Ukrayna ve ABD Liderleri Arasında Doğrudan Diyalog Devam Ediyor
Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha, ABD'nin yeni Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy arasında gerçekleşen telefon görüşmesine dikkat çekerek, bu durumun iki lider arasındaki mevcut doğrudan diyaloğun bir göstergesi olduğunu ifade etti. Sybiha, Rusya-Ukrayna Savaşı'na dair müttefiklerin desteğinin önemini vurguladı.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha, ABD'nin 47. Başkanı seçilen Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında bir telefon görüşmesi yapıldığını hatırlatarak, "Telefon görüşmesinin hızı da devlet başkanları arasında halihazırda mevcut olan doğrudan diyaloğun kanıtıdır." dedi.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Sybiha ile Kiev'de temaslarda bulunan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, ortak basın toplantısı düzenledi.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sürdüğünü ifade eden Sybiha, ülkesine verdiği destekler için AB ülkeleri ve Borrell'e teşekkür etti.
ABD'de başkan seçilen Donald Trump ile Zelenskiy'nin 6 Kasım'da telefonda görüştüğünü dile getiren Sybiha, şöyle devam etti:
"Başkan Zelenskiy ile başkan seçilen Trump arasındaki diyalog zaten kurulmuş durumda. Telefon görüşmesinin hızı da devlet başkanları arasında halihazırda mevcut olan doğrudan diyaloğun kanıtıdır. Elbette liderler düzeyinde gelecekteki olası temaslar konuşuldu. Toplantının düzenlenmesi için ekiplerin pratik hazırlık çalışmalarına başlaması konusunda mutabakata varıldı."
Rusya'nın saldırılarını önlemek için müttefiklerin ülkesine yardım etmeleri gerektiğini vurgulayan Sybiha, "Bu nitelikteki küresel değişikliklerin (ABD başkanlık seçimleri) aynı zamanda her zaman Ukrayna için adil bir barışa ulaşmayı hızlandıracak bir umut ve şans olduğu açıktır." ifadesini kullandı.
Rusya'nın, Kuzey Koreli askerleri savaşa dahil ettiğini öne süren Sybiha, bu durumun Avrupa ile beraber Güneydoğu Asya'nın güvenliğini de doğrudan tehdit ettiğini savundu. Sybiha, "Ukrayna'da adil bir barış, Avrupa genelindeki barışın, istikrarın ve özgürlüğün garantisidir." diye konuştu.
Müttefikleri, Ukrayna'nın savunma sanayisinin geliştirilmesine yatırım yapmaya davet eden Sybiha, Rusya'ya daha fazla yaptırım uygulanmaması durumunda bu ülkenin gelecek yıl tüm AB ülkelerinden yüzde 30 daha fazla top mermisi üretebilecek imkana sahip olacağını öne sürdü.
Borrell de AB olarak Ukrayna'ya desteğin sarsılmaz olduğunu vurgulayarak, Rusya'ya yönelik 15. yaptırım paketi üzerinde çalıştıklarını dile getirdi.
Ukrayna'nın bu savaşta daha çok silah yardımına ihtiyacı olduğunu savunan Borrell, ayrıca Ukrayna'nın Rusya'daki hedeflere saldırı düzenlemesi için uzun menzilli silahların kullanılmasına yönelik kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Josep Borrell, şunları söyledi:
"Daha fazlasını ve daha hızlı bir şekilde (Ukrayna'ya silah yardımı) yapmalıyız ve bu hala geçerli. Daha fazla askeri destek, daha fazla eğitim fırsatı, daha fazla fon, daha hızlı teslimat ve ayrıca düşman kuvvetlerinin kendi topraklarındaki (Rusya'da) hedeflerini vurma izni lazım."
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in müzakereleri istemediğini savunan Borrell, "Bu nedenle tutumumuz açık. Ukrayna müzakere masasına ne zaman ve hangi amaçla oturacağına kendisi karar vermeli." dedi.
Trump'ın Ukrayna'ya desteği kesmesi durumunda AB'nin buna karşı ne yapması gerektiğine ilişkin soruyu yanıtlayan Borrell, AB'nin Ukrayna'ya karşı "kendi" sorumlulukları olduğunu belirterek, "Bunlar, 27 üye devletin Ukrayna'ya 10 yıllık bir süre boyunca askeri, mali, insani ve siyasi yardım olmak üzere her yönde geniş destek sağlamaya yönelik uzun vadeli taahhütleridir. Bu taahhütler halen yürürlüktedir." diye konuştu.
Borrell, "Spekülasyon yapmak istemiyorum. Henüz göreve başlamamış olan yönetimin ne yapacağını ve ayrıca Avrupa Birliği'nin bugün ne yanıt vereceğini tam olarak bilemiyorum. Henüz çalışmalara başlamamış olan yönetimin somut bir teklifi yok." ifadesini kullandı.
AB ülkelerinde Ukraynalı askerlerin eğitim almaya devam ettiğini hatırlatan Borrell, AB'nin Ukrayna topraklarında bir eğitim misyonu oluşturması konusunda ise henüz üye ülkeler arasında ortak bir kararın verilmediğini belirtti.