Uludağ Ekonomi Zirvesi Başladı
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde konuştu.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde konuştu. Dünyada yaşanan ekonomik sıkıntılara ve terör olaylarına değinen Şimşek, başarısız darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal ile ilgili, "Olağanüstü hali isteyerek getirmedik. Türkiye bütün terör örgütlerinin hedefine girdi. Yüzlerce kısmı terör eylemi ile karşı karşıya kaldık. Ondan dolayı olağanüstü hal geldi. Ama bunu kalıcı bir çözüm olarak görmüyoruz" dedi.
Türkiye hukuk devletinden uzaklaştığı eleştirilerine yanıt veren Şimşek, "Türkiye'nin başına bir sürü felaket geldi. Türkiye çok ciddi travmalar yaşadı. Olağanüstü hali isteyerek getirmedik. Türkiye bütün terör örgütlerinin hedefine girdi. Yüzlerce kısmı terör eylemi ile karşı karşıya kaldık. Ondan dolayı olağanüstü hal geldi. Ama bunu kalıcı bir çözüm olarak görmüyoruz. Dolayısıyla Türkiye hukuk devletinden uzaklaşıyor diye bir algı var ve bu doğru değil" ifadelerini kullandı.
"TRUMP BAŞKAN OLACAKSA DİYE SORULSA HERHALDE KİMSE İNANMAZDI"
Türkiye ve dünyanın karışık bir dönemden geçtiğini belirten Mehmet Şimşek, "Amerika'da Trump başkan olacaksa diye sorulsa herhalde kimse inanmazdı. Ama oldu. Türkiye'de darbe girişimi olacak dense herkes gülerdi. 'Mümkün değil' derdiniz. Liste uzun ama şu bir gerçek; dünya sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Küresel kriz sonrasında bir sürü artçı şok yaşandı" dedi. Bu yıl ilk defa küresel ekonomi toparlanmaya başladığını kaydeden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen hafta Almanya'da G20 zirvesine katıldım. Nispeten daha olumlu bir perspektif var. Ama yine de 2016 zor bir yıldı. 2017'ye iyimser başlamak isteriz. Ne olacak bu Türkiye'nin hali diye sorarsanız, aslında Türkiye'nin ekonomisi sağlam. Küresel kriz herkesi etkiledi. Avrupa'daki borç krizi bizi de önemli bir ölçüde etkiledi. Çünkü Avrupa Birliği bizim önemli ticaret ortağımız. Arap baharı büyük umutlarla başlamıştı. Neredeyse buzul çağına girdik o bölgede. Büyük bir kaos, ciddi jeopolitik gerginlikler var Ortadoğu'da. Bu kaoslar Türkiye'yi aşağıya çekti. Bu jeopolitik gerginlikler ve yanı başımızda devlet niteliğini kaybeden ülkeler, teröre zemin hazırladı. Ülkemizi ciddi bir şekilde etkiledi. Bunların hepsi aslında dış şoklar. Rusya ile yaşanan sıkıntı, darbe girişimi, Ortadoğu'daki ülkelerin haline rağmen Türkiye ekonomisi ayakta durmayı başardı."
"DIŞARIDAN BAKILDIĞI ZAMAN TÜRKİYE'NİN ALGISI OLDUKÇA KÖTÜ"
Türkiye'nin büyümemesi için hiç bir sebebi olmadığını dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Belirsizlikler azalır azalmaz Türkiye yeni bir reform hamlesiyle büyüme politikasına girebilir. Büyümemesi için hiçbir sebep yok. 2017 ve sonrası için umut var olmak lazım. Dışarıdan bakıldığı zaman Türkiye'nin algısı oldukça kötü. Ama gerçeklik o kadar değil. Gerçeklik aslında bizim arzuladığımız kadar da iyi değil. O nedenle çok kapsamlı reform programımız var. Türkiye'nin hikayesi orta ve uzun vadede güçlü olmaya devam edecek. Dünyada nüfusu 80 milyona ulaşmış kişi başına milli geliri orta üst grubunda olan kaç tane gelişmiş olan ülke gösterirsiniz? Muhtemelen 7'yi geçmez. En büyük reform, yönetimde istikrarı sağlamaktır. İleride yaşayabileceğimiz krizleri engelleyebilecek bir anayasa reformudur."
