Türkiye Sinema Tarihinde İşçi Sınıfına Sansür: 'Bugün İşçi Bayramıdır' Sözü Yasak
Akademisyenler Prof. Dr. Semire Ruken Öztürk ve Doç. Dr. Ali Karadoğan iki yılı bulan araştırmalarının ardından kaleme aldıkları “Türkiye’de Sinema Sansürünün Tarihi” eserinde işçi sınıfı ve onun yaşam koşullarını konu alan filmlerin sansüre uğradığını ortaya koydu. Akademisyenlerin 500 bin sayfayı bulan sansür kararları üzerinden yaptığı araştırmada, sanatçılar Yılmaz Güney, Türkan Şoray, Tarık Akan, Cüneyt Arkın gibi isimlerin sansüre uğradığı görülürken sansür konuları dikkat çekiyor. Akademisyenlerin araştırmasında “Bugün işçi bayramıdır” sözünün bile sansüre uğradığı görülüyor.
TAMER ARDA ERŞİN- GÜRKAN DEMİRTAŞ
Akademisyenler Prof. Dr. Semire Ruken Öztürk ve Doç. Dr. Ali Karadoğan iki yılı bulan araştırmalarının ardından kaleme aldıkları " Türkiye'de Sinema Sansürünün Tarihi" eserinde işçi sınıfı ve onun yaşam koşullarını konu alan filmlerin sansüre uğradığını ortaya koydu. Akademisyenlerin 500 bin sayfayı bulan sansür kararları üzerinden yaptığı araştırmada, sanatçılar Yılmaz Güney, Türkan Şoray, Tarık Akan, Cüneyt Arkın gibi isimlerin sansüre uğradığı görülürken sansür konuları dikkat çekiyor. Akademisyenlerin araştırmasında "Bugün işçi bayramıdır" sözünün bile sansüre uğradığı görülüyor.
Yeşilçam'daki sansür kararları akademisyenler Prof. Dr. Semire Ruken Öztürk ve Doç. Dr. Ali Karadoğan tarafından iki yıl süren bir çalışmanın ardından üç ciltlik " Türkiye'de Sinema Sansürünün Tarihi" eserinde bir araya getirildi. Akademisyenler araştırma boyunca 500 bin sayfayı bulan 26 bin sansür kararını inceledi. Türk sinemasında sansürlenen konular arasında işçi sınıfını ve onun yaşamını konu alan filmler de vardı. Öztürk ve Karadoğan, işçi sınıfı ve onun yaşamını konu alan filmlerin neden ve nasıl sansürlendiğine ilişkin ANKA Haber Ajansı'nın sorularını yazılı olarak yanıtladı…
Türkiye'de işçileri konu alan filmler ilk ne zaman sansürlenmeye başladı? Bu filmlerin sansür gerekçesi neydi?
Ruken Öztürk: Bunu uzun konuşabiliriz ama önce belki 96 defterle sınırlı olduğumuzu baştan belirtmek gerekiyor. Yani çalışma alanı ile ilgili bir sınırlılık söz konusu, bizim üzerinde çalıştığımız 96 defter arasında yer alan kararlar içinde işçileri konu alan ilk sansür örneği 1950'lerde geçiyor. Bu konuda da malzeme çok, seçerek örnek verelim, hepsini anlatmak mümkün değil çünkü. Bazen didaktik bir biçimde işçinin olumsuz gösterilmemesi isteniyor, çoğu zaman da sınıf farkına işaret edilmemesi isteniyor.
"BUGÜN İŞÇİ BAYRAMIDIR" CÜMLESİNE SANSÜR
Örneğin Zehirli Tu¨tu¨n adlı senaryoda 1952'de alınan kararla bir karakterin 'is¸c¸i is¸c¸iyi sever, patronu sevmez' sözünün çıkarılması istenmiş. 1956'da C¸etin Karamanbey'in yazdıgˆı Fakir Kızın Kısmeti adlı senaryo için 'is¸c¸ilerin peris¸an halini go¨stermemek' koşulu deftere yazılmış. Bazı filmlerde sınıf farkını ve sefaleti gösteren sahnelerin ya da sözlerin çıkarılması isteniyor. Bir başka filmde işçileri ancak öldükten sonra düşünüyorsunuz anlamında bir cümlenin çıkarılması istenmiş. 1959'da Tu¨tu¨n Zamanı'nda amele c¸avus¸unun tu¨tu¨n toplayacak is¸c¸ilerle kamyon bas¸ında tartıs¸ması, bisiklet tekerlegˆinden bir is¸c¸inin yu¨zu¨ne c¸amur sıc¸raması sahnesinden sonra o is¸c¸inin c¸avus¸un arkasından 'tu¨ku¨rdu¨gˆu¨nu¨ go¨steren sahnenin' c¸ıkarılması s¸artıyla filme izin verilmis¸. Piknik adlı 1955 tarihli yabancı filmle ilgili karar üç yıl sonra alınmış ve 'Bugu¨n is¸c¸i bayramıdır' cu¨mlesinin c¸ıkarılması s¸artıyla filmin halka go¨sterilmesine izin verilmiş. Film olmasa da aktüalite olarak sınıflandırılan Du¨nya Haberleri içinde yer alan 'Moskova ve Vars¸ova'da yapılan 1 Mayıs merasimleri'nin çıkarılma koşulu da 1957'de yazılmış.
