Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Koncuk: Türkiye'de Hırsızlık Suç Değil, Hırsızı Görmek Suç Haline...
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türkiye'yi son "11 yıldır iyi yönettiğini iddia edenlerin hangi kirli tezgâhların içinde olduğunu" gördüklerini vurgulayarak, "Ayakkabı kutularından milyon dolarların fışkırdığını gördük. İmam Hatiplerin temiz adının kirli işlere alet edilmeye çalışıldığını gördük. Bakan çocuklarının evlerinde kasalar dolusu meşruiyeti izah edilmeyen milyon dolarların çıktığını gördük. Buna rağmen Türkiye'de hırsızlık suç değil, hırsızı görmek suç haline geldi" dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türkiye'yi son "11 yıldır iyi yönettiğini iddia edenlerin hangi kirli tezgâhların içinde olduğunu" gördüklerini vurgulayarak, "Ayakkabı kutularından milyon dolarların fışkırdığını gördük. İmam Hatiplerin temiz adının kirli işlere alet edilmeye çalışıldığını gördük. Bakan çocuklarının evlerinde kasalar dolusu meşruiyeti izah edilmeyen milyon dolarların çıktığını gördük. Buna rağmen Türkiye'de hırsızlık suç değil, hırsızı görmek suç haline geldi" dedi.
Türk Eğitim-Sen'in İlçe Temsilcileri Büyük Türkiye Buluşması'nın ikincisi de 11-12 Ocak 2014 tarihinde Antalya'da yapıldı. Toplantıya Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, İlçe Temsilcileri ve İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı. Toplantıda konuşma yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türkiye'nin çok sıkıntılı ve buhranlı günlerden geçtiğini vurgulayarak, "Türkiye'yi son 11 yıldır iyi yönettiğini iddia edenlerin hangi kirli tezgâhların içinde olduğunu gördük. Ayakkabı kutularından milyon dolarların fışkırdığını gördük. İmam Hatiplerin temiz adının kirli işlere alet edilmeye çalışıldığını gördük. Bakan çocuklarının evlerinde kasalar dolusu meşruiyeti izah edilmeyen milyon dolarların çıktığını gördük. Buna rağmen Türkiye'de hırsızlık suç değil, hırsızı görmek suç haline geldi. Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. 2010 yılında yapılan referandumla HSYK'nın yapısını değiştirenler, kendi aleyhlerine kararlar vermesi üzerine bu yapıyı yargılar hale geldi. Şu anda HSYK'nın yapısının değiştirilmesi için TBMM'de taslak çalışması bulunmaktadır. Türkiye'de yargı bağımsızlığının alt üst edilmesine hepimizin dikkatle yaklaşması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti orman kanunu ile yönetilmemektedir, aşiret devleti ya da parti devleti değildir" ifadelerini kullandı.
-"TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ KİMSENİN BABASININ ÇİFTLİĞİ DEĞİL"-
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kimsenin babasının çiftliği olmadığının altını çizen Koncuk, "Tüm kuruluşları kendi kafasına göre alaşağı etme hakkı kimsenin değildir. Bunun cevabını milletimiz demokratik kurallar içinde vermek zorundadır. Bu millet şuna karar vermelidir; Türkiye Cumhuriyeti Devleti insan haklarına dayalı, demokratik bir devlet olarak, kurumların yetki ve görevlerinin belirli olduğu bir ülke mi olacak yoksa bir adamın istediğini yaptığı bir devlet mi olacak? Cumhuriyetten, demokrasiden vaz mı geçeceğiz? Bu karar, her türlü siyasi ve ideolojik anlayışın üzerindedir. Yüzbinlerce şehidin kanıyla kurulmuş bir devletten bahsediyorum. Devletimiz, kimsenin kara kaşına, kara gözüne feda edilecek bir devlet değildir. Siyasi anlayışımız ne olursa olsun bu yaşananlara set olmak zorundayız" açıklamasında bulundu.
