Türkeş, "risk grubu ülkeler arasındayız"
Ayvalık Belediyesi tarafından düzenlenen 'Küresel İklim Değişikliği ve Geleceğimiz' konulu söyleşi, Ayvalık Ayazması'nda gerçekleştirildi.
TÜRKEŞ: RİSK GRUBU ÜLKELER ARASINDAYIZ
Söyleşiye katılan Prof. Dr. Murat Türkeş, "Önümüzdeki yıllarda karşı karşıya kalmamızın kaçınılmaz olduğu bir iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle, özellikle tarımda ve deniz balıkçılığında yüzleşmek zorunda kalabiliriz. Çevresel ve sosyoekonomik açılardan sıkıntılar yaşamamız muhtemeldir'' dedi.
TEMA Vakfı Bilim Kurul ve Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş öncülüğündeki söyleşi çok sayıda vatandaş tarafından ilgiyle dinledi. Gece geç saatlere kadar devam eden söyleşi sırasında vatandaşlardan gelen soruları da yanıtlayan Türkeş, risk grubu ülkeler arasında bulunduğumuzu söyledi.
Türkiye'de küresel ısınmanın, özellikle su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi öngörülen olumsuz yönlerden etkileneceğini vurgulayan Prof. Dr. Türkeş, şöyle konuştu:
"Ülkemiz küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından risk grubu ülkeler arasındadır. Atmosferdeki sera gazı birikimlerinin artışına bağlı olarak, önümüzdeki yıllarda karşı karşıya kalmamızın kaçınılmaz olduğu bir iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle, özellikle tarımda ve deniz balıkçılığında yüzleşmek zorunda kalabiliriz. Çevresel ve sosyoekonomik açılardan sıkıntılar yaşamamız muhtemeldir. Buzulların erimesiyle deniz seviyesi yükselmesine bağlı olarak, Türkiye'nin yoğun yerleşim, turizm ve tarım alanlarındaki alçak taşkın-delta ve kıyı ovaları ile haliç ve ria tipi kıyıları sular altında kalabilir."
Prof. Dr. Türkeş, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin önlenebilmesinin nihai amacının atmosferdeki sera gazı birikimlerini, insanın iklim sistemi üzerindeki tehlikeli etkilerini önleyecek bir düzeyde durdurmak olduğunu belirtti. Türkeş bunun da, 'Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nden ve onun Kyoto Protokolü'nden kaynaklanan yükümlülüklerinin etkin, gerçekçi ve adil bir biçimde yürütülmesiyle olası olacağını sözlerine ekledi.