'Türkiye, Tek Kuşak- Tek Yol Projesinde Anahtar Partner"
TASAM Başkan Danışmanı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Çin Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sedat Aybar, "Tek Kuşak-Tek Yol projesi, birçok ülkeye umut olmaya devam ediyor.
TASAM Başkan Danışmanı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Çin Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sedat Aybar, "Tek Kuşak-Tek Yol projesi, birçok ülkeye umut olmaya devam ediyor. Çünkü bu proje, bölgede üzerinden geçtiği şehirleri güncelleyecek, modernleştirecek ve akıllı şehirler haline getirecek. Bu proje, bir kalkınma projesi. Tek Kuşak- Tek Yol Projesi'nde anahtar partner olan Türkiye'ye de çok fazla getiri sağlayacaktır." dedi.
2. Türkiye - Çin Forumu, "Yeni Dönem Türkiye - Çin İlişkileri: Fırsatlar ve Riskler" ana teması ile Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ve Çin Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Çin Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü (CIIS) tarafından düzenlendi.
Forum kapsamında "İpek Yolu Entegrasyonu ve Türkiye & Yatırım, Ticaret, Altyapı ve Müteahhitlik" başlığı altında düzenlenen oturumun yöneticiliğini Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu yaptı.
Oturum öncesi AA'ya "Tek Kuşak-Tek Yol Projesi hakkında bilgi veren TASAM Başkan Danışmanı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Çin Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sedat Aybar, Türkiye'nin "Tek Yol, Tek Kuşak" projesinin anahtar ortaklarından biri olduğunu belirtti.
Türkiye'nin özellikle Batı Bloku'nda yer alan bir ülke olması nedeniyle Çin için oldukça önemli bir partner konumunda bulunduğunu ifade eden Aybar, projede yer alan İran, Pakistan gibi ülkelerin bu kaldıraç görevine sahip olmadıklarını kaydetti.
Aybar, şöyle konuştu:
"Tek Kuşak-Tek Yol projesi, birçok ülkeye umut olmaya devam ediyor. Çünkü bu proje, bölgede üzerinden geçtiği şehirleri güncelleyecek, modernleştirecek ve akıllı şehirler haline getirecek. Bu proje, çevreye dostane bir takım yatırımları da sağlayacak. Bu şehirler, yeni hava limanları, hızlı trenler ve deniz taşımacılığını yükseltecek bir proje olarak önemli. Bu proje, bir kalkınma projesi. Tek Kuşak- Tek Yol projesinde anahtar partner olan Türkiye'ye de çok fazla getiri sağlayacaktır."
Bu projenin sorunsuz olmadığına dikkati çeken Aybar, Çin'in bu büyük ve uzun süreli projeye yeterince kaynak sağlayamayacağını öne sürerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu projede, özellikle hangi hukuki sistemlerin kullanılacağı konusunda bir açıklık yok. Birçok ülkeyi kapsıyor ve bu birçok farklı ülke, farklı iktisadi, farklı sosyo-kültürel ve hukuki yapılara sahip. Bunların içinde, hangisinin standart olarak kullanılacağı konusunda bir açıklık yok. Ayrıca, güzergahı üzerindeki ülkelerin maliyet yapıları, işçi ücretleri ve iktisadi kurumları, birbirinden farklı. Bir başka konu da finansman ile ilgili. Büyük ve uzun süreli bu projenin finansmanı oldukça zor. Doğrusu, buraya sadece Çin Halk Cumhuriyeti'nin özellikle yavaşlayan ekonomik büyümesi açısından baktığımızda, çok fazla katkı yapması, uzun vadeli mümkün görünmüyor. Bu nedenle, Çin Halk Cumhuriyeti bu projede diğer ortaklarını, finansman konusunda yatırım yapmaya davet ediyor. Bu finansmanın ise nasıl, hangi şartlar altında hangi sistem içerisinde gerçekleştireceği konusunda yine bir açıklık yok."
- "İpek Yolu Asya-Avrupa için heyecan verici bir proje"
Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı ise "Tek yol, Tek Kuşak" projesi kapsamında yeniden hayata geçirilecek İpek Yolu tarihi ile ilgili detayları paylaştı.
Yeni İpek Yolu'nun, eskisinin ruhu üzerinden inşa edileceğini vurgulayan Narlı, "Küreselleşen dünyada, ilişkiler artık 'kazan - kazan' kuralı üzerinden kuruluyor. Geçmişten gelen bir takım olumsuzluklar olsa da Türkiye ve Çin, tüm bu olumsuzlukları bir kenara bırakarak, her alanda yeni başlangıçlar, yeni işbirlikleri için önemli adımları atmış bulunmaktadır." diye konuştu.