-"ÖĞRETMENLERİN KAZANILMIŞ HAKLARINI BUDAMAYA YÖNELİK ÇALIŞMA YAPANLAR AKLINI BAŞINA ALMALI"-
MEB'in Öğretmen Kanunu çalışması olduğunu belirten Koncuk, öğretmenleri 657 sayılı DMK dışına çıkarmaya çalıştıklarını bildirdi. Bu durumda 800 bin öğretmenin hesap soracağını kaydeden Koncuk, "Gerginlik yaşamayalım. Zira bu gerginlik 1-2 günle sınırlı kalmaz" dedi. Koncuk şöyle devam etti:
"Bu kanunda neler olduğunu detaylı bir şekilde bilmiyoruz. Ama edindiğimiz bilgilere göre, öğretmenliğe başlayanlar ilk 1 yıl kadrosuz çalışacaklarmış. Eğer bir yıl sonra idare çalışmak istemezse, öğretmene uğurlar olsun diyebilecekmiş. Hazırlanan kanun çalışmasında muhtemelen iller arası rotasyon da olacak. Şunu net olarak söyleyebiliriz ki; bu kanun çalışması hayata geçerse en önemli kazanımımız olan iş güvencesini kaybedeceğiz. MEB kapalı kapılar ardında iş yapıyor. Bu çalışma Müsteşar Yusuf Tekin başkanlığında yapılıyor. Buradan sesleniyorum: Yüreğiniz yetiyorsa, yaptığınız işin doğru ve ülkemiz için faydalı olduğuna inanıyorsanız bu çalışmanızı muhataplarınızla ve kamuoyuyla paylaşın. Eğer iyi bir çalışma yapıyorsanız zaten destekleriz ama öğretmenlerin kazanılmış haklarını budamak gibi, öğretmenleri iş güvencesiz hale getirmek gibi bir kirli tezgâh oluşturmaya çalışıyorsanız, o makamlarda sizi rahat oturtmayız. Tüm sendikalarla birlik oluruz. 800 bin öğretmen bunun hesabını size sorar. Bu kirli oyunu, sinsi planı devreye sokanlar, öğretmenlerin kazanılmış haklarını budamaya yönelik çalışma yapanlar aklını başına almalıdır. Gerginlik yaşamayalım. Zira bu gerginlik 1-2 günle sınırlı kalmaz. Bu maceradan vazgeçin. Kapalı kapılar ardında bizim haklarımızı almanıza müsaade etmeyiz. Bedeli neyse öderiz ama o çalışmayı emin olun size yaptırmayız."
-"SİVAS'TA YÖNETİCİ ATAMALARINDA SÖZLÜ SINAVA AÇTIĞIMIZ DAVAYI KAZANDIK"-
Koncuk, Milli eğitimde birçok sorun olduğunu vurgulayarak, yönetici atamalarına ve şube müdürlüğü sınavlarına değindi. Koncuk şunları söyledi:
"Yönetici atamalarına yapılan sözlü sınavlar davalık olmuştur. Sivas'ta eski yönetim kurulu üyelerimizden birinin açtığı davayı kazandık. Bu önemli bir gelişmedir. İnşallah yargı bu hukuksuzluğa fırsat vermeyecektir. Önümüzdeki günlerde şube müdürlüğü mülakat sınavı olacaktır. Şube müdürlüğü sınavında sadece sözlü sınava göre değerlendirme yapılacaktır. Bu ahlaksızlıktır. İnşallah bunu da yargıda kazanacağız. Herkes emin olmalıdır ki; Türkiye'de yapılan sözlü sınavları takip edeceğiz."