Ali Karadoğan: 1960'larda örnek çok, Sevdaya Kos¸anlar filminde 'Ku¨c¸u¨k is¸c¸i c¸ocugˆun c¸ocukluk masumiyet ve safiyetine yakıs¸mayacak s¸ekilde' patronun kıza saldırdığı sahneleri gözetlemesinin çıkarılması isteniyor, küçük bir işçi çocuk var yani. As¸k Bekliyor adındaki hem senaryo kararında hem de filme ilişkin kararda 'amele parc¸ası' sözünün çıkarılması istenmiş, yıl 1962. Bu yıllarda da sınıf farkını açık edecek, halk arasında 'ayrım varmış intibaını' uyandıran sahnelerin ve sözlerin çıkarılması isteniyor.
"DALAVERACI İŞ ADAMLARINA KARŞI"
Bu dönemde en önemli kararlar 1965'te Ertem Göreç'in Karanlıkta Uyananlar ve Duygu Sağıroğlu'nun Bitmeyen Yol filmleri için çıkıyor. Karanlıkta Uyananlar filminde kanuna aykırı go¨steri yu¨ru¨yu¨s¸u¨ sahnesi go¨ru¨lmedigˆi belirtilmis¸, senaryonun 'emek ve sermaye mu¨cadelesini degˆil, sendikacılık fikrinin telkinine c¸alıs¸makta oldugˆu sonucuna' varılmış, filmin 'umumi havası patron aleyhine tahrik degˆil, karaborsacı ve dalavereci is¸ adamlarının tutumlarına kars¸ı' oldugˆu vurgulanmış, bunun dışında sevişme sahnesinin çıkarılması gibi bazı koşullar ileri sürülmüş ve sonunda tekrar komisyon önüne gelmiş ve film sansürden geçmiş.
Bitmeyen Yol filmiyle ilgili kararda 'is¸c¸ilerin kamyona hu¨cum ettigˆi mu¨balagˆalı sahnenin kısaltılması' ve sonra tekrar görülmesi isteniyor. Ancak bir yıl sonra 1966'da yapılan denetleme sonucu film reddediliyor.
"MİLLİ ÖRF VE ADETİMİZE İHANET"
Gerekçesini uzun aktaralım, 'Film bas¸tan sona kadar: s¸ehire is¸ bulmak ic¸in indirilen sefil kılıklı ko¨ylu¨lerin bazan bir trajedi havası ic¸inde, bazan da insani s¸artların dıs¸ına c¸ıkarak sosyal bu¨nyemizin yıkılması ic¸in tahrik edici mu¨cadelesini naklettigˆi, s¸ehrin en ko¨tu¨ ve en sefil yerlerini, is¸c¸ilerin en sefil hayat s¸artları ic¸inde yas¸adıklarını belirttigˆi, bu¨tu¨n is¸ verenlerin ko¨tu¨ ruhlu, hoyrat, is¸c¸iyi hakir go¨ren kis¸iler olarak go¨sterdigˆi, hikayenin kahramanının misafir olarak geldigˆi erkeksiz evin iffet ve namusuna el uzatarak milli o¨rf ve adetimize ihanet ettigˆi, film icabı kullanılan tru¨klerde manevi duygularımızı tezyife giderek seyirciyi ters du¨s¸u¨ncelere go¨tu¨rdu¨gˆu¨, reji teknigˆi, dialog ve aksesuar gibi sinema u¨slubunun hakimiyeti giren hikayenin bu¨nyemizi zorlayıcı ve yıkıcı bir istidatla kars¸ımıza c¸ıktıgˆı go¨ru¨ldu¨gˆu¨nden' sakıncalı bulunuyor.
