Türkiye Bölgede Olayların Çözüm Merkezi Haline Geldi"
Dış politika uzmanları, Başbakan Binali Yıldırım'ın Irak ziyaretinin, bölgede istikrarın sağlanması yönünde yeni dengelerin oluşmasına katkı sağlayacağını belirtiyor.
GÜLSÜM İNCEKAYA - Dış politika uzmanları, Başbakan Binali Yıldırım'ın Irak ziyaretinin, bölgede istikrarın sağlanması yönünde yeni dengelerin oluşmasına katkı sağlayacağını belirtiyor.
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu AA muhabirine yaptığı açıklamada, Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin, Irak topraklarında PKK'nın bulunmasına izin vermeyecekleri yönündeki açıklamasının son derece olumlu bir başlangıç olduğunu söyledi.
Türkiye'nin tüm bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü ısrarla savunuyor olması ve muhtemelen de bu konuda inandırıcı olmaya başlamasının, yakınlaşmanın zeminini oluşturduğunu ifade eden Dedeoğlu, birkaç ay öncesine kadar Türkiye'yi savaşla tehdit etmesine rağmen son günlerde yenilenen konjonktür gereği Bağdat'ın, Kandil ve Sincar'dan PKK'yı temizleyeceği sözünü ciddiye almak gerektiğini vurguladı.
Şartlar değiştiği için bu beyana güvenmek gerektiğini dile getiren Dedeoğlu, "Ayrıca belki de söz konusu amacı gerçekleştirebilmesi için İbadi'ye yardım etmek, hatta İbadi'nin iktidarda kalması için de her türlü desteği vermek de gerekebilir. Ancak ihtiyat hiç elden bırakılmamalı tabii." diye konuştu.
- "İran anlaşmaya soğuk bakmaz"
Prof. Dr. Dedeoğlu, Türkiye-Irak yakınlaşmasının İran tarafından olumlu karşılanacağını belirterek, "İran bu anlaşmaya en azından çok soğuk olmayabilir. Zira müzakere ve uzlaşma zemini her kesimin bir adım geri çekilmesiyle sağlanacak. Esed'in bir süre daha iktidarda kalmasına Türkiye, İbadi'nin Türkiye ile normalleşmesine de İran razı olacak gibi. İbadi bu dengeyi koruyabildiği ölçüde başarılı kabul edilecek." değerlendirmesinde bulundu.
Dedeoğlu, "İran ve Irak açısından PKK, semptomları açısından konjonktürel bir araç. Eğer bölgede yeni dengeler kuruluyor ise PKK üzerinden yapılan siyaset de değişecek demektir." ifadelerini kullandı.
Bölgede yaşanan gelişmelerin, PKK'ya darbe olarak nitelenmesi için henüz erken olduğunu dile getiren Dedeoğlu, şunları anlattı:
"Bu PKK'ya darbe denebilir mi bilmem. Zira öncelikle sözlerin fiili karşılıklarını görmek lazım. Bununla birlikte, her koşulda bir alan-destek daralması yaşanacağına kuşku yok. Bu durumda bölge dışından aldıkları desteği arttırabilirler ancak bu da giderek beklenen etkiyi yapmayacak gibi. Zira PKK'ya tüm bölge ülkeleri tavır alırsa bölge dışı desteklerin, destek verenler açısından meşruiyeti kalmaz. Sanırım ABD, PKK ile PYD'nin ayrılabilir olduklarından hareket edip PYD'yi kazanma stratejisi uyguladı. İki yapı ayrılabilir olsaydı ya da en azından PYD önlerine sunulan bu yolu kabul etseydi, bugün hem kendileri hem de Türkiye ile ilişkileri farklı yerde olurdu. Ancak olmadı ve muhtemelen yeni yönetim bu politikayı uygulamayacak."
"ABD de artık Irak'ta çözüm istiyor"
İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni ise Başbakan Yıldırım'ın, "Çevremizde tekrar bizimle dost olan devletler yaratacağız" sözlerini hatırlatarak, Suriye'de Halep krizine çözüm bulan Türkiye'nin, bu kez Irak konusunu çözmeye karar verdiğini söyledi.
Prof. Dr. Köni, şöyle konuştu:
"Türkiye, şöyle bir de avantaj sağladı. Sincar'a müdahale edip orada ABD ile kapışacağı yerde bu olayın temizlenmesini Peşmerge ve Irak güçlerine bıraktı. Türkiye'nin burada dolaylı güç kullanması çok akıllıca bir hareket oldu. Böylece bir yandan Suriye'de bir yandan Irak'ta kendi gücünü dağıtmamış oldu. Musul konusunda da Irak'ın bütünlüğünü savunması ve durum düzeldiğinde askerlerini çekeceğini açıklaması ilişkileri farklı bir zemine taşıdı. Çünkü ABD de artık Irak'ta çözüm istiyor. Böylece Türkiye, Irak'ta ABD'yi karşısına almadı. Türkiye'nin, 'Başika'dan askerlerimi çekeceğim' açıklaması Sincar olayını Irak ordusuna ve Peşmerge'ye yıkması anlamına geliyor. Zaten Barzani de Peşmerge de bölgede kendi dışında bir gücün yuvalanmasından hoşlanmıyor. Barzani, Sincar'da değil ama kendi bölgesinde durumunu daha sağlamlaştıracak üst bir otonom yapı istiyor."
