Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği 4. Olağan Genel Kurulu - Faruk Özlü
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet olarak hep milli ve yerli vurgusu yapıyoruz.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet olarak hep milli ve yerli vurgusu yapıyoruz. Bu vurgu sadece sözde öylesine yapılan bir vurgu değildir. Milli ve yerli önceliğimizi her alanda uygulamaya döküyor, bu unsuru sadece siyasetimizin değil, icraatımızın da merkezine yerleştiriyoruz." dedi.
Türk Dil ve Edebiyat Derneği'nin gerçekleştirdiği 4. Olağan Genel Kurulu Toplantısı'nda konuşan Özlü, "Dünya'da amansız bir mücadele devam ediyor. Yayılmacı hevesler, sınır tanımaz bir şekilde her alanda kendini hissettirmeye devam ediyor. Güçlü ülkeler, her alanda var olmanın mücadelesini kıyasıya ve çoğu zaman maalesef kıyıcı bir şekilde sürdürüyor. Ekonomiden siyasete, tüm kartlar açık bir şekilde oynanıyor." ifadelerini kullandı.
Modern istila yöntemleriyle toplumların dize getirilmeye çalışıldığını belirten Özlü, bu dize getirme çalışmalarının bir yanında askeri ve ekonomik baskıların diğer yanında ise aslında daha dipte daha derinde çok daha sinsi, kesintisiz bir istila mekanizmasının olduğunu çok iyi bir şekilde işlediğini ifade etti. Özlü, bu istila mekanizmasının dil, kültür ve değerler istilası olduğunu bildirdi.
Özlü, toplumların bu istilayı ne yazık ki açık bir tehdit olarak görmemesinin önlem alınmasını zorlaştırdığını vurgulayarak, Türk Dil ve Edebiyatı Derneği'nin bu tehlikenin farkında olduğunu tedbir almak üzere çalıştığını anlattı.
"Dil bilincinin toplumda yerleşmesi ve gelişmesini sağlamak için bir araya gelmek zorundayız" diye konuşan Özlü, sinsi mekanizmanın en öncelikli hedeflerinden bir tanesinin toplumların dili olduğunu belirtti.
Özlü, "Dilini bozdukları bir toplumun her şeyini bozabilirler. Dillerini yönettikleri bir toplumu her alanda yönetebilirler. Dillerine yabancılaştırdıkları bir toplumu her türlü değerlerine karşı duyarsız hale getirebilirler." dedi.
Modern insanın bunalımını tarif eden yabancılaşmanın felsefecilerin ve psikologların çok yakından ilgilendiği bir kavram olduğunu ifade eden Özlü ancak yabancılaşmanın sadece bireylerde ortaya çıkan bir durum olmadığını, yabancılaşmanın çeşitli şekillerde modern toplumları da özünden uzaklaştırıp çürümeye götüren bir kavram olduğunu kaydetti.
Bunun en tehlikelisinin bir toplumun diline yabancılaşması olduğunu dile getiren Özlü,
"Diline yabancılaşan bir toplum ilk düğmeyi yanlış iliklemiş demektir. Kadim kuraldır, ilk düğmeyi yanlış iliklersen sonraki düğmeler de hep yanlış iliklenir. Dilini koruyamayan, onu gelişteremereyen, zenginleşteremeyen, toplumlar ne kendi özgün kültürünü oluşturabilir, ne de milli değerlerini koruyabilirler. Dili yoz bir toplumun, kültürü de yozdur, edebiyatı da yozdur ve yozlaşmış bir toplum güdülmeye mahkumdur. Milli birliğimizin en önemli unsuru olan dilimizi koruyamazsak ülkemizi de koruyamayız, devletimizi de koruyamayız, milletimizi de de koruyamayız." ifadelerini kullandı.
Özlü, "Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hep milli ve yerli vurgusu yapıyoruz. Bu vurgu sadece sözde öylesine yapılan bir vurgu değildir. Milli ve yerli önceliğimizi her alanda uygulamaya döküyor, bu unsuru sadece siyasetimizin değil,icraatımızın da merkezine yerleştiriyoruz." dedi.
