydı. Çürümüş aletlerin üzerine çocukları çıkarıp çalıştırmak hiç doğru bir şey değil. İnsanlığa sığmaz bu yaptıkları."