Yapımcısı bunun üzerine itiraz etmiş, film tekrar komisyon önüne geliyor, yine 's¸ehrin en ko¨tu¨ ve en sefil yerlerini, is¸c¸ilerin en sefil hayat s¸artları ic¸inde yas¸adıklarını belirttigˆi, bu¨tu¨n is¸ verenlerin ko¨tu¨ ruhlu, hoyrat, is¸c¸iyi hakir go¨ren kis¸iler olarak go¨sterdigˆi' ve diğer gerekçelerle tekrar reddediliyor.
HÜLYA KOÇYİĞİT'İN SAHNESİNE SANSÜR
Çoğu izleyicinin yakından bileceği gibi Lu¨tfi Akad'ın yazdıgˆı Diyet adlı senaryoda 1974'te yazılan kararda kadın karakterin senaryonun sonunda 'balyozla makinaya vurdugˆu sahnenin c¸ıkarılması' istenir, nitekim filmde de Hülya Koçyiğit'in oynadığı karakter balyozu eline alır ama makineye vurduğu gösterilmez.
Ruken Öztürk: Krallar Egˆleniyor filminin kararında 1976'da 'Uluslararası is¸c¸i yardımlas¸masına hos¸ geldiniz' cu¨mlesi 'Baloya hos¸geldiniz' şeklinde degˆis¸tirilmiş. Aynı yıl Tunç Okan'ın yönettiği Otobüs filminde işçilerin tutum ve davranışları Türklükle bağdaştırılmamış.
"ANARŞİSTLER HAKİM SINIF YARATIYOR"
Ali Karadoğan: 1970'lerin sonunda Yavuz Özkan'ın Demir Yol/Fırtına I·nsanları adlı filminde çok sayıda sahnenin çıkarılması istenmiş. Bunlardan bazıları, ayrıntılı aktarırsak şöyle: 'Senaryoda mevcut olmayıp filmde yer alan, Bu¨lent ve arkadas¸larının gizlendikleri evde so¨yledikleri 'Anars¸istler hakim sınıfların yarattıgˆı yakıs¸tırmalardır'; Hasan'ın 2 o¨gˆrenci ile konus¸urken 'O¨gˆrenciler bir ara tabakadır ancak proletarya sınıfının militanı olabilirler'; Bu¨lent vurulup o¨lu¨rken 'Yas¸asın halkımızın bagˆımsızlık savas¸ı, mu¨cadelemiz sonuna kadar devam edecektir' sözlerinin, işçi ve öğrencilerin 'faşistler' diye bağırdıkları sahnelerin, "Sendikanın grevle ilgili toplantısında is¸c¸ilerden birinin 'Bu sınıflar arasındaki mu¨cadelemizin keskinles¸mesidir' so¨z ve go¨ru¨ntu¨lerin' kesilmesi istenmiş, ama Basın-Yayın Genel Mu¨du¨rlu¨gˆu¨ ile Ku¨ltu¨r Bakanlıgˆı temsilcileri filmin s¸artsız kabul edilmesini savunmuşlar. Yavuz O¨zkan kesinlikle izin vermiyor filminin kesilmesine ve bunun üzerine film reddediliyor.
DANIŞTAY ÇEKİM İZNİ VERDİ
Maden yine Yavuz O¨zkan'ın, 1978'de yazılan kararda senaryonun daha önce reddedildiği, buna kars¸ın Danıs¸tay'ın yu¨ru¨tmeyi durdurup c¸ekim izni verdiği, filmin böylece kurul önüne geldiği yazıyor. Bu kararda 'Patronun sendika yo¨neticilerine so¨yledigˆi 'Buranın sahibi olarak siz milliyetc¸i sendikacılarsınız diye kolaylık go¨steriyorum' cu¨mlesinden 'milliyetc¸i' ibaresinin c¸ıkarılması', 'tahrik edici, bo¨lu¨cu¨ 3.5 dakikalık kısımdaki so¨zlerin bas¸ oyuncu Cu¨neyt Arkın'ın yatakhaneye gelirken go¨ru¨nen sahnenin arkasından silinmesi' gibi koşullar ileri sürülmüş.
1975 tarihli Melih Gu¨lgen'in yo¨nettigˆi Babanın Ogˆlu filmi için 1982'de yazılan kararda 'is¸c¸i ve is¸veren arasındaki su¨rtu¨s¸meleri go¨sterdigˆi ve 12 Eylu¨l 1980 tarihinden itibaren faaliyetleri durdurulan DİSK'e bagˆlı Maden I·s¸ Sendikası'nın uygulamakta oldugˆu grev sahnelerini perdeye aktardıgˆı, bu haliyle de halka go¨sterilmesinde sakıncalı oldugˆu' yazısı da dikkate alınarak, filmin bas¸ından ortalarına kadar Adana Valiligˆince belirtildigˆi gibi patron 'is¸veren' is¸c¸i arasındaki su¨rtu¨s¸meleri mu¨balagˆalı bir tarzda yansıttıgˆı, bunun yanında adı gec¸en sendikanın ve digˆer grev sahnelerinin filmde go¨ru¨lmedigˆi, filmin devamında ise dialogların yasaları zedeleyici, ku¨c¸u¨mseyici bir devam ettigˆi go¨ru¨ldu¨gˆu¨nden' film yasaklanıyor.