Köni, Başbakan Yıldırım'ın Irak ziyaretinin, ekonomik ilişkilerin yeniden düzenlenmesi açısından da önemli bir gelişme olduğuna dikkati çekti.
Enerji hatlarının geçtiği bir merkez olan Türkiye'nin, yeniden bu şansı yakalayabileceğini aktaran Köni, şöyle devam etti:
"Başbakan Yıldırım'ın sözlerinden de anlıyoruz ki, Irak ile 12 milyon dolarlık alışverişimiz vardı. Bu Irak ile yaşanan gerilim sonucu 6-7 milyona düştü. Bunu tekrar yükseltecek, geliştireceğiz. Tabii enerji ihtiyacı için de petrol hatlarının Türkiye'ye gelmesi yani enerji çeşitliliği Türkiye'nin güvenliği açısından son derece önemli ve Türkiye bu girişimi ile bunu da sağlamış oluyor. Türkiye, zaten bölgede olayların çözüm merkezi haline geldi. Son 4-5 ayda tüm dış sistem değişti ve çok olumlu değişti. Türkiye pragmatik davrandı. 80 milyonu yöneten bir devlet pragmatik davranmak zorunda zaten. Türkiye'de muhalif cephe bile böyle olmasını istiyor. Ben inanıyorum ki dışarıda başarılar elde edilen bu gelişmeler, içeriye de yansıyacak ve birlik halinde Türkiye'deki terör sorunu çözülecek. Bu uzun sürebilir ama Türkiye dayanıklı toplum yapısıyla bu sorunu çözecek."
"Bölgede yeni bir yapının oluşumunun sinyali olabilir"
Prof. Dr. Köni, Irak Başbakanı İbadi'nin PKK ile ilgili açıklamalarının bölgede yeni oluşumların sinyali olabileceğini savundu.
Türkiye-Irak yakınlaşması ile Başbakan Yıldırım ve İbadi'nin PKK ile ilgili açıklamalarının, bölgede üçlü bir yapının ortaya çıkmasının sinyali olarak düşündüğünü belirten Köni, şunları anlattı:
"Irak'takine benzeyen bir üçlü yapı burada da oluşabilir mi? Sünni, Kürt ve biraz daha aşağıda Alevilerin olduğu otonom bir yapı mümkün olabilir diye düşünüyorum. Eğer böyle bir yapı oluşursa bölgedeki sorun tekrar yukarı kayabilir. Suriye ve Irak'taki olaylar İsrail-Filistin, Ürdün-Lübnan geri dönebilir. Biliyorsunuz Batı ve Amerika, Filistin-İsrail sorununu çözemediği için bu örgütler yukarı doğru yanı Irak, Suriye ve Türkiye'ye itti. İsrail-Filistin sorunu çözülmediği için tekrar aşağıya doğru kayacak. Şimdi bütün korkumuz Filistin-İsrail sorunu çözülmediği için ve bu yapılanmaların aşağıya doğru kayması ile o bölgede başlayacak yeni sorunlar."
Prof. Dr. Köni, Türkiye-Irak yakınlaşmasının İran'ın işine geleceğini söyledi.
İran'ın, Irak'ın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne önem vermesi ve bu yeni gelişmelerin oluşumlar karşısında kendi davranışlarını frenlemesi durumunda karlı çıkacağına vurgu yapan Köni, sözlerini şöyle tamamladı:
"İran'ın önemli bir iç sorunu var ki Trump geldiğinde eğer ABD ile İran arasındaki anlaşmayı bozamasa, İran'ı içeriden karıştırmaya kalkışabilir. Bunun için de İran PEJAK'ını kullanabilir. PEJAK hareketlenmesi olabilir. Dolayısıyla her halükarda Türkiye-Irak yakınlaşması İran'ın işine gelir. Çünkü ambargolardan yıpranan İran artık iş yapmak istiyor, mallarını satacak pazarlara ihtiyacı var. ve Türkiye ambargoya rağmen Iran'dan petrol ve doğal gaz alıyordu. Hatta gelin siz araştırma yapın diyorlardı ama ABD'nin ambargosu yüzünden yapamıyorduk. Şimdi bunu daha rahat bir şekilde yapabiliriz ki bu çok önemli bir gelişemeye de neden olacak. Türkiye'nin olumlu tutumları ve yaklaşımları nedeniyle mezhepçiliğin de sona ereceğine inanıyorum."