"Türkiye'de 20 Bin Çocuğun Diyabetli Olduğu Tahmin Ediliyor"
Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Cinaz: "Son verilere göre, dünya genelinde toplam 366 milyon diyabet hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan 490 bini 0 14 y...
YEŞİM SERT KARAASLAN - Halk arasında "şeker" hastalığı olarak bilinen ve tedavi edilmediğinde organ kaybı, hatta ölüm riski taşıyan diyabet, çocuklar için de büyük tehlike oluşturuyor. Dünyada 0-14 yaşlarındaki 490 bin çocuğun diyabet hastası olduğu, her yıl 78 bin çocuğun da diyabet tanısı aldığı belirtiliyor. Türkiye'de ise yaklaşık 20 bin çocuğun diyabetli olduğu öngörülüyor.
Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Peyami Cinaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, diyabetin, pankreas bezinden salgılanan ve kan şekerini düzenleyen insülin hormonunun etkisinde ya da salgısında yetersizlik sonucu geliştiğini ifade etti.
İnsülinin yeteri kadar salgılanmadığında kan şekerinin yükseldiğini belirten Cinaz, çocuklarda genellikle insülin salgısının azalmasına bağlı gelişen tip 1 diyabet görüldüğünü, ancak insülin direnci sonucu ortaya çıkan ve genellikle obezitenin eşlik ettiği tip 2 diyabetle de karşılaşıldığını anlattı.
Son verilere göre, dünya genelinde toplam 366 milyon diyabet hastasının olduğunun tahmin edildiğini dile getiren Cinaz, bunlardan 490 bininin 0-14 yaşlarındaki çocuklar olduğunu ve her yıl 78 bin çocuğun diyabet tanısı aldığını söyledi.
" Türkiye'de yaklaşık 20 bin çocuğun diyabetli olduğu tahmin ediliyor"
Cinaz, Türkiye'de ne kadar diyabetli çocuk olduğunun tam olarak bilinmediğini bildirerek, "Ancak yaklaşık 15 bin-20 bin kadar çocuğun diyabetli olduğu tahmin edilmektedir. Çocuklarda diyabet sıklığı ile ilgili olarak da kesin veriler olmamakla, ülkemizden yapılan bir çalışmada çocuklarda diyabet sıklığı 1/1500 olarak verilmiştir" dedi.
Çocuklarda daha sık görülen tip 1 diyabetin, kızlarda ve erkeklerde aynı oranda görüldüğünü aktaran Cinaz, kış ve sonbahar aylarında hastalığın sıklığının arttığını, kardeşin, babanın ya da annenin diyabetli olmasının riski faktörü olduğunu kaydetti.
D vitamini eksikliği ve enfeksiyona dikkat
Çevresel faktörlerin de diyabet gelişiminde etkili olduğuna dikkati çeken Cinaz, "Doğumdan sonra ilk 6 ay inek sütü ile beslenme, geçirilen viral enfeksiyonlar, iklim değişiklikleri, kimyasal toksik ajanlar, stres, vitamin D eksikliği, gıda katkı maddeleri, anne yaşı, aşılama da etkili unsurlardır" diye konuştu.
Çok su içme, çok idrara çıkma, idrar kaçırma, iştahında artış ve kilo alma ya da kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, görmede değişikliğin diyabette önemli belirtiler olduğunun altını çizen Cinaz, bulgulardan birkaçının çocukta görülmesi halinde, mutlaka hekime başvurulması ve kan şekeri ölçümü yaptırılması gerektiğini ifade etti.
Hastayı üç ay aralıklarla izlemek şart
Tedavide, eksik insülinin yerine koyulduğunu anlatan Cinaz, şöyle devam etti:
"Çocuğun beslenmesi düzenlenerek, yaşına ve kilosuna uygun kalori alması sağlanır. Diyabetli olan çocuklara önerdiğimiz beslenme, diyabetli olmayan çocuklara önerdiğimiz beslenmeden farklı değildir. Sağlıksız ve besin değeri bulunmayan gıdalar önerilmez. Özellikle karbonhidratlı (şekerli) besinlerden kaçınılması gerekir. Ana öğünlerdan önce (sabah, öğle, akşam) kısa etkili insülin, kanda 24 saat boyunca belirli bir seviyede bulunması gereken bazal insülini karşılamak amacıyla da genellikle sabah veya akşam uzun etkili insülin yapılır.
Sonuç olarak günde toplam dört enjeksiyon uygulanır. Kan şekeri seviyesine ana öğünlerden önce ve akşam yatmadan önce bakılmalıdır. Hasta düzenli olarak üç ay aralıklarla hekim tarafından izlenmelidir. Diyabetlinin almış olduğu insülin dozu araya giren enfeksiyon, travma ve stress durumlarında yeniden ayarlanmalıdır."
Kötü kontrollü diyabetin yol açtığı sağlık sorunları
Cinaz, iyi takip edilmeyen veya takip edilmesine rağmen beslenme programına uymayan, insülinlerini düzenli yapmayan diyabetiklilerde yüksek ve düzensiz kan şekeri seviyesine bağlı böbrekten protein atılımının arttığını ve böbreğin işlevini kaybettiğini söyledi.
Hastalığın ilerleyen aşamasında böbrek yetmezliği geliştirdiğini ve erişkin yaşlarda kişiyi diyalize bağımlı hale getirdiğini anlatan Cinaz, "Görme kaybı hatta körlük gelişebilir. Sinirlerin işlev kaybına bağlı nöropati gelişir. Bu sağlık sorunlarının yanısıra kötü kontrollü diyabetlilerde sık sık, ketoasidoz dediğimiz kan şekeri ve keton yüksekliği ile giden hastanın komaya girmesine yol açan tehlikeli klinik tablo ortaya çıkar" uyarısında bulundu.
Cinaz, çocuklarda büyüme ve gelişimin de olumsuz etkilenebildiğinin altını çizdi. - Ankara