SANSÜR DÜZENLEMELERİ
Bu konudaki sansür düzenlemesi nasıl yapılmış?
Ali Karadoğan: Farklı yıllarda nizamname ya da tüzükler var, genel ahlak, güvenlik güçleri, şiddet/suç, din gibi çok sayıda başlıkların yanı sıra işçilerden söz eden elbette bir cümle yok ama bunu ifade eden sınıf başlığı hep bir yerlerde var. Daha önce de vardı.
1977'deki Filmlerin ve Film Senaryolarının Denetlenmesi Hakkında Tüzük'te 18. Madde içinde b fıkrası 'Sınıf, din, mezhep, tarikat veya ırk kavgasını ko¨ru¨kleyen; devlet veya ulus bu¨tu¨nlu¨gˆu¨nu¨ bozucu, bo¨lu¨cu¨, yıkıcı veya ulusal duygulan incitici etki yapan' eserleri yasaklar. ya da 1983'teki tüzükte 19. Maddenin c fıkrası bu kez şöyle: 'Devletin birkis¸i ya da zu¨mre tarafından yo¨netilmesi ya da sosyal bir sınıfın digˆer sosyal sınıflar u¨zerinde egemenligˆini sagˆlamak yolunda propaganda yapan, bu amac¸la bir devleti, bir partiyi, bir tu¨zel kis¸iligˆi, bir toplulugˆu ya da kis¸ileri o¨ven'.
Ayrı ayrı fıkralardaki maddeleri 1986'daki Sinema Video ve Müzik Eserlerinin Denetlenmesi Hakkında Yönetmelikte tek bir madde içinde çok genel bir şekilde yazıldığını görürüz. Madde 9 şöyledir: 'Devletin u¨lkesi ve milletiyle bo¨lu¨nmez bu¨tu¨nlu¨gˆu¨, milli egemenlik, cumhuriyet, milli gu¨venlik, kamu du¨zeni, genel asayis¸, kamu yararı, genel ahlak, genel sagˆlık ac¸ısından suc¸ ve suc¸a tes¸vik unsurunu ihtiva eden, dıs¸ siyasete aykırı, milli ku¨ltu¨r, o¨rf ve adetlerimize uygun olmayan film, video ve mu¨zik eserlerinin go¨sterilmesi ve icrasına izin verilmez'.
Zenginler-yoksullar hakkında ne tür örnekler var?
Ruken Öztürk: Çok sayıda karar var sınıfsal farkla zengin olmak ya da yoksul olmakla ya da parayla ilgili. Örneğin bir kalıp var, bir şekilde paranın zenginden alınıp yoksullara verilmesi hep itiraz nedeni oluyor.
"ZENGİNLİK VE FAKİRLİK" SÖZLERİNE SANSÜR
1947'de Haydut Izdırabı adlı filmde 'soygunculuk suretiyle elde edilen paraların fakir halka dagˆıtılması' sahnelerinin c¸ıkarılması istenirken 1972'de de Kadri Yurdatap'ın Ana'sında 'Murat'ın 'es¸kıya olması ve zenginden alıp fakire vermesinin' c¸ıkarılması' isteniyor. Telli Turnam 'da da aynı yıl yazılan kararda 'Mehmet ve Sabah'ın Kamber Agˆa'nın kervanını soyup fakir ko¨ylu¨lere dagˆıttıgˆı sahnenin c¸ıkarılması'" kos¸ul olarak ileri su¨ru¨lmu¨s¸. 1955'te Hayatımı Mahveden Kadın filminin kararında bir anne 'ogˆluna mazisi hakkında bilgi verirken 'baban fakir oldugˆu ic¸in ona kac¸tım' tarzındaki konus¸maların' çıkarılması, 1958'de Yaprak Do¨ku¨mu¨ 'nde'Ali Rıza'nın kızına 'ben artık fakir oldum, babalık hakkımı kaybettim' so¨zünün c¸ıkarılması istenmis¸. Rogelio Gonzales'in Yedi Dagˆın Haydudu filmiyle ilgili 1957 tarihli kararda '18. asırda Meksika'da sınıf farkları dolayısı ile zengin zalimlerin fakir halka yaptıkları zulu¨mler ve fakir halkın hu¨rriyet ve as¸ktan mahrum edildigˆ' so¨zlerinin c¸ıkarılması istenirken Beter adlı senaryoda 1958'de 'fakirin yu¨zu¨ sogˆuk olur' so¨zu¨nu¨n c¸ıkarılması ve aynı yıl Nejat Saydam'ın yazdıgˆı Garip 'le ilgili kararda ise 'Zengin adam rolu¨ndeki S¸akir'in mu¨tecaviz hareketlerinin esaslı bir s¸ekilde tadil olunduktan sonra' yeniden incelenmesi isteniyor. Civan Ali adlı senaryoda kadın ve erkek karakter arasında gec¸en 'zenginlik ve fakirlik' so¨zlerinin c¸ıkarılması talep edilmiş. Suphi Kaner'in As¸k Arabası adlı senaryoda 1962'de 'Suphi'nin so¨yledigˆi: Ama onun parası bu¨tu¨n kirleri o¨rter cu¨mlesiyle', 'Artık mu¨saade edin de muhitime do¨neyim cu¨mlesinin de c¸ıkarılması' istenmis¸tir.
