Haberler
İsrail ile Lübnan arasında sağlanan ateşkes antlaşması yürürlüğe girdi

Ateşkes başladı! Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

İsrail ile Lübnan arasında sağlanan ateşkes antlaşmasının detayları belli oldu

Tarihi antlaşmanın detayları belli oldu! Gündem yaratacak "gizli madde" iddiası

Milyonların gözü bu toplantıda! Asgari ücret için öne çıkan rakam 23 bin TL

Milyonların gözü bu toplantıda! İşte asgari ücret için öne çıkan rakam

Merkel anılarını yazdı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uzun bir bölüm ayırdı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili kısım dikkat çekti

Uluslararası Üniversiteler Konsey Başkanı Prof. Dr. Orhan Hikmet Azizoğlu Açıklaması

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uluslararası Üniversiteler Konsey Başkanı Prof.Dr.Orhan Hikmet Azizoğlu, "Devlet yerine bireyi batılılaştırdık" dedi.

Uluslararası Üniversiteler Konsey Başkanı Prof. Dr. Orhan Hikmet Azizoğlu, "Devlet yerine bireyi batılılaştırdık" dedi.

Batılılaşmanın son yüzyıllarda Arap coğrafyasında hızlı ve etkili yer almasının birçok önemli kazanımları batılılara sağladığını ifade eden Azizoğlu, burada üç önemli etken bulunduğunu belirterek, "- Osmanlı Devleti'nin çöküşünü sağlamak, İslam Birliğini parçalara ayırarak hükümdarlıklarına almak düşüncelerini projelendirerek hayata geçirdiler. Müslümanlar arasına nifak sokarak önce Osmanlıya sonra komşularına ve nihayetinde kendi aralarında iktidar mücadelesi yaşatılarak ve kanlı sonu gelmeyen savaşlara sürükleyerek amaç ve emellerine ulaştılar.

Osmanlı Devleti'ne karşı yapılan sinsi proje öncelikli hedefti. Osmanlı gibi coğrafyanın birlik ve bütünlüğünü sağlayan coğrafi güvenliği dışında inanç, kültür, ortak değer ve kavramlarda tüm ulusları birleştiren muazzam bir gücü yok ederek İslam coğrafyasında yüzyıllara uzanacak politik, güvenlik ve coğrafyanın zenginliklerine sahip olmak. Osmanlı Devleti İslam coğrafyasının batı saldırılarına karşı yalnız güvenliğini sağlamakla kalmıyor aynı zamanda İslam inanç, kültür, değer ve kavramlarını da koruyordu, o zaman birinci öncelik Osmanlı Devleti'nin parçalanıp yok edilmesiydi.

Osmanlı Devleti'nin batılılarca parçalanıp yok edilmesinin bir başka batı toplumlarına kazanımı, Osmanlı'dan ayrılacak ulusların sözde Osmanlıya karşı verecekleri ulusal özgürlük savaşlarında onlara öncü rehber ve destek olarak kurulacak taşeron yönetimlerin kendi iradeleri ile kurulması, rejim ve sistemlerin batı toplumları güdümünde olması ve asırlarca politik, diplomatik, ekonomik olarak kendilerine mahkum Müslümanların sahip olduğu yer altı zenginliklere sahip olmak" dedi.

Bu kirli amaç ve savaşla birçok önemli kazanımlar elde eden batı toplumlarının sadece üç önemli kazanımını ele aldığını kaydeden Azizoğlu, "Birinci aşamada önlerindeki en önemli engel Osmanlı Devleti parçalandı. İkinci aşamada, bölgedeki tüm ülkeler ve yönetimleri himayelerine aldılar. Ne kadar acıdır ki buna özgürlük adını verdiler. Günümüzde bile halk iradesinin hiç olmadığı aile yönetimlerinin yönetsel ve maddi ülke olanaklarını batılılarla ortak paylaştığı, sözde rejim ve yönetimlerle bugünlere gelindi" dedi.