-"BİZİ SATIN ALACAK HİÇBİR GÜÇ YOK"-
"10 sene öncesini düşünün. 10 sene önce tartışılmasını dahi hayal edemeyeceğimiz konular bugün hayata geçti" diye konuşan Koncuk konuşmasına şöyle devam etti:
"Bizim gücümüz inanmış dava adamlarından kaynaklanan bir güçtür. Bu gücü hesap edemediler. Her insanı satın alırız zannettiler. Oysa satın alınamayacak çok insan var. Satın alınamayacak insanların en başında gelenler ise sizlersiniz, Türkiye sevdalılarıdır. Bizi satın alacak hiçbir güç yok. Dolayısıyla bulunduğumuz yerde en iyisi, en bilgilisi olalım. Diğer insanları etkilememiz için bu farzdır. Bugüne kadar eyvallahımız olmadan yaşadığımız için şu iktidar, bu iktidar bizim umurumuzda olmadı. Ama bu milletin dertleriyle dertlenen insanların da ülkemizi yönetmesi önemlidir. Bu ülke tombaladan çıkmadı; aziz milletimiz büyük bedeller ödedi. Dolayısıyla bu ülkede yaşayan herkesin sorumlulukları vardır, çocuklarımıza ve torunlarımıza borcumuz bulunmaktadır. Daha düne kadar Andımızın kaldırılmasını ağızlarına alamıyorlardı. Bundan 3-4 yıl önce yandaş sendikanın genel başkanıyla bir televizyon programına katılmıştım. Programda yandaş sendikanın genel başkanına "Andımızın kaldırılmasını istiyor musun?' diye sormuştum. Cevap verememişti. Ama bugün artık çok rahatlıkla bunu savunur hale geldiler. Tüm değerlerimizi iğdiş etmeye, değerlerimizin içini boşaltmaya çalıştılar. Bu nedenle bizim mücadelemiz, sizlerin ortaya koyduğunuz emek, gayret, alın teri son derece önemlidir. Bu mücadeleyi daha yukarıya çıkarmamız lazım. Hepimiz bilmeliyiz ki; birimizde eksiklik olursa, bu binanın çatısı başımıza çöker, "Ben yapmazsam birileri yapar' diye düşünmeyin, siz yapmazsanız bu ülkede yapacak kimse yok. Bu mücadele, ahlakın hakim olması mücadelesidir."
-"ÖMER BALIBEY VE HÜSEYİN ACIR'IN GÖREVDEN ALINMASINI KINIYORUM"-
Koncuk MEB'de görevden almaları da değerlendirerek şöyle dedi:
"MEB'de birtakım operasyonlar devam ediyor. Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürü Ömer Balıbey iyi bir eğitimcidir, insanları siyasi görüşüne göre ayırmaz, MEB'de herkesin saydığı bir insandır. Balıbey'i görevden aldılar. Ömer Balıbey kadar milli eğitimi bilen bir tek adam yoktur. Buna Bakan Avcı da, Müsteşar geçinen Yusuf Tekin de dahildir. Teftiş Kurulu Başkanı Hüseyin Acır da görevden alındı. Acır'ın yerine İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın kardeşi getirildi. Atıf Ala'nın, Müsteşar Yusuf Tekin ile beraber fişlemeleri yapan kişi olduğu iddia ediliyor. Böyle bir iddia olmasına rağmen, adamlar o kadar pervasız ki, bu kişiyi Teftiş Kurulu Başkanı yaptılar. Bu görev için şartları da tutmuyor. Demek ki, birtakım makamlara gelmek için başka şartlar gerekiyormuş. Bu olayın üzerine Teftiş Kurulu Başkanlığında, başkan yardımcıları, inceleme soruşturma komisyonu üyeleri istifa etti. Ben istifa edenleri tebrik ediyorum. Bu dik bir duruştur; bu ülkede insanlığın, ilkeli duruşun ölmediği anlamına gelir. Ayrıca, Teftiş Kurulu Başkanlığına görevlendirilen Atıf Ala fişleme iddiası ile karşı karşıyadır. Ala'nın bu soruşturmayı yapacak birimin başına getirilmesi de manidardır. Atıf Ala'nın en azından bu göreve gelmeden önce aklanması beklenebilirdi, bu dahi beklenmemiştir. Hak etmeyen bir adamı buraya getiriyorsanız, böyle istifalar da olur. İnsan her makama atlamaz; yıllarca emek vermiş kişilere saygısızlık yapılmaz. Bu görev değişikliğini de kınıyorum."