Türkiye'yi Birinci Ağızdan Tanıtıyorlar
Yurt dışından genç profesyonelleri değişim programlarıyla Türkiye’ye getiren Politics in Field adlı kuruluş, Türkiye'yi daha iyi anlatmayı, mevcut önyargıları kırmayı hedefliyor Ocak ayında 19 genç profesyoneli Türkiye’ye getirecek olan kuruluşun Genel Koordinatörü Baybars Örsek: “Bu programla, katılımcıların Türkiye hakkında bildikleri tüm yanlışları, ön yargıları, daha önceden kendilerine bir şekilde empoze edilmiş görüşleri Türkiye’de birinci ağızdan, konunun ilgili yetkileriyle tartışmalarını sağlıyoruz.
Erkan Avcı – Yurt dışından genç profesyonelleri değişim programlarıyla Türkiye'ye getiren Politics in Field adlı kuruluşun Genel Koordinatörü Baybars Örsek, "Bu programla, katılımcıların Türkiye hakkında bildikleri tüm yanlışları, ön yargıları, daha önceden kendilerine bir şekilde empoze edilmiş görüşleri Türkiye'de birinci ağızdan, konunun ilgili yetkileriyle tartışmalarını sağlıyoruz. Böylece, ülkelerine döndüklerinde Türkiye'yle ilgili daha pozitif, daha önyargısız yaklaşımlarda bulunuyorlar" dedi.
Türkiye'yi birinci ağızdan tanıtmaya, mevcut önyargıları kırmaya ve diyalog kapılarını genişletme amacıyla başlatılan "Türkiye Değişim" programının üçüncüsü 5-16 Ocak tarihleri arasında İstanbul ve Ankara'da yapılacak. Özellikle ABD'den seçilen 19 genç profesyonel, Türkiye'deki kurum ve kuruluşları ziyaret ederek Türkiye'yi yakından gözlemleme fırsatı bulacak.
Programın Genel Koordinatörü Baybars Örsek, temaslarda bulunduğu ABD'nin başkenti Washington'da AA muhabirine, faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
Değişim programıyla şu ana kadar 17 farklı ülkeden 26 kişiyi Türkiye'de ağırladıklarını belirten Örsek, program katılımcıları arasında siyasi alanda çalışmalar yapan doktora öğrencilerinden medya çalışanlarına ve genç girişimcilere kadar birçok farklı kesimlerin yer aldığını belirtti.
Programla amaçlarının Türkiye hakkında var olan yanlış bilgilerin ortadan kaldırılması olduğunu dile getiren Örsek, "Bizim hedefimiz Türkiye'ye gelen katılımcıların kafasını olabildiğince karıştırmak. Katılımcıların Türkiye hakkında bildikleri tüm yanlışları, ön yargıları, daha önceden kendilerine bir şekilde empoze edilmiş görüşleri, Türkiye'de birinci ağızdan, konunun ilgili yetkileriyle tartışmalarını sağlıyoruz. Böylece ortaya çıkan diyalog ve tartışma ortamıyla bu arkadaşlarımız ülkelerine döndüklerinde yazdıkları makalelerde, gerçekleştirdikleri çalışmalarda Türkiye'yle ilgili daha pozitif daha önyargısız yaklaşımlarda bulunuyorlar" diye konuştu.
