Uluslararası Bahaeddin Nakşibend ve Nakşibendilik Sempozyumu
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "Şah-ı Nakşibend'in yolunun temel esaslarından birisi de 'El karda, gönül yarda' anlayışıdır.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "Şah-ı Nakşibend'in yolunun temel esaslarından birisi de 'El karda, gönül yarda' anlayışıdır. Yani elimiz dünya işiyle meşgulken, gönlümüz ve kalbimiz Allah ile olmalıdır." dedi.
Yılmaz, Haliç Kongre Merkezi'nde Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı ve İstanbul Tasavvuf Araştırmaları Merkezi'nin (İSTAM) düzenlediği "Uluslararası Bahaeddin Nakşibend ve Nakşibendilik Sempozyumu"nun açılışında davetlilere hitap etti.
Bahaeddin Nakşibend Hazretleri'nin erenler kervanının mensubu olduğunu dile getiren Yılmaz, "Şah-ı Nakşibend olarak bilinen Bahaeddin Buhari, Osmanlı'nın kuruluş yıllarında doğmuş ve Osmanlı'nın ilk asrında Buhara'da yaşamıştır. Bu topraklara İslam'ı taşıyan alperen ve diğer grupların bağlı bulunduğu Ahmet Yesevi'yle aynı silsileden, aynı yoldan ve aynı kaynaktan beslenmektedir." diye konuştu.
Yılmaz, Şah-ı Nakşibend'in, kalp ile yapılan gizli zikrin serdarı, öncüsü ve yeniden ihya edicisi olduğunu aktararak, şunları söyledi:
"Zikr-Hafi'yi yeniden ihya etmiş ve sistemleştirmiştir. Onun, Zikr-Hafi'yi tercih etmiş olması, şöhret ve tanınır olmaktan çok tevazu ve melamet ve meçhul kalmayı tercih eden özelliğinden kaynaklanmaktadır. Şah-ı Nakşibend, yolunun esasını 'Bizim yolumuzun esası sohbet yoludur' esasıyla sohbete bağlamıştır. Hayır ve kurtuluş cemiyette, toplumun içinde ve insanların arasındadır. Sohbet ile halka karışmak ve halkın dertlerine ortak olmak, düşkün, hasta ve yoksullara hizmette bulunmak ve destek olmak, insanı pişiren, kemale erdiren vasıflar ve davranışlardır. Şah-ı Nakşibend'in yolunun temel esaslarından birisi de 'El karda, gönül yarda.' anlayışıdır. Yani elimiz dünya işiyle meşgulken, gönlümüz ve kalbimiz Allah ile olmalıdır."
"Milletler arasındaki fark bir avuç yetişmiş insandır"
Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Topbaş, vakıf olarak maksatlarının yoksulluk ve cehaletle mücadele olduğunu belirterek, "Hakim milletler ve mahkum milletler arasındaki fark, bir avuç yetişmiş insandır. Bu dava biliciyle hizmet edecek, yetişmiş insan ihtiyacını karşılamak için de bazı ilmi, sosyal ve kültürel faaliyetleri gerçekleştirmekteyiz." dedi.
Topbaş, vakıf senedi çerçevesinde farklı sempozyumlar düzenlediklerini aktararak, gelecek yıllarda Abdülkadir Geylani, Mevlana, Ahmet Yesevi, Halid-i Bağdadi, Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre gibi Allah dostlarının sempozyumlarının gerçekleştirileceğini kaydetti.
Dertlerinin ümmetin birliği ve maslahatı olduğunu dile getiren Topbaş, şöyle devam etti:
"Allah'a giden yollar ise nefesler adedincedir. Bu sebeple Şah-ı Nakşibend ve terbiye yolunu anlamayı önemsemekteyiz. Hoca Bahaeddin Hazretleri ne yaptı? Gönüllere Allah ve Resulü'nün sevgisini yerleştirdi. Medreseyle tekkeyi yakınlaştırdı. Bid'at ve hurafelerle mücadele etti. Fakirleri, yoksulları doyurdu. Canlı cansız her varlığa hizmet etti. Kendisinden sonra devam eden bu yol Hindistan'dan Balkanlar'a, Yemen'den Kafkaslar'a kadar geniş bir coğrafyaya yayıldı."
Sempozyum açılışında İSTAM Başkanı Süleyman Derin de merkez ve çalışmaları hakkında bilgiler vererek, sempozyumun düzenlenme amaçları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Toplantıya, İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran ve vatandaşlar katıldı.
Üç gün sürecek sempozyumda, "Bahaeddin Nak?ibend'in Hayatı ve Görü?ler", "Orta Asya'da Nak?ibendilik", "Orta Asya'dan Balkanlara Nak?ibendilik", "Hindistan'da Nak?ibendilik ve İmam-ı Rabbani", "Nak?ibendilikte Manevi Eğitim", "Mevlana Halid ve Halidilik", "Nak?ibendiliğin İçtimai Hizmetleri", "Anadolu'da Nak?ibendilik", "Farklı Nak?ibendi Kültür Coğrafyaları", "İstanbul'da Nak?ibendilik" başlıklarında oturumlar gerçekleştirilecek.
Haliç Kongre Merkezi'nde açılışı yapılan sempozyumun sonraki oturumları Bağlarbaşı Kültür Merkezinde gerçekleştirilecek.