"Türkiye'nin En Büyük Sorunu Nedir" Sorusuna Türkiye'nin Yüzde 46'sı "Ekonomi" Cevabını Verdi
Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi'nin yaptığı ankete göre, "Türkiye'nin en büyük sorunu nedir" sorusuna Türkiye'nin yüzde 46'sı "Ekonomi" cevabını verdi.
Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi (SAMER) tarafından 16 ilde 2 bin 400 seçmenle yapılan, politik gündem ve seçmen eğilimleri anketi dikkat çekici veriler sundu.
BİR İLK YAŞANDI
İlk defa " Türkiye'nin en büyük sorunu nedir" sorusuna yüzde 46 oranında ekonomik sorunlar yanıtı verilirken, kendisini takip eden Kürt sorunu yanıtıyla arasında yüzde 29,9 fark görünüyor.
'EKONOMİK STANDARTLAR DÜŞÜK'
SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, anket sonuçlarını Evrensel'e değerlendirdi. Böyle bir sonucun elde edilmesine ilişkin konuşan Genç, "16 il, Türkiye'nin ekonomik standartları en düşük kentlerini barındırıyor. İstihdam, sosyal güvenceler açısından en düşük banda sahip ve üstelik çatışmalı ortamdan kaynaklı zaten temel ihtiyaçlara erişim noktasında sıkıntıları olan bir yerdi. İkincisi öteden beridir yoksulluk oranının oldukça yüksek olduğu bölgede geçinebilmeyi kolaylaştıran bir faktör vardı; dayanışma ekonomileri. Ancak özellikle son yıllarda bu dayanışma ekonomileri olarak tarif edebileceğimiz yakın ilişki ağları içerisindeki insanların birbirine destek olabilme süreçlerinin ciddi anlamda tahrif olduğunu görüyoruz." dedi.
'ADIYAMAN'DA TÜTÜN ELDE KALIYOR, MUŞ'TA PANCAR ÜRETİLMİYOR'
"Krizle baş edebilme dinamiği dediğiniz şeyler, 'dayanışmacı ekonomiler' neyi ifade ediyor? sorusuna cevap veren Genç şu ifadeleri kullandı:
"Tek kastım gündelik ihtiyaçlar birinde yokken diğerinden almak değil. Bunlar da mühim meseleler ama kıra, bahçeye dayalı olarak açığa çıkmış olan güncel üretim hanelerinden de ciddi anlamda soyutlanmış bir yerden bahsediyoruz. Çünkü çiftçiliğin ölmesi demek, bölgedeki olağan istihdam sahalarından, ekonomik kaynaklarından birinin ölmesi demek. Ve biliyorsunuz Türkiye'deki tarıma dayalı gelir ciddi anlamda sorunlu hale geldi. Adıyaman'da tütün elinde kalıyor, Muş'ta pancar üretemiyor bu insanlar, ya da yaylaya çıkamıyorlar çatışmaların yeniden tırmanmış olmasından dolayı. Tarım ve hayvancılığa dayalı ne bir gelir hanesi kurabiliyor ne de istihdam mümkün. Biz aynı zamanda hane sayılarını da ölçüyoruz. Giderek geniş hanelerden küçük hanelere doğru bir artış var, şehirleşme ve metropolleşme artıyor. Bu da toplumun alışkın olduğu ilişki biçimlerini çözüyor ve toplum bu noktaya geliyor."