Türk Bilim İnsanları Metan Gazını Yüzde 20 Düşürdü
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'nden araştırmacılar, menengiç ve sumak yaprağının hayvanların beslenmesindeki metan gazı salınımını yüzde 20 oranında azalttığını tespit etti. Bu buluş, küresel ısınmayı etkileyen metan gazının azaltılmasına katkı sağlamayı hedefliyor.
Türk bilim insanları, menengiç ve sumak yaprağının küresel ısınmaya yol açan küçük ve büyükbaş hayvanların beslenirken salgıladıkları "metan gazı" oranını yüzde 20 düşürdüğünü tespit etti.
Kahramanmaraş Sütçü İmam (KSÜ) Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Adem Kamalak, Doç. Dr. Çağrı Özgür Özkan, Doç. Dr. Hayrettin Karadöl, BM Çevre Programı'nın (UNEP) 2021'de yayımladığı "Küresel metan değerlendirmesinde küresel ısınmanın yüzde 25'inden sorumlu gösterilen metan gazı oranının düşürülmesi"ne yönelik TÜBİTAK destekli çalışma başlattı.
Küresel ısınmayla mücadele kapsamında araştırma yapan Kamalak ve ekibi, sera gazı emisyonlarına neden olan hayvansal faaliyetlerin iklim krizindeki öneminden yola çıkarak, küçük ve büyükbaş hayvanların beslenme sırasında salgıladıkları "metan" oranını yüzde 20 civarında düşürmeyi başardı.
Kendi geliştirdikleri akümülason çemberinde çeşitli yem örneklerini deneyen ve gerekli testleri yapan akademisyenler, sumak ve menengiç yaprağıyla beslenen bir hayvanın diğerlerine oranla yüzde 20 daha az metan gazı salgıladığını tespit etti.
KSÜ Rektörü Prof. Dr. Alptekin Yasım, AA muhabirine, metan gazının küresel ısınmanın en önemli sebeplerinden birisi olduğunu, tüm dünyada bilim insanlarının bu gazın azaltılabilmesine yönelik çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
KSÜ'de de küresel ısınmaya neden olan metan gazı ile mücadele kapsamında bazı yapraklar üzerinde çalışma yaptıklarını belirten Yasım, "Metan gazı, özellikle büyükbaş hayvanlardan çıkan bir gaz ve bu gerçekten atmosferi etkileyerek küresel ısınmaya sebep oluyor. Arkadaşlarımız sumak yaprakları ya da menengiç yaprağı gibi gıdaları ve başka gıdaları da hayvanlara vererek hangisinde daha az metan gaz salınımı var araştırıyorlar ve bunun sonrasında da belki de bütün dünyaya metan gazı salınımını en az şekilde sağlayacak bir hayvanlara gıda rejimi sağlamış olacaklar." diye konuştu.
KSÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem Kamalak da metan gazının küresel ısınmaya neden olan sera gazlarından birisi olduğunu dile getirdi.
Metan üretiminin aynı zamanda hayvanların ürettiği enerjiyi de tükettiğini ifade eden Kamalak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Koyun, keçi, inek gibi hayvanların fermantasyon sırasında çıkarmış olduğu metan hem küresel ısınmaya hem de enerji kaybına sebep oluyor. Biz bu enerji kaybını azaltmak, küresel ısınmaya da pozitif yönde katkıda bulunmak için çalışıyoruz. Bu kapsamda ülkemizde bazı çalışmalar başlamış bulunmakta. KSÜ olarak biz iki TÜBİTAK projesi verdik. Bu proje kapsamında bazı yemlerin özellikle koyun, keçi ve ineklerde metan üretim potansiyelini veya metanı azaltıcı potansiyele sahip olduğunu bulduk. Kendi geliştirmiş olduğumuz akümülasyon çemberi ünitemizde yapmış olduğumuz çalışmalar sonucunda bunu gerçekten de düşürdüğünü bulduk. Şu anda elimizde veriler tamamen bunu gösteriyor. Ağaç yapraklarının özellikle sumak ve menengiç yapraklarının rasyona yüzde 10 gibi girilmesi neticesinde gerçekten de metanı düşürdüğünü gördük. Daha önceki çalışmalardan elde ettiğimiz ön veriler üzerinden seçtik bu iki yaprağı. İki yaprak da hemen hemen aynı sonucu verdi. Yani yüzde 20'ye yakın düşüş sağladı. Menengiç yaprağıyla sumak yaprağı buna birebir diyebiliriz yani yüzde 20 kesin düşürüyor."
Yem sanayisinde kullanma önerisi
Kamalak, Türkiye'de aşırı miktarda sumak ve menengiç yaprağı bulunduğunu dile getirerek bunların kurutulup hayvanların mevcut yemlerine yüzde 10 oranında katılarak küçükbaş hayvanlara verilmesini önerdi.
Prof. Dr. Kamalak, "Metan gazını azaltmasıyla birlikte sera gazını ve enerji kaybını azaltıyor. Bu iki tane önemli katkısı yeterli. Enerji kaybında alınan rasyonun enerjisinin yüzde 10'unun metan şeklinde attığı için siz azalttığınızda enerji kaybınızda yüzde 10'luk bir kazanç sağlayacak. O da ete süte dönüşecek. Dolayısıyla öyle de bir kazancınız olacak. Yani hem çevre kirliliğini azaltacaksınız. Aynı zamanda verimi arttırmış olacaksınız." ifadelerini kullandı.
Projenin 2 yıl sonra meyvelerini vermeye başladığını anlatan Kamalak, bu süreçte tüm dünyaya örnek olabilecek ve yaklaşık 24 saat ölçüm yapabilecek yerli bir ölçüm sistemi (akümülasyon çemberi) kurmayı da başardıklarını vurguladı.
Kamalak, oluşturulan sistemin diğer ülkelerde kullanımda olan sistemlere göre yaklaşık 40 kat büyüklükte ve net sonuçlar verebildiğini dile getirdi.