Tuzla Piyade Okulu'ndaki Eylemlere İlişkin Dava
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde ve sırasında Tuzla Piyade Okulu'ndaki faaliyetler ve eylemlere ilişkin 33'ü tutuklu 40 sanığın yargılandığı davanın altıncı duruşması yapıldı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde ve sırasında Tuzla Piyade Okulu'ndaki faaliyetler ve eylemlere ilişkin 33'ü tutuklu 40 sanığın yargılandığı davanın altıncı duruşması yapıldı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki duruşmaya, 33'ü tutuklu 36 sanık ile taraf avukatları katıldı.
AK Parti İstanbul Milletvekilleri Ahmet Hamdi Çamlı ve Belma Satır da duruşmayı izledi.
Mahkemeye gelen evrakların okunduğu duruşmada, tanıkların dinlenilmesine geçildi.
Tanık Ömer Faruk Taş, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandığı duruşmada, firari eski Tuzla Piyade Okulu Komutan Vekili Kurmay Albay Rıfkı Keser'in olay tarihinde şoförü olduğunu söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı gün saat 20.00 gibi Keser'in kendisini dinlenmesi için gönderdiğini ama telefonunu açık tutmasını ve tekrar geri çağırabileceğini söylediğini anlatan Taş, saat 21.00 gibi kendisini çağırdığını ve alaya gittiğinde 20, 25 kadar askeri silahlanmış şekilde gördüğünü belirtti.
Daha sonra kendisini arayan ağabeyinin, darbe girişiminden bahsederek kesinlikle dışarı çıkmaması isteminde bulunduğunu aktaran Taş, Rıfkı Keser'in odasında bazı kişilerle toplantı yaptığını kaydetti.
Darbe girişiminden bir hafta önce Rıfkı Keser'in odasında teğmenlerin gruplar halinde toplantılar yaptıklarını ve girişte de telefonlarını bıraktıklarını dile getiren Taş, "Darbe girişiminden önce Rıfkı Keser'e bir poşet plastik kelepçe ve koli bandı gelmişti. Ben bunları aldım ve Rıfkı Keser'in talimatıyla odasına bıraktım." dedi.
Tanık Taş, 18 Temmuz'da sivil kıyafet ve valiziyle birliğe gelen Keser ve ailesiyle çay içtiklerini belirterek, Keser'dan o günden sonra haber alamadıklarını anlattı.
SEGBİS'le bağlanan tanık Halil Şengül, 2009'da lokanta işlettiğini ve davada yargılanan tutuklu sanık eski Teğmen Hüseyin Vurucu'nun garson olarak yanında çalıştığını söyledi.
Liseyi yeni bitiren Vurucu'nun kendisine arkadaş ortamından bahsederken "abiler" diye bazı kişilerden söz ettiğini ifade eden Şengül, "Babası daha sonra yanıma geldi ve oğlunun abiler diye bahsettiği kişilerin çağırması durumunda gitmesine izin vermememi istedi. Bir gün Vurucu, kendisini abilerin çağırdığını ifade ederek, Çanakkale'ye gitmek için izin istedi. Ben de iş yoğunluğunu gerekçe göstererek izin vermedim. O ise işten ayrıldı ve Çanakkale'ye gitti." diye konuştu.
Şengül, mahkeme başkanının isteği üzerine Hüseyin Vurucu'yu duruşma salonunda teşhis etti.
Tanık olarak ifade veren Mevlüt Kazan da kendisinin itirafçı olduğunu ve davada yargılanan tutuklu sanık eski Teğmen Rıdvan Eray Başbuğa'yı tanıdığını söyledi.
2011 yılının Eylül veya Ekim ayında, Akif isimli bir kişinin kendisini Rıdvan Eray Başbuğa ve başka bir kişiyle tanıştırdığını anlatan Kazan, bu kişilerle 2012 yılının Haziran ayına kadar beraber olduklarını, o sırada bu kişilerin birinci sınıfta olduklarını, zaman zaman evlerde toplanıp Fetullah Gülen'in kitaplarını okuduklarını anlattı.
Duruşma diğer tanıkların dinlenilmesi için yarına ertelendi.