"NAMUSSUZLAR MİLYONERLERDİR" SÖZÜNE SANSÜR
Ali Karadoğan: Sahara 'da 1960 tarihli kararda "-'kızın ku¨c¸u¨k c¸ocugˆun babasına evlerinde iken so¨yledigˆi ben fakirim siz zenginsiniz bir arada yas¸ayamayız so¨zu¨nu¨n c¸ıkarılması'; Bazıları Sıcak Sever 'de/ Some Like it Hot 'Filmin ic¸inde gec¸en Tony Curtis'in telefonda Marilyn Monroe'ya so¨yledigˆi 'Fakir halk tabakaları bu¨tu¨n kazanc¸larını bize yatırırlar' cu¨mlesinin c¸ıkarılması' istenmis¸tir. Yine Raj Kapoor'a ait Do¨rt Yu¨z Yirmi filmi için 1960'da yazılan kararda 'Bombay'da namuslular sefalet c¸eker, namussuzlar milyonerdir', 'para ic¸in insanlık canavarlas¸ıyor', 'namus, haysiyet, s¸eref paraya satılıyor' cu¨mlelerinin c¸ıkarılması istenmis¸tir. Aynı yazılan bir kararda da Karın Des¸en Jak/Jack the Ripper için 'filmde sınıf farkı, zengin ve fakir halk so¨zlerinin kopyalarından da c¸ıkarılması s¸artı ile halka go¨sterilmesinde bir mahzur olmadıgˆı' yazıyor. Koruyucu S¸eytan 'da da 1963'te 'Fakir' sözcüğünün 'Zavallı' diye değiştirilmesi isteniyor.
GÜNEY'E SANSÜR
1966'da yazılan kararda Yılmaz Güney'in Es¸refpas¸alı 'da Mıstık'ın so¨yledigˆi: 'Allah baba bitleri niye icadetmis¸?' so¨zu¨ ile Ays¸e'nin buna cevaben so¨yledigˆi: 'Fakir kulları bos¸ zamanlarında kas¸ınıp, gu¨nah is¸lemesinler diye' cu¨mlesinin" c¸ıkarılması istenmis¸tir. Ayrıca pek çok kararda da dilenmek ya da dilencilik sansüre uğramıştır. Örneğin 1960'larda yazılan Bu¨yu¨k Yemin filminin kararında 'Caminin o¨nu¨nde el ac¸ıp dilenen dilenciye ait sahnenin' c¸ıkarılması istenmis¸tir.
Araştırmanızda kararları yıllara ayırmışsınız. Bu tek parti dönemi ve Demokrat Parti dönemini kapsayan kararlar var. Siyasal iktidarın değişmesinin izleri bu kararlarda görülüyor mu?
Ruken Öztürk: Kuşkusuz döneme uygun anlatılar var, 1940'larda ya da 50'lerde yabancı ülkelerle ilişkiler, Türklükle ilgili kararlar, Naziler ya da Hitlerle ilgili farklı kararlar varken sonraki yıllarda yoğunluğu azalabiliyor ama bir yandan da genel olarak Türkiye'deki muhafazakar iktidarların sürekliliğini görmek mümkün, örneğin 1940'larda da Türklük ve milliyetçi duygulara ilişkin karar var, 70'lerde de 'Türkler yemekten önce ellerini yıkarlar' diye biraz önce aktardık, Otobüs filmine yönelik sansür var. Defterlerin başlangıcında da sonunda da nüanslar değişse de benzer kararlar görülebiliyor. Komünizm korkusu gibi ideolojik siyasal gerekçeler ya da en çok gözlenen cinsellik, müstehcenlik, sevişme sahneleri gibi konular her zaman var. Eşcinselliğe dair imalar giderek açık kararlara dönüşmüş 80'lerde…
İsmi sansüre uğrayan filmler var mı?
