Türkiye'nin Eurofighter Typhoon alımı ne anlam ifade ediyor?

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

NATO DIANA Proje Hakemi ve Mentoru Arda Mevlütoğlu, Türkiye'nin satın almaya hazırlandığı Eurofighter Typhoon'un özelliklerini ve Türk havacılığına olası katkılarını AA Analiz için kaleme aldı.

NATO DIANA Proje Hakemi ve Mentoru Arda Mevlütoğlu, Türkiye'nin satın almaya hazırlandığı Eurofighter Typhoon'un özelliklerini ve Türk havacılığına olası katkılarını AA Analiz için kaleme aldı.

***

23 Temmuz'da İstanbul'da düzenlenen IDEF 2025 17'nci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı sırasında Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Birleşik Krallık Savunma Bakanı John Healey, Türkiye'nin Eurofighter Typhoon savaş uçağı alımına ilişkin bir mutabakat muhtırası imzaladı.

Bu imza, Türkiye'nin uzun zamandır gündemde olan ara çözüm muharip uçak temin sürecinde önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor. Ara çözüm uçak alımı konusu, Türkiye'nin 2019 yılında F-35 Joint Strike Fighter (JSF) programından çıkartılmasından sonra ve Milli Muharip Uçak (MMU) KAAN'ın hizmete girmesine kadar geçecek süre içinde kabiliyet ve caydırıcılık bakımından zafiyet yaşamaması için gündeme geldi. Bu kapsamda ABD'den 40 adet F-16V alımı ile envanterdeki mevcut F-16'lardan 79 adedinin F-16V seviyesine çıkarılması üzerinde çalışılsa da paket daha sonra 40 yeni uçak alımı şeklinde revize edildi. Öte yandan envanterdeki F-16'ların yeni nesil yerli ve milli görev sistemleri ile donatılmasını kapsayan Özgür projesi de devam ediyor.

KAAN'ın tasarım olgunluğu olarak "Blok" adı verilen aşamalar halinde ve milli motor ile donatılmış olarak tam harekat kabiliyetine (İngilizce terimi ile "full operational capability") 2030'larda ulaşacak olması ve caydırıcı bir güç olarak yeterli adette envantere girmesi için de belli bir zaman gerekmesi, modernizasyon ve yeni uçak alımı projelerinin gerekli kılıyor. Tüm bu faaliyetler, hava gücünün stratejik öneminin (tekrar) gözler önüne serildiği bu dönemde Türk Hava Kuvvetlerinin etkinliğinin ve caydırıcı kapasitesinin yüksek kalması için elzem nitelikte. Eurofighter Typhoon da bu denklemde kritik bir öneme sahip.

Projenin tarihçesi

Eurofighter Typhoon, Soğuk Savaş'ın son döneminde Avrupa'nın ortak muharip uçak ihtiyacına yanıt vermek amacıyla başlatılan, çok uluslu ve çok aşamalı bir savunma havacılık projesi. 1983 yılında Birleşik Krallık, Almanya, İtalya ve İspanya hava kuvvetleri tarafından müşterek muharip uçak gereksinimi ortaya kondu ve bu gereksinim 1988'de Eurofighter programının resmen başlatılmasıyla somutlaştırıldı. Fransa başlangıçta programda yer alsa da 1985 yılında kendi bağımsız projesi Rafale'i geliştirmek üzere ayrıldı.

Prototipin ilk uçuşu 1994'te gerçekleşirken üretim onayı ise 1998'de verildi. İlk üretim uçağı 2003 yılında Almanya Hava Kuvvetlerine teslim edildi, ardından İtalya, İspanya, Avusturya ve Suudi Arabistan gibi kullanıcı ülkeler takip etti. Program, siyasi ve mali sorunlara rağmen devam ederken, 2024 itibarıyla 600'den fazla Eurofighter Typhoon hizmete alındı.

Türkiye'nin son 40 yıl içinde Eurofighter Typhoon ile yolunun çok kez kesiştiğini hatırlatmakta da fayda vardır. 1980'lerin ortalarında İngiltere'den 40 adet Tornado alımının gündemde olduğu sırada, alımın gerçekleşmesi durumunda o sırada hazırlığı yapılan Eurofighter projesine Türkiye'nin eşit olarak dahil olması teklifi yapılmıştır. Müteakiben, 2000'lerin başlarında ve 2010 civarında iki kez daha Typhoon Türkiye'ye, sanayi katılımı ile birlikte teklif edilmiş ancak çeşitli sebeplerle alım gerçekleşmemiştir.

Typhoon'un özellikleri

Eurofighter Typhoon, çok rollü, delta kanatlı ve ön kanatçıklı (canard) tasarımına sahip bir avcı uçağıdır. Gelişmiş aerodinamik tasarımı ve uçuş kontrol sistemi sayesinde yüksek manevra kabiliyeti sunmakta; "supercruise" olarak bilinen, art yakıcı kullanmaksızın sesüstü uçuş kabiliyetiyle dikkat çekmektedir. Uçak hem tek koltuklu hem de çift koltuklu konfigürasyonlarda mevcuttur ve hava-hava ile hava-yer görevlerinde görev yapabilmektedir.

Uçağın görev sistemleri arasında Captor-E aktif elektronik taramalı dizin (AESA) radarı, DASS (Defensive Aids Sub-System) özsavunma sistemi, gelişmiş görev bilgisayarı, Link 16 veri bağı ve elektro-optik sensörler yer almaktadır. Kendini savunma kabiliyeti, elektronik harp sistemleri, flare/chaff dağıtıcıları ve radar ikaz alıcılarıyla desteklenmektedir.

