Uluslararası İmam Maturidi Çalıştayı" Sona Erdi
'Uluslararası İmam Maturidi Çalıştayı'nın sonuç bildirgesinde, Maturidi, İslam'ın sabit ilkeleri ile muhtelif coğrafyalardaki kültür farklılıklarının nasıl uyum içinde harmanlanabileceğinin en iyi örneklerinden birini ortaya koymuştur.
'Uluslararası İmam Maturidi Çalıştayı'nın sonuç bildirgesinde, Maturidi, İslam'ın sabit ilkeleri ile muhtelif coğrafyalardaki kültür farklılıklarının nasıl uyum içinde harmanlanabileceğinin en iyi örneklerinden birini ortaya koymuştur."
Uluslararası İmam Maturidi Çalıştayı Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Abdullah Çalışkan, Türk Parlamenter Vakfı'nca Ankara'da bir otelde düzenlenen ve "Kayıp aydınlanmanın izinde" teması ile alanında uzman ilim insanlarının katıldığı 3 günlük çalıştayın son gününde, sonuç bildirgesini açıkladı.
Katılımcılara teşekkür eden Çalışkan, "Çalıştay boyunca dört oturumda hocalarımız tebliğ sundular ve her oturumda yaklaşık 20 hocamız bu tebliğleri müzakere ettiler. Gerçekten son derece verimli güzel bir ortamda karşılıklı fikirler ortaya kondu ve müzakere edildi." dedi.
Çalıştay sonuç bildirgesi
Çalıştay sonuç bildirgesinde İmam Maturidi'nin, Ehl-i Sünnet'in akaid ve fıkıh sütunlarını sistemleştiren İmam-ı Azam Ebu Hanife'den sonra, onun inançla ilgili görüşlerini sistematik bir kelam ekolüne dönüştüren Semerkandlı bir alim olduğu belirtildi.
İmam Maturidi'nin, Müslüman toplumların farklılıklarını koruyarak birlikte yaşam sürebileceğini ve bu farklılıkların gelişim ve dönüşümde etkin rol oynayabileceğinin benimseyen bir ahlak sistemini geliştirdiğinin vurgulandığı bildirgede, "Maturidi İslam'ın sabit ilkeleri ile muhtelif coğrafyalardaki kültür farklılıklarını nasıl uyum içinde harmanlanabileceğinin en iyi örneklerinden birini ortaya koymuştur." ifadelerine yer verildi.
İmam Maturidi'nin düşünce sistemi
"Onun düşünce sistemi adalet, hikmet, akıl ve özgür iradeye dayanmakta ve Maturidi, bu temellere yaslanan bilgi, varlık ve ahlak sistemi önermektedir." ifadelerine yer verilen bildirgede, Maturidi insanın söz konusu bu yetilerle donatıldığına işaret ettiği belirtildi.
Maturidi'nin, insanın dünyayı imar ve ıslah etme gibi ağır bir sorumluluğu bulunduğuna işaret ettiği ifade edilen bildirgede, "O, insanların bu donanımlarının çatışmaya değil, işbirliğine yönlendirilmesinin toplumu yıkıma sürükleyen 'fitne' olgusunu engelleyecek yegane yol olduğunu ifade etmektedir." değerlendirmesine yer verildi.
Maturidi'ye göre Kur'anı anlamaya yönelik çabaların temel hedefinin, "en doğruya ulaşma" olduğu ifade edilen bildirgede, şu ifadeler kullanıldı:
"Bu gerekçe ile günümüze ulaşan ve 17 cilt olarak yayınlanan tefsirine Te'vilatü'l - Kur'an adını vererek iki yönlü vurgu yapmaktadır. Kendisinin bu çalışmasının bir çaba olarak yorumlanması gerektiğini ve bu doğrultuda kendi yorumlarının da eleştirilebileceğini ima etmektedir."
"Maturidi, hikmetle bütünleşmiş bir adaleti toplumsal yaşamın olmazsa olmazı olarak görmektedir." denilen bildirgede, ona göre bütün insanların temiz bir fıtrata sahip olduğu belirtildi.
Maturidi'nin imanın kalpte gerçekleşen bir tasdik olduğunu, oraya hiç kimsenin müdahale etmesine Allah'ın imkan vermediğini dile getirdiğini belirttiği kaydedilen bildirgede, "Böylece o, insanların inançlarından dolayı yargılanmasının önünü kesin bir şekilde kapatmıştır. Onun bu anlayışı ehli kıblenin tekfir edilemeyeceği ilkesiyle örtüşen bir yaklaşımdır." denildi.
"Maturidi, dini hayatın sağlam delil ve bilgi üzerine inşa edilmesini gerekli görmüş, sübjektif yorum ve verilerle hüküm vermenin çıkaracağı sorunlara dikkat çekmiştir. Bu sebeple ona göre rüya, ilham ve keşf bilgi kaynağı değildir. Dolayısıyla bunlar üzerine hüküm bina edilemez." değerlendirmesi yapılan bildirgede, imamın ahlak anlayışına işaret edildi.
"Hakkın, hakikatin ve ahlakın hakimiyetine ihtiyaç var"
Bildirgede, "Ahlaki buhranların yaşandığı ve ahlak dışı davranışların dahi din üzerinden meşrulaştırılmaya çalışıldığı günümüzde, hakkın, hakikatin ve ahlakın hakimiyetine şiddetle ihtiyaç vardır. " ifadelerine yer verildi.
Bildirgenin sonuç kısmında, Maturidi'nin akıl, adalet, hikmet ve özgür irade gibi kavramlara dayalı düşünce sisteminin, insanlığın barış ve esenliğine katkı sağlayacağı vurgulandı.