Cumhuriyetin yüzüncü yılını doldurmadan yaşanan çok sayıda hükümet değişikliğine değinen Mehmet Şimşek, "Amerika 240 yıldan fazla başkanlık sistemiyle yönetiliyor. 45'inci devlet başkanı yeni göreve başladı. Bizdeki parlamenter sistem yönetimde istikrarı sağlayamamış. 1923'den bu yana 65 tane hükümet gelmiş. Ortalama ömürleri 18 ay civarında. Bu sistemde bir sorunumuz var. Bu anayasa değişikliğinin en önemli faydası yönetimde istikrarı sağlamak" dedi.
"MECLİSTE İKİ PARTİ BİR ARAYA GELİP NİTELİKLİ ÇOĞUNLUĞU ELDE EDEMİYOR"
Türkiye'de en çok tartışılan konunun yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı olduğunu belirten Mehmet Şimşek şunları söyledi:
"Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yeni bir yapıya giriyor. 13 üyesi olacak. 7 üyesini meclis nitelikli çoğunlukla seçecek. Şu anda hiçbir partinin mecliste nitelikli çoğunluğu yok. Hatta iki parti bir araya gelerek nitelikli çoğunluk elde edemiyor. Üç Partinin bir araya gelmesi lazım. Nitelikli çoğunluk aslında bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlamak açısından çok kritiktir. Dolayısıyla iddia edildiği gibi Türkiye'de güçler ayrımı ve yargının bağımsızlığının tehlikeye gireceği argümanı doğru bir argüman değil. Bugün herkes parlamenter sistemde yürütme ve yasamanın birbirinden tamamen ayrı olduğunu sanıyor ama öyle değil. Bugünkü sistemde mecliste çoğunluğu sağlayan parti iktidarı oluşturuyor. O iktidar meclisteki komisyonların tamamında kontrole sahip. Yürütme ve yasama iç içe geçmiş durumda. Dolayısıyla, 'bu sistem mükemmel yeni sistemde güçler ayrılığı tehlikeye giriyor' varsayımı yanlıştır."
"NOBEL'Lİ BİR FİNANSÇIYI CUMHURBAŞKANI ONAYLAMADIĞI SÜRECE ATAYAMAM"
1982 anayasasının Cumhurbaşkanına çok büyük yetkiler verdiğini hatırlatan Şimşek, "1982 anayasasına göre Cumhurbaşkanı inanılmaz yetkilere sahip. Örneğin Nobel ödüllü bir finansçıyı genel müdür olarak atamak istesem, Cumhurbaşkanı onaylamadığı sürece atayamam. Bu tür atamaların hepsini Cumhurbaşkanını onayına tabi. Bütün kararnameler Cumhurbaşkanını onayına tabi. İnanılmaz yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı. Peki, hesap veriyor mu, yargılanabilir mi? Vatana ihanet hariç hayır. Şu anda Cumhurbaşkanı ile meclisteki hükümet ayrı siyasi eylemlerden geldiğini varsayarsak, bizdeki uzlaşma kültürünün de göz önüne alırsak, bu sistem krizlere gebedir. Dolayısıyla bu anayasa değişikliği Türkiye'nin önünü açacaktır" diye konuştu.
