Türkiye'nin kahraman gazileri madalyalarını ilk günkü duyguyla taşıyor
Türk askerinin geçmişte gösterdiği kahramanlıkların en önemli tanıkları olan gaziler, Kore Savaşı ile Kıbrıs Barış Harekat'ındaki anılarını Anadolu Ajansı ile paylaştı.
Türk askerinin geçmişte gösterdiği kahramanlıkların en önemli tanıkları olan gaziler, Kore Savaşı ile Kıbrıs Barış Harekat'ındaki anılarını Anadolu Ajansı ile paylaştı.
Türkiye'nin 1950 yılında katıldığı Kore Savaşı ve 1974'teki Kıbrıs Barış Harekatı'nda Mehmetçiğin gösterdiği kahramanlıkların canlı tanıkları gaziler, yaşanan başarıları anlattı.
Özellikle düşman askerleri tarafından kuşatılan ve süngü muhaberesiyle kuşatmayı yaran Türk Tugayı, Mehmetçiğin verdiği destansı mücadeleye en iyi örneklerden biri olarak tarihte yerini aldı.
Kore Savaşı'nda Türk Tugayı'nda bulunan Bayburtlu 93 yaşındaki Kore Gazisi Necmettin Çatalbaş, AA muhabirine, savaş sırasında ve kuşatmada yaşadıklarını anlattı.
İstanbul'da askerlik yaptığı dönemde Türkiye'nin Kore'ye asker göndereceğini duyduğunda gönüllü olduğunu belirten Çatalbaş, "4 bin 500 kişilik bir tugayı tamamladık ve İskenderun'dan üç gemi ile yola çıktık. 30 gün sonra Kore'ye ulaştık. Bizi liman şehrinden alıp Suwan şehrine götürdüler. 15 gün Amerika silahlarının kullanımı bize öğrettiler. Sonra bizi cepheye sürdüler. Savaşta en fazla dikkatimi çeken, savaşta maneviyatın gücünü görmek oldu." diye konuştu.
Kuşatmadan "süngü tak" emriyle kurtuldular
Erzincanlı Muharrem Çavuş'un yıkanmak için girdiği derede esir düştükten sonra bir odun parçasıyla esir aldığı Çinli askerleri birliğe getirdiğini anlatan Çatalbaş, şöyle konuştu:
"Komutanımız Çinli askerlere 'Sizi nasıl bir parça odunla teslim alıp buraya getirdi?' sorusunu sordu. Çinliler ayaklarını yere vurarak 'Bir tane değil, üç asker süngülerini dayadı bize' dediler. İşte bu savaşta maneviyatın etkisinin ne kadar olduğunu anladım. Düşmanı akşama kadar 20 kilometre uzaklaştırıyoruz ama 'Türk tugayı geri çekil' diye emirler geliyor. Tahsin Yazıcı, 'Ben, askerimin canı pahasına aldığım yeri düşmana terk etmem.' deyip geri çekilmedi. Düşmana yakın yerde savunma hattına geçtik. Sağımızda Güney Kore, solumuzda ABD'nin Filipin askerleri var. Onlar bizim kadar ilerleyemiyor. Onlar ilerleyemeyince gece düşman askeri etrafımızı sardı. Sabaha kadar savaştık ve mermimiz bitiyordu. Düşman hem önden hem arkadan geliyordu. Bize süngü tak emri geldi. Biz süngüleri taktık ve 'Allah Allah' sesleriyle gerimizdeki düşmana hücuma geçtik. Süngü kullanarak oradan çıktık. Süngüde bizimle baş edemediler ama 325 şehit verdik."
Düşman askerleri tarafından sarıldıkları sırada emirlerine verilen bir ABD albayının tanka binip kaçmak istediğini, Albay Celal Dora'nın ise onu kaçmaması için uyardığını belirten Çatalbaş, "Telsizin başına geçip ordu karargahına bilgi vermesini istedi ama kaçmak isteyince Celal Dora onu vurdu. Celal Dora'yı divanı harpte yargıladılar. Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı, bizim harp kanunlarımızı alıp mahkemeye sundu ve Celal Dora beraat etti." dedi.
