Türk Kızılayı Olağanüstü Durumlara Hazır
İnsani yardım hizmetlerinde model alınan Türk Kızılayı, dünyanın dört bir yanında afetzedelere yardım elini uzatmasının yanı sıra olası doğal felaketlere karşı da hazırlıklarını sürdürüyor.
TAHİR TURAN EROĞLU - İnsani yardım hizmetlerinde model alınan Türk Kızılayı, dünyanın dört bir yanında afetzedelere yardım elini uzatmasının yanı sıra olası doğal felaketlere karşı da hazırlıklarını sürdürüyor.
Yoksul ve muhtaç kişilere barınma, beslenme ve sağlık yardımı ulaştırmak için önemli görevler üstlenen, kan, afet, uluslararası yardım, göç ve mülteci hizmetleri, sosyal hizmetler, sağlık, ilk yardım, eğitim, gençlik ve mineralli su işletmeleri alanlarında faaliyet gösteren Türk Kızılayı, stoklarını ihtiyaca göre güncel tutarak insanların karşılaşacağı olası riskleri giderecek çalışmalar yapıyor.
Türk Kızılayı Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Turunç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyanın birçok yerinde büyük afetlerde yardıma koştuklarını ifade ederek, Haiti'den, Filipinler'e, Endonezya'dan, Pakistan'a kadar çok sayıda ülkeye çok gecikmeden, hatta ilk giden yardım kuruluşu olduklarını dile getirdi.
"Filipinler'e ilk yardım uçağını götüren olduk"
"Endonezya'ya tsunami sonrası gittik, ardından Keşmir'deki depreme gittik. Nepal depremi, Pakistan sel felaketi, Haiti depremi, Filipinler'deki kasırga, Bosna'da, Makedonya'da sel felaketleri, ayrıca Somali iç savaş ve kuraklıktan kaynaklanan felakette yine Kızılay oradaydı. Suriye ve Irak operasyonlarında yine devletimizin belli kurumlarıyla birlikte yer aldık." diyen Turunç, şu bilgileri verdi:
"Kızılay, insani yardım bakımından dünyanın en büyük kuruluşlarından birisi. 150 yıllık tecrübemiz var. Operasyonel yeteneğimiz ve tecrübemizden dolayı Türkiye içinde bir afet bölgesine 1,5 saatte ulaşabiliyoruz. Yurt dışında da çok gecikmeden hatta ilk giden yardım kuruluşuyuz. Filipinler'e dünyada ilk yardım uçağını götüren ekip olduk, bunun gururunu yaşadık."
Dünyanın hiç bir yerinde afet olmasını arzulamadıklarını ancak afetlerin de "hayatın gerçeği" olarak kabul edilip, ona göre hazırlık yapılması gerektiğini aktaran Turunç, şunları anlattı:
"İnsani olarak kurulmuş, 150 yıllık birikim ve tecrübenin çok acil hareket etmesi ve anında müdahale etmesiyle insanların hayatlarına, can ve mallarına yönelik riskleri azaltıcı, hayatlarını kurtarıcı görev üstlenmesi gerekiyor. Yaptığımız bu. Bu konuda kendimizi yeniliyoruz. 3 yıl öncesinin, 35 yıl, 10 yıl öncesinin hatta dünün Kızılay'ı değiliz. Her zaman olağanüstü durumlara karşı hazır durumdayız."
Turunç, Türkiye'de olası bir afette insanların barınma, gıda, ısınma ihtiyaçlarını maksimum seviyede karşılayacak durumda olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İhtiyaç duyulan her şey stoklarımızda mevcut. Yeterli mi, değil. Büyüyerek yolumuza devam ediyoruz. Her şehre, her risk bölgesine göre değişik senaryolarımız var. Maksimum sayıda 300 bin insanın etkileneceğini düşünürsek, bu insanların barınmasını çok rahat şekilde sağlayabiliriz. AFAD'ın ve bizim depolarımızda stoklarımız mevcut. Limitin üzerinde fazlasıyla tutuyoruz. 7.8-8 şiddetinde bir depremin etkileme gücüne yönelik senaryolar, planlamalar yapıldı. Ona göre önlemlerimizi alıyoruz. Bu her şey mükemmel demek değil. Stoklarımızı artırarak, kendimizi yenileyerek, teknolojik cihazlarla insanların riskini giderecek çalışmalar yapıyoruz."
Aile büyüklüğüne göre çadır
Afet sonrası barınma ihtiyacını sağlamak üzere geçmişte üçgen şeklinde klasik çadırların kullanıldığını anımsatan Turunç, Ankara ve Erzincan'da bulunan çadır ünitelerinde daha modern imalat yapıldığını vurguladı.
"Geçmişte klasik çadırlarımız vardı. Şimdi daha modern çadırlarımız var." diyen Turunç, "Daha kullanışlı, estetik, hijyenik ve ihtiyaçları giderecek ebatta... Aile büyüklüğüne göre bile çadır verebiliyoruz. 16 metrekareden, 120 metrekareye kadar çadırlarımız var. Sosyal hizmet alanları olarak kullanabileceğimiz çadırlarımız mevcut." ifadelerini kullandı.
Turunç, afette yalnızca çadır temin etmediklerini, insanlara barınmanın yanı sıra beslenme ve sağlık yardımı ulaştırmak için çalıştıklarını belirterek, Erzincan ve Afyon'daki maden suyu fabrikalarının kapasitelerini ve ürün çeşitliliğini artırdıklarını kaydetti.