Türk İşadamına Avusturya'da Liyakat Nişanı Verildi
Dha DIŞ HABER - Türk işadamına Avusturya'da liyakat nişanı verildi Yayınevi sahibi ve İşadamı Birol Kılıç son yirmi yılda sosyal sorumluluk projelerinde, yayıncılık ve ticaret alanında Avusturya'ya gösterdiği üstün hizmetler ve Avusturya bilim dünyasına katkılarından dolayı Cumhurbaşkanı Heinz Fischer tarafından Üstün hizmet liyakat nişanına layık görüldü.
Dha DIŞ HABER - Türk işadamına Avusturya'da liyakat nişanı verildi
Yayınevi sahibi ve İşadamı Birol Kılıç son yirmi yılda sosyal sorumluluk projelerinde, yayıncılık ve ticaret alanında Avusturya'ya gösterdiği üstün hizmetler ve Avusturya bilim dünyasına katkılarından dolayı Cumhurbaşkanı Heinz Fischer tarafından Üstün hizmet liyakat nişanına layık görüldü.
Kılıç'ın Liyakat Nişanı, Cumhurbaşkanı Fischer adına Başbakanlık Müsteşarı Mag. Hildegard Siess tarafından Dışişleri Bakanlığı içerisindeki Niederösterreich Heerensaal sarayında düzenlenen geleneksel törenle takıldı.
Bilim insanları, politikacılar, sanatçı ve bürokratların hazır bulunduğu törende Prof. Dr. Wolfgang J. Bandion ve Müsteşar Mag. Hildegard Siess, Kılıç'ın Avusturya devletine yaptığı üstün hizmetlerden özgüyle bahseden birer konuşma yaptılar.
Nişanı takılan Birol Kılıç yaptığı konuşmasına Büyük onur ödülünü kendilerine adadığım ve rahmetle andığım annem Hüsniye ve babam Hüseyin Kılıç'a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bunun yanı sıra, bana daha çocukluk günlerimden itibaren her zaman örnek olan, ablalık yapan, adalet ve insan sevgisi gibi değerleri, cömertliği ve yardımseverliği aşılayan, hayatta yere sağlam basmayı ve emin adımlarla ilerlemeyi öğreten anne, babam ve değerli ablam Perihan Kılıç'a çok teşekkür ediyorum diyerek başlayan Kılıç, Bana verilen bu ödülün, Avusturya ve iki dost ülke olan Avusturya Türkiye insanları için yaptıklarımızın yanında, yapacaklarımız için bir talimat niteliği taşıdığının farkındayım dedi.
KÖPRÜLERİ İNŞA ETMEK İÇİN VAR GÜCÜMLE ÇALIŞACAĞIM
Ekibi ve çevresindeki arkadaşlarıyla birlikte hedeflerinin, ekonomik ve siyasi açıdan içinden geçtiğimiz bu zorlu dönemde halklar ve kültürler arasındaki iletişimi teşvik etmek ve artırmak, aynı zamanda insanlar arasındaki önyargıları yok etmek olduğunun altını çizen Kılıç; Bunu da ancak kültürlerimiz ve değerlerimiz arasındaki bağları güçlendirerek, entegrasyon ve birlikte yaşamı destekleyerek başarabiliriz. Hem gazete, dergi ve yayınevi sahibi sıfatımla, hem de işadamı ve yatırımcı sıfatımla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu köprüleri inşa etmek için var gücümle çalışacağımdan hiç şüpheniz olmasın. Türkiye'den Avusturya'ya göç etmiş laik tam demokrat bir anayasal milliyetçisi olan şahsımın öncelikli hedeflerinden biri de, göçmenlerin Avusturya yaşam kültürü ve tarihi gibi değerlerine entegre olmasına, aynı zamanda Türkiye'den buraya göç etmiş değerli hemşerilerimin Avusturya'da daha demokratik bir ortamda ve toplumda yaşamalarına katkı sağlamaktır. Kıta çapında aydınlık ve laik bir anlayışın egemen olduğu, kadın hakları dahil insan onurunun ve insan haklarının korunduğu Avrupa, bu günkü haline kavuşması için yüzyıllara ve birçok devrime ihtiyaç duydu. Basın ve fikir özelliği, kadın erkek eşitliği benim için amasız savunulması gereken temel insan haklarıdır. Özellikle kadına verilen değeri anlamak için İslam Peygamberinin şu sözlerini tekrarlamakta yarar var Cennet, annelerin ayakları altındadır dedi.