Ali Karadoğan: Çok sayıda eserin adı eser sahibinin talebiyle değiştiriliyor ama zaman zaman kurulun da dayatması olabiliyor. Bazı kararlarda isim değişikliğinin kaynağını göremiyoruz yani eser sahibi mi istedi, kurul mu öyle istiyor bilmiyoruz. Birkaç örnek verelim. 1976'da yazılan bir kararda Şerif Gören'in İki Arkadas¸/Darbe adlı filmi için, kurul İki Arkadas¸ ismi yerine Darbe adı ile go¨sterilmesi talebinin reddine c¸ogˆunlukla karar vermiş. 1985'te Abidik Gubidik adlı senaryonun 'adının degˆis¸tirilmesi, argo isimlerin dıs¸ında Tu¨rkc¸e kelimelerden olus¸an bir isim verilmesi' isteniyor. İki isim önerisiyle gelen eserlerin de denetlenmesinde kolaylık olsun diye tek isme indirilmesi isteniyor.
"İDEOLOJİK ŞİİR OLABİLİR"
Örneğin As¸k I·ksiri-I·nsanları Seveceksin-Yas¸amak Gu¨zel S¸ey adlarıyla gelen bir senaryo için her bir üye farklı tercihini belirtmiş, karar olarak da eser sahibi hangisini istiyorsa onu kullanarak filme çekmesine izin verilmiş. Safa Önal'a ait Gu¨nes¸e Gidenler 'de ' Senaryo isminin ideolojik mahiyetteki bazı s¸iirlerle ilgisi olabilecegˆi du¨s¸u¨nu¨lerek yeni bir isim getirilmesi', aynı şekilde Direnis¸ adlı senaryo için de yeni bir isim getirilmesi s¸artı ileri su¨ru¨lmu¨s¸. Hatasız Kul Olmaz adlı senaryonun kararında da 'Bas¸ka bir ismin getirilmesi' isteniyor.
Zaman zaman erotik isimler de değiştirilmiştir. Pic¸ Arkadas¸ım adlı 'senaryonun isminin mu¨stehcen olmayacak s¸ekilde degˆis¸tirilmesi" talep ediliyor. Enseye Tokat-Masal Masal Matitas adlı senaryo için her iki isim de müstehcen bulunmuş, aynı şekilde Fırlamalar ismi de mu¨stehcen oldugˆundan reddedilmiş.
"ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR" FİLMİNE RET
Sansür kararlarında komünizmle ilgili sansür kararlarında iktidarların bu sistemden duydukları endişeleri gözleniyor mu?
Ali Karadoğan: Elbette özellikle Sovyetler Birliği ya da Rusya ile ilgili çok sayıda karar var. Absürd bir orak çekiç hikayesi var, yabancı filmciler hesap pusulasına orak çekiç işareti çizmişler diye bir iddia ortaya atıyorlar. Komünizm korkusu, endişesi hep var. Komu¨nizm propagandası yaptıgˆı ic¸in C¸anlar Kimin İc¸in C¸alıyor filmi reddediliyor 1940'ların sonunda. 'Yurdumuza yabancı ve milletimiz ic¸in zararlı ideoloji mu¨cadelelerinin propagandasının ihtilal sahnelerini ve hareketlerini tasvir etmekle milli seciyemiz ve duygularımıza aykırı olan bu filmin aynı zamanda Amerikan komu¨nist go¨nu¨llu¨lerinin propagandasını yaptıgˆı' gibi gerekçelerle redediliyor. 70'lerde de bolca gerekçe yazılıyor bu konuda. Raj Kapoor'un Palyac¸o/Mera Naam Joker filminde 'Lenin ve Rus bayragˆının c¸ıkarılması' koşulu yazılmış karara, karar tarihi 1982.
"BÜLENT ERSOY'UN BAŞINA GELENLER ÖRNEK"
Darbelerin sansüre nasıl etkisi olmuş?
Ruken Öztürk: İşin ilginci ülke tarihi uzun süre darbeler tarihi olduğu için belirgin bir ayrım yok, normalleşilen bir dönemi pek gözlemleyemedik. Normalleşme olsa bu kadar ağır ya da bir yandan absürd sansür kararı olmazdı. 12 Eylül'den birkaç gün önce toplantı yapıyorlar, darbe oluyor, bir iki hafta ara veriliyor sonra çalışmaya kaldıkları yerden devam ediyorlar. Darbeden sonra Bülent Ersoy'un başına gelenler ve Acı Ekmek filminin uğradığı sansür de darbelerin etkisine, o zihniyete bir örnek olabilir.
