UAD'nin, UNRWA'nın yasaklanmasına ilişkin danışma görüşü duruşmalarında "Gazze'de açlık var" vurgusu

UAD'nin, UNRWA'nın yasaklanmasına ilişkin danışma görüşü duruşmalarında
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına yönelik kısıtlamalarının hukuki sonuçlarını değerlendiren danışma görüşü duruşmalarında, Filistin adına sunum yapan Filistin'in Hollanda ve Uluslararası Kuruluşlar Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ammar...

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına yönelik kısıtlamalarının hukuki sonuçlarını değerlendiren danışma görüşü duruşmalarında, Filistin adına sunum yapan Filistin'in Hollanda ve Uluslararası Kuruluşlar Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ammar Hicazi ile hukukçu Paul S. Richler, İsrail'in Gazze'de açlığı bir silah olarak kullanarak uluslararası hukuku açıkça ihlal ettiğini ve politikalarıyla Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını tehdit ettiğini belirtti.

İsrail'in BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansını (UNRWA) yasaklamasına ilişkin duruşmalar, Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Barış Sarayı'nda 5 gün boyunca sürecek.

İlk gün BM, Filistin, Mısır ve Malezya'nın sunum yapacağı duruşmalarda; Türkiye dahil 39 devlet ve 4 uluslararası kuruluş, İsrail'in BM kuruluşlarına yönelik kısıtlamalarına ilişkin kanaatlerini sunacak.

Duruşmalarda Filistin adına sunum yapan Filistin'in Hollanda ve Uluslararası Kuruluşlar Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Hicazi "Filistin halkı İsrail tarafından aç bırakılıyor, bombalanıyor ve zorla yerinden ediliyor. İsrail son iki aydır Gazze'ye yiyecek, su, ilaç, tıbbi malzeme ve yakıt girmesine izin vermiyor." dedi.

İsrail'in sebep olduğu "insan yapımı felaketin" Gazze'de hayatın kendisini hedef aldığını vurgulayan Hicazi, BM Genel Kurulunun mahkemeden danışma görüşü talep etmesi üzerine, İsrail'in yasal yükümlülüklerinin belirlenmesi, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı dahil acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların Gazze'ye ulaştırılması için toplandıklarını söyledi.

"İsrail, Filistinlileri sistematik şekilde mülksüzleştiriyor, köklerinden ayırıyor, katlediyor ve hapsediyor"

Sunumu sırasında İsrail'in yasa dışı politikalarının Filistin ve halkı üzerindeki yıkıcı sonuçlarına ilişkin kanıtlar sunacağını aktaran Hicazi, İsrail'in yol açtığı "yasal ve ahlaki krizin" sadece 18 aylık bir mesele olmadığını ve bu devletin yıllardır Filistin halkının devredilemez haklarını açıkça hiçe sayarak Filistinlileri "sistematik şekilde mülksüzleştirdiğini, köklerinden ayırdığını, katlettiğini ve hapsettiğini" anlattı.

Hicazi, "İsrail bu politikayı uygulamak için Filistin halkına, demografisine, maddi varlığına, ulusal kimliğine, tarihine, mirasına ve tam olarak insanlığa karşı amansız bir yok etme kampanyası başlattı." diye konuştu.

UAD'nin, Gazze'ye insani yardımların engelsiz şekilde girmesi yönünde daha önce yayınladığı geçici tedbirlerin de İsrail tarafından uygulanmadığını hatırlatan Hicazi, İsrail'in "bu kararlara ve hukukun üstünlüğüne meydan okuyarak" Filistin halkını zorla yerinden etmeyi ve haklarını yok saymayı "resmi politikası" olarak belirlediğini dile getirdi.

Gazze "ampute çocuklar yurdu" oldu

Hicazi, UNESCO verilerinin İsrail'in Gazze'de her gün 100 Filistinli çocuğu öldürdüğünü ya da yaraladığını gösterdiğini, İsrail'in bugüne kadar 15 bin çocuğu öldürdüğünü ve "soykırım kampanyasının" Gazze'yi ampute çocuklar yurdu" haline getirdiğini belirtti.

Bu çocukların uzuvlarının bazen bir ağrı kesici veya uygun ilaç olmadan kesildiğini ve birçoğunun hayatta kalamadığının altını çizen Hicazi, İsrail'in "soykırım kampanyasının" insani yardım çalışanlarını da hedef aldığını kaydetti.

Hicazi, Gazze'de yaklaşık 300'ü UNRWA çalışanı 408 kadar insani yardım çalışanının öldürüldüğünü hatırlatarak, "(İsrail'in Gazze'de yardım çalışanlarını öldürmesi) kaza değil, kasıtlı. Bu defalarca kanıtlandı." ifadelerini kullandı.

Gazze'de beklenen yaşam süresinin savaşın başından bu yana yarı yarıya azaldığını vurgulayan Hicazi, "Bu, İsrail'in, işgalci bir güç, BM üyesi olarak yasal yükümlülüklerinin ağır ihlali anlamına geliyor." şeklinde konuştu.