BİR İNSANI ANLAMANIN YOLU İLK ÖNCE O İNSANI DİNLEMEKTEN GEÇER
Kılıç konuşmasını şöyle sürdürdü
Bir Türk atasözü 'Bir fincan kahvenin, 40 yıl hatırı vardır' der. Almancası ise; 'Eine Tasse Kaffee gewinnt das Herz für vierzig Jahre'. Bir insanı anlamanın yolu ilk önce o insanı dinlemekten geçer. Bir insanla iletişim kurabilmek ve konuşmak için o kişiyle bir fincan kahve içmekten daha ideal ne olabilir ki Arkadaşını kahve içmeye çağıran kişi, başkalarına zaman ayırır, onları dinliyor, empati kurmaya çalışır ve dertlerine ortak oluyor demektir. Bu durum, Avusturya kahve kültürü için de önemli ve özel bir noktadır. Türklerin Avusturya mantalitesini kendilerine yakın hissetmelerinin tek sebebi bu değildir. Çalışkanlık, dürüstlük, dostluk, insanı değerlerinin öne çıkarılması ve kibarlık, iki tarafından da ortak erdemleridir. Avusturyalıların sabırlı, esnek, duygusal, geleneklerine bağlı ve kültür bilinci yüksek bir imajı vardır.
İşte bu sözler ile başlayan yaklaşık 20 yıl önce Avusturya Başbakanlığına bağlı haber ajansı için yazdığım 'Türkiye'deki Avusturya imajı' adlı makale Almanca, Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanırken, dünya çapında Avusturya büyükelçiliklerinin kültür ataşeliklerine de gönderildi. 2015 yılında yaşadığımız bugün, insanlığın karşılaştığı bütün zorluklara ve sıkıntılara rağmen, o günkü pozitif Avusturya imajının değişmediğini görmekten mutluluk duyuyorum. Tabii ki siyasetçilerden beklentilerimiz, siyasi platformlarda kendini itfaiye gibi tanıtmasına rağmen yangına körükle giden kişilerle hiçbir şekilde dış politikada işbirliği içinde olmamalarıdır. Çünkü dış politika ve iç politika birbirine sıkı bir şekilde bağlıdır. İç politikada yapılan her hamle de sanat, kültür, ekonomi ve entegrasyon gibi alanlar dahil olmak üzere ülkemizin huzuruna doğrudan etki eder. Bu noktada, modern ve seküler Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' sözlerini hatırlamakta yarar var (Almanca Friede in der Heimat, Friede in der ganzen Welt!)'. Bunun yanında, laik bir Müslüman olarak, son Papa'nın Hz. İsa'dan yaptığı şu alıntı ışığında herkesi düşünmeye davet ediyorum 'Yolsuzluk yapanların konuştuğu dilin özelliği ikiyüzlülüktür, bu beladan derhal kurtulmamız gerekiyor!? Gerçek sevginin olmadığı yerde hakikat yoktur. Hakikatın olmadığı yerde hak yoktur ve hastalık haline gelmiş iki yüzlülük vardır.
Gelecekte yapacağımız hizmetlerin ve zorlukların bilincinde olduğumu bir kez daha ifade ederken, şahsıma verilen bu büyük ödülü şerefle kabul ediyorum ve benimle bugün burada olduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum. Teşekkürler Avusturya.