Türkiye'yi Dışlama Yarışı
Eski Doğu Almanya'daki Sosyalist Birlik Partisi'nin (SED) yerine kurulan Demokratik Sosyalizm Partisi'nin (PDS) uzantısı konumundaki Sol Parti yöneticileri de, milletvekilleri de, "Müzakereler derhal durdurulmalı" diye adeta tempo tutmaya başladılar.
Eski Doğu Almanya'daki Sosyalist Birlik Partisi'nin (SED) yerine kurulan Demokratik Sosyalizm Partisi'nin (PDS) uzantısı konumundaki Sol Parti yöneticileri de, milletvekilleri de, "Müzakereler derhal durdurulmalı" diye adeta tempo tutmaya başladılar.
Aslında bunun şaşırtıcı hiçbir yönü yoktur.
Çünkü Sol Parti, yıllardır Almanya'da PKK güdümlü bir politika izlemektedir.
Dönemin Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Federal İçişleri Bakanı Manfred Kanther'in 26 Kasım 1993 tarihinde hayata geçirdiği PKK yasağının kaldırılması için Sol Parti yıllardır didinmektedir.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde olduğu gibi, Almanya'nın da terör örgütü listesinde yer alan PKK'nın faaliyetlerini sürdürmesine, daha doğrusu Almanya'da yeniden cirit atmasına izin verilmesi için Sol Parti zaman zaman Federal Meclis'e önerge bile sunmaktadır.
"PKK, Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) teröristlerine karşı Suriye'de, Irak'ta mücadele vermekte" diyerek PKK yasağının kaldırılmasında ısrar etmektedir.
Türkiye'nin Batı'sında Doğu'sundan daha fazla Kürt kökenli insan yaşadığını bildikleri halde Sol Partili politikacılar, "Türkiye Kürtleri imha politikası uyguluyor" yalanıyla popülist bir tutum sergiliyor.
Türk-Kürt ayırımı yapmadan PKK teröristlerinin 42 bine yakın insanımızı öldürdüklerini ise görmezden, duymazdan geliyorlar.
*
"Türkiye ile müzakereler durdurulsun" diyenler kervanına son günlerde Hür Demokrat Parti (FDP) de katıldı.
2013 yılındaki genel seçimlerde yüzde 5 barajını aşamayan FDP'nin Genel Başkanı Christian Lindner, Türkiye'nin sırtından oy toplayıp, gelecek yıl yapılacak genel seçimlerde yeniden Federal Meclis'e girebilmek için kolları sıvadı.
Lindner, "Türkiye ile AB arasındaki müzakereler derhal durdurulmalı" derken, Türkiye'yi kastederek "Tıpkı 1933 yılındaki Reich Meclisi (Alman Parlamentosu) yangınından sonra olduğu gibi bir devlet darbesi yaşıyoruz" şeklinde ölçüsüz olduğu gibi çok saçma bir açıklamada bulundu.
*
Evet, Almanya özgür bir ülkedir.
Herkesin düşüncesini özgür bir biçimde ifade etme hakkı vardır.
Doğru olanı da budur.
Ancak bu ülkede politik sorumluluk taşıyanların daha bilinçli, daha sorumlu, daha dürüst bir tutum sergilemeleri de gerekir.
Christian Lindner belli ki, Liberaller olarak bilinen FDP'nin kendisinden önce genel başkanlıklarını yapan Almanya'nın eski Dışişleri Bakanları Hans-Dietrich Genscher'den de, Klaus Kinkel'den de Guido Westerwelle'den de hiçbir şey öğrenmemiş.
Almanya'nın 1970'li yılların ortalarından beri dış politikasına yön veren Genscher de, Kinkel de, Westerwelle de hep Türkiye'nin yanında yer aldı.
Bu yıl yaşamlarını yitiren Genscher ve Westerwelle de, dimdik ayakta olan Klaus Kinkel de, her zaman Türkiye'nin yanında oldular.
Hep "Türkiye AB'de yerini almalı. Almanya bu konuda gereken desteği vermeli" dediler.
Lindner'in artık Genscher ve Westerwelle'ye sorma imkanı yoktur.
Ama söylemlerini ve yaklaşımlarını okuyup öğrenme imkanı vardır.
Tabii Klaus Kinkel'e de sorma imkanı.
*
Evet, son dönemlerde Almanya'da tam bir Türkiye'yi dışlama yarışı başlatılmıştır.
Bu tehlikeli bir yarıştır.
Bu yarış kimsenin yararına olamaz.
Bunu sağduyulu Alman politikacılar da bilmektedir.
Ama ne yazık ki, bilmek istemeyenlerin sayısı ise her geçen gün artmaktadır.