"Gazze'de açlık var"

Hicazi, her 10 Gazzeli'den 9'unun güvenli içme suyuna erişiminin olmadığını ve uluslararası yardım kuruluşlarının Gazze'deki depolarının boşaldığını dile getirerek, "Açlık burada (Gazze'de.) İnsani yardım bir savaş silahı olarak kullanılıyor." dedi.

UNICEF'in çok sayıda yetersiz beslenme kliniğini kapatmak zorunda kaldığına işaret eden Hicazi, İsrail'in Filistin'i, özellikle de Gazze'yi, Filistinliler ve onlara yardıma gelenler için "toplu bir mezara dönüştürdüğünü" ve Gazze'de hastaneleri de hedef alarak ünlü cerrahlar dahil yüzlerce doktor ve sağlık çalışanını öldürdüğünü vurguladı.

İsrail'in sadece Gazze'de değil işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de yıkıcı politikalarını sürdürdüğünü söyleyen Hicazi, Batı Şeria'da gıda yardımına ihtiyaç duyan sivillerin sayısının neredeyse yüzde 100 arttığına dikkati çekti.

Hicazi, mahkemeye hitaben, "Bugün sizin karşınızda zulüm gören ve hayatta kalmak, topraklarımızda özgürce yaşamak isteyen insanlar adına duruyorum. Bu bizim devredilemez ve en temel hakkımızdır. Mahkemenin de defalarca dile getirdiği gibi kimsenin (bu hakları) vermesi veya geri çekilmesi söz konusu olamaz." diye konuştu.

Gazze'ye insani yardımların engelsiz ulaştırılması "ahlaki yükümlülüğümüz"

Filistin adına sunum yapan hukukçu Paul S. Richler de yaklaşık 2 aydır Gazze'ye tüm insani yardımların engellendiğini hatırlattı.

Filistinlilerin yiyecek, su ve ilaca erişiminin engellenmesini "vicdansızlık" olarak tanımlayan Richler, bunun "açık şekilde UAD emirlerine ve uluslararası insancıl hukuka aykırı" olduğunu bir kez daha ifade etti.

Richler, İsrailli yetkililerin de Gazze'ye yönelik insani erişimi engelleme kararlarını "yüksek sesle" duyurduklarını ve bunun kanıt gerektirmediğini söyledi.

Richler, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in 2023 sonunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini (BMGK) Gazze'de insani yardım sisteminin çökme riskine karşı uyardığını hatırlatarak, "Durum hızla Filistinliler için olduğu kadar tüm bölgenin güvenliği ve barışı için de potansiyel olarak geri döndürülemez sonuçları olan bir felakete dönüşüyor." ifadelerini kullandı.

İsrail'in BMGK'nin Gazze'de sivil nüfusa insani yardımların ulaştırılması ve kolaylaştırılması yönündeki kararlarını da ihlal ettiğini vurgulayan Richler, "Aslında İsrail kendisinden talep edilenin tam tersini yaptı." şeklinde konuştu.

Richler, Filistinlilerin su, gıda ve yaşamsal ihtiyaçlarından mahrum bırakılmasının ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimlerini de engellediğine ve dolayısıyla bu halkın kendi kaderini tayin hakkının tüm bileşenlerinin de İsrail tarafından ihlal edildiğine dikkati çekti.

Gazze'ye yardımların erişebileceği ana sınır kapısının Refah olduğunu söyleyen Richler, İsrail'in Filistin topraklarında yer alan bu sınır kapısından insani yardımların geçişine abluka uygulayarak aslında Filistin'in toprak bütünlüğünü de ihlal ettiğini dile getirdi.

İsrail'in Doğu Kudüs ve Batı Şeria'ya insani yardımları resmi olarak engellemediğini ancak bu topraklarda yardım kuruluşlarının faaliyetlerini yasama önlemleriyle baltalamayı sürdürdüğünü anlatan Richler, insani yardım çalışanlarının vizelerinin iptal edildiğine işaret etti.

Richler, İsrail'in, kasıtlı olarak Filistin halkını aç bırakmasının uluslararası hukukun ihlali olduğunu bir kez daha vurgulayarak, Gazze'ye insani yardımların tam ve sınırsız erişimini sağlamanın uluslararası toplumun "ahlaki yükümlülüğü" olduğunu kaydetti.

İsrail'in BM kuruluşlarına yönelik kısıtlamaları UAD'de

İsrail Meclisi'nin 28 Ekim 2024'te UNRWA'nın faaliyetlerini kısıtlayan yasaları kabul etmesi ve 31 Ocak 2025'te Doğu Kudüs'teki UNRWA operasyonlarını sonlandırmasına ilişkin UAD danışma görüşü duruşmalarında; 39 ülkenin yanı sıra Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği ve BM de sunum yapacak.

Türkiye görüşünü 30 Nisan'da sunacak; duruşmaların tamamı ise 2 Mayıs'ta sona erecek.

Danışma görüşüne ilişkin yazılı beyanda bulunan İsrail, sözlü duruşmalarda yer almayacak.

Süreç, sözlü sunumların ardından Divan yargıçlarının danışma görüşünü hazırlamak için müzakereye başlamasıyla devam edecek.

UAD, danışma görüşlerini genellikle 4 veya 6 aylık bir süre içerisinde açıklıyor.

Kaynak: AA / Şeyma Yiğit - Güncel
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title