"TÜRKÇE BİLMEYEN KÜRT BİR AİLENİN ÇOCUĞUYDUM"
Dünyanın süper gücü gibi geçinen ülkelerin futbol takımı tutar gibi etnik ve mezhepleri tutmamaları gerektiğini söyleyen Şimşek, "Etnik ve mezhep ayrımı üzerinden oluşturulan Ortadoğu siyaseti yıkım getirir. Biz farklılıkları zenginlik olarak görüyoruz. Ben 6 yaşına kadar Türkçe bir kelime bilmeyen Kürt bir ailede doğmuş, anne babası okuma yazma bilmeyen bir ailenin çocuğuyum. Benim hanımım da Ankaralı. Bizim 3 tane çocuğumuz var. Biz sabah kalktığımızda bunlar Türk mü Kürt mü demiyoruz. İstanbul dünyanın nüfus açısından en büyük Kürt şehri. Siz bunu nasıl ayırırsınız. Onun için bütün sorunlarımızın çözümü kardeşlik hukukudur" diye konuştu.Dünyada liberal demokrasilerin can çekiştiğini belirten Şimşek sözlerini şöyle tamamladı:
"Sadece Türkiye'de değil, dünyada liberal demokrasiler can çekişiyor. Çünkü korku, terör, göç ve korumacılık var. Dünya aslında ciddi bir tehlikeye girmiş durumda. Avrupa şu anda anlayış olarak Birinci Dünya Savaşı ve Ortaçağa dönmüş durumda. İslamofobi konusunda bizim birlikte yaşamamız lazım. Farklılıklara saygı göstermek lazım. Bunun için liberal demokrasinin yaşatılması lazım. Ama liberal demokrasi terör tehdidi altında. Terörün olduğu yerde bir parti onu destekliyor, hendek kazmasına müsaade ediyorsa sizin yerel demokrasi maalesef sonlanıyordur."
SOSYAL YATIRIM: GENÇLERİN GELECEĞE HAZIRLANMASI
Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in konuşmasının ardından 'Sosyal Yatırım: Gençlerin Geleceğe Hazırlanması' konulu ilk oturum yapıldı. Akfen Holding Yönetim Kurulu üyesi Pelin Akın Özalp'in moderatörlüğünü yaptığı oturuma Borusan Holding CEO'su Agah Uğur, General Electric Türkiye CEO'su Canan Özsoy, Esas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emine Sabancı Kamışlı, Esas Holding İlk Fırsat 2016 İş Geliştirme Sosyal Katılımcısı Pelin Ak ile Doha Brookings Enstitüsü Direktörü Tarik Yousef katıldı.
Gençlerin istihdamı konusunda firmalara büyük işler düştüğünü söyleyen Akfen Holding Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Akın Özalp, bu konuda firmaların liderlik eğitimleriyle ilgili çeşitli sorular yöneltti.
TARİK YOUSEF: PEK ÇOK ARAP ÜLKESİNDE GENÇLERİN İŞSİZLİĞİ PROBLEMİ VAR
Doha Brookings Enstitüsü Direktörü Tarik Yousef, Ortadoğu'da kariyer danışmanlığının olmamasından dolayı yetenekli gençlerin harap edildiğini söyledi. Arap ülkelerinde genç nüfustaki işsizliğin siyasi gösterileri de beraberinde getirdiğini söyleyen Yousef, 'Ben Ortadoğu'da okudum. Orada kariyer danışmanlığı diye bir şey yoktu. Açıkçası okuldan işe geçiş sürecini kolaylaştıracak bir hükümet kurumu da yoktu. Gençler maalesef harap ediliyorlar, zamanlarını iş aramakla geçiriyorlar. Aslında yetenekleri işlenmeden harcanmaya başlıyor. Bu nedenle de iş dünyası için yetenekli bireyler elde edemiyoruz. Bu sadece Ortadoğu'da böyle değil. Gençlerimize kariyer danışmanlığını nasıl vereceğiz bu önemli. Ortadoğu'da ve Arap dünyasındaki işsizlik problemiyle 20 yıldır ilgileniyorum. Bu konu sosyal yatırımların yapılması, yapısal reformların yapılması gibi farklı farklı konularla çözülebilecek bir durum. Ama asıl önemlisi tüm paydaşların sürece dahil olması. Zamanla işsizliği çözebilirseniz, ülkedeki refah seviyesi de artmış olacaktır. Pek çok Arap ülkesinde gençlerin işsizliği problemi var ve bu siyasi gösterileri beraberinde getiriyor. Hatta radikalliği da beraberinde getiriyor" dedi.
