Türkiye Aromatik Bitki Zengini
Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu (MYO) Gıda İşleme Bölümü tarafından düzenlenen panelde, dünya genelinde bitkisel takviyelerin market değerinde yaşanan hızlı yükselişe dikkat çekildi.
Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu (MYO) Gıda İşleme Bölümü tarafından düzenlenen panelde, dünya genelinde bitkisel takviyelerin market değerinde yaşanan hızlı yükselişe dikkat çekildi. Tıbbi ve aromatik bitki zengini Türkiye'nin hem bitkisel takviye hem de kozmetik sektöründe pazar payını nasıl artırabileceğini ele alan uzmanlardan Yaşar Üniversitesi MYO Gıda İşleme Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ruhan Aşkın Uzel, "Bitkisel takviyelerin 2013 yılındaki market değeri 54,6 milyar dolar idi. Bu rakamın 2020 yılında 90,2 milyar dolara yükselmesi bekleniyor" dedi.
Selçuk Yaşar Kampüsü'nde düzenlenen " Türkiye'de Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Önemi ve Kullanım Alanları" konulu panelde, Meslek Yüksek Okulu (MYO) Gıda İşleme Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ruhan Aşkın Uzel, Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği Başkanı Levent Kahrıman, Eczacı ve Türk Eczacılar Birliği (TEB) 3. Bölge İzmir Eczacı Odası Haysiyet Divanı Asil Üyesi Füsun Posacı ile Kütaş Agro Ziraat ve Ticaret Şirketi Genel Müdürü Hüseyin Akdemir konuşmacı olarak yer aldı. Panelin oturum başkanlığını da, Yaşar Üniversitesi MYO Müdür Vekili Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu gerçekleştirdi.
Türkiye'de iklim ve ekolojik özelliklerden dolayı birçok tıbbi ve aromatik bitki yetiştirildiğine dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Ruhan Aşkın Uzel, ülkemizde kayıtlı 2 bin 300'e yakın endemik bitki türü bulunduğunu söyledi. Gıda takviyelerinin dünya genelindeki ekonomik büyüklüğüne dikkat çeken Uzel, "Bir bitkisel ürünün gıda takviyesi olarak kabul edilebilmesi için vitamin, mineral, amino asit gibi temel besin maddelerini içermesi ve bitkideki kimyasal maddenin saflaştırılmış olması gerekir. Dünya genelinde 2010 yılında 45,1 milyar dolar olan bitkisel takviyelerin, 2013 yılındaki market değeri 54,6 milyar dolara çıktı. Bu rakamın 2020 yılında 90,2 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Ülkemizde ekinezya, tıbbi nane, ada çayı, devedikeni, melisa, oğul otu, anason, kantaron ve kekiğin öne çıkan gıda takviyesi ürünler olduğu biliniyor" bilgisini verdi.
Geleceğin akıllı tarım uygulamaları hakkında da bilgiler sunan Uzel, "Akıllı tarım sistemleriyle gelecekte bulut bağlantılı ve kameralı insansız hava araçlarıyla çiftlikler görüntülenebilecek. Dijital sensörlerle nem, sıcaklık gibi doğal ögeler kontrol edilebilecek" dedi.
Denizli kekik üretiminde dünya yıldızı
Her yıl dünya genelinde 17-18 bin ton kekik üretildiğine, bu üretimin 14-15 bin tonluk kısmının da Türkiye'de gerçekleştirildiğini belirten Kütaş Agro Ziraat ve Ticaret Şirketi Genel Müdürü Hüseyin Akdemir, Denizli'nin kekik tarımında nasıl bir dünya markası haline geldiğini anlattı. Akdemir, "Ülkemizde 25 yıl önce bin ton civarında kekik ihracatı gerçekleşirken, günümüzde bu rakam 15 bin tonlara ulaştı. Ülkemiz günümüzde, dünya kekik pazarının yüzde 75'ine sahip. Denizli'nin ise Türkiye kekik üretimindeki payı yüzde 95 civarında. Bu durumun Denizli'nin sosyo-ekonomik yapısına katkısı ise oldukça büyük. Denizli artık bir dünya markası oldu. Bu sayede de şehirden köylere geriye göç başladı. Kekik tarımı gizli işsizliği önlediği gibi tüm aile bireyleri kendi işlerinde çalışmaya başladı. Köylerdeki evlerin kalitesi iyileşti, traktör ve otomobil sayıları ile yaşam kaliteleri de arttı. Nakit para günlük olarak, kekik üreticisinin cebine girmeye başladı. Kekik fidesi üretimi ve fidecilik pazarı yaygınlaştı. Kavga, adam yaralama gibi sosyal olaylarda gözle görülür bir azalma yaşanmaya başladı" diye konuştu.
Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği Başkanı Levent Kahrıman da, Anadolu'nun kozmetik bitkileri hakkında bilgiler sundu. Sürdürülebilir kozmetiğin önemine değinen Kahrıman, "Kozmetik sektöründe çoğunlukla ürün içerikleri üzerinden ürünlerin 'yeşil' ürünler olduğu tanımlanmıştır. Sadece bu yönlü tanımlamak oldukça yetersizdir. Sürdürülebilir bir kozmetik ürünü, çevresel atık üretmeyen, insan sağlığına zarar vermeyen, ham madde kaynaklarını kullanırken, yerine yenilerini ikame ettirebilen ürünler olarak tanımlayabiliriz" dedi.
Türkiye'nin kozmetik pazarında nasıl daha ön plana çıkabileceğine değinen Kahrıman, "Türkiye'de dünya çapında uluslararası standartlara uygun tesisler var. İş gücü, tesis ve tesis yeterliliği anlamında bir sıkıntımız yok. Bizim coğrafyamızın kozmetik yanının dünyaya tanıtılmasıyla kozmetik marka değerimizin artacağına inanıyorum. İçinde kozmetik geçen öyküleri, türküleri öne çıkarmak gerekiyor. Lokasyonu öne çıkardığınız zaman her ürün daha değerli olacaktır" şeklinde konuştu.
Aktar uyarısı
Eczacı Füsun Posacı ise aktarlarda satılan ürün kalitesine dikkat çekti. Posacı, "Türkiye'de aktarlarda satılan papatyaların yüzde 90'ı tıbbi papatya değil. Bitkisel ilaçları çoğu zaman hafife alıyoruz; ancak şifa arıyorsak bunları gerektiği zaman ve gerektiği ölçüde kullanmaya dikkat etmeliyiz. Aksi takdirde zarar görebiliriz" dedi. - İZMİR