Silah yükü bakımından geniş bir yelpazeye sahip olan Typhoon; Meteor, AIM-120 AMRAAM, IRIS-T, ASRAAM gibi hava-hava füzeleri ile Brimstone, Storm Shadow, Paveway serisi güdümlü mühimmatlar ve Taurus gibi seyir füzelerini taşıyabilmektedir. Aynı zamanda Mauser BK-27 27mm topu da bulunmaktadır. Meteor, uzun menzili, çift yönlü veri bağı ve çift darbeli motoru ile halihazırda üretim ve kullanımdaki en modern ve yüksek kabiliyetli havadan havaya füzelerden biridir.

Uçakta, EUROJET konsorsiyumu tarafından geliştirilip üretilen iki adet EJ200 turbofan motor kullanılmaktadır. Her ortak ülke motorun belirli bileşenlerinden sorumlu olmakla birlikte nihai montajlar kendi ülkelerinde gerçekleştirilmektedir.

Eurofighter, "Tranche" olarak adlandırılan aşamalarda üretilmektedir. Tranche 1 temel hava üstünlüğü kabiliyetini sağlarken, Tranche 2 ile sınırlı hava-yer yetenekleri eklenmiştir. Tranche 3A ise çok rollü görev kabiliyeti, gelişmiş görev bilgisayarı ve genişletilmiş silah entegrasyonlarını kapsamaktadır. Tranche 4 ve 5 modelleriyle birlikte AESA radar, dijital aviyonikler ve elektronik harp kabiliyetlerinde büyük ilerlemeler hedeflenmektedir.

Typhoon ve Türk Hava Kuvvetleri

Türk Hava Kuvvetleri envanterinde halihazırda 240 civarında F-16C/D ve 25 civarında F-4E/2020 faal durumda bulunmaktadır. 2000'lerin başlarında kapsamlı modernizasyondan geçmiş olan F-4E'ler, faydalı hizmet ömürlerinin sonuna gelmiş durumda. F-16C/D'lerin ise başta radar ve elektronik harp sistemi olmak üzere kabiliyetleri, Türkiye'nin bölgesindeki ülkelerin hava kuvvetlerine ekledikleri uçakların nitelikleri karşısında geride kalma tehlikesi ile karşı karşıya. Yunanistan'ın Fransa'dan aldığı Rafale uçakları, F-16 uçaklarını F-16V seviyesine yükseltiyor olması; İsrail'in 2028 itibariyle toplam 75 adet F-35I teslim alacak olması (Haziran 2025 itibariyle 45 adedi teslim alındı); yüksek kapasiteli F-15I uçaklarını modernize etmesi ve bunların yeni nesil modeli olan F-15IA alımına hazırlanması gibi gelişmeler, teknoloji ve performans bakımından Türk Hava Kuvvetlerinin karşı karşıya olduğu meydan okumanın yoğunluğunu artırıyor.

Bölgedeki gelişmeler göstermiştir ki, bir ülkenin hava gücünün bölgedeki aktörlere ya da rakiplere göre zayıf olması ile hiç var olmaması arasında bir fark bulunmuyor. Hava gücünü, hava sahasını dost unsurların harekat ihtiyaçlarına uygun şekilde kullanmak ve düşmanın bu sahayı kullanmasını engellemek amacıyla kullanılan tüm araç, kuvvet, teknoloji, doktrin ve yöntemlerin toplamı olarak tanımlamak mümkün. Bu tanımdan hareketle, muharip uçaklar, hava savunma sistemleri, erken ihbar ve tanker uçak gibi destek vasıtaları, hassas güdümlü uzun menzilli silah sistemleri gibi imkan ve vasıtalar, hava gücünün bileşenleri olarak sayılabilir. Dolayısıyla, hava gücünün en önemli bileşeni olan muharip uçak envanterinin teknoloji, performans ve yetkinlik olarak devamlı surette güncel kalması şart.

Türkiye, hava kuvvetleri için halen, tamamı milli imkanlarla geliştirilen insanlı muharip (MMU Kaan), insansız taarruz (Anka 3), insansız çok rollü muharip (Kızılelma) uçak projelerini yürütüyor; silahlı insansız hava araçlarını da (Anka, Aksungur, Bayraktar Akıncı, Bayraktar TB2) etkin şekilde kullanıyor. Halihazırda seri üretim faaliyetleri devam eden Kızılelma'nın kısa süre içinde hizmete girmesi ile birlikte hava kuvvetlerinde insanlı ve insansız muharip uçakları birlikte kullanan ilk hava kuvvetlerinden biri olacak. Öte yandan MMU KAAN, Batı dünyasında halen test uçuşu aşamasındaki tek yeni nesil muharip uçak projesidir. Tüm bu iddialı programlar, modern Türk hava gücü için yeni bir dönemin açılmakta olduğunu bizlere gösteriyor. Ancak aşamalardan oluşan bir plan dahilinde ilerleyecek bu süreç içinde, özellikle bölgedeki yoğun askeri ve teknolojik tehdit ortamında caydırıcı kapasitenin korunması için Eurofighter Typhoon alımı önemli bir köprü işlevi görecektir.

[Arda Mevlütoğlu, NATO DIANA Proje Hakemi ve Mentorudur.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: AA / Arda Mevlütoğlu - Güncel
Haberler.com
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title