"Milli ve yerli şuurunu her alanda hayata geçirmemiz gerekiyor"
Bakanlık olarak bu anlamda ciddi bir proje yürüttüklerini aktaran Özlü, şunları kaydetti:
"Sizin Türkçe karşılığı olan hiç bir kelimenin yerine yabancı kelime kullanılmasın ilkenizle bizim ithalata karşı başlattığımız yerli ürün seferberliği aslında aynı dertle dertlendiğimizin göstergesidir. Nasıl ki biz 1000 ürün 1000 KOBİ projemizle Türkiye'de üretebileceğimiz ancak ithal ettiğimiz ürünlerin üretimini Türkiye'de yapmaya başladıysak sizlerin de benzer çalışmaları dil alanında yapmanızdan memnuniyet duyuyoruz. Çünkü eğer peşiden gidilecek bir ülke olacaksak, milliz ve yerli şuurunu her alanda hayata geçirmemiz gerekiyor ancak açık konuşmak gerekirse bu anlamda almamız gereken daha çok mesafe var. Üretilen mal ve ürünlerin isimlerinden ticari ünvan ve adlara yabancılaşmanın yozlaşmanın ve özentinin hızla arttığını maalesef görüyoruz.Teknoloji hayatımızın her alanına girerken beraberinde yabancı kavramları da getirip hayatımızın orta yerine soktuğu bir sır değildir. Hal böyle ama hep böyle kalmak zorunda değil. Türkiye büyük bir ülke, Türkçe çok zengin bir dil. Kendi bilim dilimizi de kavramlarımızı da oluşturabilecek, yerleştirebilecek güçteyiz ama bunun için üretmeliyiz. Bilimi Türkiye'de üretirsek, bilim dilini de Türkçe yaparız teknolojiyi Türkiye'de üretirsek teknolojinin kavramlarını da Türkçeleştiririz. Sanayi ürünlerini de Türkiye'de üretirsek isimlerini de bu topraklardan çıkartırız. Çocuğu doğan nasıl adını koyarsa, biz de bilgi üretirsek, teknoloji üretirsek, sanayi olarak üretirsek bunun da ismini kendimiz koyarız."
Özlü, bir dilin bilim dili olabilmesi için konuşulduğu toplumda bilgi üretiminin de var olması gerektiğini vurgulayarak, "Bu yüzden bilgi üreteceğiz, bilim üreteceğiz, bilim üreterek Türkçemizi, dilimizi yükselteceğiz. Bunun için hedefimizi bilim merkezi, teknoloji üssü ve ileri sanayi ülkesi Türkiye olarak belirledik. O hedefe ulaşmak için araştırma, geliştirme ve yenileşme seferberliğini başlattık ve inşallah bu hedefe ulaşacağız. Rahmetli Şair ve Yazar Fazıl Hüsnü Dağlarca, 'Türkçe benim ses bayrağım' derken hepimizin hislerine tercüman olmuş hepimizin bam teline dokunmuştur. Gerçekten de ana dilimiz olan Türkçemiz yere düşürmeden göklere çıkarmamız gereken bayrağımızdır. Türkçe bayrağına sahip çıkmak, dilimizle ve edebiyatımızla kanatlanmak, bu bayrağı rüzgarsız bırakmamak, memlekete dair hedefleri, umutları olan hepimizin ortak vazifesidir. Değerli edebiyat gönüllüleri alanlarımız farklı olsa da derdimiz aynıdır. Aynı dertle dertlenen bir kardeşiniz olarak faaliyetlerinizle çok önemli bir boşluğu doldurduğunuza inanıyoruz. Türkçe konuşacağız, Türkçe düşüneceğiz, Türkçe seveceğiz, Türkçe hayal kuracağız." diye konuştu.
Olağan Genel Kurul Toplantısında ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eski Başkanı Bülent Arınç ve AK Parti İstanbul Milletvekili ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem de birer konuşma yaptı.
Olağan Genel Kurul Toplantısı sonrasında Bakan Özlü, bazı Türk Dil ve Derneği şube başkanlarına plaket takdim etti. Türk Dil ve Edebiyat Derneği 4. Olağan Genel Kurulu Toplantısı, toplu fotoğraf çekimi ile sonlandı.