Savaş sonunda savaşı ve Türk askerinin kahramanlığını anlatan şiirini de okuyan Çatalbaş, şiirinin, Kore'ye gelen Türk gazeteciler tarafından Türkiye'de de yayınlandığını aktararak, aldığı madalyalar ve kendisinin de bulunduğu tarihi fotoğrafların olduğu kitabı gösterdi.
"Karaya adım attığımızda silah ve cephanelerini geride bırakıp kaçmışlardı"
Türkiye'nin en önemli tarihi zaferlerinden biri olan Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan Gazi Hüseyin Süngü ise adaya ilk çıkan birlikte görev aldığını söyledi.
Adaya çıkana kadar savaşın ne anlama geldiğini tam olarak anlamadığını anlatan Süngü, şunları kaydetti:
"O tarihte deniz o kadar sakindi ki anlatamam. Ancak adaya yaklaştığımızda öyle bir dalga yükselmeye başladı ki bizi adaya doğru itiyordu. Komutanlarımız Kıbrıs'ta olup bitenleri, Türklere yapılan soykırım ve katliamları bize anlattılar. Biz de, hemen gidelim yardım edelim, onları koruyalım istiyorduk. Bizim uçaklarımız çok yoğun bir destek verdi bize. Adaya çıktığımızda bize atış yapıyorlardı ama sabit atışlardı. Komutanlarımız çok zekiydi ve sabit atışın yapıldığını görünce süratli bir şekilde ilerledik. Biz karaya adım attığımızda silah ve cephanelerini geride bırakıp kaçmışlardı."
-"Uçaklarımızın sesi duyuldu mu tık ses yoktu karşı tarafta"
Bir gece sabaha kadar çatıştıklarını ve sabah saatlerinde kontrolleri altında olan köprüye iki düşman tankının hızla ilerlediğini vurgulayan Süngü, şöyle konuştu:
"Yaşar diye bir kardeşimiz vardı. Küçük tanksavarla köprüye ilerleyen öndeki tankı sol paletinden vurdu. Paleti kaybeden tank yolu kapattı. Arkadan gelen tank ise ona çarparak durdu. Yani, hazırlasanız bu kadar yapamazsınız. O tankların sesi kesildi ama çatışma sabaha kadar devam etti. Ondan sonra da ateşkese kadar ciddi bir çatışma yaşamadık. Uçaklarımızın sesi duyuldu mu tık ses yoktu karşı tarafta. Türk Hava Kuvvetlerini o zaman hayranlıkla izlemiştim. Özellikle ikinci harekatta karşılaştığımız Kıbrıslı soydaşlarımızla karşılıklı ağlaştık. Niye ağladığını da bilmiyorsun. O sevincinden ağlıyor, sen onun maruz kaldığı duruma ağlıyorsun. Böyle birçok karşılaşmamız oldu."
"İsteseydik karşımızda duran da yoktu, geçer giderdik"
Türk askerinin bugüne kadar kadın, çocuk ve yaşlılar ile sivil halka kurşun sıkmadığına vurgu yapan Süngü, ancak Kıbrıs Türkü'nün maruz kaldığı soykırım karşısında ağladığını söyledi.
"Hele hele annesinin kucağında bebek katletmek bize ve insanlığa has olamaz." diyen Süngü, şunları kaydetti:
"Hangi duyguyla bunu yaptılar? Karşı gelmeyen, zarar vermeyen insanlara bunu yaptılar. Şahsen o insanları görünce ben orada çok ağladım. İyi ki bu harekatı yapmışız, dedim. Umarım orada yaşayan soydaşlarımız bu durumu devam ettirirler. İsteseydik karşımızda duranda yoktu, geçer giderdik. Ama belirli bir bölgede durduk ve kendi soydaşlarımızı güvence altına aldık. Orada benim gibi Hüseyin Süngü adında bir kardeşimi şehit verdik. Onun haberi de bana geldi sonradan."