Türkiye'nin 2053 Vizyonu Engeller ve Fırsatlar" Paneli
Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, "1950 Menderes, 1983 Özal ve 2002'de Erdoğan ile başlayan üçüncü değişim dönüşüm döneminin içindeyiz.
Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, "1950 Menderes, 1983 Özal ve 2002'de Erdoğan ile başlayan üçüncü değişim dönüşüm döneminin içindeyiz. Türkiye toplumu ilk defa sivil anayasa yapma idealini gerçekleştirebilecek gibi görünüyor ya da ilk defa talep eden pozisyondayız." dedi.
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Birlik Vakfı ve Genç Birlik iş birliğiyle düzenlenen "Türkiye'nin 2053 Vizyonu Engeller ve Fırsatlar" paneli, Genç Birlik Genel Merkezi'nde yapıldı.
Moderatörlüğünü Selami Kökçam'ın üstlendiği programda Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, "Türkiye'de Siyaset Sisteminin Dönüşümü ve Gelecek Perspektifi" başlıklı konuşmasında, Türkiye'nin önemli dönemeçlerden geçtiğini, şimdilerde siyasi sistemin değişmesinden söz edildiğini anlattı.
Başkanlık sisteminin tartışıldığını ifade eden Özipek, "Aslında tüm bu dönemeçler bütün bu değişim dönüşüm dönemleri önemli kazanımları da ifade etti. Kimler açısından, dezavantajlı gruplar açısından. Ayrıcalıklı zümrenin dışında kalan geniş toplum kesimleri, alt ve orta sınıflar gibi." diye konuştu.
Özipek, Türkiye'nin yeni bir değişim dönüşüm dönemi içinde bulunduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"1950 Menderes, 1983 Özal ve 2002'de Erdoğan ile başlayan üçüncü değişim dönüşüm döneminin içindeyiz. Türkiye toplumu ilk defa sivil anayasa yapma idealini gerçekleştirebilecek gibi görünüyor ya da ilk defa talep eden pozisyondayız.
Egemen birilerinin o bizler değil, toplumun geniş kesimleri değil, onların yapıp önümüze attığı 'Bu sizin anayasanızdır' dediği, göstermelik referandumlarla da bunu kabul ettirdiği, anayasaları daha az kötü bir duruma nasıl getirebilirizin mücadelesini veriyorduk. Şimdi ilk defa 'Acaba biz anayasamızı yapabilir miyiz, anayasada şu hüküm olsun mu olmasın mı' tartışmasını yapabilecek duruma geldik."
Yeni anayasanın nasıl olması gerektiği konusunda görüşlerini de aktaran Özipek, şunları kaydetti:
"Eğer yeni bir anayasa olacaksa, öncelikle toplumun yaptığı anayasa olacak. Dolayısıyla 'Anayasada şu olmaz, şuna dokunamazsınız, şunu değiştiremezsiniz' denildiği anda aslında biz yeni bir anayasa yapmıyoruz demektir. Eğer gerçekten biz anayasa yapacaksak, üzerimizde herhangi bir gücün gölgesi olmamalıdır. Bu anayasanın devletin ideolojik tarafsızlığını garanti altına almış olması gerekir. Devletin etnik, dini, siyasi, kültürel, cinsel, felsefi hayat tarzlarına ait bütün kimlikler karşısında eşit mesafede durması gerekir. Bir diğeri anayasanın hakları garanti altına alması gerekiyor. Üçüncüsü devletin yetki haritasını doğru çizmektir. Özellikle kuvvetleri bölmek, ayırmak yasama, yürütme ve yargı bütün kurumsal düzenlemeleri ona göre yapılmalı. Bunu yapabilen bir anayasa bazı sorunlarımızı çözmek durumundadır. Din ve vicdan özgürlüğü sorunu, Kürt sorunu, Alevi sorunu gibi önemle karşı karşıya kaldığımız sorunları çözebilecek bir perspektife sahip olmalıdır."
"STK, topluma hizmetin en önemli argümanı"
AK Parti Artvin Milletvekili İsrafil Kışla da "Türkiye'nin Gelecek Vizyonunda Sivil Toplum Profili ve Olası Etkileri" başlıklı konuşmasında, STK'ların topluma hizmet etmenin en önemli argümanlarından biri olduğunu söyledi.
STK'ların Batı ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de geliştiğini belirten Kışla, "Batı'da sivil toplum kuruluşları hükümet politikalarını yön veren bazı politikalardan da hükümeti vazgeçirecek kadar etkili olmasına rağmen Türkiye'de bu noktada yetersizlikler görüyoruz. Türkiye'de STK'lar iktidarın gerisinden geliyor yani politikaları destekler bir mahiyette rol alıyor, oysa STK'lar kendi politikalarıyla iktidarın politikalarına, iktidarın icraatlerine yön vermesi lazım." diye konuştu.
AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu ise Türkiye'nin 2000'li yıllarda sonra düzen kuran bir ülke haline geldiğini söyledi.
Dış politikada da önemli atılımların yapıldığını anlatan Taşkesenlioğlu, Türkiye'nin düzen kurucu siyasetiyle bakıldığında bazı ilişkilerin yeniden farklı bir siyaset güdülerek ele alınması gerektiğine işaret etti.
Taşkesenlioğlu, "Müslüman coğrafyayla aramızdaki ilişkiyi daha nitelikli hale getiriyor olmamız lazım. Müslüman coğrafya ile daha stratejik ve daha derin iş birliği yapmamız lazım. Afrika'da insani değerlere uygun kalkınmayı gerçekleştirmeliyiz. Türkiye'nin lider ve güçlü ülke olabilmesi için doğru stratejik ortaklıklar kurması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.