"ARAP BAHARI'NIN KOMUTA MERKEZİNDE BATILI TOPLUMLAR VAR"

"Arap baharı denilen halk özgürlük hareketlerinin yine komuta merkezinde batılı toplumlar var ise hepimiz hayale kapılmadan, geçmişi iyi analiz ederek ortağı olduğumuz coğrafyamızın geleceğinden kaygı duymalıyız" diyen Azizoğlu, "Aynı din, kültür, tarihi paylaştığımız ve kaderde de kaçınılmaz ortağı olduğumuz bu coğrafyayı iyi algılamalı bu gün Arap baharı olarak adlandırılan özgürlük oluşumunun yarınının kara kışa dönüştürülmemesi için dikkatli ve tedbirli olmalıyız" diye konuştu.

Osmanlı'dan sonra kurulan modern, çağdaşlık ve uygarlığa hızla dönüşüm sağlayan Türkiye'deki en büyük hata ve eksikliğin, devlet yerine bireyi batılılaştırma çaba ve gayreti içinde olunması olduğunu belirten Azizoğlu, "Son yıllarımız hariç neredeyse bir asra yakın zamanı millet ve devlet olarak boşa harcamış olduk. Bireyi, yani çoğul olarak milleti batılılaştırmak anti demokratik ve çok yanlıştı. Devleti bireysel, toplumsal, etnik, mezhep, sosyal, eğitim ve benzeri insani değer ve kavramlarda batı standartlarına getirmek yani batılılaştırmak için hemen hemen hiçbir değişim veya çalışma yapılmaz iken bireyi yani halkı batılılaştırma çalışmaları ise aralıksız, tavizsiz bazen büyük devlet baskısı kullanılarak uygulandı. Bireye veya topluma devlet yasalarda batı standartlarında kanuni düzenlemeler yerine tam aksine hiçbir batı ülkesinde olmayan hukuki düzenlemeler getirerek bazen de hukuki engel olmadan, bireyin inanç, eğitim ve sosyal hayatını anti-demokratik yollarla engellerken, bireyi batılılaştırma çalışmalarına aralıksız devam etti. Örneğin bireye 'sen batı kültüründe olan şapkayı takacaksın' diyerek ulusal sembol olan fesi çıkarttı. Evrensel hak olan eğitimi bile kız çocuklarından sadece inançları gereği taktıkları başörtüsünden dolayı yasakladı. Devlet halkın batı toplumlarının da sahip olduğu hak ve özgürlük alanında batılılaşmayı şiddetle reddederken batı toplumlarıyla asla ortak değer taşımayan inanç, kültür, sosyal yaşam, aile kavramı gibi temel ve evrensel değerlerde bireyi ve toplumu batılılaştırma çaba ve amacından ödün vermeden son yıllara kadar devam ettirdi" dedi.

"İNANÇ, KÜLTÜR, DEĞER VE KAVRAMLARIMIZI KENDİ DEVLETİMİZE KARŞI KORUMAK ZORUNDA KALDIK"

"Onlarca yılımız ülkenin birlik ve huzuru ekonomik, diplomatik ve akademik başarılar yerine inanç, kültür, değer ve kavramlarımızı kendi devletimize karşı korumak zorunda kaldık" diyen Azizoğlu, şunları söyledi:

"Güçlü ve halkıyla barışık bir Türkiye bizimle birlikte coğrafyamız ve tüm gezegenimiz için önem arz etmektedir. Ülkemi yöneten tüm birimlere rica ediyorum lütfen artık bireyi ve toplumu batılılaştırmaktan vazgeçin, sadece devleti batılılaştırın. Bireyin inanç, kültür, değer ve kavramları evrensel haktır bunlara dokunmak, yasaklamak medeniyet değil, çağ dışılık, gericilik ve yobazlıktır." - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title