"Bakış açılarındaki değişiklik net şekilde görülüyor"
Katılımcıların Türkiye'ye gelmeden önce ve geldikten sonraki bakış açılarında olumlu değişikliğin net şekilde görüldüğünü ifade eden Örsek, önceki programa katılanların yaşadıkları tecrübelerden örnekler vererek, şöyle devam etti:
"Siyaset, kamu, sivil toplum ve medyada görev alan ancak ilgi alanlarında bulunmasına rağmen Türkiye'yi hiç ziyaret etmemiş profesyonellerin algılarının değiştirilmesinin çok daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Mesela, Los Angeles'ta yaşayan Amerikalı Ermeninin Türkiye'ye geldikten sonraki sohbet aralığında bize verdiği izlenimler, Türkiye'yi öcü gibi görmenin kendileri için ne kadar büyük bir kayıp olduğunu anlatmaları ve daha da önemlisi, belki de diasporanın uyguladığı politikaların iki ülke ilişkilerine zarar verdiğini anladığını bizimle paylaşması en güzel örneklerden bir tanesi oldu. Bir önceki programla Türkiye'ye gelen medya çalışanı genç katılımcılar da Al-Monitor ve El-Cezire gibi online gazetelerde ve çeşitli medya kurumlarında Türkiye ile ilgili olumlu görüşler ifade ettiler. Gezi olayları sırasında da bizim ağırladığımız misafirlerin Almanya'daki Bild Gazetesi'nde Türkiye'deki olayların daha farklı olduğunu gösteren yazılar yazması da bizi bu açıdan doğru yolda olduğumuz konusunda bizi cesaretlendirdi."
Bu nedenlerle daha çok Türkiye'yi tam olarak bilmeyen kişilere odaklandıklarını ifade eden Örsek, katılımcıları Başbakanlık Kamu Diplomasisi Kurumu, Türk Hava Yolları, Bilgi Teknolojileri Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da aralarında bulunduğu birçok kuruma götürdüklerini, en son yaptıkları programda Fener Rum Patriği Bartholomeos ve Ermeni Cemaati liderleriyle bir araya geldikleri söyledi. Örsek, "Bugün Türkiye'de azınlıklar üzerinde var olduğu iddia edilen ön yargıları yıktık. Birinci ağızdan bu yanıtları aldık" diye konuştu.
Örsek, üçüncü programa katılımın ise daha çok ABD'den olacağını dile getirerek, bu grup için de benzer bir program planı yaptıklarını dile getirdi.
ABD'nin başkenti Washington'da büro açılacak
Öte yandan, bu yıl kurdukları yan markaları İstanbul Çözüm Merkezi'nin, ABD'nin başkenti Washington'da büro açacağını bildiren Örsek, büroyla Türkiye'nin küresel rakipleriyle mücadelelerine katkı sağlamayı hedeflediklerini söyledi.
Örsek, "Özellikle Türkiye'deki kurum ve kuruluşların ülkenin de değişmekte olan sosyal, siyasal ve ekonomik atmosferine uygun bir şekilde, dünyadaki tüm rakipleriyle küresel ölçekte rekabet etmelerine fayda sağlamak istiyoruz. Bu alanda kurduğumuz İstanbul Çözüm Merkezi'nin, Türkiye'nin ve bölgenin önemli entelektüel sermaye üreten ve bu sermayeyi de başarı hikayesine dönüştüren bir kurum olmasını hedefliyoruz. Bu açıdan çalışmalarımızı sadece İstanbul'da değil, Washington'da ve diğer dünya merkezlerinde zaman içerisinde gerçekleştirmek hedefindeyiz" diye konuştu.
"Türkiye'deki siyasi ortamı farklı perspektiften anlama imkanı oldu"
Türkiye Değişim Programı'nın ikincisine Fransa'dan katılan, Diplomatik ve Stratejik Çalışmalar Merkezi'nde Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi bölümü doktora öğrencisi Cezayir asıllı Walid Namaane de Türkiye deneyimlerini AA muhabiri ile paylaştı.
Programın Türkiye'deki siyaseti yakından anlama imkanını sağladığını ifade eden Namaane, Türkiye'nin yeni Ortadoğu'da rolü üzerine tez yazdığını, program sayesinde de tezine yardımcı olacak çok önemli bilgiler edindiğini söyledi.
Namaane, ziyaret ettikleri kurumlardan, dinledikleri siyasilerin ve akademisyenlerin anlatımlarından çok etkilendiklerini dile getirerek, son yıllarda Türkiye'nin özellikle Arap coğrafyasının ve dünyasının parlayan yıldızı olduğuna işaret etti. Namaane, "Program oldukça verimliydi. Program sayesinde Türkiye'deki siyasi ortamı farklı bir perspektiften anlama imkanım oldu. Farklı arka plana sahip siyasi, akademisyen ve aktivistleri dinleme imkanım oldu" ifadesini kullandı. - Washington DC