"27 MAYIS SAVUNULUYOR"
Ali Karadoğan: Bu kararlardan Muhteşem Durukan'a ait Haramiler için 'senaryonun, genel olarak 27 Mayıs 1960 devriminden o¨nceki siyasi iktidar mensuplarını ve yu¨ksek mevkiler is¸gal eden askeri ve mu¨lki devlet memurlarını ele almakta ve birc¸ok yerlerde gerc¸eklere uymayan s¸ekilde konus¸turup canlandırılmaktadır. Senaryo, demokratik yolla kanunların himayesinde evvelce faaliyet go¨stermis¸ olanları tezyifkar sıfatlarla topyeku^n ko¨tu¨leyerek vatandas¸lar arasında husumet ve intikam hisleri dogˆuracak veya tahrik edecek mahiyette so¨z ve sahneleri ihtiva etmektedir. Direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 devrimini yapan Milletimizin bu¨tu¨n fertlerinin kıvanc¸ta kaderde ve tasada ortak bo¨lu¨nmez bir bu¨tu¨n halinde milli s¸uur ve ilkeler etrafında topladıgˆı ve yurdumuzun milli gu¨venlik ve huzura ihtiyacı oldugˆu bir devrede adı gec¸en senaryonun film haline intikalini' yasaklıyorlar. Bu kararda 27 Mayıs'ın savunulduğunu görüyoruz.
SANSÜRDEN GEÇEN "KARANLIKTA UYANANLAR"
Bu sansürlerin aşıldığı örnekler var mı?
Ruken Öztürk: Birçok eser senaryo aşamasından filme kadar defalarca kurulların önüne gelebiliyor, tekrar tekrar değerlendiriliyor, bazen komisyonlardaki üyeler değişiyor, müzakere ediliyor. Bazı üyeler daha liberal, bazıları çok katı. Bazen hemen ikinci denetlemede eser sansürü geçiyor, bazen defalarca gidip geldiği oluyor. Örneğin Karanlıkta Uyananlar 'dan söz ettik, şartlı kabul ediliyor tekrar denetleniyor, sonunda sansürden geçiyor. Dinamik bir süreç bu.
Filmleri sansürlenin genç kuşakların da tanıdığı oyuncu ve yönetmenler var mı? Örneğin Türkan Şoray, Cüneyt Arkın, Yılmaz Güney, Tarık Akan gibi isimlerin filmleri sansürlenmiş mi?
Ali Karadoğan: Genellikle karakter ismi değil oyuncu ismiyle anıyor sansür kurulu eseri anlatırken. Daha önce Cüneyt Arkın filmlerinden söz ettik örneğin. Yavuz Özkan'ın Maden filminin dijital arşivden ya da filmin dosyasından bir bölümü şöyle aktaralım: 'Cu¨neyt Arkın'ın du¨s¸u¨nceli olarak yatakhaneye gelis¸ini go¨sterir 3 dakika su¨reli go¨ru¨ntu¨ fonda bir kadın sesi temelde 'fas¸istlerin her gu¨n is¸i azıttıkları, camileri tahrik amacı ile bombaladıklarını, yurtsever devrimcileri o¨ldu¨rdu¨kleri, fas¸izme kars¸ı tu¨m yurtseverlerin birles¸meleri gerektigˆi, is¸c¸ilerin bu cephenin olus¸turulmasında o¨ncu¨lu¨k etmesi gerektigˆi, esprisi yatan kıs¸kırtıcı nitelikte bu konus¸ma duyulmaktadır. Bu go¨ru¨ntu¨ fonundaki sesin ve metnin tamamen c¸ıkarılması' koşullar arasında yer alır.
"ŞORAY'IN SÖYLEDİĞİ TÜRKÜYE SANSÜR"
Su¨rtu¨k filminde 1965 tarihli kararda jenerikte Tu¨rkan S¸oray tarafından so¨ylenen 'Mıs¸ Mıs¸' tu¨rku¨su¨nu¨n c¸ıkarılması, 1971'de Asrın Kadını 'nda'Tarık'ın Tu¨rkan'a kumar oynamasına, o¨gˆrenmesine o¨n ayak olması sahnesinin c¸ıkarılması ve Tarık'ın polis s¸erefine yakıs¸acak s¸ekilde hareket etmesi', 1972'de C¸ile 'de'Dagˆ evinde depremden evvel Tu¨rkan S¸oray'ın bası o¨rtu¨lu¨ olarak Allahtan ikisinin de beraber o¨lmelerini yalvardıgˆı sahnenin c¸ıkarılması' istenir.
