Türkiye-Ab İlişkilerinde Mülteciler Anlaşması ve Sonrası"
Brookings Enstitüsü'nün Amerika ve Avrupa Çalışmaları Merkezi Türkiye Projesi Direktörü ve TÜSİAD Kıdemli Araştırmacısı Prof. Dr. Kemal Kirişci, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğine ilişkin "Önümüzdeki birkaç sene içerisinde (AB'de) genişleme beklemek gerçekçi bir yaklaşım değil" dedi.
Brookings Enstitüsü'nün Amerika ve Avrupa Çalışmaları Merkezi Türkiye Projesi Direktörü ve TÜSİAD Kıdemli Araştırmacısı Prof. Dr. Kemal Kirişci, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğine ilişkin "Önümüzdeki birkaç sene içerisinde (AB'de) genişleme beklemek gerçekçi bir yaklaşım değil" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi ve TÜSİAD Dış Politika Forumunca, üniversitenin rektörlük binasında düzenlenen "Türkiye-AB İlişkilerinde Mülteciler Anlaşması ve Sonrası" konulu toplantı, TÜSİAD Dış Politika Forumu Direktörü Prof. Dr. Hakan Yılmaz moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Brookings Enstitüsü Amerika ve Avrupa Çalışmaları Merkezi Türkiye Projesi Direktörü ve TÜSİAD Kıdemli Araştırmacısı Prof. Dr. Kemal Kirişci, dünyada mülteci dramının halen devam ettiğini söyledi.
Suriyeli mültecilerin önemli bir kısmının Türkiye, Lübnan ve Ürdün'de olduğunu aktaran Kirişçi, mülteciler ve sığınmacılarla ilgili çalışma yapan birçok sivil toplum kuruluşu bulunduğunu kaydetti.
Türkiye Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine de değinen Kirişçi, AB'ye tam katılım sürecinin ilerlemesi önündeki sıkıntıların net bir şekilde görülebildiğini ifade etti.
AB'nin kendi içindeki sorunlarına işaret eden Kirişçi, "Bu sorunların en başında da avronun yarattığı kriz var. O krizle beraber bugünkü AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'in açıklaması var. Juncker, 'Önümüzdeki birkaç sene içerisinde pek bir genişleme beklemeyin' dedi. Önümüzdeki bir kaç sene içerisinde (AB'de) genişleme beklemek gerçekçi bir yaklaşım değil. Bırakın Türkiye'yi, Batı Balkan ülkeleri açısından da" diye konuştu.
İngiltere'nin AB üyeliğinden çıkmasına ilişkin yapılan referandum sonuçlarının Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğini aktaran Kirişçi, İngiltere'nin AB'den ayrılmasının aynı zamanda Türkiye'nin AB ile imzaladığı Gümrük Birliği Anlaşması'ndan da ayrılacağı anlamına geldiğini, bu durumun Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkileyeceğini kaydetti.
"AB kendi içinde birçok şeyin sorgulamasını yapacak"
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Başak Kale ise sınırların kontrolünün 1990'lardan itibaren Avrupa'da söz konusu olmaya başladığını söyledi.
Kale, 13 milyon Suriyeli'nin yerini değiştirmek zorunda kaldığını anımsatarak bu sayı içerisinde yer alan 5 milyon mülteci arasından da 2 milyon 800 bininin Türkiye'de olduğunu dile getirdi.
Avrupa ülkelerine iltica başvurusunda bulunanlardan çok azına kabul verildiğine dikkati çeken Kale, AB açısından sınırların kontrolü ve güvenliğin daha önemli bir mesele olduğunu aktardı.
Kale, "AB'nin, hep birlikte hareket edememenin sıkıntılarını yaşadığını görüyoruz. AB kimliğinin insan hakları temelli oluşturulmadığını görüyoruz. Bütün bunların Türkiye - AB ilişkilerine yansımaları da ister istemez olacaktır. AB için hayatta kalma krizi dediğimiz birtakım meseleler tartışılırken, genişleme meselesi ön planda tutulmayacaktır." değerlendirmesini yaptı.