Türkiye'nin Dış Politika Sorunları Konferansı
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dağı: "Türkiye’de iki yıl içinde üç seçim yapılacak. Bu seçimler Türkiye’nin geleceği açısından önem arz ediyor. Bu seçimlerin Türkiye’nin dış politikasını da belirleyeceğini düşünüyorum" Amerikan İlerleme Merkezi Uzmanı Werz: "Türkiye ilerleyen yıllarda şu andaki ile aynı olmayan bir dış politika güdecek" Eski ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Makovsky: "Türkiye ABD’nin bölgedeki en büyük müttefiklerinden biri olmayı sürdürecektir"
Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı, Türkiye'de gelecek iki yıl içinde yapılacak üç seçimin önem arz ettiğini belirterek, bu seçimlerin ülkenin dış politikasını da yönlendireceğini söyledi.
Washington'da Rethink Enstitüsü tarafından düzenlenen " Türkiye'nin Dış Politika Sorunları" konulu konferansta, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi İhsan Dağı, Amerikan İlerleme Merkezi Uzmanı Michael Werz, Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan, Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Savaş Genç ve eski ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Alan Makovsky konuşmacı olarak yer aldı.
İhsan Dağı, Türkiye'nin dış politikasının AK Parti'nin göreve gelmesinden sonra daha belirgin bir hal aldığını söyledi. 1980 ve 1990'lı yılların Türk dış politikasından bazı örnekler veren Dağı, AK Parti'nin göreve geldiğinde ülkenin o dönem çok zayıf dış politika yürütmekte olduğunu kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde hükümetin kısa dönemde ekonomiyi canlandıran politikalar gütmeyi başardığı anlatan Dağı, yürütülen demokratikleşme çalışmalarının da partiyi güçlendirdiğine vurgu yaptı.
Dağı, komşularla "sıfır sorun" dış politikasını benimseyen AK Parti'nin komşu ve bölge ülkeleriyle ekonomisini de canlandırma sayesinde politik diyaloğunu artırmayı amaçladığını vurguladı. O dönemde Türkiye'nin "yumuşak güç" olarak tanımlandığını aktaran Dağı, "Özellikle 2010 ve 2011'den sonra yumuşak güç olarak gösterilen Türkiye, bölgede yaşanan gelişmelerle birden Ortadoğu'da model alınabilecek ülke olarak gösterilmeye başlandı" ifadesini kullandı.
Dağı, Arap Baharı'nın AK Parti hükümeti için büyük bir zorluk oluşturacağı düşünülürken Türkiye'nin, Arap Baharı'nın yaşandığı ve diğer bölge ülkeleri açısından örnek alınmaya başladığına vurgu yaptı. Türkiye'nin birden bölgenin yükselen gücü olarak dikkatleri çektiğini aktaran Dağı, "Ancak Mısır'da temmuzda meydana gelen askeri darbe, Türkiye'nin bölgede bir sert güç olmadığını gözler önüne serdi" yorumunu yaptı.
Türkiye'nin dış politikasının önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceğini söylemenin güç olduğuna işaret eden Dağı, iki yıl içinde yapılacak seçimlerin önemine değindi. Dağı, " Türkiye'de iki yıl içinde üç seçim yapılacak. Bu seçimler Türkiye'nin geleceği açısından önem arz ediyor. Bu seçimlerin Türkiye'nin dış politikasını da belirleyeceğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
-"Sıfır sorun" politikasına eleştiri-
Amerikan İlerleme Merkezi Uzmanı Michael Werz ise Türkiye'nin ilerleyen yıllarda şu andaki ile aynı olmayan bir dış politika güdeceğini savundu.
AK Parti hükümetinin göreve gelmesinden sonra komşularla "sıfır sorun" politikasının belirlendiğini anlatan Werz, ancak bunun tam anlamıyla başarılamadığını öne sürdü.
Türkiye'nin arabuluculuk faaliyetlerinin de başarısızlığa uğradığını kaydeden Werz, " Türkiye'nin son 10 yılına baktığınızda bölgesindeki bazı sorunları çözmek için tarafları masaya oturttu ve bir çözüm üretebildi mi? Bu noktada çok da fazla örnek vermek mümkün değil" ifadesini kullandı.
Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Çağrı Erhan da AK Parti hükümeti döneminde Türk dış politikasının en başından itibaren yanlış belirlendiğini savundu.
Türk dış politikasının tüm hedeflerinin başarısızlıkla sonuçlandığını ileri süren Erhan, Türk dış politikasına yön verenleri eleştirdi. Bu noktada Erhan, "Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma" atasözünü hatırlattı. "Türkiye bölge ülkeleri için model bir ülke" görüşüne katılmadığını dile getiren Erhan, Türkiye'nin nasıl Suudi Arabistan veya Bahreyn'e örnek gösterilebileceğini sorgulayarak, bunun imkansız olduğu tezini savundu.
- Türkiye'nin bölgesel dış politikasının ABD ile olan ilişkisine etkisi-
Eski ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Alan Makovsky ise Türkiye'nin bölge ülkeleri için sürdürdüğü dış politikanın Ankara ile Washington arasındaki ikili ilişkiyi nasıl etkileyebileceğini değerlendirerek, Türkiye'nin dış politikasının ABD'nin istediği doğrultuda olmasa da Ankara'nın Washington'ın en büyük müttefiklerinden olmayı sürdüreceğini vurguladı.
Makovsky, " Türkiye, Mısır'da askeri müdahalenin karşısında durarak Müslüman Kardeşler'in en büykük destekçisi olarak göründü. Türkiye, Suriye krizinde Esed'e karşı güçlü bir ABD tepkisinin oluşması için muhaliflere en çok veren ülke olarak gözüktü. ve özrün sonrasında bile Türkiye-İsrail ilişkilerinin durumu. Tüm bunlara rağmen, Türkiye ABD'nin bölgedeki en büyük müttefiklerinden biri olmayı sürdürecektir" dedi.
Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Genç, konferansta Irak, Suriye, Tunus, Libya, Mısır, Lübnan, İsrail ve Filistin'de Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleriyle olan dış politikasına yönelik yaptıkları anket sonuçlarını açıkladı.
Araştırmada birçok sorunun vatandaşlara yöneltildiğini belirten Genç, en çok dikkati çeken soruların arasında AK Parti'nin dış politikasının Müslüman ülkeler için Türkiye'nin lider olabileceği sonucu ortaya çıkarıp çıkarmadığının yer aldığını kaydetti.
Genç, katılımcıların ezici çoğunluğun bu soruya "evet" yanıtını verdiği bilgisini paylaştı. Genç, gelecek 10 yıl içinde hangi ülkenin bölgesel güç olabileceğini düşünüyorsunuz sorusuna ise yine büyük çoğunluğun Türkiye cevabını verdiğini belirtti. - Michigan