"ŞORAY'IN SENARYOSU DA SANSÜRE UĞRADI"
Tu¨rkan S¸oray'ın senaryosunu yazdıgˆı Bodrum Hakimi Masalı 'nda 1975'deki kararda 'hakim Mefaret'in asılma sahnesine yer verilmeyip, sanıkların mahkemesinde, hakim ve savcı tarafından yalnızca o¨ldu¨ru¨ldu¨gˆu¨nu¨n 'o¨ldu¨ru¨ldu¨' denmesi s¸eklinde belirtilmesi' istenmis¸tir, ki bu filmi Şoray yönetecektir. Yılmaz Güney de sansüre çok uğramış oyuncu, senarist, yönetmenlerden. Arkadas¸ ic¸in "Semra'nın so¨yledigˆi 'Sınıf ac¸ısından bak olaylara' so¨zu¨nu¨n ve 'Melike ile Azem arasında gec¸en konus¸maların tu¨mu¨nu¨n' c¸ıkarılması isteniyor. Es¸refpas¸alı 'da bir karakterin söylediği 'C¸u¨nku¨ Amerika bizim dostumuz' ve 'I·ngilizce bilmek, aklı bas¸ında her vatandas¸ımızın memleket borcudur, degˆil mi?' sözlerinin c¸ıkarılması isteniyor. Agˆıt filminde 'Doktor Hanım'ın Yılmaz Gu¨ney'in vu¨cudundan kurs¸unu c¸ıkarırken hep bir agˆızdan s¸arkı so¨ylenme sahnesinin c¸ıkarılması' da istenmis¸tir. Çok sayıda farklı konularda sansür var Güney'le ilgili. Filmin görüntü kalitesiyle ilgili gerekçelerden sahnelerdeki müstehcenliğe kadar. Filmin eskimesi, yıpranmıs¸ go¨ru¨ntu¨ ve sesi, go¨zleri bozacak s¸ekilde c¸izik oldugˆu, sık sık kopukluklar oldugˆu gibi gerekçeleri çok görüyoruz 80'lerde.
Ruken Öztürk: 'Diskotekte zengin c¸ocuklarının fakir olarak go¨ru¨nen veznedar rolu¨ndeki Cu¨neyt Arkın'la olan alay sahnesi ideolojik go¨ru¨ldu¨gˆu¨nden c¸ıkarılması' İki Arkadas¸ / Darbe filminin 76 tarihli kararında yazıyor. Birçok filminde de Cüneyt Arkın'ın şiddet sahnelerinin çıkarılması isteniyor.
MAVİ BONCUK DA SANSÜRE UĞRAMIŞ
Mavi Boncuk filmine ait kararda 'Tarık Akan'ın Emel Sayın'a, Kemal Sunal'ı kastederek so¨yledigˆi 'Yalova da dogˆdugˆu ic¸in kaymakam diyoruz' so¨zu¨ne de itiraz edilmiştir. Yine 70'lerde Çapkın Hırsız filminin kararında 'Necla Nazır'ın nis¸anlısı polis s¸efinden ayrılmasının nedeni olarak polisin vatandas¸lara is¸kence yaptıgˆını belirten; otobu¨ste Tarık Akan'ın gazete go¨stermesi u¨zerine polisleri ima ederek Necla Nazır'ın so¨yledigˆi 'onların da kız kardes¸leri yok mu' so¨zu¨nu¨n ve gazetede tefrika halinde c¸ıkıp kesilmis¸ olan 'ben bir is¸kenceci idim' eski polis so¨zu¨ ile gazete kuponlarını go¨steren sahnenin, Tarık Akan'ın Necla Nazır'a nis¸anlısını ima ederek 'sana uzanan elleri kanlı olacaktı' cu¨mlesinin' c¸ıkarılması isteniyor.
SÜRÜ "ULUSUN BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZUCU NİTELİKTE" BULUNMUŞ
Ali Karadoğan: Yılmaz Güney'in yazdığı Zeki O¨kten'in yönettiği Su¨ru¨ filmi hakkında 1981'de çıkan kararla bitirelim, yoksa örnek çok. 'Filmin bu¨tu¨nu¨yle kamu du¨zeni ve genel ahlaka aykırı, ulusal bu¨tu¨nlu¨gˆu¨ bozucu nitelikte oldugˆu' saptanmış ve birçok fıkraya dayanarak gösterilmesi yasaklanmıştır.