HEDEF 2020 YILINA KADAR 20 BİN KADIN MÜHENDİS
General Electric Türkiye CEO'su Canan Özsoy ise General Electric olarak 7 bin 200 olan kadın mühendis sayısını 20 bine çıkartmayı hedeflediklerini söyledi. Edison İleri Mühendislik Yetiştirme Programı kapsamında ileri teknoloji dersleri verdiklerini söyleyen Özsoy, 'Ülkemizde gençlerin sayısı fazla, bu da bizim için hayli önemli. İki ayrı alan var. Biri gençlerin diğeri de eğitim kurumlarının yapması gerekenler. Gençler, eğitim hayatlarında mutlaka çalışmalılar. Biz bir staj programı geliştirdik. Bu kapsamda da çok geniş bir iş görüşmesi yelpazesi yapıyoruz. Gençlerimizin gerçek iş yapmalarını sağlıyoruz ve onlara maaş veriyoruz, onları eğitiyoruzö diye konuştu.
Üç kavramın gençler için önemli olduğuna vurgu yapan Özsoy, şöyle devam etti:
'Esneklik, sürdürülebilir öğrenme, kapsayıcılık ve de fırsat eşitliği. Bu kavramlar tüm kollarda son derece önemli. Gençlerle biraz vakit geçirirseniz hangi üniversiteden geldiklerinden önemsiz bu üç kavram yükselen bir değer. Yeni mezun oldunuz, başarılı oldunuz 5 yıl geçti ama dünya değişti. Tamamen teknoloji de değişiyor. Yep yeni materyaller çıkıyor, yeni üretim teknikleri çıkıyor. Biz Edison İleri Mühendislik Yetiştirme Programı'nı kullanıyoruz. Pek çok icadımızı bu program üzerinde mühendislerimiz çalışıyor. Bu programda 32 mühendisimiz çalışıyor. Bizim bu programda verdiğimiz ileri teknolojik dersler, üniversitelerindeki kredilerine de ekleniyor. General Electric olarak zengin endüstri deneyimi ile akademiyi bir araya getirmeye çalışıyoruz. General Electric olarak 7 bin 200 olan kadın mühendis sayısını 2020 yılına kadar 20 bin kadın mühendise çıkarmak için söz verdik. Bunun için çalışıyoruz. Türkiye de bu hedefin bir parçası.ö
EMİNE SABANCI KAMIŞLI: 9,5 MİLYONUN SORUMLULUĞU HEPİMİZE AİT
Esas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emine Sabancı Kamışlı da işsizlik sorununun Türkiye'yi ilgilendiren en önemli sorun olduğunu söyledi. Kamışlı, '9,5 milyon insan var. Biz iş dünyası olarak yurt içinde ve yurt dışında ülkemizi tanıtırken, genç nüfusumuzdan bahsediyoruz. Bizden beklentiler çok. Sorun neden oluyor ve çözümünü iyi yapmamız lazım ancak her probleme inebilen bir yönetim anlayışımız var. Bu yüzden şanslıyızö dedi.