Yeni İpek Yolu projesinin, Türkiye'nin kalkınmasına çok büyük bir etkisi olacağına dikkati çeken Narlı, "İpek Yolu projesi, bu bölgede bulunan bütün ülkeler için, Asya- Avrupa için heyecan verici bir proje. ve bu proje ile başlayacak Türkiye-Çin ilişkileri, her iki ülkenin de büyük yararına olacaktır. Türkiye bu proje ile kalkınmasını daha da hızlandıracaktır." görüşünü dile getirdi.
-"Türkiye, Çin için oldukça önemli bir güzergah üzerinde"
Çin Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü (CIIS) Araştırma uzmanı Dr. Liu Li ise Türkiye'nin Avrupa-Asya ve Orta Doğu'da stratejik bir konumda olduğunu, hem NATO üyesi bir ülke olması hem de bölgede 5 büyük ülke ile komşu olmasının önemini daha da arttırdığını vurguladı.
Li, ortak değerler bağlamında yeniden başlayan ilişkilerin daha da güçleneceğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Türkiye, Çin için oldukça önemli bir güzergah üzerinde. Türkiye'nin Avrupa-Asya ve Afrika ile olan ticari ilişkileri, bizim için oldukça önemli. Bu yapacağımız işbirliğinin kapsamını daha da genişletecektir. Türkiye, enerji açısından da oldukça ciddi bir potansiyele sahip. Bu da bizi etkiliyor."
Türkiye'de istikrarlı ve demokratik bir hükümetin olmasının, kendilerine büyük güven verdiğine dikkati çeken Li, "Hükümetler arası görüşmelerde ele alınan altyapı (otoyolları, hava limanları, demir yolu), enerji, turizm ve terörle mücadele konularında işbirliğimizin, en üst boyutlara taşınması planlanmaktadır. Ayrıca Türkiye ile Çin arasında askeri alanda da işbirliği projeleri hazırlanıyor." diye konuştu.
"Türkiye oyun değiştirici olabilir"
Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi ve Ankara Politikalar Merkezi (APM) Doğu Asya uzmanı Dr. Ümit Alperen, 'Uluslararası sistemden rahatsızlık, tarihsel tehdit algıları ve Soğuk Savaş tecrübelerinin kazanım ve kayıpları' başlığı altında hazırladığı sunumda şunları kaydetti:
"Tek kutuplu dünya düzeninin yerine, çok kutuplu bir düzen oluşmaya başladı ve bu da bölgesel rekabetlere yol açacak. Bu rekabetsel değişim, Pasifik'te Çin ile ABD arasında, Asya'da ise Çin ile Rusya ve Türkiye ile ABD arasında yaşanmakta.
Üç ülke, diğerine karşı yükselecek olumsuz reaksiyonları yatıştırabilme potansiyeline sahip. Üç ülkenin imparatorluk geçmişi ve potansiyelleri, bu rekabeti olumlu hale getirebilir. Ayrıca, Türkiye, ŞİÖ, NATO ve AB ile olan ilişkileri sayesinde, bu bağlamda dengeleyici rolü oynayabilir."
Türkiye ve Rusya arasında ilişkilerin hızlı bir şekilde düzeldiğini, Pakistan'ın hem Çin hem de Türkiye ile neredeyse kurulduğu günden beri çok yakın ilişkisi olduğunu vurgulayan Alperen. Türkiye ile Pakistan arasındaki diplomatik, ticari, ekonomik ve hatta savunma işbirliğinin hızla artmasının, Türkiye-Rusya ilişkilerine olumlu yansıdığını da aktardı.
Sunumunda Çin Pakistan Ekonomik Koridoru'na (CPEC) da değinen Alperen, şunları ifade etti:
"Türkiye ve Çin'in, stratejik ortaklık ve doğru işbirliği yapabileceği alan CPEC'ti. Eğer Türkiye CPEC'in ana parçası olabilirse, oyun değiştirici de olabilir. Pakistan izolasyona düşmemek için, CPEC projesine Rusya'yı da davet etmiştir. Çin, Rusya-Pakistan ilişkilerinin geliştirilmesinde en önemli faktör iken, aynı şekilde iyi Türk-Çin ilişkilerinin geliştirilmesinde de Pakistan bu görevi görebilir. 'Tek Yol Tek Kuşak' projesi, ABD önderliğindeki Atlantik ittifakına karşı, aynı zamanda öncelikle jeo-ekonomik ve sonrasında etkisini daha da görebileceğimiz jeo-politik bir baskıdır."