Fırsat eşitsizliklerine de değinen Kamışlı, şöyle devam etti:
'Biz Esas Holding olarak bu konuya oldukça eğiliyoruz. İnsan kaynakçıları üniversitelerimizi yeterince tanımıyor. Böyle olunca da fırsat eşitsizliği oluyor. Hepimizi tabi bir de 'iş deneyimin var mı" diye soruyoruz. Bu fırsat eşitsizliğine de bakmamız lazım. Bu 9,5 milyonun sorumluluğu hepimize ait. Gençler bizim umudumuz. İlk panel olarak biz bunun önemini anlamış durumdayız. Hepimiz yaşlanacağız ve bize bu gençler bakacak. Kendimizi düşünmek için gençleri düşünmek zorundayız. Büyük şirketler yurt dışında 3-4 aylık eleme süresinden sonra gençlere 'üniversiteyi bitirince gel' diyor. Biz bu platformu kullanarak bunu niye yapmıyoruz. Biz de bunu yapabiliriz.ö
PELİN AK: ALDIĞIM RİSKLER SONUCU KENDİMİ GELİŞTİRME İMKANIM OLDU
Esas Holding İlk Fırsat 2016 İş Geliştirme Sosyal Katılımcısı Pelin Ak ise 'İlk Fırsat Projesi'ne dahil olmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi. Ak, 'Üniversite sürecinde iş arama sürecim zorluydu. Bu proje benim için umut ışığı oldu. 1 yıl boyunca Türk Eğitim Vakfı'nda çalıştım. Ablama gelen mailde yeni mezunlara yönelik bir eğitim olduğu bildirildi. Çeşitli mülakat aşamalarından geçtik. Bu proje sayesinde her şey bizim ihtiyaçlarımıza yönelik düzenlenmişti. Proje özgüven, cesaret ve ne istediğini bilen biri olmamı amaçladı. Türk Eğitim Vakfı bana bağış yapma bilinci kazandırdı. İlk fırsat projesi sayesinde ilk katıldığım sosyal sorumluluk projesi oldu. Kariyer yolculuğumda aldığım riskler sonucu kendimi geliştirme imkanım oldu. Yaptığım en büyük başarı aslında 'İlk Fırsat' projesi kapsamında kariyerime devam ediyor olmamdırö dedi.
AGAH UĞUR: ÜÇ ŞEY 'SÜPERMEN' OLMA HAKKI VERİYOR
Borusan Holding CEO'su Agah Uğur ise yaptığı konuşmada üç konunun işyerlerinin aradığı 'süpermen'i olmak için yapılması gerekenleri ve genç nesilde bulunması gerekenleri açıkladı. Borusan olarak eğitime büyük önem verdiklerini söyleyen Uğur şöyle konuştu:
"Değişime ayak uydurmak yetmiyor, değişime liderlik etmek gerekiyor. Biz Borusan Akademi'yi 10 yıl önce kurduk. Bencillik de var bunda biraz. Değişimi aşağıdan yukarıya doğru iteleyerek yapmak istedik. 1991 yılında benim liderliğimde başladı bu yeni nesil yetenek. Sürekli bir eğitim programımız var. İnsan kaynağına önem veren ve kendi insan kaynağını iyi yetiştirebilen firmalar için bu akademik programlar son derece etkili oluyor. Dünyada o kadar çok çelişki arttı ki. Şirketler iyi yetenek bulamamaktan şikayetçiler, ama dünyanın büyük bir kısmında genç işsizlik var. Buradaki o çok mekanik, teknik bilgi bazlı bir anlayış var. Halbuki şirketler 'süpermenleri' niye arıyor? O kişinin potansiyelini ölçmeye çalışıyoruz. Çocukların kendi potansiyellerini görecek çalışma yapmaları lazım. Üç şey 'süpermen' olma hakkı veriyor. Birincisi pozitif enerjili insanlar olunması gerekiyor. İkincisi üretmeye, problem çözmeye buna aç olmayan insanlarla çalışmak istemiyoruz. İşine tutkuyla bağlı gençleri görmek istiyoruz. Gençlerde bu tutkuyu biraz eksik görüyorum. Üçüncüsü de sondan geri gitmek, büyük resmi görmek gerekiyor. Bunu aslında her gün yapıyoruz. Tatile gitmek istediğimizde bunu yapıyoruz ama iş hayatımızda bunu yapmıyoruz. Bu üç şey 'süpermen' olma hakkı veriyor."